• aztek mitolojisinde, uzun süre önce ortadan kaybolan tüylü yılan ismindeki tanrının döneceği tarihe denk düşen bir zamanda aztek topraklarına ayak basan ve tanrı sanılan bir ispanyol kaşif.

    mitolojiye göre çok uzun zaman önce ortadan kaybolan tüylü yılan günü geldiğinde geri dönecektir. mitolojiye göre bu tanrı sakallıdır (kızılderililer kösedir ama cortes sakallıdır) ve elinde sihirli bir değnek (gariplerim tüfengi sihirli değnek sanmışlar) olacaktır. denizden gelen cortesi gören aztekler tanrı geri döndü diye sevinmişler ve cortesle mürettebatını muhteşem bir şekilde karşılamışlardır. bizzat kral sarayına davet etmiş, en iyi şekilde ağırlamıştır. cortes de şükran (!) duygusu içinde önce kralı ve maiyetini esir almıştır. sonraki süreçte çıkan karışıklıklarda, ateşli silahların yardımıyla bikaçyüz adamı ile binlerce kişiden oluşan aztek ordusunu darmadağın etmiştir. saf aztek halkı ise bu durumu yüce tanrıları tüylü yılanın gazabı olarak yorumlamıştır.

    daha sonra aztek ülkesinde yağmaya girişen cortes ve adamları altın gümüş namına ne buldularsa gaspetmişler, tapınaklarda bulunan ve yüzyılların birikimi olan altından yapılmış sanat eserlerini ise tam bir vandallık örneği sergileyerek eritip külçe altın haline getirmişlerdir. koskoca bir kültür yok olmuştur.
  • maalesef çikolatanın avrupa kıtasına taşınması ve dolayısıyla bugünkü halini almasında katkısı bulunan barbar kişi. yerlileri yok ederken kakao çekirdeklerini de ceplerine doldurmuş demek ki ibne. ne zaman nestle damak yesem aklıma gelir, çikolata parçacıkları boğazıma dizilir. bir küfürle geçiştirir ve pişkince yemeye devam ederim.
  • azteklerle karsilatigi yil, 50 yillik periyodlar halinde devinen aztek takviminde tanrilarin gelecegi yila denk gelen, balli kasif. ispanyol conquistadorlarin destanlarda anlatilan tanri tanima uymasi yanisira bu %2'lik ihtimal de tesadufun buyuklugunu gostermekte ve insani hayretler icerisinde birakmaktadir.
  • hernando cortes güney amerika'yi isgal icin gelen ilk ispanyolordusunun komutaniydi.o sirada oralar aztek kralligi idi ve aztekler hernando cortes ve ordusunu bas taci etmislerdi ki ispanyol celiginin tadina varmak suretiyle toplu katliama ugradilar.zira aztek destanlarinda bir gün tanrilarin parlak zirhlari icinde büyük hayvanlarin üzerinde dogudan geleceklerinden bahsetmekteydi.ispanyol ordusu da ayni sekilde göreceli olarak dogudan zirhlari üzerlerinde ve atlarinin üstünde karaya cikmislardi.

    ispanyollarin istedigi altin ve beraberinde gelecek olan zenginlikti.altini elde ettiler ve avrupa'ya getirdiler.ancak kesifler ve isgaller sonucunda piyasaya giren asiri miktarda altin,altin fiyatlarinin düsmesine sebep olmustur.
  • cortes biraz kraliyetin o siralar conquistador'lara bol keseden dagittigi kredilerle (acil ihtiyac kredisi degil tabi 'girisimcilik' kredisi) biraz esten dosttan topladigi paralarla 11 gemi ve 500 asker kiralamis, 1519 yılı nisanında yucatan'dan başlayaraktan azteklerin kökünü kazımıştır.

    bu süreçte kendisine çok yardımcı olan orospular kraliçesi, büyük hain malinche (la lengua- the tongue. çünkü aztek -nahuatl- ve mayaca konuşamayan cortes'in tercümanı, sonra eşi olacaktır) hanımı da unutmamak gerekir.

    eski conquistador, sonradan tarihçi pedro de cieza de leon ya da pizarro'nun yaverliğini yapan francisco xerez gibi birçok birincil kaynağı araştırarak ve doğrudan bahsi geçen coğrafyada çalışarak, ve şahsi kanaatimce bu konuda yapılmış en güzel belgesel olan bbc için michael wood'un hazırladığı 'the conquistadors' başlıklı belgeseli önermek gerek.
  • tarihdeki ibnelerden.
  • bir medeniyetin, üstelik de saf saf onu quetzalcoatl sanıp en iyi şekilde ağırlayan bir medeniyetin sırf altın uğruna orta yerine sıçmayı başarmış soy kırımın dik alasını yapan gemiler dolusu açgözlü pezevengin başıdır. yeni dünyadaki gücünü arttırmak için ilk gittiği dönemlerde oradaki azteklerle savaş halindeki bazı yerli kabileleri de(bkz: tlaxcaltec) saflarına katarak bodoslama girmiştir ve ilk seferde başarısız olsa da küba tarafından gelen ikinci destek birliğiyle beraber nihayetinde güzelim şehirleri yakıp yıkıp talan etmiştir. preveze deniz savaşında barbaros hayrettin doria komutasındaki şahsına ayarı vermiş, kan dökerek aldığı altınları kanla kaybetmesine vesile olmuştur. konkuistadorların tarihteki en açgözlü, hırslı, götveren olanlarındandır.
  • preveze'de gemisi batmış, barbaros hayreddin'in elinden zor kurtulmuş ispanyol sürüngen. katıksız orospu çocuğu.
  • bu adam hakkında unutulan şey şu ki; cortes'in acımasız bir katil ve istilacı olması azteklerin kana susamış vahşiler olduğu gerçeğini değiştirmiyor. benim en ayar olduğum konuda bu.

    insanın evriminde empatinin yeri malum. bu yüzden zayıftan yana olma güdüsü de hepimizde kuvvetli bir his. buna bir de her toplumun kendisini dünyadaki gelmiş geçmiş en adaletli ve barışçıl halkı olduğunu zannetmesi eklenince istilacı her topluma karşı bir antipati doğuyor. halbuki tarih boyunca her daim güçlü olan güçsüzü bir dakika düşünmeden ezip geçmiştir. ne osmanlı düşmanını bunlar bizden güçsüz diyerek salıvermiş, ne de aztekler güçsüz kabileleri kendi haline bırakmıştır.

    istilacı avrupalıların aç gözlülükleriyle yaptıkları yağmaları savunmuyorum ama aztekler de kendi halinde ponçik bir aborjin kabilesi değillerdi. senede yirmiye yakın törenle binlerce insan kurban eden, çevresindeki bütün diğer kabileleri köle edip haraca bağlamış bölgenin en vahşi toplumuydu. her sene 20 küsür tören düzenleniyordu ve bu törenler tek bir yerde değil birden çok tapınakta gerçekleştiriliyordu. bazılarında sadece çocuklar, bazılarında ergen kızlar bazılarında ise ele geçirilen savaşçılar kurban ediliyordu. başta mel gibson'ın apocalypto filminden hatırlayacağınız kalp sökmeli, kafa kesmeli tören bunlara aitti ama tek yöntem bu değildi.

    bazı törenler için çocuklar haftalarca aç bırakılıp sonunda tapınaktan aşağı atılıyor. kurban yüzlerce basamak yuvarlanarak ağır travmalar sonucu ölüyordu. bazılarında topluca kadınların yakıldığını, bazılarında ise sadece bir bakire veya erkek çocuğun yakıldığını biliyoruz. bağırsakların deşildiği, türlü uzuvun kesildiği kurban etme şekilleri de vardı. bunların hepsinin ortak noktası finalde kafanın kesilip kafatasını saklamaktı. yani hep o gariban olarak resmedilen toplulukların bir çoğu 4-5 yaşında çocukları din uğruna aç bırakıp kalbini söken vahşilerdi ki ispanyolların en büyük destekçisi olan kabilelerde benzer adetleri sürdürüyordu.

    öyle ki ispanyollar tapınaklardaki kuru kafalarla dolu odaları gördüklerinde altlarına sıçmışlardı. tapınakların önünde tzompantli adı verilen kuru kafalardan mamül kuleler vardı. aşağı yukarı şöyle bir yapısı vardı. raf şeklinde abaküs gibi dizilen çeşidinin yanı sıra kule haline inşa edilen türleri de vardı. bugün hala bazı kazılarda toprak altında kalmış binlerce kafatası buluyor arkeologlar.

    bir de gelişmemiş toplumların makus talihine en müstesna örnek bunlar olsa gerek. mezopotamya'da insanlar binlerce yıl önce gelişmiş şehirler kurarken mayalar ve aztekler milattan yüzyıllar sonra ancak tarım toplumu olabilmiş ve şehirler kurmaya başlamışlardı. ispanyollar geldiği vakit aralarındaki teknoloji farkı günümüz somalisi ve abd arasında olandan daha fazlaydı. daha tekeri icat edememiş, hiç bir hayvanı evcilleştirememişlerdi. buna rağmen yayılmacı, savaşçı ve istilacı bir toplumdu. anlayacağınız ispanyolların sahip olduğu güç kendi ellerinde bulunsa onlar da başka bölgelere aynı şekilde yayılacaklardı.

    şu kehanet ve ispanyolları tanrı zannetme hususu da yarı doğru ise yarı yanlış. o kadar da keriz değillerdi. asıl niyetlerini öğrenmek için önce barışçıl yaklaşmışlardı. bunların öncüler olduklarını anladıklarında ise savaşmaya karar vermişler fakat o ana kadar iş işten geçmişti. milyona yakın savaşçı nüfusuyla bir avuç ispanyola kralı kaptırmak ve topluca yem olmaları başlı başına kerizlik. nizami ordu, gelişmiş savaş taktikleri, teknolojik üstünlük gibi konulardan hiç haberleri yoktu.

    nihayetinde gerek avrupalıların yanlarında getirdikleri virüsler ve çeşitli hastalıklar sonucu bir çoğu kolunu dahi kıpırdatamadan yok oldu. savaşabilenler ise harala gürele saldırdıkları için haliyle top tüfek ve çeliğin karşısında heder oldular. cortes'in götürdüğü hepi topu onaltı atın çarparak öldürdüğü insan sayısı dahi yüzleri buluyor. azteklere kıl olan bütün kabileleri toplayıp savaşa sokmak, liderlerini kaçırıp orduyu saf dışı bırakmak gaddarlık değil bilakis keskin zekanın göstergesidir.

    tarihin her sathında olduğu üzere aklı üstün olan savaşı kazanır. aşkı bilmem fakat savaşta her yol mübahtır. francisco pizarro da teknolojinin bir nimeti olan kitaplardan okuduklarıyla o da inka kralını esir alarak hepi topu 140 kişiyle koca bir halkı yok etmişti. tabi ki bu kitap hernan cortes'in notlarından derlenmiş bir güney amerika rehberiydi. bu güç karşısında güney amerika yerlilerinin yapabileceği pek bir şey yoktu.

    yani demem o ki; ezilenden yana olmak kurtulamadığımız bir hissiyat amma ve lakin empati kurduğumuz insanlar da sütten çıkmış ak kaşık değiller. en başından hepsi birbirini satmaya hazır, içten pazarlıklı sürüyle kabileden bahsediyorum. bir benzeri kuzey amerika'da da vuku buldu. yerliler daha tek kelle almadan önce düşman kabilelere karşı ingiliz veya fransızlara yanaştılar. düşmanımın düşmanı dostumdur derken arada pestil oldular. akıllanarak bir araya geldiklerinde dahi birliklerini ilkel kabile kavgalarıyla bozarak düşmana pek iş bırakmadılar.
  • tarihte, kımıl zararlısından sonraki en zararlı urspuçucuudur. yaptığı hayvanlıklar şuradan dinlenebilir (bkz: cortez the killer)
hesabın var mı? giriş yap