• salinger ın catcher in the rye kitabındaki sözkonusu catcher holden dır. adının holden olması holden ın phony dünyadan tiksinip kendini bi kenara çekmesini sembolize eder. zaten daha kitabın başında bütün okul maç izlerken holden thomson hillde öyle oturur yalnız başına "holden" bi vaziyette.
    soyadı caulfield deki caul da küçük bebeklerdeki doğum izi ne verilen addır. o da holden ın phony likten uzak çocuklara duyduğu sevgiyi sembolize eder. zaten bu kitaptaki aşşağı yukarı bütün isimler semboliktir, çağrışımlıdır.
    bunun yanında holden muazzam bi karakterdir. kanımca orta zekalı falan da hiç değildir. tespit ve analiz yeteneği müttiş olmasına rağmen tespit ettiği şeye karşı reaksyonunda hep tıslar. tıslamasının nedeni de kafasının fazla çalışmamasından değil hayat tecrübesinin biçok alanda yetersiz kalmasındandır.
    biçok kez holden yapar güzel tespiti ama ardından "hay sikiyim bu ne biçim işmiş böyle. bok gibiymiş." demekle yetinir. ardından tiksindikçe tiksinir vurur dibe. halbuki hem trende karşılaştığı ve oğlunu övdüğü annenin hallerini "you take a mother, tell her what a hotshot her son is and she listens to you as if you were god" diye analiz eden, kendini beğenmiş yakışıklı ve yarı aptal arkadaşının "do me a favor do my homework" önerisini " just because he's crazy about himself, he thinks eveyone is crazy about him and you are dying to do him a favor" diye yorumlayan, yan odada kalan arkadaşının onun odasına girip isteksiz ve bezgin "hi" deyişindeki isteksizliği herifin "kazara girdim odana. yoksa hiç meraklı değilim senle konuşmaya falan" tadını yakalamaya çalışmasına bağlayan ve bunun gibi bin tane birbirinden güzel tespit yapan, hem de sırf yoldan geçen if a body meet a body comin through the rye diye şarkı söyleyen çocuğu görüp bir anda hayata bağlanacak kadar hisli ve naif bi adam kolay kolay bulunmaz. holden böyle biinsandır. her ne kadar toy ve asi delikanlı damarını tutamasada kraldır gözümde.
  • orta zekaya ve orta-ustu farkindaliga sahip birey modeli.
  • beni tanısaydı muhtemelen bana da "sahtekar" damgasını vuracaktı sohbetimizin ilk birkaç dakikasına varamadan...
    ama size ne söylerse söylesin kafa bi adamdı.. şu holden denen herif gerçekten kafaydı. ona saygı duyduğumu itiraf ediyorum.vay canına bu holden gerçekten sıkı çocuktu!şaka etmiyorum lanet telefonu elinize alıp numarasını çevirmeye üşenmeyeceğiniz tipten bir insandı. bunu anlıyordunuz.. bunu gerçekten daha ilk bakışta anlıyordunuz.. vay canına kaç tane çocuk sahtekarlara bu kadar kafayı takabilirdi ki, yani!
    * *
  • "bazı adamlar el sıkışırken beş parmağınızı birbirine geçirmezlerse kendilerini adamdan saymayacağınızdan korkarlar" diyen mükemmel bir karakterdir holden.
  • bazen kendimi onun gibi hissediyorum.

    "...demek istediğim şeyi anlatamıyorum, anlatabilsem de, anlatmak istediğimden pek emin değilim."
  • kucuk prens'in 10-12 yil sonra gezegenimize geri donmus, dunyanin sillesini yemis ama yine de ozunden bir sey kaybetmemis hali...
  • j d salinger'in catcher in the rye'indaki sorunlu karakteri . yapmacikliklardan nefret eder, sinemadan ve oyuncularindan nefret eder, okuldan ve icindekilerden cogunlukla nefret eder, havarilerden nefret eder . kendi deyimiyle "old phoebe"si, kiz karde$ini cok sever ..
  • holden kitabın bir yerinde içten içe kıllanır: kendine görev bellediği içün çok kitap okuyan (ya da okur gibi gözüken), prim için kültürlü görüneyim, kültür ortamlarında sekeyim diyen kızların mevcut mallığını kamufle ettiği, sığ sularına okyanusları sığdırdığını farketmiştir. holden bu müdessir denyoların kamufle denyoluklarını görememenin kendi şapşallığı mı, yoksa bu tip kızların acarlığı mı olduğunu anlayamaz, belki de biraz bundan dellenir. bütün kitap boyunca arayamadığı o kızı belki de "ya o da böyle saftirikse" düşüncesine saplanıp arayamaz. holden ile en yüksek empatiye ulaştığım nokta da onun bu düşüncesi, bu saptamasıdır. gerçekten de ambalaja prim vermek yapılmayan şey değildir, ama bu çoğu zaman ambalajlananın değil,
    ambalaja prim verenin denyoluğudur ki, bunun üzerine delirmek en akıllıcasıdır.
  • insanların artık ekol olarak gormeye basladigi, herseyi paraya cevirmeye calisan amerikalilarin t shirtunu bile bastigi kitap karakteri. ekol haline gelmesine ornek diyalog su sekildedir;*

    -olm kitap cok baba yaa
    -evet olm holden caulfield aynen bana benziyo
    -hadi lan senin nerene benziyo
    -benziyo bal gibi olm iste cilgin falan ya
    -sallama abi bana daha cok benziyo

    (bkz: bi siktir git)
  • arkadaşının annesi : "aman benim çocuk çok sensitive'dir" derken bizimki aklından "he's as sensitive as a toilet seat" diye geçirerek kitabın orasında patlamama neden olmuş kahraman.
hesabın var mı? giriş yap