• ülkemizde günümüz müziğini nasıl buluyorsunuz?

    "her şey bambaşka ve pırıl pırıl olabilirdi. hayatımız, sanatımız, ilişkilerimiz, sokaklarımız, doğamız, sahillerimiz, eğitim sistemimiz, siyasetimiz, maalesef giderek bir batağa saplandı. oysa yüz yıl önce geleceğin ufkuna bir gökkuşağı çizilmişti. gerilemeyi ilerleme diye topluma zerk eden zihniyet, türlü karalamalarla gerçekleri ekseninden kaydırarak, kendi ufukları kadar bir gelecek çizmeye başladılar. güzellikler karartıldığı için, insanlar yetinmeyi öğrendi. o yüzden bazı istisnalar dışında, artık bütün kavramlar sahtedir. bu kıyamet ortamında mucizevi bir şekilde yetişen aydınlık fikirli insanlar ve onların çağdaş eserleri, çölde açan çiçekler gibi."

    (2017 yılı son röportajından)
  • yıl 1976. okullar tatil olmuş, ailem beni köye bırakmıştı. babamın küçüğü amcam öğretmendi. kardeşler içinde ilkokuldan sonra okumuş tek insandır. dedem kepirtepe öğretmen okulu'na göndermiş. babamı ikna edip beni de öğretmen okullu yapan adamdır. ben öğretmen olmadım o ayrı konu. (sakarya arifiye öğretmen okulu)

    işte o 76 yazında amcam çıkageldi köye. elinde de bir aletle. adı teypmiş. birkaç da kaset vardı yanında. içine sokup bir tuşa basıyorsun, arka arkaya şarkılar çalıyor. bayılmıştım. kasetlerden birini çok sevmiştim. o yaz köyde kaldığım süre boyunca aynı kasedi çaldım. dinlerken yanında uyudum.
    hayatımda görüp kullanabildiğim o ilk sharp marka teypte şarkılarını ayıla bayıla dinlediğim sanatçı ilhan irem'di.

    yıllar sonra 1985'te, güzel sanatlar öğrencisiyken çalıştığım yerde bize verilen odanının kapısı bir hışım açıldı, başında kowboy şapkasına benzer bir şapka takmış, uzun saçlı ve uzun bir pardesülü bir adam girdi. odada 2 kişi çalışıyoruz. diğeri ünlü bir çizerdi.
    “merhaba” dedi.
    baktım, ilhan irem.
    elimde fırça ve bir ecolin boya şişesi vardı ikisi de düştü. donakalmıştım.
    beni müzik keyfiyle tanıştıran, müziğine bayıldığım adam karşımdaydı.
    yanımdaki büyüğüm ile konuştu. ben taş kesilmiş, izliyorum. nuri kurtcebe'yi soruyordu. yeni çıkacak albümünün ve kitabının resimlenmesi için. ben atılacak oldum, ustam tuttu. ya usta ben de çizebilirim demiştim.
    ilhan irem geldi, gülümsedi. “biz ne çizilip çizilmeyeceğini konuştuk, bugün burada olacağını söyledi o yüzden geldim, teşekkür ederim ilgilenmene.” dedi.
    oturdu nuri abiyi bekledi. nuri abi gelince çıktılar sonra.
    nuri abi o albümün kapağını bizim odada bitirmişti.

    yıllar geçti yine, aşık oldum, evlendim, boşandım, yeni iliskiler yaşadım.
    her ayrılıkta onun şarkılarıyla gevşedim. hala keyifle dinliyorum.

    duruşunu hiç bozmadı, cumhuriyet'in güzel bir sanatçısı olarak atatürk'ün değerlerine hep sahip çıktı.

    hayatımda ilk kez tanıştığım bir alette, uzun uzun şarkılarını dinlediğim güzel insan. sen benim müzik ilahım olmuştun, öyle kalacaksın.
    güle güle.

    edit: imla

    edit 2: bu anılarım debe olmuş. okunmuş olması beni ayrı mutlu etti. ilhan irem'i daha çok mutlu etmiştir. teşekkürler.
  • kendi ağzından eşiyle tanışma ve evlenme hikayesi:

    "ankara’da verdiğim bir konser…
    sarı saçları beline kadar uzanan dünyalar güzeli bir kız, çıkışta elime bir kitap tutuşturdu ve kalabalığın arasında yok oldu gitti… içinde ne isim ne adres… sadece bir cümle yazılıydı:
    ‘sözcüklerin büyütülmesinin bazen sessizlik olduğunu ve neşenin büyütülmesinin bazen gözyaşları…’

    o kısacık sürede hissettiğim duygu, çevremdeki herkesten çok farklı göründüğü idi. yıldızlığı, popüler kültürü sorgulamaya başladığım seksenli yıllar… kaçmak istediğim sessizliğin çağrısı gibiydi. ankara konseri uzun bir turnenin ilk durağıydı. 40 gün sonra anadolu’dan istanbul’a dönüşte bir magazin gazetesine turneyi anlatan bir röportaj verdim. elimde de o kitap: magnafantagna’nın ölümü…

    ‘ankara konserinde bu kitabı bana veren kızla evleneceğim’ dedim. sonra istanbul’un kara deliği beni yine içine çekti, her şeyi unuttum. üç yıl sonra, bir başka ankara konserinde tekrar gördüm onu. daha önce saniyelerle gördüğüm halde hemen tanıdım. konserden sonra asistanımı kalabalığın arasına göndererek kulise davet ettim. sessiz, sakin, büyülüydü… ‘nerelerdesin sen?’ dedim. hiç konuşmuyordu.

    adını öğrendim ve telefonunu alabildim. ertesi gün gölbaşı’nda yürüdük. o röportajı görmüş ama o zamanlar iletişim imkanları kısıtlı olduğu için ulaşamamış. bana rüyasını anlattı. onu çağırdığım halde tanımadığım için benimle ilgilenmemeye karar vermiş aslında. ama sonra elimde kitapla o röportajı görmüş tesadüfen… başka bir şey konuşmadık. soğuk ankara’yı ve sessizliği hatırlıyorum. gürültü patırtının dışına çıktığım zamansız bir masal gibiydi… sonra istanbul’a deli dolu hayatıma döndüm.

    sevgilere, insanlara güvenim giderek eriyordu ve bir anafor içinde kısa süreli rüzgarlar yaşıyordum. o ise çok masum, çok farklıydı… istanbul’daki cadı kazanına girmesini istemedim. yıllar yılı kimselerin bilmediği telefon sırdaşım oldu. türk ve dünya edebiyatının edebi ve felsefi cephesinde, okumadığı kitap, izlemediği film yok gibiydi…
    ve o masumiyeti içinde binlerce yıllık bilgeliğin dizelerini yazıyordu ki, sürekli bir yürek çarpıntısıyla yol arkadaşımı buldum, ona aşık oldum. o da aynı duygular içindeydi ama ikimiz de susuyorduk..

    yeni yazdığım şarkıları dinletiyor, beraberliklerimi, mutluluğumu ve mutsuzluğumu paylaşıyordum. giderek kirlenmeyen hiçbir şey kalmadı. anlamsız bu dünyada, anlamsız insanlarla, anlamsız koşulları bırakıp bambaşka bir yolculuğa çıkmaya karar verdim. ışık yürekli insanlar için birlikte cennetimizi kuracağım insanım hansu irem'di. onunla başka boyutlardan tanışıyorduk. 1 ekim 1991'de sadece ailelerimizin bulunduğu bir törenle ida dağlarında evlendik."
  • 1984 yılında dario moreno'nun deniz ve mehtap parçasını diğer yorumcularla parça parça söylerken sırasını arif şentürk'e devrederkenki gülüşünü yediğim... arif şentürk trakya şivesiyle girince dekora dönüp zor tutuyor kendini :) -öncesinde arif babanın dönüp dönüp bakması, nerede bitirip kendisinin başlayacağını gözlemesi falan efsane -

    ahan da link. 03:50'den itibaren.

    ikisine de rahmet olsun...
  • "ilhan irem'le 80'li yıllarda tanıştık. nuri kurtcebe'nin çok yakın arkadaşıydı. her hafta gazeteye gelir onunla hayata dair sohbet ederdik.

    bir gün, yine bir ziyaretinde canı çok sıkkındı. hayırdır ilhan bir sorun mu var? diye sorduğumuzda, kız arkadaşımdan ayrıldım, bugün havamda değilim bana müsaade, sizin de canınızı sıkmayayım deyip kalkarken nuri sordu;

    - ne oldu ya hani birbirinizi çok seviyordunuz?..

    ilhan'ın verdiği cevap inanılmazdı, "evet onu çok sevdim, hatta evlenmeyi bie düşünüyordum. fakat dün onunla boğaz da balık tutmaya gittik, bir baktım yakaladığı balıkların ağzından oltayı dikkatlice çıkarması gerkirken, o balıkların ağzını cart diye yırtıyor. neden böyle yapıyorsun? yazık değil mi dediğimde; ne olacak canım nasıl olsa ölmeyecek mi dedi ... ben bu kızla asla bir daha birlikte olamam."

    işte size sanatçı duyarlılığı...nurlarda uyu güzel arkadaşım...

    öznur kalender

    [kaynak]
  • sensizliğin acısını sen nereden bileceksin?
    sen hiç sensiz kalmadın ki
    mevsimleri saymadın ki...

    vefat etmiştir.
  • edit: aramızdan ayrıldığını az önce öğrendim. türkiye'nin, farkındalığın ve nahifliğin kaybıdır. başımız sağolsun. şimdi değeri anlaşılmaya başlayacaktır. çünkü yaşarken hakettiği saygıyı ve kibarlığı kendisine gösteremedik. ışıklar içinde uyu güzel insan.

    yeryüzünde bu kadar şarkı yapıp da 1(bir) tanesini dahi sırf yapmış olmak için yapmayan tek insandır. bir tane manasız ve populist şarkısı yoktur. 100 sene sonra dahi unutulmayacak, türkiyeden çıkmış en kaliteli söz yazarıdır. benim gibi muzikte söze gerek yok diyen bir çok insanın da fikrini değiştirmiştir. abartılması gereken bir isim varsa bu coğrafyada, o; ilhan irem'dir.
    türk gençliği bu adamın şarkılarıyla büyüse, tüm avrupa medeniyet anlamında türkiye'nin yanında tamtam kabilesi gibi kalır. maalesef her kaliteli şey gibi çok geç farkedilecektir.

    'ufak bir bilgi daha ekleyeyim; ahmet kaya'nın eşi'nin adeleyi suçladığı bir şarkı vardı acılara tutunmak isminde. adele million years ago isimli sarkisinin muzigini ahmet kayadan calmis, oyle diyorlar. şimdi bu iki şarkıyı dinleyin ve ilhan irem'den yazık oldu yarınlara isimli şarkıyı acın. yapım tarihlerine bakın. ilhan irem'in şarkısının müziği bariz olarak bu populer şahıslar tarafından düz bir şekilde alınmıştır mesela. öyle şarkıları var ki, müziğini dinleyince etkilenip referans almamak mümkün değil kimseyi suçlamıyorum '

    ilhan irem'le henüz tanışmayanlar için bir kaç daha az bilinen şarkısının linkini de ekliyorum;

    https://www.youtube.com/watch?v=nbiwb0fq1ma
    https://www.youtube.com/watch?v=-uzbxknhvkg <<
    https://www.youtube.com/watch?v=wzyka_zehh4 <<
    https://www.youtube.com/watch?v=-eez-74tvsg <<
    https://www.youtube.com/watch?v=dcwdpk8v-uu
    https://www.youtube.com/watch?v=deqrlm4jbgy
    https://www.youtube.com/watch?v=5iof7rj2ddc
    https://www.youtube.com/watch?v=kzltzrmdddk
    https://www.youtube.com/watch?v=9oeh24rzaci
    https://www.youtube.com/watch?v=npsj3slfv04
    https://www.youtube.com/watch?v=ymhnubnxkss
    https://www.youtube.com/watch?v=juqffsj4_hi
    https://www.youtube.com/watch?v=4bvudibvmm4
    https://www.youtube.com/watch?v=ae6nmqrkz0u
    https://www.youtube.com/watch?v=6y_vge1ybis
    https://www.youtube.com/watch?v=y-emnzlmrzq
    https://www.youtube.com/watch?v=usad1o91_1e

    plakları
    birleşsin bütün eller \ bazen neşe bazen keder (1973)
    yazık oldu yarınlara \ haydi sil gözlerini (1974)
    anlasana \ ne güzel bak yaşamak (1975)
    bir varmış bir yokmuş (kuklacı amca) \ hasretim sana (1975)
    ver elini \ üzülme dostum (1975)
    havalar nasıl \ gözünü seveyim (1976)
    sensiz de yaşanıyor (işte hayat) \ son selam (1977)
    ayrılık akşamı (sazlıklardan havalanan) \ sen bilirsin (1978)
    bir zamanlar \ yeni bir şarkı (1979)
    er mektubu görülmüştür \ bal ağızlım (1980)

    albümleri
    sevgiliye (1979)
    bezgin (1981)
    pencere (1983)
    köprü (1985)
    ve ötesi (1987)
    dünden yarına (1988)
    uçun kuşlar uçun (1989)
    ilhan-ı aşk (1992)
    koridor (1994)
    romans (1994)
    seni seviyorum (2001)
    cennet ilahileri (2006)
    tozpembe/progressive çocuk şarkıları (2008)

    toplamalar
    1973-1976 (1976)
    pencere... köprü... ve ötesi... (1990)
    sevgililer günü \ the best of ilhan irem 1 (1995)
    aşk iksiri & cadı ağacı \ the best of ilhan irem 2 (1997)
    hayat öpücüğü \ the best of ilhan irem 3 (1998)
    bir meleğe aşık oldum \ the best of ilhan irem 4 (2003)
    ışık ve sevgiyle 30 yıl (2004)
    yeni basım
    bezginin gizli mektupları (2000)
    uçuk mavi pencere (2000)
    bulutlara köprü (2000)
    düşler ve ötesi (2000)
  • kendine has bir müzisyen, cetvel gibi adamdı. ölçülü, mesafeli, tutarlı. inandığı gibi yaşadı, şöhrete paraya pula tamah etmedi. böyle saygın bir isim bırakmak herkesin harcı değil.

    ben onun romantik dönemindeki üretimini daha çok severim; o şarkılarla büyüdüğüm için muhtemelen. radyo başında türkçe sözlü hafif batı müziği kuşağında ilhan irem çalsınlar diye az beklemedim. şahsen hiç tanımadığın bir insan sanatıyla senden bir parça oluyor ve kendinden eksilmişcesine hüzünleniyorsun gidişiyle. böyle böyle çocukluğumuz, gençliğimiz de anılar denizine dönüşüyor.

    hediye şarkı editi: nispeten az bilinen bir şarkısını buraya bıraktım.
  • çok güzel insan, çok! ruhu huzur bulsun.

    şarkılarını çok seven bir hayranı olarak kendisine saygı albümü yapılmasını çok istiyorum. son günlerde böyle bir albüm yapılsa kim hangi şarkıyı söyler diye düşünüp duruyorum. kimin sesine hangi şarkı çok yakışır? kendimce bir listem bile var.

    tarkan - yemyeşil bir deniz
    sezen aksu - anlasana
    grup gündoğarken - işte hayat
    yeni türkü - ay tozları
    göksel - ben değilim
    feridun düzağaç - sürgün gibi masallarda
    mabel matiz - olanlar olmuş
    funda arar - konuşamıyorum
    yaşar - boşver arkadaş
    haluk levent - şalamar
    sertab erener - yazık oldu yarınlara
    levent yüksel - gemiler döner geriye
    mor ve ötesi - don kişot

    hayal işte ama neden gerçek olmasın ki?
  • bugun kendi capimda ilhan irem special thursday yaptim, sabah 9 dan beri nonstop ilhan irem.
    az sonra pencereyi acip usul usul ucmaya calisacagim, neden bilmiyorum, icimde bunu basarabilecegime dair cok kuvvetli bir inancim var.
hesabın var mı? giriş yap