• diyarbakır'dayız..

    hani şu sürekli birilerini kayırmakla adı anılan tsk'nın ufak bir zerresi babam.. görev yerindeyiz. askeri tesislerin içindeyiz; akşam yemekleri için düzenlenmiş bir bahçe var; uzman çavuşlar için yükseltisiz kara beton üzerine masa sandalye konulmuş.. astsubaylara ayrılan bölüm yerden tek basamak yukarıda, yanlarında çıçeklik var.. subaylara ayrılan yemek bölümüne geçmek içinse 3 merdiven çıkmak gerekiyor, onlarda da çiçeklik var ama astsubay bölümündekiler gibi bomboş değiller, mis gibi kokan çiçekler var.. bir de paşalar için hazırlanmış localar var, bunlara çıkış merdiveni tanrı katına çıkan cennet merdivenleri gibi zaten, çevreleriyle alakaları kesilmiş..

    paşalar falan öyle her akşam ziyaret etmez de, askeri personel her akşam o bahçeyi doldurur. herkes ailesiyle gelir, büyük bir hiyerarşik düzen içinde yemeklerini hiyerarşik kurallarını bozmadan yer giderler.

    dördüncü sınıftayım..yemek listesinde bir isim çarpıyor gözüme; şatobiryan *.. sanki hani'de doğmamışım da, bebekliğimden beri dadılarla büyümüşüm gibi canım aniden şatobiryan çekiyor! daha doğrusu gayet çocuksal bir angutlukla; 'anaa negzel yemek ismiymiş ya bundan yiycem ben' diyorum. önüme mis gibi haşlama et koysan yemem ama şatobiryan istiyorum, çocuğum çünkü.. neyse işte, siparişimi veriyorum, bekliyorum bekliyorum gelmiyor yemek.. yarım saat geçiyor. hayatımda ilk defa şatobiryan yemeyi bırakın ilk defa şatobiryan görmenin heyecanıyla yanıp tutuşuyorum..ama buna inatmış gibi gelmiyor servis... sonra yemeğim yerine bir asker geliyor masaya;

    -'komutanım; küçük hanımın istediği yemeği size servis edemiyoruz. ne yazık ki şatobiryan'dan sadece tek servis kalmış ve onu da paşamız istedi, sizin servisinizi ona verdik..'

    diyor.

    hiyerarşi böyle birşey; sizin yemeğinizi yer.. hatta elinden gelse sizi bile yer.

    bize ayrılan yerden; tek basamaklı merdivenden iniyoruz..uzaklardaki korunaklı bölgesinde bana ait olması gereken şatobiyan'ı lüpletiyor paşa.. babam hamburger yemeye götürüyor beni, hemen mutlu oluyorum.. çocuğum ya, hemen unutuyorum.
  • hıyarlardan oluşan bir yönetim biçimi.
    "hıyararşi" diye telaffuz edilmelidir.
  • yeniliklere, üretkenliğe ve mutlu bireylere izin vermeyen yönetim anlayışı. doğal bir sonuç veya eşyanın tabiatı değil, olsa olsa bilgiye giden yolda kolektif bilincin emekleme devresine ait bir olgu denilebilir hiyerarşi için. 21. yüzyılda tarih olması kaçınılmazdır.

    yeryüzünden silinecek olmasının sinyalleri uzun yıllardır iş dünyasında fazlasıyla mevcut aslında. verimlilik, strateji, innovasyon, çalışan memnuniyeti vb. konularda mevcut yönetim sorunlarının büyük kısmından hiyerarşinin sorumlu tutulduğunu büyük şirketlerin bugünkü yapılarını inceleyerek* veya konuyla ilgili akademik makaleleri okuyarak görebilirsiniz. tabii ki sadece iş hayatında değil, devlet yönetiminden günlük ilişkilere kadar her alanda hiyerarşi ne derecede ortadan kaldırılırsa o kadar verimli bir işleyiş ve potansiyelini açığa çıkarmak için uygun ortamı bulmuş huzurlu bireylerin varlığını görmek mümkün.

    maalesef küçük bir çocuktan karmaşık sorulara cevap vermesini bekleyemeyeceğimiz gibi insanlığın kolektif bilincinden de ilk etapta hiyerarşinin sağlıksızlığını görmesini bekleyemezdik. ama insanoğlu kısa vadeli çıkarları uzun vadede çoğunluğa getirisi olacak seçeneklere tercih etmeye çok meyilli olduğu için, hiyerarşinin insan için olmadığını rahatlıkla anlaması gereken zamanlara gelmemize rağmen hala ayak sürüyor. hiyerarşinin yok olma süreci de çoğu zaman olduğu gibi ‘olması gerekeni yapma’ motivasyonundan ziyade, oluşan yeni ihtiyaçlardan dolayı işliyor.

    bugün geldiğimiz noktada sonuç çok net; herhangi bir alanda bireylerden alınacak verim, sağlıklı bir denetim mekanizması eşliğinde, yetenekli ve bilgili oldukları alanlarda sorumluluk ve özgürlük verilerek arttırılır; baskı altında tutarak değil. hepsinden önemlisi, bir kere yaşama hakkı olan bir insana istekli ve yeterli olduğu bir alanda bütün potansiyelini ortaya çıkarmasına izin verecek ortam sağlamanın hem büyük bir keyif, hem de insanlığın gereği olmasıdır. hiyerarşinin olduğu yerde ise hiçbirinden bahsetmek mümkün değildir.
  • ego manyaklarinin kendini yok etme modu
  • her hangi bir sistemin kaostan uzaklasma gudusudur. hiyerarsi kavrami her ne kadar sevilmese de * esyanin tabiatina ait bir gereksinimdir.

    bir deste oyun kagidi ile, hangi oyunu oynarsaniz oynayin, bazi kagitlar digerlerinden ustun olmalidir ki oyunun bir anlami olsun. *
  • sanırım mesele şu:
    evrenin "dışsal bir irade" tarafından kurgulanan bir "oyun" (olası tüm çağrışımlarıyla, bir "oyun") olduğunu düşünüyorsanız "hiyerarşi"nin esas olduğunu kabul etmek zorunda kalırsınız.
    fakat
    evrenin basitçe ifade edilemeyecek kadar "karmaşık" olduğunu ve işleyişinin bir "mantığı" olmadığını düşünüyorsanız "hiyerarşi"nin özgül olduğunu kabul edebilirsiniz.

    imdi,,

    eski bilim, evrenin
    ontolojik açıdan "basit" olduğunu ve epistemolojik açıdan da "basitçe ifade edilebileceğini" savlar. epey karmaşık işlerin peşinde koştuğu sanılan birtakım insanların, misal neoklasik iktisatçıların yahut einstein'ın uğraşılarının ardındaki saik budur. yani sanarlar ki bir denklem bulacaklar ve bütün bir evreni bununla ifade edebilecekler!

    yeni bilim ise, evrenin
    ontolojik açıdan "karmaşık" olduğunu ve izahının da gene "karmaşık" olması gerektiğini savlamalıdır.

    simon bu bağlamda ikisinin arasında bir yerde duruyor gibi:
    "evren karmaşıktır fakat biz bu karmaşıklığı basitçe ifade edebiliriz" gibi bir düsturdan yola çıkmaktadır simon. neticesinde baktığı her yerde hiyerarşiyi görmesine şaşırmamalı..
  • 1- ast-üst ilişkisi avrupamerkezcil bir yaklaşıma işaret eder. misal, osmanlı'da itibar iç-dış ilişkisiyle tespit ve tayin olunurdu.
    (bkz: harem-i hümayûn) burada hemen şunu anımsatalım: saray'ın en iç kısmına "harem" denilmesinin sebebi orada kadınların değil yüce padişahın bulunmasıyla ilişkilidir.
    yani,, avrupa dışındaki toplumlarının hiyerarşik yapıları şematikleştirilmek istenirse "piramit" yerine "daire" eğretilemesinin kurulması çoğu zaman daha doğru olur.

    ...........................

    2- iktisat alanında nobel ödülü almış "herbert simon" bu kavramı epey geniş bir anlam erimiyle tanımlar. ona göre hiyerarşi, "en düşük düzeyli herhangi bir altdizgeye ulaşana kadar her biri yapısı itibariyle hiyerarşik olan, birbiriyle ilgili altdizgelerden müteşekkil bir dizgedir."
    (bkz- simon, h., "the architecture of complexity") çok kötü çevirdim,, şöyle söyleyeyim: hiyerarşi bir dizgedir *. bu dizge altdizgelerden* oluşur. bu altdizgelerin her biri gene hiyerarşiktir çünkü bu altdizgelerin her biri de başka altdizgelerden oluşur. böylece indirgeye indirgeye en düşük düzeyli temel bir altdizgeye ulaşırız.
    simon bir hikaye anlatıyor:

    iki saatçi var. birinin adı hora, diğerinin adı tempus. ikisi de harika saatler yapıyorlar. ve telefonları hiç susmuyor. fakat bir sorun var: tempus fakirleştikçe fakirleşip tükkanı kapatıyor fakat öte yanda hora paraya para demiyor. acep niye?

    her ikisinin yaptığı saatler bin parçadan oluşuyor. tempus her bir parçayı tek tek monte ederken telefonu çalıyor,, geri geldiğinde bir bakıyor ki parça pinçik yapmakta olduğu saat. haydaa, tekrar başlıyor saat yapmaya. fakat müşteriler tempus'un yaptığı saatleri beğendikçe daha çok arıyor ve tempus tek bir saati yapmaya başlayıp bitirmek için bile zaman bulamıyor.

    öte yanda hora'nın yaptığı saatler de bir o kadar karışık. onlar da bin parçadan oluşuyor. fakat hora ne yapıyor? her biri on parçadan oluşmuş on parçadan oluşmuş on parçalı saatler yapıyor. böylece telefon çalsa bile işe geri döndüğünde işin sadece küçük bir kısmına yeniden başlaması yetiyor.

    bu salak hikayeden simon'un ulaştığı netice şu ki,, en karmaşık dizgelerin bile hiyerarşik dizgelere dönüşme temayülü vardır. yani evrim- hiyerarşiye yakınsar. hmmm..
  • güç ilişkileri üzerinden sosyal bir kavram olarak tanımlanıyor genellikle, hiyerarşiyi daha genel ve toplumsalın ötesinde bir şey olarak göreceksek (aşağıdaki gibi), bu çok bilinen ama spesifik tanıma, "sosyal", "somut" hiyerarşi diyelim. ve hiyerarşinin bu daha soyut ve genel anlamına bakalım:

    herbert simon'a göre* ise, herhangi bir parça bütün ilişkisinde bütün, alt parçalar, her bir parçanın alt parçaları şeklindeki kompleks parça bütün ilişkileri de birer hiyerarşidir... buna soyut hiyerarşi tanımı diyelim. mesela bir kristal yapıyı sistem olarak ele alırsak, molekül, moleküler bağlar (moleküller arası bağlar*), atom, atomlar arası kimyasal bağlar (iki hidrojen, bir oksijen gibi), atom altı parçacıklar, atomun içindeki temel parçacıklar (nötron, proton, elektron vs.), vs vs. şeklinde gider. yine başka bir örnek verelim, fonksiyonunu yerine getirmeyen bir otomobilde arıza tespitinde de yine aracın hiyerarşik bir temsilinden yola çıkılır. arıza aktarma alt sisteminde mi, güç ünitesinde mi (motor karbüratör vs.), elektrik alt sisteminde mi vs. vs. gibi. bunlardan birinde sorunu tespit edip sonra da sorun olduğu görülen alt sistemin bileşenlerine bakıyoruz... dolayısıyla maddi bir yapıyı veya otomobili de içinde hiç öyle iktidar, alt üst gibi sosyal anlamda güç ilişkisi olmasa da hiyerarşik sistem olarak görebiliyoruz. simon'a göre insan topluluklarında ve örgütlerindeki hiyerarşi bu soyut ve genel hiyerarşi fenomeninin özel bir durumu sadece.. buraya kadar ki kısım, genel bir kavramın yazarın kendi bakış açısına göre farklı bir felsefeye bürünmesi diyebiliriz ancak bana ilginç gelen yaklaşımı şu:

    eleman (herbert bey) bizim herhangi bir şeyi, özellikle bir kompleks sistemi algılama, tasvir etme (comprehension and description) kabiliyetimizin de hiyerarşik olması nedeniyle doğadaki hiyerarşik olmayan kompleks sistemleri algılayamıyor ve anlayamıyor olabileceğimizi iddia ediyor bir yerde satır arasında.. bu kısmı çok ilginç çünkü bu durumun farkında olarak anlaşılamayanı anlamaya, kör noktamıza denk gelen şeyleri görmeye özel bir çaba harcayabiliriz, bu durumun farkında olduğumuz sürece. ayrıca hiyerarşi olmayan sosyal sosyo teknik sistemleri de belki bu algı görme düşünme şablonları nedeniyle kurgulamakta ve gerçekleştirmekte sorun yaşıyor olabiliriz. bu anlamda üzerine gidilmesi gerekip pek de gidilmemiş popülerleşmemiş gibi görünüyor bu, -bir görme ve kurgulama biçimi olarak hiyerarşi- meselesi.
  • 4 kardeşin yönetmeye çalıştığı şirketimizde şu şekilde işleyendir:

    ozan: hakan şunu halletsene
    hakan: gökhan şunu halletsene
    gökhan: hasan şunu halletsene
    hasan: sikerim sülalesini!
  • deveden büyük
    fil var
    sistemi.
hesabın var mı? giriş yap