• saygı duyulması ve teşekkür edilmesi gereken firma.
    gavur diye bahsedilecek insanlar bizim firmalardan daha çok türk halkına değer veriyor.
    https://www.capital.com.tr/…-tazminatlarla-ugurladi

    özetlersek çalışanlara fabrika kapanışı için birer adet cumhuriyet altını+1 maaş performans bonusu, 8 maaş tazminat ve 10 yıldan az çalışan herkese 40, 10 yıldan fazla çalışanlara 48 maaş kapanış tazminatı vermiş.

    şöyle özetlersek 5 bin lira kazanan biri 10 yıldan fazla çalışıyorsa 280 bin lira gibi bir para almış. ortalama verilen para 300 bin liraymış zaten.

    teşekkürler honda. keşke bizim firmalar bakıp utansa.
  • ürettiği otomobiller ve motosikletleriyle tanınan honda firmasını çoğumuz biliriz peki kurucusu olan soichiro hondanın ilham verici başarı hikayesi ve müthiş irade gücü hakkında ne biliyoruz ?

    bu yazımda bay hondanın çoğunuza ilginç geleceğini ve kendi hedefleriniz doğrultusundaki mücadelenizde size ilham vereceğini düşündüğüm başarı hikayesini paylaşmak istiyorum.

    bir çok ülke gibi japonyada 1930'lu yıllardaki büyük ekonomik krizde sersefil olmuştu. işte bu zorlu dönemde erken yaşlarında çalışma hayatına atılmak zorunda kaldığı için diploması olmayan ama motor ustalığı konusunda büyük bir beceriye sahip soichiro honda isimli genç bir adam mahalle arasında açtığı küçücük atölyesinde sürekli olarak motorlarla uğraşıyor ve yeni bir icat bulabilmek için kafa patlatıyordu.

    honda yıllar süren ve tamamen kendi imkanlarıyla giriştiği araştırmalar sonucunda "piston segmanı" konseptine dayanan yeni bir motor dizaynı keşfetti.

    hedefi o dönemlerde japonyada yeni yeni faaliyete geçmiş toyota otomobil firmasına bu fikrini satmaktı. gece gündüz çalışan ve pek çok
    gecesini uyumadan atölyesinde geçiren honda en sonunda fikrini uygulanabilir hale getirmeyi başardı.

    ama öncelikle çalışan bir motor prototipi üretmesi gerekiyordu ve bunun içinde paraya ihtiyacı vardı.

    karısının mücevherlerini satarak ve elinde avucunda ne varsa ortaya dökerek edindiği sermayenin tamamını bu prototipi üretmek için harcayan soichiro honda en sonunda çalışan bir motor örneği ile toyota firmasının kapısına dayandı.

    bu kadar özenle geliştirdiği fikrinin toyota tarafından büyük bir hevesle ve güzel bir para karşılığında satın alınacağını düşünen ve neredeyse tüm servetini bu umuda yatıran honda icadını inceleyen toyota mühendislerinin birazda eğitimsiz bir adamın kendilerine böylesine bir fikirle gelmesine şaşırarak ama daha çok da burunlarını kıvırarak motor prototipini reddetmeleriyle büyük bir şok yaşadı.

    "piston segmanı" fikrinin onlara ne büyük yararlar sağlayacağını tamamen göz ardı eden toyota mühendisleri soichiro hondanın icadı olan motoru "standartlarımıza uymuyor" diyerek red ettiler.

    soichiro tüm parasını ve umutlarını yatırdığı prototip red edildiği zaman ne yaptı dersiniz. bunalıma girerek toyotadaki mühendisleri suçlayıp dünyadan elini ayağını mı çekti ? hayır.

    mühendislerin dizaynını red etmelerinin sebebinin onların istediği teknik standartlara uygun bir motor yapamaması olduğunu ve bunun sebebinin de kendi teknik eğitim eksikliği olduğunu düşünen honda kendisini geliştirmeye karar verdi. bu sebeple japonyadaki üniversiteleri dolaştı ve oradaki hocalar ve mühendislerle görüşerek usanmadan fikrini anlattı.

    çoğu gittiği yerde kendisiyle alay edilmesine rağmen tam iki sene boyunca sürekli yeni şeyler öğrenerek hem kendini hemde motor prototipini geliştirip mükemmel hale getirdi.

    iki sene sonra tekrar toyotadaki mühendislerin karşısına çıktığında artık ona gülemiyorlardı çünkü getirdiği motor mükemmeldi. en sonunda toyota kendisi için motor üretmesi için soichiro hondayla anlaştı.

    hikaye mutlu sonla burada bitti demeyin çünkü soichiro honda toyota firmasıyla anlaştığı yıllarda japonya ikinci dünya savaşına girmişti.

    hondanın toyotayla olan ihaleyi yerine getirebilmesi için bir fabrika açması gerekiyordu ama japonya'daki tüm ham maddeler savaş nedeniyle ordunun emrine verilmişti ve fabrikayı yapacak beton için çimento bile bulamıyordu.

    honda vaz mı geçti ? hayır. oturdu düşündü ve tamamen yeni bir betonlama tekniği geliştirerek fabrikasını bu yeni teknikle inşa etti.

    uzun yıllar süren çabaları meyvesini vermiş, yeni ürettiği motorunu toyotaya kabul ettirmiş,yüklü bir ihale almış ve savaş şartlarına rağmen fabrikasını kurmuştu.

    tam üretime başlayacağı zaman fabrikası bombalandı. moralini bozmadan fabrikayı yeniden inşa etti ancak ikinci kere bombalandı. bütün gücünü toplayıp fabrikasını üçüncü kere inşa etmeye başlayacaktı ki savaşta yenilmeye başlayan ve kaynakları tükenmeye yüz tutan japonya'da çelik bitti ve ordu dışında hiç bir yerde bulunmamaya başladı.

    düşünsenize "normal bir insan" bu kadar çabadan sonra kurduğu fabrikası iki kere bombalanıp üçüncüsünü yapmaya kalktığında üretim yapacak çelik bulamazsa çoktan topu atar belki tımarhaneyi bile boylardı ancak hondanın çelikten sert iradesi gene pes etmedi ve son derece ilginç başka bir çözüm buldu.

    japonyayı sabahtan akşama sürekli bombardıman eden amerikan savaş uçakları yakıtları bittiği zaman uçaklarındaki ek yakıt depolarını aşağı atıyor ve yollarına devam ediyorlardı. honda ülkenin her yanında görülen bu boş yakıt depolarını toplattı ve bunlardan elde ettiği çelikle motorlarını üretmeye başladı.

    artık herşey iyi gidiyordu ve savaşta bitmek üzereydi. honda savaş sonrası çok daha kaliteli üretim yapabileceğini ve ürünlerini çok daha kolay pazarlayabileceğini düşünürken büyük bir deprem oldu ve fabrikası üçüncü sefer ve bu sefer tamamıyla yok oldu. honda yenilmiş bir ülkede,neredeyse her şeyini kaybetmiş bir adamdı artık.

    bu arada savaş bitmişti ve japonya'da benzin kıtlığı yaşandığı için insanlar otomobil kullanmayı terk etmiş ve gidecekleri yerlere ya yürüyerek ya da bisikletlerle gitmeye başlamışlardı.

    hondanın fabrikası yok olmasaydı bile insanlar otomobil kullanmayı bıraktığı için ürettiği motorları satabilmesi zor olacaktı. honda kaderine küsüp "bu işleri bırakıyorum ben" artık diyeceğine kafasını çalıştırdı ve bu yeni durumda ne yapabileceğini düşündü.

    bir gün oturdu ve kendisinin de kullanmaya başladığı bisikletine özel olarak ürettiği küçük ve az benzin tüketen bir motor taktı. bu ilginç bisikleti gören komşuları kendileri içinde üretmesini istediler ancak ülkede büyük bir fakirlik ve hammade kıtlığı vardı ve böyle bir üretime geçmesi imkansızdı. zaten artık beş parası bile kalmamıştı.

    honda vaz geçti mi ? hayır.

    japonyanın her tarafındaki 18.000 (on sekiz bin) bisiklet satıcısı dükkana tek tek mektup yazdı ve onlara üreteceği hafif ve yeni bir motosiklet fikrini anlatarak bunun japonya'nın geleceği için büyük bir girişim olduğu konusunda onları ikna etti. bu firmalardan bir kısmı teklifini kabul ederek ona hem hammadde hem de para yardımında bulundular.

    tabii başarı hemen gelmedi. honda bir çok motor tipi üretip geliştirdi ve bunları ayrı ayrı sabırla denedi. en sonunda ise ufak ve tasarruflu motorlu "super cub" modelini üretti ve bu model önce japonya'da sonrada dünyada satış rekorları kırdı.

    bu kadar çabadan sonra soichiro honda artık zengin ve mutlu bir şekilde köşesine çekilir ve motosikletlerini satarak mutlu mesut yaşar diyorsanız yanıldınız.

    honda gene durmadı.

    1970'li yıllarda amerika'da petrol krizi çıkınca ve çok yakıt tüketen otomobiller satılmamaya başlayınca kendi tasarruflu ve ufak motosiklet üretimi konusundaki tecrübesini otomobil üretiminde kullanmaya karar veren honda daha önce bu alanda hiç bir tecrübesi olmamasına rağmen otomobil üretimi işine girdi ve az yakıt tüketen minik arabalarla amerikan pazarını fethetti.

    bugün 1930'lu yıllarda gece gündüz atölyesinde motor üretmeye çalışan soichiro hondanın kendi adıyla tanınan şirketi sadece amerika'da yüz bin kişi çalıştıran dünyanın en büyük şirketlerinden birisi ve her gün trafikte honda şirketinin ürettiği motosiklet ve otomobillerle karşılaşıyoruz.

    soichiro hondanın başarısının sebeplerini özetlersek

    1) yeni bir fikir bulduğunda ısrarla ve inatla fikrini hayata geçirmek için eyleme geçmesi ve bu fikrini mükemmelleştirmek için çaba harcaması.

    2) etrafındakilerin her türlü kötümserliği ve alaycılığına rağmen moralini hiç bozmadan çalışmaya,üretmeye devam etmesi ve hayalinden vazgeçmemesi

    3) son derece büyük felaketlere uğrasa ve aşılamayacak gibi görünen engellerle karşılaşsa bile bunalıma girmeyi ve vazgeçmeyi düşünmeden sakince düşünüp yeni çözümler üretmeye çabalaması

    4) başarıya ulaştığı zaman bile bununla yetinmeyerek etrafında yeni fırsatlar araması ve herkesin felaket olarak gördüğü durumları bile kendisi için fırsata çevirmeyi bilmesi.

    5) hedeflerine ulaşma yolculuğunda asla ama asla pes etmemesi.

    yazımı size yönelik bir soruyla bitirmek istiyorum. eğer tüm varlığınızı yatırdığınız işyeriniz tam iki kere bombalanıp bir kere de depremle yok olsaydı ne yapardınız ve sizin şu anda şikayet edip aşılamayacağını düşündüğünüz engelleriniz soichiro hondanın karşısına çıkanlardan daha mı büyük ?
  • bir arabanın masrafı 10000 dolar olsa 10 milyon dolar zarar etmiş firmadır.bu haberler sayesinde yaptığı reklamı ve tüketiciye verdiği güveni düşünürsek kaybı çok da önemli değildir.
  • https://www.youtube.com/user/hondavideo

    izlerken r tuşuna basın.
  • honda'da çalışan mühendis bir arkadaşım var. bundan iki sene kadar önce işin içindeki biri olarak honda ve diğer markaların kalitesi hakkındaki samimi fikrini sormuştum. bana "şu anda türkiye'de en kaliteli üretimi biz yapıyoruz ama bizim fabrikadan bile inanılmaz hatalı araçlar çıkabiliyor. eğer bizde bile durum böyleyse fransız, italyan markalarını hayal bile edemiyorum" demişti. ayrıca japonların inanılmaz derecede mükemmeliyetçi olduğunu kaliteden hiçbir şekilde ödün vermediklerini söylemişti. yani sorun bizim fabrikadaymış. japonlar denetime geldiklerinde saçlarını başlarını yoluyorlarmış.

    yine bundan birkaç ay önce, arızalanan italyan menşeili otomobilimi sanayideki ustaya götürdüğümde bana şunu dediğini hatırlıyorum: "abicim ben eskiden sadece japon otomobillerine bakıyordum. ama artık bütün markalara hizmet veriyorum. çünkü japon arabaları bozulmuyor. bozulmayınca para kazandırmıyorlar. hele o honda yok mu. allah kahretsin o herifleri. 230'bin'e gelmiş araba hala tık yok. yağını suyunu değiştiriyorsun o kadar. ben bu arabadan nasıl para kazanayım?"

    kısacası daşşağını yidiğim japon'u yapınca yapıyor. sel felaketinden sonraki uygulamaları da o bir türlü anlayamadığımız bazı şeyleri nasıl başardıklarıyla ilgili yöntemler hakkında bizlere çok güzel ipuçları veriyor. adamın kendi mayası kaliteli bir kere. ürettiği araba kalitesiz olur mu hiç?

    bir diğer anektod için de (bkz: mazda/@don toblerone)
  • türkiye'de satış pazarlama ayağı için "gemi enkazı" demek iltifat olur. bu hem otomobil hem motor bölümleri için geçerli.

    yakın geçmişte etrafta pek dolaşmayan, "kupon" tabir edilecek bi spor araçlarını buldum. cr-z diye geçiyor model adı. çocukluğumun efsane otomobili honda civic crx'in müsrif oğlu*. tek kapı falan, oldukça alçak. şöle bişi: http://3.bp.blogspot.com/…011-honda-cr-z-jdm-40.jpg http://www.yeniarabaresimleri.com/…ndacr-z-foto.jpg ben de o ara araç değiştirme niyetindeydim. araştırmaya başladım. bayilerle konuştum, kullananların yorumlarını okudum. kullanıcı yorumları pek olumlu diildi. araç hibrit oldğu için, biraz sorunluymuş. hibrit motorla hiçbi firmanın 4 zamanli içten yanmalı motorla olduğu gibi asırlık deneyimi yok. bi nevi "work in progress" kategorisinde bi teknoloji. üstelik sadece motor da değil, elektrik üreten düzenek de oldukça sorunluymuş. üstelik az bulunan bir araç olduğu için yedek parçaları da stokta tutulmuyormuş. eğer aracın hareket etmesine engel olacak türden bişi ise, en küçük kaza ya da arızada araç haftalarca yatacak demek bu. ve ben de hank moody değilim, her gün işe gitmem gerekiyor. ve fakat alet çok güzeldi. "alırım, maks 3 sene kullanırım, sonra da kurtulurum, nası olsa honda, en az 5-6 sene hiç sorun çıkarmadan çalışır her şekilde." diye düşündüm. en fazla kaybeceğim satarken bi miktar para. sonra bi sevimsiz haber daha çıktı. bu araçtan 2012'de 30 tane getirmişler. 26 tanesi satılmış. rakamı atıyorum ama bu kadar az gerçekten. ellerinde 2013 model araç yok. 2012'de gelenlerden kalan 4 araç var sadece. hoşuma gitmese de bunu avantajıma dönüştürebileceğimi düşündüm. bunu daha iyi bi iskonto yakalamak için kullanabilirdim.

    bayiyi aradım. mevzubahis 4 araç fabrikadaymış. onun için showroom'a gitmem bir işe yaramaycaktı. birkaç güne yayılı birkaç telefon görüşmesi sonunda satış temsilcisi ile randevulaştık beraber fabrikaya gitmek için. sonra paraya geldi konu, haliyle. kredi kullanmicam. çek yazmicam. taksit istemicem. nakit, bildiğin kağıt (lafın gelişi, para pamuk) parayı masanın üstüne koycam, bana indiriminizi söyleyin" dedim. bana 150lira indirim yaptılar. yaklaşık 50eur. dalga geçmiyorum. gerçekten 150 türk lirası indirim yaptılar. güldüm. "şakacı" dedim. "şimdi gerçek indirimini söyle". şaka yapmıyorlarmış. ben de her sağduyulu insan gibi sinirlendim, cinnet eşiğinde bir jonn malkovich gibi, muhteşem bir diksiyonla ve olanca yüksek sesimle, hiçbir kaba kelime ve/veya küfür kullanmadan yaptıklarının ne kadar aptalca bir hareket olduğunu izah edip telefonu kapadım. aracı almaktan da vazgeçtim. bu görüşme 2013 aralık ayında oldu. diğer bütün firmaların kota doldurmak için hayvan gibi indirime abandığı dönemde yani. bana 1 ay sonra 2 yaşında olacak, dura dura aküsü bozulduğu için marşına bastığında çalışmayacak, alır almaz servise girecek, pratik olarak ellerinde kalmış, kurtulamadıkları, yedek parçası bulunmayan, henüz deneysel denilebilecek teknoloji içerdiği için sorunlu bir araç için, tamamı nakit ödeme koşulu ile 150lira indirim yaptılar. bu aşşağılık hayat bana çok saçmalık gösterdi çok şükür ve bu saçmalıklardan artık neredeyse mazoşist bi şekilde zevk almaya da başladım biraz, ama bu saçmalık her zaman ilk 50'nin içinde olacak.

    vaktim olursa, bi ara motorlarla ilgili saçmalıklarını da annatçam.

    *baba oğul fotoğraflarını buldum:
    http://www.boston.com/…6/15/2011-honda-cr-z-crx.jpg
  • en iyi araba tasarimlarini yapan firmalardan biri.. belki de en iyisi..
  • iç mekanı ferah arabalar üreten şirket. bunu da konsol derinliğini artırarak yapıyorlar. bu iç mekan ferahlığına alıştıktan sonra da diğer çoğu arabaların içi mezar gibi gelmekte.
  • sanılanın aksine göte giren şemsiyenin sivri kısmının yönü honda'yı değil honda'nın sigorta şirketini göstermektedir.
  • bu hondayı yönetenleri anlamadım gitti arkadaş. türkiyede para kazanacaksan eğer üstelik fabrika bile kurmuşsan, türkiye'ye özel araba üreteceksin. bunun başka bir çaresi yok.

    sen hiç mi toyotayı örnek almadın? hiç mi onların politikasına dikkatini vermedin? toyota corallaya dizel taktı, ortalığın amına koydu.

    senin kafan daha yeni mi çalıştı honda civic'e dizel motor takmak ?

    ayrıca bu accord'a neden kafanı taktın? almanların pazarlama stratejisine hiç mi dikkatini vermedin? adamlar 1.6 tdi passat - jetta çıkardı ortalığın amına koyuyorlar. sen neden accorduna 1.6 dizel koymuyorsun?

    sal bakalım türkiye pazarına 1.6 dizel accord, gör bak neler oluyor? en çok satan ilk 3 araba arasına girmez ise bu ülkeyi terk ederim ben.

    ulan toyota çatır çatır dizel corolla satıyor sıfırı nerdeyse 55-60.000 tl. corollaya o parayı veren 1.6 dizel accorda neler vermez ?

    şimdi mesaj yağmaya başlar en baştan söyliyeyim. beygir meygir bizim umrumuzda değil arkadaşım. sokarım beygirine. yarış yapmayacağız yollarda. ford bile türkiyeyi çözdü 1000cc lik araç çıkarmaya çalışıyor piyasayı ele alsın diye, honda 1.6 dizel olsun 110 beygir bile olsa o araba alınır. önemli olan honda markasına binmek, accord kullanabilmek. benzinle kim uğraşacak olmuş zaten 4 küsür lira..

    1.6 dizel accord istiyoruz hondaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa,

    hayat onda *
hesabın var mı? giriş yap