• bu japon konsepti 4 elemente dayanıyor:

    sevdiğin, iyi olduğun, insanlığa hizmet eden ve para kazandığın bir şeyi yaparsan ikigai denen varoluş nedenine ulaşırsın. bir nevi mutlu olma veya halinden memnun olma hali.

    fekat bu 3 öğeden biri varken 4.sü eksik olursa, duygusal hata durumları ortaya çıkar, şöyle ki:

    sevmediğin şeyi yaparsan: rahatsın ama boşluktayım hissi
    insanlığa hizmet etmediğin durum: tatmin var ama, işe yaramazlık hissi
    para almadığın şeyi yaparsan: haz ve doygunluk var ama parasal rahatlık yok.
    iyi olmadığın şeyi yaparsan: heyecan ve hoşnutluk var ama belirsizlik hissi

    ama ayrıca da diyor ki 2 elementin birlikte olduğu yerlerde de ek durumlar vardır şöyle ki:

    sevdiğin ve iyi olduğun durum: tutku
    iyi olduğun ve parasal kazanç sağladığın durum: uzmanlık
    para kazandığın ve insanlığa hizmet ettiğin durum: kutsal görev
    insanlığa hizmet ettiğin ve sevdiğin durum: misyon, görev.

    venn şemasıyla anlatım gelsin:

    görsel
  • toplamda iki, üç sayfalık bir konuyu 170 sayfaya yayan bir kitap. ilk başta çok aydınlanacaksın hissiyatı yaşatsa da aslında aynı şeyi tekrar tekrar anlatıp okuyucuyu oyalıyor. tüm kitabın özeti: hayattaki amacını bul, sağlıklı beslen, egzersiz yap, geçmişe değil ana odaklan. kitapla ilgili hoşuma gitmeyen kısım japonya'da uzun yaşayan insanların bulunduğu adadan bahsedip doyurucu bilgiler vermemesi. sığ bir şekilde sağlıklı yaşıyorlar işte denilmiş. okurken yazarların gezisinden bir kesit hissiyatı yaşatıyor. iyi de ben sizin bilmem ne taşının önünde fotoğraf çekildiğiniz bilgisini ne yapayım? bir diğer saçmalıkta çoğunluğu şehir hayatında trafikle boğuşarak yaşayan bizlere sabahları sebze seranızda 1 saat geçirin öğüdü vermesi. oldu o zaman.*

    sabah 6'da kalkıp güneşi selamlayan ve diğer insanlara iki saat merhaba dedikten sonra evine dönen teyze gibi yaşayamam ki ben:/ öyle bir alanım ve çevrem yok.
  • eksikliği depresyon sebebi. kendimden biliyorum.
  • aynı ismi taşıyan kitap sayesinde haberdar olduğum kavram.

    bu kavram insan için elbetteki çok elzemdir, insanın hayattaki rolünü ve duruşunu belirler. bu açıdan dahi bakıldığında, kavramın hayatlarımızdaki önemli etkisini anlayabiliriz.

    ancak aynı ismi taşıyan kitap için bu kadar güzel şeyler söyleyemeceğim. goodreads linki buradan kitaba göz atabilirsiniz.

    kitap gayet güzel başlıyor önce onu söylemem lazım insanı okumak için heveslendiriyor. ancak kitap sanki gerçek kitabın bir demosu, bir fragmanı gibi yazılmış. kitabı okurken aklıma gelen sorular, kitap boyunca yanıtsız kalıyor.

    sırf ikigai'yi bulmak bölümü bile başlı başına bir kitap olacakken, içeriği herkesin okuyabileceği, popüler bir kitap olma hevesinden dolayı kırpılmış, yumuşatılmış.

    içeriği kırpılmış, yumuşatılmış bölümler arka arkaya geldikçe kitabı okuma hevesiniz kayboluyor, sıkılmaya başlıyorsunuz. bir noktadan sonra kitabın sorulara cevap vermesi ile ilgili ümidiniz tamamen tükeniyor.

    puanım: 2/5, okuma süresi: yaklaşık 80 dakika.
  • japon kulturune meraki olanlar icin iyi bir rehber niteliginde kitap. kitaptan cikarttigim dersler uzun ve mutlu bir yasam icin hayatin olagan akisinda farkli bir bakis acisi kazanmak, anin kiymetini bilmek ve anda kalmak. bunun icin de kendi icimize yolculuk yapmali ve her insanda olduguna inandiklari 'ikigai' felsefesini yasamimizin merkezine koymaliyiz. “sabah uyandiginizda sizi yataktan cikaran sey” diye tanımlanan bu ikigai yani “hayatin amacı” herkes icin farkli isliyor. kimi insanda bir tane, bazilarimizda bir cok ikigai var. iste ikigaimizi ya da ikigailerimizi kesfetmemizi saglayan tavsiyelerle dolu bu kitabi yataktan cikmak bile istemedigim bir donemde yeniden okumak iyi geldi. 'hayatinizda yaparken ani unuttugunuz seyi bulun. zaman onemsiz hale gelecek' bunu hatirlayinca gecmis ve gelecek uzerine kafa yormayi biraktim. simdi bana hayata dort elle tutunmami saglayacak, mesgul ederek uzuntumu unutturacak ikigaim gelsin diye ciktim yataktan. ve evet o sey de isim oldu.sevemedigim detaylar ise uzun yasamak icin verilen tavsiyeler. ben niye uzun bir hayat isteyeyim ki, cevremde herkes olmus olacak, tatsiz tutsuz beslenecegim, çikolatalara kafami gommeyecegim, yarim kalmis kupalarla surekli kahve keyifleri yapmayacaksam ne anlami var uzun hayatin. bir de bizim kulturumuzde yagli yemekler var. hastane yemegi gibi beslenmeyi geciniz lutfen. bu entryi yazarken bile canim tereyag soslu manti cekti. buyrun bir ikigai daha. manti yemek de benim icin ikigai..

    okinawa adasi sakinleri kadar asla yasamayacagimi kesfettikten sonra en hosuma giden alintiyi buraya birakmak istiyorum: "japonca ogrenmeye baslayan birinin ilk ogrendigi kelimelerden biri 'ganbaru’dur, yani ‘sonuna kadar direnmek’ ya da ‘kisinin elinden gelenin en iyisini yaparak dik durmasi’ anlamina gelir."
  • yolculuk esnasında bir dergiye vereceğiniz paraya satın alabileceğiniz ve yaklaşık 1-2 saat içerisinde bitirebileceğiniz bir kitap. girizgah bölümünde ilginç bir konuyla karşılaştığınız hissiyatı yaratıyor. ancak koskoca japon kültürünün yarattığı olgu, batılı yazarlar tarafından ele alındığından gümbürtüye gidiyor ister istemez.
    gümbürtü derken kastettiğim kitabın hızlıca yavaş şehir, sağlıklı beslenme ve uzun yaşam döngüsüne girivermesi. kitabı okuyan da zannedecek ki kitabın ana fikri ikigainizi bulmak için 100 yılı aşkın bir süre hayatta kalmanız gereklidir. meselenin bu olmadığını fark ediyorsunuz etmesine de altında yatan olguyu anlamak pek mümkün olmuyor. zira batılı ağbilerimiz de zaten hiçbir şey anlamamışlar.
    dolayısıyla kitabın ağırlık verilmesi gereken noktaları bir iki paragrafla özetlenerek geçilecek yüzeysellikte, diğer bölümler ise organik yaşama merak salmış şehirli insanı gaza getirecek biçimde şekillendirilmiş. türkiye şartları için özetleyecek olursak, emekli olup bodrum'a yerleşelimden öte bir fikir vermiyor yaklaşık 170 sayfa.
    kitaplaştırılacağına hikayelerin geçtiği mekanları da izleyebildiğiniz bir belgesel olarak hayata geçirilse, bu kadar gıcık kapmazdı herhalde insanlar.
    yine de anlamlı olabilecek bir olguyu hayatımıza soktuğunu ve meseleyi gerçek kaynağından araştıracak insanlar için bir başlangıç noktası oluşturduğunu söyleyebiliriz.
  • tam bir overrated. ne yazık ki uzun süren en çok satanlar orucumu bozarak, biraz da japonlardan öğreneceğim çok şey vardır düşüncesiyle aldığım ama bilmediğim pek bir şey öğrenemediğim kitap oldu. kitabı japonlar yazmamış ki ne bekliyorum. yazarları da sağolsunlar hiçbir derinlik katmadan genel bilgiler verip geçmişler.

    kitaptan aklımda kalanlar:

    -japonlar yemeklerini küçük tabaklarda ve olabildiğince çeşitli yerlermiş. bir de gökkuşağına yakın bir renk paleti oluşmasına dikkat ederlermiş masada. yani farklı sebzelerin ve meyvelerin oluşturduğu bir çeşitlilikten söz ediyorum.

    - steve jobs apple'ın temelleri atıldığı dönemlerde japonya'da bir porselen sanatçısından çok etkilenmiş ve tasarım konusunda ilham kaynağı hakkında bilgi almış kendisinden.

    - ünlü japon yazar haruki murakami yakın çevresi hariç kimse ile görüşmezmiş. çok nadir halkın içine çıkarmış.

    erken kalkıp güneşi selamlama, spor yapma öğütlerine değinmiyorum; bunlar bildiğimiz şeyler.
  • japonca varolus nedeni anlamina gelen kavram.
  • yaşamaya değer kılan,sabahları yataktan uyandıran şeyleri ifade eder çeviride "yaşama anlamı" diye geçiyor
  • japonların nasıl uzun yıllar yaşadıklarını anlatan bir yaşam felsefesidir.ikigai kelime manası olarak; “iki” hayat, “gai” de amaç, gaye anlamlarına geliyor. ikigai kısaca kelime olarak; “hayatın amacı” olarak tanımlayabiliriz. ikigai felsefesinin en güzel tanımı ise “sabah uyandığınızda sizi yataktan çıkaran şey” olarak adlandırılır.(ben bunu sevmediği bir işe gitmek için uyanan insanların düşünemeyeceği bir felsefe olarak görüyorum).japonya'da emeklilik yerine de bu kelime kullanılıyormuş.ikigaimizi bulmak için öncelikle kendimizi tanımamız ve amaçlarımızı bilmemiz gerekiyor.
    özetle söylersek hayata yüklediğimiz anlamların toplanmış bütünüdür. hayata güzel anlamlar yüklemeye devam edelim. göreceksiniz ki; anlamlardan daha anlamlar çıkararak hayatınızı daha da güzelleştirebilirsiniz.
hesabın var mı? giriş yap