• fehim taştekin, bu katliamın ardından suriye'ye karşı başlatılan uluslararası komployu ve katliama yönelik "devlet yaptı" yalanını irdelemiş: http://www.radikal.com.tr/…-tastekin&categoryid=100
  • http://www.youtube.com/…ayer_embedded&v=t4urdkw0ble şu videoyu iyi izleyin. suriyeli terörist şebekesi askeri bir konvoya saldırıyor ve o sırada konvoyun yanında bulunan siviller umurlarında bile değil. neticede bbc onları arayıp "ne oldu?" diye soracak onlar da "halk gösteri yapıyordu, esad'ın askerleri taradı" diyecek. sonra guardian detaylı bir grafik hazırlayacak. işte bu video, daha önce saydığımız onlarca nedenin yanısıra çok önemli bir detayı faş ediyor katliam hakkında.

    bu katiller güruhunun siviller umrunda bile değil!
  • katliamı suriyeli muhaliflerin işlediği her geçen gün belirginleşiyor:

    "anna news’ten rus gazeteci marat musin’e konuşan hula kentinden suriyeli bir kadın 25 mayıs’ta yaşanan katliamı anlattı.

    katliamın yaşandığı hula bölgesindeki teldo köyünde yaşayan ve güvenlik sebebiyle isminin açıklanmasını istemeyen suriyeli kadının anlattıklarından bazı bölümlerin çevirisini sunuyoruz.

    o gün olaylar, cuma namazından sonra başladı. nidal bekkur adlı kişinin liderliğindeki silahlı terörist grup bölgenin doğusundaki tepede bulunan orduya ait kontrol noktasına saldırıp ele geçirerek bölgeye hakim olmak istiyordu. bekkur, yardım istedi; ama yardım gelinceye kadar onlardan 25 kişi öldü.

    roketle saldıran ilk kişi said talha el-akkaş adlı teröristti. bu kişi yaralandı ve şu an tutuklu bulunuyor. ama silahlı militanlar kendi arkadaşlarının cesetlerini toplayıp gözlemcilere gösterdiler ve bunların suriye ordusu tarafından öldürülen göstericiler olduğunu söylediler. " http://ydh.com.tr/…nigi-rus-gazeteciye-konustu.html
  • "alman frankfurter (faz) gazetesinden bağımsız bir heyet, 90 kişinin hayatını kaybettiği huvla katliamı'nda ölenlerin çoğunluğu alevi ve şii idi. katliamın esad karşıtı militanlar tarafından gerçekleştirildiğini söyleyen gazete, katliamın öncesinde suriye ordusuna ait kontrol noktalarına terörmilitanları tarafından saldırı düzenlendiğini, bunun üzerine yardıma gelen ordu güçleri ile muhalifler arasında çatışmaların başladığını belirtti.

    katliamın bu sırada gerçekleştirildiğini belirten faz, kurbanların çoğunun aynı aileye mensup alevi ve şiiler olduğunu kaydetti. bunun yanı sıra, rejim ile işbirliği içinde olduğu iddia edilen sünnilerin de öldürüldüğü belirtiliyor."

    kaynak: sana

    raporun detayını okumak için: http://www.nationalreview.com/…acre-john-rosenthal#
  • bu katliamla ilgili önemli bir detay daha ortaya çıktı. financial times katliamın hemen ardından, 10 yaşındaki bir görgü tanığının anlattıklarını yayınlamıştı. tanığa göre kendilerine saldıran silahlılar asker gibi üniforma giymişlerdi ancak beyaz ayakkabıları vardı. bu detay ft'ye göre "hula katliamının faillerine ulaşacak ipucuydu", hemen suriye karşıtı yayın organları da konuya balıklama daldı. fakat bugün afp'den gelen bir fotoğraf üniformalı ve beyaz spor ayakkabılı muhaliflerin varlığını ortaya koyuyor. http://www.hurriyet.com.tr/planet/20994675.asp
  • suriye'de katliam olduğu haberini 2003 yılında irak'ta çekilmiş bir fotoğrafla duyurduğunda rezil olan bbc ve onun yancısı guardian'ın katliamı "özgür suriye ordusu ve humuslu bir aktivist"e sorması kimilerine daha güvenilir gelebilir.

    gerçek şu ki bu kişilerle yüzyüze dahi görüşülmemiş yani "ben falancanın akrabasıyım, ben katliamı gördüm" diyenlerin inanılacak hiçbir yanı yok.

    ayrıca guardian daha başından yalanı salmış ortalığa "bm güvenlik konseyi katliam nedeniyle suriye'yi kınadı" lan yalanınızı sevsinler. bmgk "şiddet ortamından suriye de sorumlu" demişti oysa ki...

    bu rezil gazeteler ve yayın organları öylesine fütursuz ki, kofi annan'ın zaten planlanan ziyaretini de suriye katliamına tepki olarak ivedi bir karar olarak yutturdular insanlara. oysa haber olması gereken kofi annan'ın 10 gün önceden belli ziyaretinin hemen öncesinde suriye'de böylesi bir katliamın neden yapıldığıydı.

    bu arada bbc'ye, cnn'e güvenenlerin bir önceki versiyonları da irak'ta kitle imha silahları olduğuna inanıyordu.

    not: iki dakika dürüst olun "katliamı şu yapmıştır demiyorum" diye sallamadan önce, "ben sallıyorum ama karşımdaki yutar mı?" diye bir düşünün: #28831653
  • global research sitesinde marat musin imzalı detaylı bir rapor yayınlandı ve hula katliaminin gerçek yüzü açıklandı.

    rapora göre, hula’da esad’ı destekleyen tüm aileler katledildi. katliami, cia tetikçileri, özgür surtiye ordusu adlı terör grubu ve küresel çetelere çalışan profesyonel askerler gerçekleştirdi. marat musin bölgede bulunan diğer gazetecilerle birlikte olayın olduğu günü onlarca görgü tanığından dinledi… özgür suriye ordusu ve diğer tetikçilerin olayların başlangıcındaki bazı şiddet eylemlerine bizzat şahit oldu..

    küresel medya ve türkiye'deki uzantıları tarafından, suriye hükümeti tarafından yapıldığı iddia edilen katliamda onlarca çocuk, yaşlı ve kadın bıçakla ve yakın mesafeden ateş edilerek öldürülmüştü.. ‘uluslararası camia’ denilen kan tacirleri ve onlara bağlı medya katliamı suriye hükümetine yıktı! amaç suriye’nin işgali için yeni bir ‘bahane’ yaratmaktı.

    marat musin raporunda 25 mayıs'ta öğleden sonra 2'de humus’un hula kasabasına 700 civarında teröristin saldırdığını sağ kalan görgü tanıklarına ve askerlere dayanarak yazdı..

    raporundan bazı bölümleri sunuyoruz:

    ‘25-30 bin kişi nüfusa sahip 3 köyden oluşan hula özgür suriye ordusu’na bağlı terör gruplarınca ve yerel silahlı çetelerce sarıldı. çoğu ar-rastan adlı bölgeden geldi.. bu bölge uzun zamandır lübnanlı vahabi terör grupları elinde bulunuyor.

    suriye karşıtı ‘gelecek hareketi’ ni para ve silahla said hariri destekliyor.

    ‘hula katliamı ardından yapılan bm gözlemlerinde, bölgede en ufak bir tank ateşi ya da bombalama eylemine ilişkin ize rastlanmamıştır.’

    ‘kofi annan’ın bölgeyi ziyareti öncesi de 49 asker , kadın ve çocuk katledilerek aynı provokasyon yapılmıştı. cesetlerin daha önce kaçırılan alevilere ait olduğu saptanmış ve provokasyon ortaya çıkmıştı. hula katliamında da katledilenlerin tümü hükümet yanlısı ailelerdir’

    bugün provokasyon makineleri hızla çalışmaktadır.. tüm nato ülkeleri suriye’yi tehdit etmekte, hula gibi bahanelerle suriyeli diplomatları sınır dışı edilmektedir. hula’da hiçbir askeri birlik bulunmamaktadır. ama silah sesleri aralıksızdır. terör çeteleri sınır bölgelerine giden bm araçları dahil herkese ateş açmaktadır.

    silahlı adamların çoğu profesyonel tetikçilerdir.. bizim çekim ekibine 100-200 metre mesafede, kontrol noktasındaki askerlerin değişimi sırasında terörist saldırıya bizzat şahit olduk… hergün kontrol noktalarında 10 kadar asker bu gibi saldırılarda ölüyor. çoğu başından vuruluyor.. 29 mayıs'ta başından vurularak öldürülen askerlerin adları şöyle:

    teğmen ibrahim halyuf
    teğmen salman ibrahim
    polis mahmoud danaver
    er ali daher
    teğmen wisam haidar
    ismi belirlenemeyen bir er..

    bu terör grupları gazetecilere ve tv ekiplerine de ateş etmekten çekinmiyor.

    sonuçta 25 mayıs 2012 tarihinde hula’da teröristler paralı askerler ve tetikçiler tarafından 38’i çocuk olmak üzere 83 sivil öldürülmüştür.. bu kişilerin tümü suriye hükümetine sadık ailelere mensuptu.’

    detaylı rapor için http://www.globalresearch.com/ da marat musin yazısına bakınız.

    banu avar, 2 haziran 2012
    banuavar@superonline.com
  • bbc dünya haberleri editörü jon williams'ın muhaliflerin propagandasına dayanıyor şeklinde ifade ettiği olay. yani katliamı beşşar esad'ın falan yaptığı yok.

    bbc world news editor: houla massacre coverage based on opposition propaganda
    by chris marsden
    15 june 2012
    as quietly as possible, bbc world news editor jon williams has admitted that the coverage of last month’s houla massacre in syria by the world’s media and his own employers was a compendium of lies.
    datelined 16:23, june 7, williams chose a personal blog to make a series of fairly frank statements explaining that there was no evidence whatsoever to identify either the syrian army or alawite militias as the perpetrators of the may 25 massacre of 100 people.
    by implication, williams also suggests strongly that such allegations are the product of the propaganda department of the sunni insurgents seeking to overthrow syrian president bashar al-assad.
    after preparatory statements of self-justification noting the “complexity of the situation on the ground in syria, and the need to try to separate fact from fiction,” and syria’s long “history of rumours passing for fact,” williams writes:
    “in the aftermath of the massacre at houla last month, initial reports said some of the 49 children and 34 women killed had their throats cut. in damascus, western officials told me the subsequent investigation revealed none of those found dead had been killed in such a brutal manner. moreover, while syrian forces had shelled the area shortly before the massacre, the details of exactly who carried out the attacks, how and why were still unclear.”
    for this reason, he concludes somewhat belatedly, “in such circumstances, it’s more important than ever that we report what we don’t know, not merely what we do.”
    “in houla, and now in qubair, the finger has been pointed at the shabiha, pro-government militia. but tragic death toll aside, the facts are few: it’s not clear who ordered the killings—or why.”
    no trace of such a restrained approach could be found at the time on the bbc, or most anywhere else.
    instead the bbc offered itself as a sounding board for the statements of feigned outrage emanating from london, washington and the united nations headquarters—all blaming the atrocity on either the syrian army or shabiha militias acting under its protection.
    typical was the may 28 report, “syria houla massacre: survivors recount horror”, in which unidentified “survivors of the massacre ... have told the bbc of their shock and fear as regime forces entered their homes and killed their families.” nowhere was the question even posed that in such a conflict these alleged witnesses could be politically aligned with the opposition and acting under its instruction.
    only now does williams state:
    “given the difficulties of reporting inside syria, video filed by the opposition on twitter, facebook and youtube may provide some insight into the story on the ground. but stories are never black and white—often shades of grey. those opposed to president assad have an agenda. one senior western official went as far as to describe their youtube communications strategy as ‘brilliant’. but he also likened it to so-called ‘psy-ops’, brainwashing techniques used by the us and other military to convince people of things that may not necessarily be true.”
    williams is in a position to know wherof he speaks.
    on may 27, the bbc ran a report on houla under a photo purporting to show “the bodies of children in houla awaiting burial.”
    in reality, this was an example of opposition propaganda that was anything but “brilliant”. the photograph of dozens of shrouded corpses was actually taken by marco di lauro in iraq on march 27, 2003 and was of white body bags containing skeletons found in a desert south of baghdad.
    di lauro commented, “what i am really astonished by is that a news organization like the bbc doesn’t check the sources and it’s willing to publish any picture sent it by anyone: activist, citizen journalist or whatever… someone is using someone else’s picture for propaganda on purpose.”
    the bbc again acted as a vehicle for such propaganda, despite knowing that the photo had been supplied by an “activist” and that it could not be independently verified.
    williams concludes with the advice to his colleagues: “a healthy scepticism is one of the essential qualities of any journalist—never more so than in reporting conflict. the stakes are high—all may not always be as it seems.”
    given its track record, the appeal to exercise a healthy skepticism should more correctly be directed towards the bbc’s readers and viewers—in relation to the entire official media apparatus.
    it may well be the case that williams’ mea culpa is motivated by a personal concern at the role he and his colleagues are being asked to play as mouthpieces for the campaign for regime change in syria. but with his comments buried away on his blog, elsewhere on the bbc everything proceeds according to script.
    the bbc’s coverage of the alleged june 6 massacre in the village of qubair once again features uncritical reporting of allegations by the opposition that it was the work of shabiha militias that were being protected by syrian troops. bbc correspondent paul danahar, accompanying un monitors, writes of buildings gutted and burnt and states that it is “unclear” what happened to the bodies of dozens of reported victims. he writes of a house “gutted by fire,” the “smell of burnt flesh,” blood and pieces of flesh. he writes that “butchering the people did not satisfy the blood lust of the attackers. they shot the livestock too.”
    this is accompanied by a picture of a dead donkey, but aside from this there is absolutely nothing of substance to indicate what happened in the village.
    and at one point, danahar tweets: “a man called ahmed has come up from the village who says he witnessed the killings. he has says dozens were killed… he has a badly bruised face but his story is conflicted & the un say they are not sure he’s honest as they think he followed the convoy” (emphasis added).
    this does not stop danahar from concluding, from tracks supposedly made by military vehicles, that “attempts to cover up the details of the atrocity are calculated & clear.”
    so much for healthy scepticism!
    it must also be pointed out that the bbc has not written a word regarding the june 7 report by the frankfurter allgemeine zeitung that the free syrian army carried out the houla massacre, according to interviews with local residents by opposition forces opposed to the western-backed militia.

    http://www.wsws.org/…es/2012/jun2012/bbcs-j15.shtml
  • http://www.milliyet.com.tr/…/08/07/son/sondun24.asp

    kana'dan sonra israil'in gerçekleştirdiği bir katliam daha...uluslararası toplumun daha ne kadar seyirci kalacağı sorusunu aklımıza kazıyan bir katliam daha...
hesabın var mı? giriş yap