• bu konuda pek çok bilgi eksiği olduğunu gördükçe canım sıkılıyor. herkesin anlayabileceği şekilde aklıma gelen tüm bilgileri özetlemeye çalışacağım.

    1. cinsel yolla bulaşan bir hastalıktır. bulaşması için penetrasyon şart değil, ten teması yeterlidir.
    2. prezervatif kişiyi hpv'den korumaz. çünkü yalnızca belirli bir alanda temas engellenir. açık kalan deri hala bulaşıcılık taşır.
    3. hpv 200 küsür tipe sahip bir virüstür. antibiyotik vb ilaç tedavisi yoktur.
    4. cinsel yolla bulaşan hastalıkların çoğu için kan testi yapılır. hpv bu testlerin içinde yoktur, kanda görünmez. sürüntü alınarak test yapılır. (erkeklere de test yapılıyor)
    5. 200'den fazla tipi olduğundan bahsetmiştim. bunların bazıları siğil vb lezyonlar ile kendini gösterir, bazıları hiç belirti göstermeden sinsice bünyede bekler.
    5. başta kadınlarda rahim ağzı kanseri olmak üzere, erkeklerde penis kanseri (çok yaygın değildir) ve oral yolla bulaş olduysa gırtlak kanseri (bu da çok yaygın değil) riski taşımaktadır.
    6. en sık görülen hpv tipleri onkolojik risklerine göre aşağıdaki gibidir:
    yüksek riskli tipler: 16, 18, 31, 33, 35, 39, 45, 51, 52, 56, 58, 59, 66, 68
    orta riskli tipler: 26, 53, 69, 73, 82
    düşük riskli tipler: 6, 11, 40, 42, 43, 44, 54, 61, 70, 72, 81
    düşük riskli tiplerden en yaygını 6-11 ve yüksek riskli ve kansere yol açan tiplerden en yaygını ise 16-18'dir. düşük riskli tipler genelde siğil gibi lezyonlara sebep olduğundan kendini gösterir. ancak yüksek riskli tipler çoğunlukla belirti vermeksizin sinsice bekler. bu hem virüsün yayılması hem de kanser öncüsü lezyon dediğimiz hücresel bozulmalar anormaliler açısından oldukça tehlikelidir.
    7. şu an tedavisi için çalışmalar sürse de bilinen en net çözümü bağışıklıktır. virüsü ancak bağışıklığı yükselterek bünyeden atılabilir.
    bunu hızlandırmaya destek olması açısından ahcc gibi takviyeler kullanılmış ve başarılı sonuçlar elde edilmiştir. bununla birlikte sağlıklı beslenme, spor, uyku düzeni gibi konulara dikkat etmek gerekebilir.
    8. sigara hpv konusunda büyük düşmanlardan biridir. sigara akciğer kanserine x birim etki ediyorsa rahim ağzı kanserine 20x birim etki ediyor. (bu oranı unuttum. ciddiyetini göstermek adına uydurdum. siz araştırabilirsiniz)
    9. bulaş olduktan sonra vücuttan atılma süresi 6 ay ile 2 yıl arasında değişkenlik gösterebiliyor. bazen 2 yılı da aşabiliyor. yüksek riskli tipler daha dirençli olduğu için diğer tiplere göre daha geç atılabilir. kişi birden fazla tipi aynı anda taşıyabilir. bu durumda da vücuttan atılması zaman alacaktır.
    10. eğer siğil varsa anında yok edilmelidir. siğil durdukça virüs yükü azalmayacak, negatif olma umudu ertelenmeye devam edecektir. siğil varsa kriyoterapi, elektrokoter, lazer gibi yöntemlerle düzenli olarak kurtulmak gerekir.
    11. "siğillerimi yaktırdım, hpv'den kurtuldum" gibi bir mantık yoktur. siğilleri yaktırmak şimdilik lezyonları temizletmek anlamına gelir. temizlenmiş alanda yeniden siğil çıkması mümkündür. artık çıkmayana kadar işlemin tekrarlanması gerekir.
    12. bazı eski kafalı doktorlar hala hpv'nin geçmeyeceği ve ömür boyu bünyede kalacağını söyler. ancak son yapılan araştırmalar hpv'nin gayet de vücuttan atılabileceğini söylüyor. sadece sabır ve özen gerekiyor.
    13. aşırı kolay bir şekilde buluşıyor. ilk ilişkide kişiyi teğet geçmiş olsa bile ikincide bilemedin en geç üçüncüde yakalıyor. her ilişki bulaş riskini arttırıyor.
    14. doktorlar kolay bulaş sebebiyle genital bölge temizliğinde ağda, jilet gibi yöntemleri önermiyor. çünkü bu yöntemlerle insanlar gözle görünen ya da görünmeyen yaralara sebep olabiliyor. bu da hpv'nin yerleşmesi için çok daha uygun bir ortam yaratıyor.
    15. havlu, tuvalet vb.yerlerden bulaş ihtimali çok gerçekçi değildir. doktorların bunu evli çiftlerin ilişkisine müdahele etmemek adına söylediğini düşünüyorum. imkansız değildir ama biraz zorlama bir senaryodur.
    16. virüsü kaptıktan 5 yıl sonra da belirti verilebilir. bu konuda net bir bilgi hiçbir yerde yok. dolayısıyla partnerlerin bunu sorgulaması çok anlamlı olmayacaktır. kim kime bulaştırdı tartışmalarını bırakıp çözüme odaklanması en sağlıklı olanıdır.
    17. aşı ile belirli tiplerden korunmak mümkündür. şu an ülkemizde olan en kapsamlı aşı gardasil 9'lu aşıdır. tip 6, 11, 16, 18, 31, 33, 45, 52 ve 58'e karşı koruyuculuğu vardır.
    aşının genç yaşlarda henüz cinsel hayatın başlamadığı dönemde yapılması en ideal ve en yüksek korumayı sağlayan senaryodur. ancak x ve y kuşağının ergenlik dönemi böyle bir bilinç düzeyi yoktu.
    aşının hpv kapmış birine herhangi bir tedavi vaadi yoktur. iyileşmek için değil, korunmak için aşı olmalıyız. ancak henüz literatüre geçmese de doktorların gözlemi pek çok hastada tedavi sürecini hızlandıran bir erken olması yönünde. dolayısıyla geç olsun güç olmasın diyerek, ertelemeden ne zaman karar verilirse o zaman olunması en iyi tercih olacaktır.

    yeniden vurguluyorum, anksiyete seviyesinde kafaya takmayın ancak aşım var diyerek tamamen rahatlamayın, riskli ilişkiler yaşamayın. aşı yalnızca yaygın görülen belirli tiplere karşı koruyuculuk sağlamaktadır.

    aşı için en ideal yöntem eczaneden buz kabı ile birlikte alıp, soğuk zincirini bozmadan en yakın sağlık kuruluşuna götürüp aşıyı yaptırmaktır. bazı hastaneler reçete ister, önden doktora yazdırmakta fayda var.

    peki hpv bulaştı, ne yapmak gerekir?

    1. siğil varsa bekletilmeden düzenli olarak temizlenmesi gerekir. bunun için kriyoterapi, elektrokoter veya lazer işlemi tercih ediliyor.
    2. genital bölge temizliğinde jilet kullanılmamalıdır.
    3. mümkünse kan değerlerine baktırılıp düşük değerler için takviye kullanılmalıdır. (başlıklık için)
    4. ahcc kullanılabilir. pahalı bir takviye olduğu için kullanıp kullanmamak kişinin kararına kalmış. ancak minimum 6 ay kullanılması öneriliyor.
    5. biorezonans gibi alternatif yöntemlere başvuranlar da olabiliyor. bu tedavi yöntemine inancı ve parası olan varsa diye eklemek istedim.
    6. doktora sorulsa korunarak cinsel ilişkiye girebilebileceğini söyler. bu konuda muhakemeyi size bırakıyorum. ama hele de aktif siğil varsa ve virüs yeni kapıldıysa bulaştırıcılığın çok yüksek olacağını eklemek isterim.
    7. bağışıklık yüksek tutulmalı. beslenme, uyku ve spor düzenine dikkat edilmeli.
    8. söylememe gerek yoktur herhalde, partner(ler) bilgilendirilmeli.
    9. sabredilmeli.
    10. günah keçisi aranmamalı.
    11. kadınlar jinekoloji erkekler ise üroloji bölümüne giderek takibini yapmalıdır.
    12. bir kişi cinsel yolla bulaşan hastalıklardan birine sahipse diğerlerine karşı da bulaş ihtimalinin arttığını, bünyenin savunmasız kaldığını eklemek isterim.

    kadınlar için ek bilgiler:

    1. doktorların burada açıkçası en çok önemsedikleri şey rahim ağzı kanseri riskidir. geri kalan konulara "hallederiz ya" şeklinde bakarlar. hangi tipi taşıdığını bilmek rahim ağzı kanseri riskini takip edebilmek açısından önemli. bu sebeple hpv testi olunmadıysa olunmalı.
    2. hpv testi ile smear testi aynı şey değildir!! (büyük harfle yazıyorum) ikisi de sürüntü alınarak yapılır. ancak hpv testi sizde hpv olup olmadığını ve varsa hangi tip olduğunu, smear testi ise hpv'nin size zarar verip vermediğini, verdiyse ne boyutta olduğunu söyler.
    3. kişi eğer düşük riskli tiplerden birini taşıyorsa doktorun önerisi ile en fazla 6 aylık periyodlarla smear takibi yapılır. siğil vb lezyon varsa bekletmeden, yayılmasına izin vermeden jinekolog ya da dermotolog desteği ile temizlenmelidir.
    4. eğer yüksek riskli tiplerden birini, özellikle de tip16 veya tip18'i taşıyorsa smear takibi tek başına yeterli olmayacaktır. 16 ve 18 çok hızlı ilerleyebilen ve rahim ağzı kanserine sebep olan en yaygın tiplerdir. dolayısıyla kanser öncüsü lezyonların yakın takibi için kişinin kolposkopi olması gerekmektedir.

    kolposkopi, kolposkop adı verilen bir cihazla vulva, vajina, servisk bölgelerinin 6-40 kata kadar yakınlaştırılarak detaylı incelendiği bir işlemdir. hpv'deki amacı rahim ağzı kanseri risk boyutunu tespit etmektir. kolposkopi sırasında doktor şüpheli gördüğü yerler olursa biyopsi alabilir.

    kolposkopik biyopsi sonucuna göre 4 alternatif senaryo vardır:

    1. rahim ağzında herhangi bir hücresel bozulma yoktur, 6 ayda bir smear takibine devam ederek hpv tedavisi sürdürülür.
    2. cin1: rahim ağzını örten epitelin 1/3'lik kısmında hücresel bozulmalar görülmüştür. çoğunlukla kendi kendine gerilemesi beklenir, 6 ayda 1 smear takibi önerilir.
    3. cin2: rahim ağzını örten epitelin 2/3'lik kısmında hücresel bozulmalar görülmüştür. kendi kendine iyileşen vakalar olabildiği gibi ilerleyen vakalar da görülebilir. doktor kararına göre ya doğrudan smear takibi önerilir ya da ilerleme riskine karşı rahim ağzında saptanan riskli bölgeyi temizlemek için leep operasyonu yapılır ve smear takibi ile devam edilir.
    4. cin3: rahim ağzını örten epitelin tamamında hücresel bozulma gerçekleşmiştir. bu aşama maalesef rahim ağzı kanserinden önceki son duraktır. leep işlemi gerçekleştirilerek ilgili alan temizlenmeli ve smear takibi ile sürece devam edilmelidir.

    eğer hpv olduğunuzu öğrendiniz ve bu yazıyı okuyorsanız öncelikle geçmiş olsun. panik atak ve anksiyeteye kendinizi kaptırmadan, mümkün olan en az stresle süreci geçirmeye çalışın. dünyada pek çok kişi bu hastalığı geçirdi. hepsi ilk teşhis aldığında dünyası başına yıkılmış gibi hissetti ve sonra da iyileşti. sabredin, siz de atlatacaksınız.

    eğer hpv değilseniz ve bilinçlenmek için okuyorsanız da umarım bu yazı faydalı olmuştur, aşınızı olmuşsunuzdur ve umuyorum ki hpv ile karşılaşmazsınız.

    edit:
    doktor olmadığımı eklemek isterim. yalnızca bir dönem bu konuda kafayı kıracak kadar araştırmalar yapan ve edindiği bilgileri derleyip paylaşmak isteyen sade vatandaşım.

    ancak tüm yazdıklarıma ek olarak sevgili @nehalem'in paylaşımlarını da aşağıya eklemek isterim. esas doktor kendisidir :)

    "1. hpv’nin vücuttan atıldığı doğru ve özellikle de 30 yaş altı hastalarda çok daha sık bu atılma. hatta önemli risk faktörleri yoksa (cinsel yolla bulaşan syphilis, gonorrhea gibi enfeksiyon öyküsü, gözle görülebilen siğil veya servikal kitle ve sık partner değişikliği gibi) 30 yaş altında hpv taraması önerilen bir durum değil)

    2. tarama yaptıracak kişilere önerimiz hpv+smear testini eş zamanlı yaptırmaları (co-test deniyor) veya sadece hpv genotiplendirmesi ile yaptırmaları. hpv testi sanırım hala sağlık ocaklarında yok. bu hem takip süresini (elbette herhangi bir patolojinin olmaması durumunda) uzatması hem de viral tipin belirlenmesi adına önemli.

    3. hpv+ olmanız aşı yaptırmanıza engel değil. aksine sadece siğil yapan türler vücudunuzda olsa bile iki avantajı var.

    a) onkolojk tiplerden (kanser yapan) korunma şansı tanıması
    b) her ne kadar kanıt düzeyi yüksek olmasada siğil yapan türlerin eredikasyonunu (vücuttan atılması) kolaylaştırdığı ve eredikasyon sağlamasa bile siğil gelişme sıklığını azalttığına yönelik çalışmalar var."

    tarama kısmının gelişmiş ülkelerde nasıl olduğunu ise aşağıdaki gibi özetledi:

    "21 yaş öncesi; cinsel aktif olunsa dahi herhangi bir test önerilmez (risk faktörleri yoksa (cinsel yolla bulaşan syphilis, gonorrhea gibi enfeksiyon öyküsü, gözle görülebilen siğil veya servikal kitle ve sık partner değişikliği gibi)

    21-29 yaş arası (cinsel aktif hastalar için elbette); sadece 3 yılda bir smear

    30-65 yaş; sadece hpv testi veya co-test (hpv+smear) yapıldıysa 5 yılda bir; taramaya smear ile devam edilecekse 3 yılda bir

    65 yaş üstü; geçmişteki testleriniz negatifse kadın doğum uzmanınızla görüşerek tarama programından çıkabilirsiniz.

    bu saydıklarım elbette sonuçlarınızın tamamen normal olması durumunda. herhangi bir patoloji olması durumunda (lsıl, cın1 dahil) tarama sıklıkları değişecektir."
  • eğer buraları okuyorsanız muhtemelen hpv kaptınız veya sevdiğiniz birinde olduğunu öğrendiniz. süreç internette yazılanlar kadar korkunç değil.

    baştan söyleyeyim, uzun bir yazı sizi bekliyor. son 2 ayda bu virüsün bana yaşattığı stresten sonra bugün yeni hayatımın ilk günü. önce kendi sürecimden bahsedeceğim. sonrasında bu virüsle ilgili dikkatli olmanız gereken her şeyi anlatacağım. okumadığım makale kalmadığından hepsinin anlaşılır bir özetini çıkartmak istiyorum. tek bir insana bile faydası olsa bana yeter.

    genel bilgilerle başlayalım. 25 yaşında bir kadınım. polikistik over sendromum var ve 5 yıldır doğum kontrol hapı kullanıyorum. jinekolojik muayenelerimi aksatmasam da bir türlü geçmeyen bir enfeksiyonum vardı. bu yüzden smear testi hiç yaptıramadım. ta ki 2 ay öncesine kadar.

    her şey reglim bittikten 3 gün sonra ara kanama yaşamamla başladı. son birkaç seferdir de ilişki sırasında lekelenmeler yaşıyordum. bunların normal olmadığını düşünüp sabahına bir özel hastaneye gittim (devlette yaş sınırına takılıyorum).

    doktor oldukça rahat görünüyordu. smeari 30 yaşından önce yapmıyoruz aslında dedi. ben yine de ısrarcı davrandım. içimde kötü bir his vardı ve kuruntu yapmadığımdan neredeyse emindim. 1 hafta sonra sonucum çıktı. negatif yerine asc-us yazısını gördüğümde kanser oldum sanıp ağlayarak hastaneye gittim. doktorum rahat tavrından ödün vermemeye devam etti. "muhtemelen enfeksiyondan dolayıdır. 3 ay sonra smeari tekrar etsek yeter. ama yine de istersen hpv testi yapalım için rahat etsin dedi." 3 ay beklemek istemeyip 1500 tl ödedim testi olmak icin. 2 hafta sonra hastaneden arandım.

    hpv 16 pozitif olduğumu öğrendim. ek tetkikler gerektiğini ve biyopsi yapılacağını söyledi doktor. gerisini hatırlamıyorum. telefonu kapattım ve sadece ağladım o gün. başka hiçbir şey yapmadım. sonra uyuyakalmışım zaten.

    kalktığımda ilk işim internette beni nelerin beklediğini okumak oldu. girdim google'a rahim ağzı kanseri yazdım. her yerde aynı şeyler vardı:
    -hpv 16/18 pozitifliği
    -ilişki sonrası lekelenme
    -regl dışı ara kanamalar

    bunları ayrıntısıyla anlatıyorum. çünkü psikolojik olarak sağlam kalabilmek işin en zor kısmı. ben kendimi çok yıprattım bu araştırmaları yaparken. siz yapmayın. hatta bu entryi okuduktan sonra kapatın ve bir daha hiçbir şeye bakmayın. sadece doktorunuzun dediğine itibar edin.

    ben büyük bir hata yaptım ve bulduğum her hikayeyi okudum. ayrıntısıyla anlatmayacağım bunları. ama araştırmalarım neticesinde artık kanser olduğuma gerçekten inandım. kolposkopik biyopsi için iyi bir onkolog bulup randevu aldım.

    o günü pek hatırlamak istemiyorum. herkes çok rahat geçtiğini hiç acıtmadığını söylese de benim için öyle olmadı. yine de kimseyi korkutmak istemiyorum. belki ben hassasımdır. siz yine de lokal anestezi isteyin.

    yaklaşık 10 gün de biyopsi raporumu bekledim. kanser çıkarsam kaç yılımın kaldığına kadar hesapladım. sonunda sonuçlar bugün geldi. cin 1 varmış. sadece hafif bir lezyon. operasyona bile gerek yok.

    gerçekten çok mutluyum. artık tek yapmam gereken bağışıklığımı yüksek tutup virüsü vücuttan atabilmek.
    ...
    şimdi gelelim işin bilimsel boyutlarına. öncelikle hpv'den başlayalım.

    herkes biliyordur, bu virüsün düşük ve yüksek riskli tipleri var. 6/11 siğil yapar, 16/18 kansere sebep olabilir. diğerlerini pek anlatmaya gerek yok çünkü tüm rahim ağzı kanserlerinin %70'inden bu iki tip sorumlu.

    diyelim bu virüs sizin vücudunuza girdi. peki nasıl kanser yapıyor ? rahim ağzında ufak bir çatlak varsa burdan içeri sızıyor. bazen uzun yıllar sessizce bekleyebiliyor. bazen de hemen hücreleri etkisi altına alarak kontrolsüzce çoğalmayı başlatıyor. hemen dediysem de bu sizi korkutmasın. yine de çok yavaş bir süreçten bahsediyoruz. 10-15 yılın sonunda bu iş kansere varıyor.

    cin dediğimiz olay da aslında bu süreci kapsıyor. hücrelerin invaziv kansere dönüşmeden önce belli bir bazal tabakayı aşması gerekiyor. eğer bu safhada hasta yakalanırsa tedavisi %100 oluyor. lezyonlu bölge temizleniyor ve hayatınıza devam ediyorsunuz. bu yüzden zaten rutin kontroller çok çok önemli. hazır konusu açılmışken ondan da bahsedelim.

    artık bilinenin aksine smear testi 21 yaşından itibaren yapılmıyor. sınır 25'e çıkartıldı. çünkü yıllarca yapılan araştırmalar ve gözlemler sonucu, genç yaşta ortaya çıkan cin lezyonları vücut bağışıklığı sayesinde birkaç yıl içinde tamamen temizleniyor. bu yaş grubundaki çoğu hasta gereksiz tedaviler almak zorunda kalıyor. artık smear taramasına başlama yaşı 25. imkanınız varsa hpv testiyle birlikte yapılması tavsiye ediliyor.

    diyelim ki smear testiniz pozitif çıktı. sizi şimdi neler bekliyor ?
    eğer yapılmamışsa önce hpv testiyle hangi tip virüsten dolayı enfekte olduğunuzu buluyorlar. düşük riskli hpv tiplerinde genelde kolposkopiye bile ihtiyaç duymadan 3-6 ay sonrasında tekrar smear aldırıyorsunuz. (bu durum smear testi as-cus veya lsil gelen arkadaşlarım için geçerli.) 16, 18 veya diğer yüksek risklilerden biri varsa da kolposkopi yapılıyor.

    kolposkopi de aslında bir çeşit mikroskop. rahim ağzını 40 kat büyüterek çıplak gözle görülemeyen prekanseröz lezyonları tespit ederek biyopsi alınmasını sağlıyor.

    biyopsi sonuçlarınız çıktı diyelim. hangi terim ne anlama geliyor ?

    kronik servisit: rahim ağzı yarası. genellikle kolposkopi sırasında tedavi ediyorlar.

    cin 1: hafif dereceli neoplazi. bu gelirse korkulacak hiçbir şey yok. kanser olma ihtimalini geçtim, bu lezyon %70 kendi kendine iyileşiyor.

    cin 2: orta dereceli neoplazi. yine çok sıkıntılı bir durum değil. kansere dönme ihtimali %5-10 civarlarında. leep yapılarak tedavi ediliyor.

    cin 3: ağır dereceli neoplazi. dikkatli olmak gerek. kansere dönüşme ihtimali %22-40. leep veya konizasyon yapılarak tedavi ediliyor.

    bu sonuçların hiçbiri kanser olduğunuz anlamına gelmiyor. hatta kendinizi şanslı sayabilirsiniz. bundan sonra hep takipte kalacaksınız ve rahim ağzı kanseri olmanıza izin verilmeyecek.
    ...
    son olarak hpv pozitifsek vücuttan atmak için neler yapabileceğimizden bahsedelim.

    öncelikle zerdeçal kaşıklamak, genital bölgenize elma sirkesi basmak (evet yapan var) hiçbir işe yaramaz. bu işin çözümü komplike bitkisel karışımlar veya ilaçlar değil. tek yapmanız gereken bağışıklığınızı güçlü tutmak. bunun için neler yapıyoruz;

    -sigara kullanıyorsak mutlaka bırakıyoruz. bağışıklığı en çok baskılayan şey budur. sigarayı bırakmadan hpv'den kurtulmanız mümkün değil
    - tam kan sayımı yaptırıyoruz. vücudumuzda sadece eksik olan vitaminlerin takviyelerini alıyoruz
    -beslenme çok önemli. protein, sebze ve meyve tüketmeye özen gösteriyoruz
    -spor yapıyoruz. yürüyüş bile olabilir. yeter ki vücut dinç kalmaya devam etsin.

    şimdilik söyleyeceklerim bu kadar. bana merak ettiğiniz her şeyi sorabilirsiniz. aynı yollardan geçiyoruz. ilk negatif sonucunuzda güzel haberi bana da verin

    edit: debe'ye girmişiz, ilginiz için çok teşekkür ederim. mesajlarda en çok sorulan iki soruyu buradan toplu cevaplamak istiyorum

    -ahcc kullandın mı ?
    ahcc'nin henüz bilimsel olarak kanıtlanmış bir faydası maalesef yok. yine de doktorunuza danışabilirsiniz. benimki gerek olmadığını söylemişti.

    -hpv aşısı oldun mu ?
    haftaya olacağım. eğer maddi imkanınız varsa kesinlikle yaptırmanızı öneririm. çünkü aşı aynı zamanda virüsü vücudunuzdan atmayı da kolaylaştırıyor. ayrıca şuan sizde olmayan diğer türlere karşı da korunmuş oluyorsunuz.
  • bu problemi yaşamış ve atlatmış biri olarak bu sorundan muzdarip olanlara kendi tecrübemi aktarmak istiyorum. geçen yıl şubat ayında vajinamda iki tane siğil farketmemle başladı her şey. o zamana kadar hpv virüsünden haberdar bile değildim. düzenli olarak gittiğim kadın doğum doktorum vardı rutin kontroller için gittiğimde bu sorunumu dile getirdim muayene sonucu tabii ki hpv teşhisi koydu. ve kısa süre içinde siğillerin yakılması için gün verdi bir ay sonra da yakıldı. o süreçte siğil tekrarı bir kez yaşadım o da bir taneydi. yazın memlekete gittiğimde devlet hastanesinde kolposkopi yaptırdım tedbir amaçlı.
    o esnada siğilim de yakıldı. çünkü bilindiği üzere rahim ağzı kanserinin en birinci sebeplerinden biri bu virüs ve ben dediğim gibi tedbir maksatlı yaptırmak istedim ki içim rahat etsin. kolposkopi yapan doktorum virüsün iki üç yıl içinde vücudumdan atılacağını söylemişti ama ben pek ihtimal vermiyordum. iki ay önce rutin kontrollerim için kendi doktoruma gittiğimde hem smear testi hem de tekrar hpv testi verdim çünkü geçen yıl düzenli olarak gittiğim ve bana bu teşhisi koyan doktorumdan memnun olmadığım için doktorumu değiştirmiştim. smear testi zaten olacaktım ama yeni doktorum tekrar hpv testi de yapalım dedi. dün doktoruma kontroller ve testlerimin sonuçlarını almak için gittiğimde ikisinin de temiz olduğunu söyledi. şaşkınlıktan önce inanamadım doğru mu söylüyor diye ama öyleydi o an o kadar mutluluk oldum ki sanki aylardan beri çok büyük bir yük vardı üstümde ve ben o yükten kurtulmuştum artık. bu arada benim vücudumdaki hpv virüs çeşidi 59’du ki riskli olan grup içinde yer alıyor. epey uzattım ama asıl kısma geleyim ben bu süreçte sadece vücudumun bağışıklık sistemini güçlendireyim diye her sabah aç karnına bir tatlı kaşığı çörek otu yağı ve her yemekte kendi yaptığım kefiri ve probiyotik yoğurt tükettim başka bir şey yapmadım. bilmiyorum onların sayesinde mi oldu bu sayede mi virüsü vücudumdan attım ama artık attım. bu sorunu yaşayan biriyseniz ümitsiz olmayın diyorum kesinlikle vücuttan atılmaz diyenlerin moralinizi bozmasına da izin vermeyin.

    unuttuğum bir noktayı eklemek istedim:
    daha önce arkadaşımdan soğan kürünü duymuştum. sonbahar başında on beş gün soğan kürünü de uygulamıştım ne kadar etkisi olmuştur ya da oldu mu elbette bilmiyorum ama o da denediğim bir yöntemdi.

    bir ekleme daha yapmak istiyorum:
    keşke okullarda bu virüsün ne kadar tehlikeli olduğuna dair bilgiler verilse ve ilk ve ortaokul döneminde olmasa bile lisede öğrencilerin kesinlikle hpv aşısı yapılması konusunda hassasiyet gösterilse çok güzel olurdu.
    ve ebeveynseniz ya da küçük yaşta kardeşiniz varsa her neyse çocuklarınızın hpv aşısı olmasını mutlaka göz ardı etmeyin kendiniz de aşı yaş aralığını geçirmediyseniz daha mutlaka aşı olun.
  • 30. yaş gününün ertesi günü (yaklaşık 2 ay önce) hpv tip 16 tanısı almış bir kadın olarak aranıza katılıyorum. bu satırları okurken içinde korku, endişe, kaygı olan canım kadınlar hepinize merhaba.

    hpv hakkında çokça şey yazılmış, bu tanıyı aldığımı ekranda gördüğüm gün yazılan her şeyi tek tek ben de okudum. şu an bu satırları daha çok benim gibi "bekar bir kadın" olup hpv olan kadınlar ve derdine derman ararken oradan oraya savrulan, geçiştirilenler için yazıyorum. elbette bu virüs sadece kadınlara bulaşmıyor ama biraz iç dökmeye ihtiyacım var ve bu güne kadar geçen süreçte yanımda sadece iki kadın olduğu için kadınlara ithafen yazmak istedim.

    canım kadın , güzel kadın, güçlü kadın .. hpvyi daha önce hiç duymamış olabilirsin, ya da sadece üreme organında siğilden ibaret olduğunu da sanıyor olabilirsin. ki ben siğilden ibaret sanıyordum misal.. oysa birçok çeşidi olduğunu siğil yapanların daha masum arkadaşlar olduğunu "tip 16"yı arama motorunda aratırken öğrendim. hayat işte, çoğu şeyi bizzat tecrübe ederek öğreniyoruz. bazıları sarsıcı olabiliyor ama.

    özellikle rahim ağzı kanserine sebep olduğu söylenen tip 16 ve 18 için konuşuyorum, çok korkup çok ağlamış olabilirsin. ne yapacağını bilememiş, çok çaresiz hissetmiş, bekar bir kadın olduğun için ailen ve çevrendeki insanlara dahi anlatamamış olabilirsin. evlilik dışı cinsel ilişkinin yer yer ayıp yer yer günah yer yer orospuluk olarak görüldüğü ülkemde yaşadığın yöre ve çevreye göre seni yargılamayacak insan sayısı çok az da olabilir. evli bir kadın olup hpv tanısı alsan kocandan bulaşma ihtimali kabul edilebilir ama bekar bir kadınsan ooooo allah bilir kimler kimlerle yattın... ne haltlar yediysen artık müstahak sana falan..

    bak sana ne diyeceğim, ister şu yaşına kadar tek bir adamla olmuş ol ister hayatında biri varken tek eşli istersen canının her istediği ile birlikte olan biri ol. yukarıda bahsi geçen hiçbir kötü söylemi, imayı, bakışı hak etmiyorsun.

    bulaş oranı çok yüksek ama bir ilacı ya da alenen bir tedavisi olmaması yetmezmiş gibi bir de toplum baskısına, eleştiriye, iğneli imalara ve yalnızlığa maruz kalmış olabilirsin. sadece şunu hiç unutma "sen teksin, biriciksin, kendine özgüsün ve asla yalnız değilsin. senden ve sağlığından daha önemli hiçbir şey yok."

    biraz kendi sürecimden bahsetmek istiyorum. hpv tanısını çok tesadüfi öğrendiğim için süreci baştan sona kısaltarak anlatmaya çalışsam da uzun olabilir.

    yaklaşık 10 ay kadar önce vulvamın sol kısmının en kenarında bir kitle olduğunu fark ettim. geçer deyip birkaç ay önemsemedim. mayıs ayında içim rahat etmedi özel bir hastanede kadın hastalıkları polikliniğine gittim. elle muayene edilip yağ bezesi olabilir dendi. smear de yapalım dediler numune aldılar. gelmişken bakılacaklara da bakalım dediler. 1 hafta sonra smear temiz ama kitle için ne olur ne olmaz deyip beni kadın ve doğum hastanesinde çalışan onkolojik jinekoloğa yönlendirdi doktor. gittim o da elle muayene etti kötü bir şey değildir diye düşünüyorum dedi ve gönderdi. aylar ayları kovaladı kitle hala orada ve beni tedirgin etmeye devam ediyor. evime yakın eğitim ve araştırma hastanesi var bir de oraya gideyim dedim. bilindiği üzere bir öğretim görevlisinden randevu almadıysanız randevu aldığınız gün şansınıza hangi asistan doktor gelirse artık ona muayene olursunuz. gittim süreci anlattım, tamam içeri geç seni hazırlasınlar geliyorum dedi. geldi, yerini gösterdim. eliyle dokunup çok kenarda olduğu ve derinin altında olduğu için buna cildiye bakmalı dedi. vulvanın iç kısmında olsa bartholin diyebilirdim ama dışında deyip başka hiçbir şeye bakmadan beni gönderdi. 1 hafta sonra aynı hastanede cildiyeye randevu alıp gittim. yine asistan bir doktor. vulvamın en kenarında bir kitle var dedim. "siğil mi?? dedi.. hayır derinin altında dokununca kahve çekirdeği büyüklüğünde hissiyatı veren bir kitle dedim. "cinsel birliktelik sonrası mı oldu??" dedi. hayır dedim. şüpheli bir birliktelik miydi dedi swh. ben adama kitle diyorum adam hala siğil, şüpheli birliktelik muhabbeti yapıyor bana. (o da hpvyi kastetti ama siğilim yoktu) eldivenini taktı yerini göstermeme rağmen bulamadı. sonra ben anlamadım deyip başka bir doktoru çağırdı. o beyefendi eliyle muayene edip hareketli olduğu için korkmamam gerektiğini muhtemelen bir yağ bezesi olabileceğini ama bunun kendilerinin işi olmadığını tekrar kadın hastalıklarına gidip ultrasonla bakılması gerektiğini söyleyerek beni tekrar yönlendirdi. bir hafta sonraya randevu alıp tekrar gittim bu defa başka bir asistan doktor. süreci en baştan sona sabırla anlattım. tamam gelmişken her şeye bakalım dedi.
    ilk elle muayene edip kıl kökü iltihabı ya da lenf nodu olabilir dedi. ben şok.. ilk kez biri yağ bezesinden başka bir şey olabileceğini söyledi ve dedi ki bu ultrasonla bakılmalı evet ama bizimkiyle değil "yüzeysel doku ultrasonuyla". biri özel biri kadın hastalıkları ve doğum hastanesi biri de eğitim ve araştırma hastanesi olmak üzere 3 ayrı hastane ve 6. doktorda bir aydınlanma yaşandı inanır mısınız? adam her şeye bakalım demişti vajinal muayene yaparken daha önce smear yaptırdın mı? ne zaman? bir şey çıktı mı? falan derken. hpv testi yaptırdın mı dedi. hayır dedim hpv için de numune alacağım dedi. kan tahlili de istedi, idrar da. bakılacak ne varsa talep etti bu adam. işini layığıyla yapan herkesten allah razı olsun. bu doktor sayesinde aylarca doktor doktor gezdiğim kitlemin yağ bezesi değil de "lenf nodu" olduğunu öğrenirken tesadüfen bingooo!!! hpv tip 16 olduğumu da öğrendim.

    düzenli kontrole gidiyorum diyen canım kadınlar sadece smear testi yaptırmakla yetinmeyin. zira smearin temiz çıkması hpv olmadığınız anlamına gelmiyor. benim son smearim de temiz çıktı ama hpv'yim. çevremde yakın bulduğum her kadına söylüyorum kontrole gidince ne olur ne olmaz hpv de yaptır diye. o kadar tesadüfen öğrendim ki. kitlem konusunda ısrarım olmasa asla bilmeyecektim çünkü en ufak bir şikayetim yoktu.

    riskli tipler olan 16 ve 18 için smear temiz çıksa dahi kolposkopi yapılması gerekiyor. kolposkopi özünde basit bir işlem, korkmanıza kaygılanmanıza gerek yok. sadece o gün bana o işlemi yapanların yaşattığı psikolojik şiddettin haddi hesabı yoktu. bekar bir kadın olarak hpvli olmamın onlara yargı dağıtma hakkı verdiği yanılgısına düştüler. işlem sonrası içlerindeki hemşirelerden biri bana dedi ki "keşke kondom kullansaydın..." kondomun hpv için koruyuculuğu olmadığını bile bilmiyor ama bana iyi niyetiyle akıl veriyor. siz dedim düzenli olarak smear yaptırıyorsunuzdur?? evet dedi. hiç hpv yaptırdınız mı dedim. hayır dedi. bence hpv de yaptırın zira benim de smearlerim temiz çıkıyordu dedim. neyse.. sonra yine bir "patoloji sonucunuz çıktı" mesajı bekleme süreci..

    "kansere sebep olan tip" ilk okunduğunda ya da duyulduğunda insanı inanılmaz korkutan bir ifade. ama sakin ol canım kadın. kolposkopi sonucun ne gelirse gelsin (cin1, cin2, cin3) çaresiz değilsin. sadece işinde iyi olan işini iyi bilen/yapan, sana güven veren bir doktora denk gelmen çok önemli. seni/sizi tanımıyorum ama dilerim hep iyi insanlar çıkar karşına. ve unutma seni bilmeyen tanımayan ama seninle aynı süreçleri yaşayan birçok hemcinsin var. kendime şifa dilediğim kadar sizlere de diliyorum.

    kolposkopi sonucu ek bir cerrahi işlem gerekmedikçe hangi tip olursa olsun hepimizin yapması gereken şeyler;

    1- ilk ve en önemlisi ruh sağlığın. ruhunu iyileştiremeden bedenini iyileştiremezsin. sana güçlü ol demeyeceğim sen zaten güçlüsün ama taştan da değilsin be canım kadın.. baktın aşamıyorsun psikolojik destek almaktan çekinme.

    2- bağışıklığını güçlendir. gerek hayat koşuşturması gerek ekonomik koşullar çoğumuz düzgün ve dengeli beslenmiyoruz ya da beslenemiyoruz. beslenme şeklini düzeltmeye çalış. ben hpvden önce de birkaç takviye almaya başlamıştım. düzenli aralıklarla kan tahlilleri yaptırın ne eksik ne fazla baktırın. takviye konusunda, sizden iyi olmasın çok iyi bir aile hekimim var onunla konuşmuştum ben. çünkü bana bağışıklığını güçlendirmen gerek diyen bile olmadı. internetten araştırdım, kan tahlili yaptırdım. bunları bunları kullanıyorum, şunları da kullansam ne dersiniz diye ortak bir paydada buluştuk. kimseye kafasına göre bir şey yapmasını önermiyorum sadece araştırmaya, sormaya, öğrenmeye teşvik etmek istiyorum.

    3-sigara hususu. hpv olanların bırakması gerektiği söyleniyor. ben bırakmışken yeniden başladım swh. hayırlısı..

    4- aşının sürece iyi geldiğini iddia eden doktorlar da var, sizde olana bir etkisi olmayıp en azından diğer tiplerden korunmanız için olmalısın diyenler de. imkanı olan yaptırsın derim. bulaş riski malum..

    son olarak bir anneysen çocuklarını, bir ablaysan kardeşlerini, bir arkadaşsan çevrendekileri bilgilendir. sürecinden bahsetmek zorunda değilsin ama unutma ki sen de başına gelene kadar bu konuda çok da bir şey bilmiyordun, ben de öyle.. test yaptırabilecek durumda olanlara testi, aşı yaptırabilecek durumda olanlara aşıyı anlat.

    şüphesiz ki bazılarımız çok daha ağır şeylerle sınanıyoruz, hpv yanında hiç kalır. kadın ya da erkek; her bedene, ruha, kalbe şifa diliyorum. sağlıcakla kalın.

    1 yıl sonra gelen edit: 1 yıl sonra kontrole gel demişlerdi. 1 hafta önce hpv ve smear için numune vermiştim. hpv yaklaşık 1 haftada çıkıyor, smear 40 gün falan sürüyor. sabah sabah acaba?? deyip baktım ve negatifi görünce sevinçten bir miktar ağlamış olabilirim. geçen bu süreçte 2 doz gardasil9 aşımı yaptırdım, 3. dozu da mutlaka yaptıracağım. elimden geldiğince bağışıklığımı güçlendirmeye çalıştım ama çok kötü beslendiğim pes ettiğim dönemler de olmadı değil.

    canım kadınlar hpv tanısı almış olun ya da olmayın lütfen aşınızı yaptırın. ne yapıyorduk? aşıyı yaptırabilecek olanlara aşıdan, testi yaptırabilecek olanlara testten bahsediyorduk.*

    herkese şifalar diliyorum, sağlıcakla kalın.
  • mart bilgilendirme editi: merak eden mesaj atan herkese çok çok teşekkürler. ayrıca burda hala bağnaz "kadınlar haketmiyor musunuz sizce bunları bu kadar aktif olmakla hım hım hım" gibi mesaj atan beyin yerine kafatasında ıslak ekmek içi barındıran canlılar olduğunu görmek, yani yıl 2022 şaşırmadım desem yalan. ( asla açıklama yapmaya cevap vermeye zaman ayırmam genel tavrımdır engellerim anında. kızlar kimsenin kişisel gelişiminden biz sorumlu değiliz. bilgi çağında cahil olmak bir tercihtir.) sonuçlarım kötü çıkmadı. cin1 seviyesinden de gerilemiş. kronik servisit çıktı ve bu çok önemli değil dediler. tampon kullanıyorum o bile yapabilir dedi doktor. bıraktım kullanmayı. %100 pamuklu iç çamaşırı kullan dedi.

    nasıl negatif geldi ne yaptın diye mesajlar geliyor ama neyin tam olarak işe yaradığını bilemiyorum gerçekten. bu yüzden genel olarak ben yaptıklarımı yazayım;

    -sigarayı bıraktım
    -yüzme ve spora daha çok ağırlık verdim
    -black out perde aldım ve full karanlıkta uyudum (körlerin kanser olmaması konusunu araştırabilirsiniz)
    -taşköprü sarımsağı tükettim (ezdikten sonra en az 10 dk bekletilmesi gerekiyormuş, yutmak vs işe yaramıyormuş bilginize)
    -psikolog desteği aldım (çok zeki geçinirim ama bazen insan manipüle edildiğinin farkında olamıyor. size tavsiyem kimsenin tavsiyesine uymayın. bazı kararlarda emin olamıyorsanız kendini ıspatlamış bir profesyonele danışın. )
    -3 yıllık manipülator nişanlımı köprüden önce son çıkışta terk ettim. ( hayatımın başlıca stres kaynağıymış cidden )
    -ara ara beta glukan aldım
    -3 kutu deflagyn kullanmıştım 1,5 yıl önce

    16 18 negatif geldiği için ilk aşımı oldum. aşı çok zor bulunuyor çok aradım heryerde. 2.sini de tesadüf biryerde bulup aldım ve eczanede bıraktım. 2 hfata kadar sonra zamanı gelicek onu da olucam. 6ay sonra tekrar smear ve kontrole gidicem. sevgiler

    ocak ön edit: yıllar sonra 16 ve 18 negatif gelerek beni şaşırtmıştır. buraya yaklaşık 1 ay sonra ya çok iyi ya çok kötü bir haberle edit yapacağım. edit yapmazsam bilin ki kötü gelmiştir entry mentry gözüm görmüyordur.

    3-4 yıl kadar önce sağlık ocağındaki doktorun hadi gel test yapalım demesi üzerine öğrendiğim ve hpv 16 18 kanser riski en yüksek türleri pozitif gelerek beni ciddi ciddi yıpratmış lanet virüs. bunla beraber 59 39 68 de pozitif geliyordu. smear testlerinin temiz gelmesine aldanmamak gerekiyormuş. bende hiç siğil vs olmadığı için anlamam da mümkün olmadı.( sürekli smearleri temiz gelen kıt kafalı kuzenimi zorla ikna ettim cin3teyken yakaladılar ameliyat oldu dikkat yani )

    3 kez kolposkopi oldum. cin1 geldi. hpv testlerim de hep pozitif gelmeyi sürdürdü. medicine hastanesinde bir doktora danıştım ve önerisi üzerine 1.5 sene önce deflagyn kullandım 3 kutu. bol sarımsak tüketmemi önerdi. taşköprü'lü olmamız işe yaradı (çünkü çok fark ediyor) günde 2 paket sigara içiyordum bıraktım (bunu her görüştüğüm doktor söyledi sigara özellikle hpvde çok etkiliyor). spor önerdiler yüzüyordum pandemide havuzlar kapandı. 4 ay önce yeniden başladım.

    pandemide kolposkopi ve test olamadım. sonunda geçen hafta hpv testi ve smear verdim. hpv testinde hpv 16 ve 18 negatif geldi. ancak "diğer riskli türler pozitif" yazıyordu testte. smear de ascus geldi. yani ne bok olduğu belli değil. burda bi sik var ama çözemedim demiş patalog. bir gram umutlanacağız çok görmüş. ne dediği belli değil aynı eski sevgilim. bu boku da başıma o sardı zaten s.k kafalı. doktorun bir bana şey demişti "keşke erkeklere bulaşsa sadece onlara kanser falan yapmıyor ne çekiyorsa kadınlar çekiyor" virüs bile ataerkil kodumun dünyasında. sinirlendim ya pardon neyse..

    dünyada bir kadının 50 yaşına kadar hpv enfeksiyonuna yakalanma riski %80 türkiy'de ise hpv 16 ve 18’in toplam görülme oranı %75,4 * kaçamıyorsun da zaten.

    2 hafta sonra tekrar kolposkopi olacağım. muhtemelen parça alırlar yine onun da sonucu 2-3 haftaya gelir. hadi bana şans dileyin.
  • tip 16, tip 31 ve tip 33 (en dirençli tipler) haricindeki hpv virüsleri (eğer kişi çoklu sayıda tip taşımıyorsa) normal bir bağışıklık sistemi ile ortalama 2-3 senede vücuttan kendiliğinden atılır, ancak bağışıklığınız düşükse ve bu süre sonunda halen atılmamışsa hpv virüsü zamanla konakçı hücre dna'sına entegre olur ve konakçı hücrenin dna replikasyon sistemlerini kendi replikasyonu için kullanmaya başlar. bu durum iki şeye sebep olur, birincisi konakçı hücre kendi başına hpv virüsü üretim merkezi haline gelir, ikincisi ve daha önemlisi ise virüs kişinin kendi dna'sına entegre olduğu için bağışıklık sistemi tarafından tehdit olarak algılanmamaya başlar ve görünmez olur. bu durumda ahcc dahil hangi bağışıklık takviyesini kullanırsanız kullanın göreceğiniz fayda minimal olur ve çok daha uzun bir tedavi sürecine ihtiyacınız olur. yani "5 senedir hpv taşıyorum bağışıklık tedavisi aldım (ahcc veya benzeri ) ama fayda görmedim" demek, tedavinin faydasız olduğunu değil, sizin tedaviye uygun olmadığınızı gösterir.

    yani hpv tedavisinde mantık şudur, eğer tip 16-31-33 (en dirençli tipler) tipleri taşımıyorsanız ve çoklu sayıda hpv tipine sahip değilseniz ve bağışıklık sisteminize güveniyorsanız kendi haline bırakıp 2-3 senede negatif olmayı bekleyebilirsiniz ama bu süreyi kısaltmak istiyorsanız bağışıklık takviyesi kullanmalısınız. ancak tip 16-31-33 tiplerini veya çoklu sayıda hpv tipini taşıyorsanız muhakkak erken evrede bağışıklık takviyesi kullanmaya başlamanız gerekir. aksi taktirde bağışıklık sisteminizin virüsle başa çıkamama ihtimali yüksektir ve bu durumda yukarıda bahsettiğim gibi virüs hücre dna'nıza entegre olabilir ve bağışıklık sisteminizle dostluğu başlar. misal tip 16'nın 5 sene boyunca vücutta kalması durumunda cin3 seviyesinde bozulmaya sebebiyet ermesi ihtimali % 40'dır, ve cin3 rahim ağzı kanserinden bir önceki evredir.

    bilinen en etkili bağışıklık takviyesi ahcc'dir. ahcc'yi özel yapan, çok uzun bir üretim prosesi sonucunda içerisinde alfa glukan isminde kendisine has bir bileşik oluşmasıdır. ahcc oldukça pahalı bir takviyedir, ahcc'nin pahalı olması kapitalist sistemin bir oyunu değil, üretim prosesin çok uzun ve kompleks olması, üretime başladıktan ancak 2 ay sonra son ürünün elde edilebilmesinden kaynaklıdır. ahcc'den daha ucuz alternatifler arasında propolis ve beta glukanın da hpv tedavisinde etkinliği gözlemlenmiştir. ayrıca vücutta eksiklik varsa d vitamini ve çinko alımı da tedaviye katkı sağlar. ancak şu anda hpv tedavisinde klinik olarak kanıtlanmış tek bağışıklık tedavisi ahcc kullanımıdır. çalışmalarda ahcc'nin hpv virüsünü vücuttan temizleme süresi 6 ay olarak gözlemlenmiştir ancak bu süre tek tip ve orta dirençli tipler için geçerlidir. tip 16-31-33'te (en dirençli tipler) bu süre 9 aya kadar çıkmaktadır, 2'den fazla sayıda tip taşıyan vakalarda ise bu sürenin 1 seneyi bulabildiği görülmüştür.

    ve eğer bir doktor size ahcc, propolis, beta glukan ve benzeri bağışıklık takviyelerinin hpv tedavisinde gereksiz olduğunu söylüyorsa oradan arkanıza bakmadan kaçın, zira o doktor ya tıptaki yeni gelişmeleri takip etmeyen veya yeni gelişmelere fazlasıyla önyargılı bakan, gelenekselci ve bu hastalık nezdinde cahil bir doktordur ya da kötü niyetlidir. gelenekselci bir doktora misal ahcc'nin hpv tedavisindeki rolünü gösteren pubmed yayınını gösterdiğinizde hemen geri adım atar, hmm, ben bir araştırayım en iyisi bu konuyu der, bu tür doktorlarda bu hiç şaşmaz çünkü hiçbir doktor pubmed’de yayınlanmış bir yayını görmezden gelemez, ama bu yayının varlığından bihaber olduğu için doktor egosuyla aksi yönde kesin konuşmaktan çok hoşlanırlar. (akademik ünvandan bağımsız genelde yaşça büyük doktorlarda daha çok gözlenir bu yaklaşım). kötü niyetlilerde ise durum daha farklıdır, çünkü bağışıklık tedavisi ile virüsten kurtulursanız bu doktorların ekmek kapısını kapatmış olursunuz çünkü bu doktorlar, virüsten dolayı cin2-cin3 olduğunuzda leep işlemi yapmaktan, devamlı koloposki yapmaktan veya aynı hastanın her ay çıkan siğillerini yakmaktan kazandıkları paranın önünün kesilmesini istemezler.
  • hpv yani human papilloma virüs / insan papillom virüsü, cinsel olarak aktif kişilerin hayatlarının bir noktasında mutlaka karşılaşacağı düşünülen ve bu sebeple en yaygın olarak kabul edilen, cinsel yolla bulaşan ve daha az önemli olarak siğillere, kronik ve ciddi olarak ise rahim ağzı kanseri ve anal kansere sebep olabilen bir virüstür.

    pek çok farklı türü bulunmaktadır, bunlardan 4 ve 6 sıklıkla siğillere sebep olurken, 16 ve 18 kadınlar için en öldürücü kanserlerden biri olan serviks kanserine sebep olmaktadır.

    deri temasıyla bulaşabildiği için prezervatif yeterli koruyuculuğu sağlamamaktadır, korunmalı vajinal veya anal ilişki ile bulaşabilir fakat prezervatif kullanımı bulaş riskini önemli oranda azaltmaktadır. oral ilişki sonucu ise orofarinks kanserine sebep olabilir, fakat bunun görülme sıklığı nispeten düşüktür.

    bulaştıktan sonra yıllarca herhangi bir semptom vermeyebilirsiniz, vücudunuzun zayıfladığı bir anda kendini gösterebilir.

    en faydalı yaklaşım, henüz cinsel aktiviteleri olmayan, ortaokul çağındaki çocuklara aşısının yapılmasıdır. böylece komplikasyonlar oluşmadan problemin önüne geçmiş olabiliriz.

    erkeklerde genellikle sessiz taşıyıcılık görülmektedir, yani virüs vücutta olsa da herhangi bir belirti vermemektedir. fakat bu taşıyıcı kişiler yine de partnerlerine virüsü bulaştırabilirler ve onlarda hastalıklar görülebilir. erkeklerde de anal kanser ve orofarinks kanseri görülebilir.

    eğer genital bölgenizde siğil olduğunu farkettiyseniz, mutlaka bir doktora görülmelisiniz. siğil yapan hpv tipleri kanser yapmıyor, fakat aynı anda birden fazla hpv tipini taşıyor olabilirsiniz.

    cryoterapi adı verilen bir soğuk tedavisi ile siğilleri yok edebiliyoruz, çoğalmalarını önlemiş oluyoruz.

    ayrıca siğil ile gelen kadınlara, olası bir rahim ağzı kanserini erken farketmek adına, pap smear dediğimiz bir test uyguluyoruz. böylece rahim ağızlarındaki değişiklikleri takip edebiliyoruz.

    özetlemek gerekirse;

    * ortaokul çağında çocuklarınıza hpv aşısını yaptırın.
    * küçükken aşı olmamışsanız bile, doktora gidip test yaptırabilir, aşılarınızı olabilirsiniz.
    * cinsel ilişkileriniz sırasında mutlaka korunun.
    * cinsel geçmişi hakkında yeteri kadar bilgi sahibi olmadığınız insanlarla seks yapmaktan kaçının.
  • dünyadaki en yaygın cinsel yolla bulaşan hastalık. insanların %80'i hayatlarının bir döneminde bu virüsle temas eder çünkü prezervatif kullanımı bu virüse karşı güvence değildir ve çoğu insan belirtileri göstermediğinden taşıyıcı olduğunun farkında olmaz.

    rahim ağzı kanserinin başlıca nedenidir. tabii ki bu hpv virüsü taşıyan her kadın rahim ağzı kanseri olacak demek değildir ama mümkündür. aktif cinsel hayat başlamadan önce uygulanması gereken hpv aşısı, rahim ağzı kanserine neden olabilen hpv türlerinin yalnızca %70'ine karşı koruma sağlar, %30'una karşı hala korunmasızsınızdır ve yıllık pap smear testi hala gereklidir.

    bu bilgilerin ışığında kişisel tanım: korkusundan seks yapamadığımdır. durumun vahametini açıklamak için şöyle anlatayım; olası partnerinizin ve sizin geçmişte üç farklı partneri olmuştur, o üçer eski partnerlerin her biri de üç kişiyle sevişmiş olsun, sonra onlar da üç, ve o üçler de üçlere... ne oldu? şehrin yarısıyla yatağa girmiş kadar oldunuz.

    yaa pelin kardeş çok rahat konuşuyordun. :(
  • siğile neden olan virüs kanser yapmıyor. bilinçlenin ama insanları korkutmayın. kozmetik olarak kötü görünür, hızlı çoğalır ama kansere neden olan yüksek riskli 16-18 hpv gibi değildir. kaldı ki tehlikeli tipe sahip olmanız durumunda da vücut bağışıklık geliştirebilir ve atabilir.

    önce ne yapmak lâzım?
    sağlık ocakları 5 yılda bir kere ücretsiz hpv taraması yapıyor. (kadınlarda rahim ağzı kanserini önlemek için).
    sonuç negatifse smear alınmıyor.
    smear: rahim ağzı kanserini tespit için senelik yapılması gereken test.
    sonuç pozitifse tiplendirilmiş virüse bakılıyor. bunların bir kısmı siğile neden olan, bir kısmı yüksek kanser riski taşıyan önemli bir kısmı da düşük risk grubunda virüsler. pozitif durumda smear alınıyor.

    neden tehlikeli?: çünkü sadece cinsel yolla değil kullanılan çamaşır ya da havluların hijyenik olmamasından bile bulaşabiliyor.

    korunmak için ne yapmalı?
    kondom kullanmalı
    cinsel geçmişi bilinmeyenle seksten sekse koşup coşmamalı
    hpv taşıyıcısı bir yıl içinde tekrar tiplendirme yaparak bağışık olup olmadığına bakmalı. her durumda ileri tetkik ile rahim ağzı hücre değişimini izlemeli.
    her sene rutin smear alınmalı.

    önlenebilir kanser türü olan rahim ağzı kanseri, geç kalındığında tehlikeli olabiliyor. erkeklerin çok eşli hayat tercih etmeleri ve korunmamaları durumunda kadınlarda hızla artıyor birinden diğerine erkek yoluyla taşınıyor.

    işbu yazı, seminer veren dr’lara ait notlardan derlenmiştir.
    ek: dr bir yazardan aldığım mesaja göre: hpv 16-18 sahip kadının serviks kanserine yakalanma ihtimali 1%-3%’dir
  • girilen entrylere göz atınca bile ne kadar bilinçsiz bir toplum olduğumuz anbean suratımıza çarpılıyor.

    adama gidip desen erken boşalmayı önleme yöntemleri ya da kız kaldırma teoremi neler diye, sana sağ eli doluyken cilt cilt makale yazacak kıvamda. fakat gel gelelim böyle bir mühim konu üzerine tek bir mütalaada dahi bulunmuyor. üstelik bu konuda yalnız olmadıklarını görüp sevinecek kadar da trajikomik durumdalar.

    ben istemiyorum böyle bir toplumda bu tür ikili ilişkiler yaşamak. kendi vücudunu tanımayıp, salt uçkurunun peşinde olan tonlarca erkek var. üstelik böyle bir virüsün taşıyıcısı da onlar. kendi bilinçsizlikleri yüzünden birlikte oldukları birçok kadına zarar veriyorlar.

    adama penisinin kaç cm ya da ne kadar sürede boşaldığı konusuna açınca destan yazar edalarıyla bize o devasa mübalağaları sıralarken, keşke birazcık da olsa bu konuya eğilmeyi bilseler. jinekolojik muayene kadınlar için varken, erkekler için de androlojik muayene olduğunu unutmasalar. bunun ayıp bir şey olmadığını bilseler. gururlandıkları, böbürlendikleri konunun aslında ciddi bir sağlık problemi olabileceğine kendilerini inandırsalar. keşke dünyaya daha objektif açıdan bakabilseler.

    acaba ben çok mu optimist bakıyorum yoksa gerçekten bu kadar kör müyüz?

    (bkz: human papilloma virus)

    edit: hpv'nin erkeklerde gözle görülür siğil şeklinde olmaması, kişinin hpv taşımadığı anlamına gelmemektedir. ayrıca muayene durumunda da virüs kendini belli etmez. erkekler için bu virüsün henüz belli bir testi yok. kadınlarda kan tahlillerinden ya da vücutta bulunan reaksiyonlardan anlaşılır.

    bu virüsün şöyle de bir sinsiliği var; örneğin sizin içinizde bulunur ama kendisini çok sonra da gün yüzüne çıkartabilir. virüsle baş etmenin en iyi yolu ise düzenli bir hayat. özellikle bağışıklık sisteminin rolü çok büyük bu noktada. sağlıklı beslenmeye, düzenli spor yapmaya ve uyku saatlerinize dikkat etmelisiniz.

    burayı okuyorsanız zaten muhtemelen virüs bulaşmıştır bile. şimdiden geçmiş olsun. tedavinizi ertelemeyin. günden güne büyüyen ve yayılan bir virüs, sizi uğraştırmaması için erken teşhis ve tedavi mutlak.
hesabın var mı? giriş yap