• bu filmin orijinal senaryosunda bir yerde indy kocaman kılıçlı bir adamla uzun süre dövüşmekte ve sonunda adamı öldürmektedir. ancak bu sahnenin çekileceği gün harrison ford oldukça rahatsızdır*. steven spielberg de o sahneyi hemen çekmek istemektedir. harrison ford da tutar "e baba o zaman ben direk çıkarayım silahı vurayım herifi" der ve o efsanevi sahne ortaya çıkar.
  • indiana'nin kanyonda ark'i bazukayla havaya ucururum diye tehdit ettigi sahnede, dr. rene belloq rolunu oynayan paul freeman, agzi tarafina gelen sinegi afiyetle yemistir. ama bu isi tam konusurken, konusmasina ara bile vermeden oyle bir ustalikla yapmistir ki yarim saat kare kare ileri geri sinegin yanakta yuruyup agiza girip yokolusunu seyreden bir film seyircisi olmusuzdur. sinegin adi credits kisminda gecmiyor.
  • indiana jones'un snake pit'e dü$tüğü sahnede hiyerogliflere dikkatli bakarsak r2d2 ve c3po'yu görebiliriz bu filmde...
  • saçmaladığını saklamayan filmlere duyduğum hayranlıktan nasibini alan süper film.

    yok şu sahnede şöyle hata var falan demek yerine direkt senaryoya dalıyorum ben. önce tarihi bir ön bilgi;

    1952'de cemal abdülnasır ve serbest subaylar mısır'ın kontrolünü ellerine geçirene kadar mısır'ın ingiliz etkisi altında kaldığını yok sayıyor senaryo. 19. yüzyılın sonlarından mısır krallığı'nın ilan edildiği 1922'ye kadar koloni muamelesi gören mısır, bu tarihten 1952 darbesine kadar da kağıt üstünde erk sahibi olmuş ama gerçekte bir şey sahibi olamamıştır. koyu dinciler, milliyetçiler ve kralcılar arasında bitmez tükenmez bir çatışma yaşanmıştır. onlar birbirlerini yerken ingilizler, ikinci dünya savaşı da dahil, ülkeyi ve suez kanalını kendi güvenlik önceliklerine göre kullanmayı sürdürmüşlerdir.

    sadede gelirsek;

    lan mısır'da nazi askerlerinin ne işi var? soluk aldırır mı britanya kendi mekanında almanlara? ulu orta konuşuyorlar bir de yok führer şöyle diyor böyle diyor. tamam appeasement policy falan da o kadar uzun boylu da değil birader.
  • yıllar sonra yeniden izledigimde tom cruise u tek bir sahnesinde figuran olarak görüp sasırdıgım film.nice bahisler kazanılır bu sayede.
  • iyidir güzeldir de hayvan gibi oryantalisttir film.
  • filmin tunus çekimleri sırasında bütün oyuncular ve film ekibi kolera olmuşlar. sadece steven spielberg hastalanmadan çekimleri tamamlamış çünkü sadece evden getirdiği konserve makarnaları yiyormuş. sahnelerden birinde john rhys-daviesin bir nazi subayıyla karşılaşması ve onun önünde eğilmesi gerekiyormuş, fakat davies o kadar hastaymış ki, öne eğildiği sırada altına sıçıvermiş, eh haliyle o sahneyi kesmek zorunda kalmışlar.

    --- spoiler ---

    bir de filmin sonunda ark of the covenantı koydukları hangar, indiana jones and the kingdom of the crystal skull başında gördüğümüz hangar. hatta o sahnede bir ara kırık bir sandık içinde ark of the covenant'ı görebilirsiniz.

    --- spoiler ---
  • patlamış mısır filmlerinin en iyilerinden (film patlamalı ve mısır'da geçiyor ayrıca). spielberg ve lucas b-film yapıyoruz diye bu maceraya atılmışlar ama 1981'in en iyi hasılatını cukka etmişler.

    filmde bir miktar zeka ürünü sahnenin yanında, yok deve dedirten pek çok sahne mevcut. mesela kamyon takip sahnesinde, indiana jones'un güçlükle altettiği adamın üzerinden kamyonla geçişi ancak bu kadar kolpa bir hileyle gösterilebilirdi. sahnenin süratine rağmen tek izleyişte hemen göze batıyor.

    yine de şipil berk'in en iyilerinden.
  • yıllar sonra tekrar izleyince klişeleri ve hataları göze batsa da unutulmaz kimi sahneleri nedeniyle yine de bıkmadan seyredilir. mısır sahneleri aslında tunus'ta geçmektedir ve heralde lucas'ın bu ülkeye aşkı da o zamanlar başlamış olmalı ki nerdeyse 20 yıl sonraki star wars episode 1 bile orada çekilmiştir. ancak film 1930'larda geçse bile beyaz evlerin ağırlıkta olduğu şehrin kahire olmadığı oldukça bellidir. mısırlılar da haddinden fazla figüran durumundadırlar ve nedense zaman zaman alkışlayarak falan indy'i desteklerler.
  • "if you don't go to the movies - you won't see..." gibi niyeti son derece belli bir sloganı bulunan ilk indiana jones filmidir. tamamen gişe başarısı hedeflemesinden ve steven spielberg'in içinde ukte kalmış olan bir "james bond" filmi çekme hevesinden kaynaklanan aksiyon, macera ve komedi olsun; herkes izleyebilsin biz de paralı götürelim ana fikirli gayet başarılı ve eğlenceli bir filmdir.

    yalnız film hatalarına hiç dikkat etmeyen biri için bile birçok "oha yuh" dedirtecek sahneleri bulunur. günümüz sinemasının birçok klişesinin temeli olan sahnelere sahiptir ve aksiyon-macera-komedi filmlerinin temelini atmış önemli bir filmdir.
hesabın var mı? giriş yap