• gerçek indirim amca gibidir, etiket yarısıdır.

    o değil de dolmuşta barbarostan çıkarken kenarda opel bayiinde indirim, sıfır faiz falan yazıyodu.biraz ilerde de toyota vardı indirim yazan, çocuğun biri o espiriyi yaptı yanimda *

    neyse ki rüyaymış.mitsubishi canter içinde uyandım.
  • günümüzde firmaların sürekli olarak uyguladığı pazarlama sistemidir. öyle ki artık işin cılkı çıkmış düzenli olarak yüksek fiyatlı etiket basıp üzerini çizen markalarla dolu avmler. ancak benim basit bir vatandaş olarak da kendimce stratejilerim yok değil. örneğin ürüne göre fiyat politikası benimsiyorum kendimce. tabiki her yıl sonunda enflasyon kadar zam da uyguluyorum. mesela baktım ki beğendiğim bir kazak kafamdaki rakama yaklaşmış ya da altına düşmüş yapıştırıyorum gitsin. yoksa isterse %99 indirime girsin umurumda değil.

    örneğin bir kazak için bu limitim 499 tl, pantolon için 399 tl.

    şaka lan şaka. ahahaha. sonundaki 9'ları atsan bile pahalı o derece.
  • dört onlu yaslara birkac yilim kaldi. bundan dolayi belki de geriye dönüp ne olmus, ne bitmis, neler gecirmisiz bakiyorum ister istemez.
    zira ulke de herkesi biraz o hale getirdi.
    geçmişteki guzel zamanlara olan ozlem, pandemi ve ekonomik kosullarla daha da artti.
    her seyin erisimi yavas yavas zorlastigi ve ekonomik krizin arttigi bir donemde bazi resimler daha carpici olmaya basliyor.

    mesela birkac gündür dikkatimi çekiyor 1975 yilinda mersin'deki raki sofrasi...
    guzel bir entry vardi bugun debe'de, içkinin indirimi mi olur diyordu.
    herkes zaten erisebiliyordu, bugun vergiler yüzünden luks tuketim oldu.

    sadece bu değil.
    dusunuyorum cocuklugumda da kah istanbul'da kah yasadigimiz sehirde babamla gezerdik carsiyi ve oyle cok sık "indirim" yazmazdi dukkanlarda.
    belki senede bir bilemedin iki kez uygulanan bir satış yontemi idi.
    hatta neden indirim yapıldığı yazadi;
    "sezon degisikligi nedeniyle tenzilatli satislar basladi"
    "dukkani kapatiyoruz indirimli satislar"
    gibi izahat verilirdi.
    insanlar o donem daha cok sorguluyormus belki de.
    indirime gelirsek, bir urun, gercekten ederinden pahali ise,
    yani bir potansiyel alicinin gozunde ona bicilen deger yuksekse ve alici o urunu almaz.
    cunku kafasinda o urun icin bir deger bicmistir.
    o fiyatta olursa ancak almaya ikna olabilir.
    bunu bilen satıcı da o urunde bazi zamanlarda alimi cazip kilmak icin "indirim" yapar.

    genel hatlariyla indirim mevzusu bu eksende isliyordu bizde de.
    lakin ekonomik kosullarimiz son 20 yilda korkunc bir erozyona ugradi.
    gidadan giyime kadar her sey korkunc fiyat artislari yasamaya basladi ve bugun geldigimiz noktada uzerinde "indirim" yazmayan hicbir seye dikkat etmez olduk.
    marketten magazaya kadar her harcama alaninda.
    hatta oyle ki indirim kelimesi artik bazi magazalarin kendi adi oldu "xxxx indirim marketleri" gibi...

    bakin etrafiniza, her seyde indirim arar olmusuz ve her sey artik gerçek fiyatiyla degil "indirimli" fiyati ile satilir olmus.

    oysa indirim sahteciliği ile algi yonetimi yaparlarken biz gerceklik algimizdan uzaklasmaya basladik.
    bir urunu gercek fiyatı ile gorsek bile kabul edemez olduk. oysa ederiyle bir sey almak ne kadar az yorucu olurdu.
    odagimiz fiyat degil urun uzerine olurdu.

    bugunlerde beni en cok rahatsız eden şeylerden biri oldu bu kelime.
    gecmise dair ozledigim en guzel ve en basit seylerden biri de fiyatina bakmadan çikolata alabilmekti.
    bugun her seyde once fiyata bakar sonra hayal kurar olduk.

    ortamlarda siyasilerin betonculuklariyla ovunenler bu "indirim" zorunlulugunun hayatimizi nasil kapladiginin, kendisinin neler kaybettiginin farkinda degil tabi.
  • magazalarda yilin belli donemlerinde, belli oranlarda yapilan fiyat azaltmasidir. ulkemizde ve eminim ki bircok ulkede, alisveris duskunu kadinlar icin sozcugun karsiligi bedavadir. zira, bugunlerde yilbasi-bayram-somestr'in ayni doneme denk gelmesi hasebiyle her yerde indirim var. pazartesi gunu sabah 9 bile olsa magazalar tiklim tiklim dolu, kasa onunde uzun kuyruklar. sanki bedava veriyorlar her seyi. aman be!
  • homo sapiens di$ilerinde zaten pek geli$mi$ olan ali$veri$ gudusu uzerinde afrodizyak etkisi yaratan hadise.
  • indirimin olmazsa olmazı e varan ibaresidir. boyum kadar puntolarla yazılmış %70'lerin sol alt köşesine mikroskobik harflerle yazılır, manası "siz içeri bi girin hele, nasılsa birşeyler satıcaz biz size nihahaha"dır. kardeşleri "ye varan" ve "a varan"'la birlikte her kış ve bahar sonu firmaların kötü emellerine alet olur bu.
  • etiketin yarısı + %30 + 6 taksit gibi yazıları görünce yakında fiyatları hesaplamak için karmaşık matematik formülleri kullanılacak yöntem.
  • mağazaların açık açık "bizi sizi normal zamanlarda süper kazıklıyoruz" demelerinden başka bir şey değildir bu mefhum.

    özellikle %40~%60 inidirmler görüyorum vitrinlerde. yüzde altmış yahu, boru mu? ben bunu şöyle anlıyorum; "bu üründe bu haftadan sonra yüzde altmış tenzilat var, geçen hafta bu ürünü satın alanlar salak gibi kazıklandı". istatistikten filan hiç anlamam, ben gördüğümü söylüyorum, makro ekonomi, mikro iktisat filan hiç bilmem. fakat şöyle kabaca bir baktığım vakit, şayet bir ürün yarı fiyatına da pekiâlâ satılabiliyorsa ve satıcı bu şekilde de kâr ediyorsa ortada bir noksan söz konusu.

    vitrinlerin sökülmeyen yazısdır bu.

    i
    n
    d
    i
    r
    i
    m

    şeklinde, çok lazımmış gibi. sen sat normal fiyatına her daim, müşterin zaten eksik olmaz.
  • tuketiciyi, urunu almadigin vakit zarar edecegi psikolojisine sokarak ayakta kalan bir ticaret $ekli.

    $oyle ki, naif tuketici normalde 1o liraya satilan bir mali 3 liraya satiliyorken gordugunde ve gordugu bu urunu satin almadigi takdirde, kendini 7 lira zarar edecekmi$ gibi hisseder. bu sebeptendir ki, evvela zarar etmemek(!) adina ve akabinde "bir gun lazim olur...(!)" bahanesiyle satin alir o urunu.

    bir de elbette ikinci el piyasasinin verdigi motivasyon var. "burdan 3'e alir, birine 5'e dayarim, nasil olsa malin ederi 1o lira" mantigi.

    misal,
    (bkz: mediamarkt)
  • avmlerde birçok mağazanın vitrininde 12 ay boyunca yazan yazı. aslında indirim, ekonomide fiyat farklılaştırması denilen kavramın satışlarda uygulanması için kullanılır. doğru uygulama için zara markasını örnek verebilirim. firma önce ürünlerini istediği fiyattan satışa sunmakta, satamadığı ürünleri sonradan indirim ile satmaktadır. memleketimizde bu kavram o kadar sündürüldü ki ürün gerçekten indirime girdi mi anlayamıyoruz. genel uygulama ise şöyle, ürünün üzerine fahiş bir fiyat yazılır. sonra üzeri çizilir, daha düşük bir fiyat yazılır ve indirim var denir. halkın bünyesi buna alışınca nasıl olsa bu indirim işi yalan algısı yaratılmış oluyor. sonra marka gerçekten indirim yapsa bile kimsenin ilgisini çekmiyor.
hesabın var mı? giriş yap