• film eleştirisinden ziyade, önceden biraz araştırdığım bir mevzuya değindiği için, anlamayanlara mevzuyu anlatma amaçlı yazıyorum. filmi izlerken zaten bildiğim birçok şeye atıfta bulunuldu. reddit yazısını da okuyunca anlamadığım şeyler de anlaşıldı. bu arada, yönetmen direkt olarak reddit'te sorulara kendisi cevap vermiş. isteyen direkt oradan da okuyabilir. ben biraz daha paimon ile ilgili yazmışımdır, fazlası yok.

    --- spoiler ---

    ilk olarak, filmde geçen paimon, yani cehennemin dokuzuncu kralı, gerçek hayattan alıntıdır. senaristin uydurması değildir. şuradan paimon ile ilgili bilgi alabilirsiniz. efsaneye göre, cinlere hükmeden hz. süleyman tarafından yazılmış olan goetia'nın , ya da daha popüler ismiyle lesser key of solomon'un, ya da daha kurgusal ismiyle süleyman'ın şifresinin içinde yer alan 72 cehennem kralından birisidir. şeytana olan bağlılığı ve emrindeki lejyonların güçlülüğüyle bilinir. avrupada hala bu tür saçmalıklara riayet eden insanların olduğu da hepinizin malumu sanırım. başta aleister crowley olmak üzere, bir çok occultist goetia okumuş, ezberlemiştir zaten. olay ezoterizm meselesi biraz da. neyse, geçelim spoiler kısmına.

    şimdi, en başta bilmeniz gereken şey şu, tüm senaryonun kilit noktası ellen adlı büyükanne. bu kadın hayatı boyunca paimon'u diriltmeye çalışmış, işe kendi çocuklarından başlamak istemiş ama bu esnada oğlu kendisini asmış, yani becerememiş. fakat sonra kendi kızı annie'nin çocuklarına, yani kendi torunlarına göz dikmiş. büyüler ile annie'yi tamamen ele geçirmiş ve bundan sonra da annie asla o büyüyü bozamamış.

    annie'nin terapi toplantısında bahsettiği geçmişi, 16 yaşında kendisini asan erkek kardeşinin annesi için "içime insanlar sokmaya çalıştı" demesi filan tamamen anneanne ellen'ın paimon'u diriltme çabasından ibaret.

    başarısız olunca, annie aslında bilincinde annesinin kendisine yaptığından haberdar olmasından mütevellit, annesini uzaklaştırıyor ailesinden. bu sebeple ellen, ilk erkek torunu olan peter'a ulaşamıyor ve diriltme işini beceremiyor. ama ikinci çocuk charlie ile işler değişiyor, ellen kızıyla barışıyor, çocuk bakma işinde yardım etme bahanesiyle eve giriyor ve gerçekleştirmek istediği şeyi, her ne kadar bir kadın vücudu olsa da, charlie ile gerçekleştiriyor. anlayacağınız, film boyunca izlediğiniz charlie aslında paimon'un ta kendisi. charlie doğumundan itibaren aslında hiç kendisi olamamış.

    tabi bu esnada annie uyurgezerlikten muzdarip. hatta bir gece uyanmış ve çocuklarını ve kendisini tiner ile baştan aşağı yıkadıktan sonra elinde kibritle beklerken birden kendine gelip ayılmış. o esnada çocuklarına ben sizi öldürmek değil kurtarmak istiyordum bile demiş. buradan anlamanız gereken, annie aslında bilinci ellen tarafından büyü ile kontrol edildiği için, sadece uykudayken kendisi olabiliyor. uyurgezer hali aslında annie'nin büyünün etkisinden kurtulmuş hali. ellen'ın kendisine yaptığı büyüyü bildiği için, annesinin lanetini ortadan kaldırmak ve paimon'un vücut bulmasını engellemek için, çocuklarını ve kendisini yakmak, öldürmek istiyor. uyurgezerlik ve yaşananların açıklaması da bu.

    charlie'nin geçirdiği kaza tamamen planlı. charlie bir kadın; paimon ise bir erkek vücuduna ihtiyaç duyuyor. dolayısıyla charlie ölmeli ve paimon dünyada serbest kalarak ennie'nin soyundan bir erkeğin vücuduna girebilmeli. charlie feci şekilde ölüyor ve paimon serbest kalıyor. onu öldüren direğin üzerinde paimon'un mührü var. ayrıca ellen da ölümünden sonra occultistler tarafından mezarından çıkarılarak kafası kesilenlerden. zaten annie de filmin sonunda bir ip yardımıyla kendi kafasını koparacak. anlayacağınız, charlie'nin ölüm şekli de rastgele değil.

    tavan arasındaki ellen cesedi paimon'a tapanların işi. mezarını kazıp cesedi çıkarıyorlar ve tavan arasına saklıyorlar. amaçları ise paimon geldiğinde kraliçelerinin orada olmasını sağlamak. queen leigh.

    charlie'nin odasındaki satony, liftoach, zazas gibi yazılar occultistlerin kitaplarında geçen ve şeytanla ilgili laflar. önemli anlamları yok ama filmin başından sonuna kadar orada oldukların bilmeniz yeterli.

    joan başından beri annie'yi etkisi altına almak istiyor ve bunun için evine sürekli reklam broşürleri filan bırakıyor ama etkili olamıyor. en sonunda charlie'nin ölümü ile olaya müdahil olabiliyor ve amacı sadece annie'yi manipüle edip peter'ın kontrolünü eline alabilmek. annie'nin kendi kendine gerçekleştirdiği ritüel ile çember tamamlanıyor.

    peter en nihayetinde, en güçsüz olduğu anda paimon tarafından ele geçiriliyor ve paimon dünyaya ayak basıyor.

    tüm aile ve yaşadıkları, büyükannenin emelleri uğruna verilen kurbanlardan başka bir şey değil.
    --- spoiler ---

    bence çok sağlam filmdi, keyifle izledim ve gerildim. dikkatle izlenmez ve alaya alınırsa eminim ki bir zevk alınmaz. korku filmi dediğiniz şeyi izlemenin bir raconu var. ışıkları kapatıp sesi açacaksın, telefonla oynamadan, gözün sürekli ekranda izleyeceksin. anlamadığın yerde filmi durdurup geri dönecek, ayrıntılara dikkat edeceksin.

    son zamanlarda izlediğim en oturaklı korku filmiydi. tavsiye ederim.

    edit: link patlamış, yenilendi.
  • kral paimon inanışını temel alan 2018 yapımı, gayet kaliteli bir korku / gerilim filmi. ne diğer korku filmleri gibi jump scarelere yüklenmiştir ne de kolay tahmin edilir bir filmdir. sadece bu iki yönüyle bile takdir edilmesi gerekir.

    kral paimon, okült pek çok eserde, ortaçağa ait "büyü" kitaplarında, pek çok demonoloji eserinde adı geçen, "cehennemin 8 kralından biri" olarak adlandırılan çok güçlü "şeytani" ruhtur. eserlerde sıklıkla bir devenin üzerinde giderken ya da yılanlarla çevrilmiş tahtında otururken resmedilir. bazen feminen yüzlü bir erkek olarak bazen de simsiyah cüppe içinde sert yüzlü biri olarak görünür, istediği forma büründüğü söylenir. lucifer'in en sadık krallarından olduğu belirtilir. okült eserlerde kendisine itaat edenler arasında çok sayıda insan, melek, başmelek ve ruh olduğu yazar.

    "lesser key of solomon" ve "pseudomonarchia daemonum" eserlerinde paimon'ın "gizli bilgiler" konusunda çok derin bir okyanus gibi olduğu söylenir. dünya, ruh, evren, zihin, yaşam konusunda bilgileri "sınırsız" olarak nitelenir ve kendisine itaat edenlere bu bilgileri, kişinin alabileceği kadarıyla, açacağına inanılır. bazen de inanırlarına bu bilgilerden bir kısmını öğretme yeteneği bağışladığı söylenir. hatta tarihte felsefede, mistisizmde, bilimde devrim yapmış bazı isimlerin gizliden gizliye paimon müridi olduğu ve bu bilgilerini / vizyonlarını ona borçlu olduğu iddia edilir. paimon, bu kitapların iddialarına göre geçmişi ve geleceği görebilir, okuyabilir, itaat edenlerin gelecekle ilgili sorularını yanıtlayabilir. ölüleri dahi diriltebildiği söylenir.

    --- spoiler ---

    bir kısım eserde ise kendisinin dünyada direkt enkarne olmasını çok isteyen çok sayıda müridinden ve onların bazı çalışmalarından bahsedilir. filmde de daha çok bu konu üzerinde durulmuş.
    --- spoiler ---

    paimon böceklerle de ilişkilendirilir. okült eserlerde kendisinin şöyle dediği yazar: "dünyanızda böcekleri kendime yakın görürüm, çünkü demonlar da böyledir, mantıklı bir neden olmadan nefret edilir bizden, aynı sizlerin böceklerden mantıklı bir sebep olmadan nefret etmeniz gibi." filmdeki "böceklerin" mitolojik kaynağı da bu sanırım.

    --- spoiler ---

    ayrıca film, korku filmlerinde klişe olduğu üzere, "mutlu son"la bitmez. çünkü mitolojiye göre paimon öyle birkaç şey yakarak, haçla birkaç dua üfürerek ölecek / kovulacak bir varlık değildir. bu nedenle filmde böyle klişe bir şeye kalkışan kadın karakter de bu hareketiyle hem hayatının aşkını kaybeder hem de kendisinin ruhu paimon tarafından ele geçirilir.
    --- spoiler ---

    korku / gerilim filmi sevenlere kesinlikle öneririm.
  • filmde potansiyel olarak anlaşılamayabilecek yerler için entrynin sonundaki spoiler kısmı okuyabilirsiniz, filmi izledikten sonra tabiki...

    öncelikle "bu nasıl bir film, ne gibi bir beklentim olsun?" `sorunuza yanıt:`
    the witch diye bir film vardır, tam bir festival korku filmi. yani hollywood matematiğinden ve görsel korku ürünlerinden çok insanın psikolijisine oynayan bir filmdir. ben mesela the witchi sevememiştim. bunun dışında yine bir başka festival tarzı film vardır o da it follows ise sevdiğim bir filmdir. korku sadece psikolojik alanda değil görsel öğelerde de vardır. iste hereditarybu filme yakın. yani o kadar da baymaz bazılarınızı... exorcist veya conjuring tarzı bir korku filmi beklemeyin. veya halka gibi belli bir ölüm paternini takip eden bir film beklemeyin. kime ne olacağını, nasıl olacağını bilemiyorsunuz.

    bu filmin türü ne
    1.filmin benim üstümde yarattığı duygulara gelince: filmin yüzde 80'nin de rahatsız edici ve dramatik... yüzde yirmi de korku (sonlara doğru).
    2.bunun dışında shock horroralt türüne mensup öğeler var. jump scare ile karıştırılmaması gerekir. bahsettiğim öğeler filmin gidişatına göre beklenmeyen şeyler. daha da açmak gerekirse, mesela ananenizin evine ziyarete gidiyorsunuz ve kadın size kurabiye verip gülümserken sizin boynunuzu kırıyor. seyirci "aaa ananeee ne şirin kurabiye yapmış illa yedirecek" derken, çat! (bu örnek filmden bir örnek falan değil bu arada) mesela the visitfilminde ananenin evin altında kendinden beklenmeyen çeviklik ve hareketle emeklemesi.

    yenilikler nelerdi?
    1.filmin en bariz yeniliği klasik korku filmi kamera planlarının hiç birini kullanmamış. mesela en bariz nedir, bir yeri gösterir orası önce boştur, karakterimiz tekrar baktığında ise kamera oraya aniden döner ve orada korkunç bir şey görürüz. bu filmde bunlar yok, kamera planları korkunç sahne olduğunda hep geniş plan takılıyor, hatta bir kaç sahneyi izlerken gecikmeli farketmiştim lan arkada bişey varmış diye.

    2. efektler sade, mesela exoscist de damarlı ödemli deform yüzler görmüyoruz, efekt kasmamışlar. korku öğesi daha çok insanların kendilerine ve başkalarına yaptıkları kötü şeyler üzerinden, oldukça sade ve görsel verilmiş.

    3. şimdi sinemada korku ve gerilim türünde olmazsa olmaz denilen bir öğe de twisttir. bu filmde seyirciyi büyülemeye çalışmak twist ile aağlanmamış. göze sokulmuş kimin ne mal olduğu. bu filmde twistte değil daha çok olayların oluş şekli ve shock horror öğeleriyle olmuş. ama bu da çok zor bir zanaat. shock horror öğesi bir nevi bütün şanssızlıkların üst üste bir insanın başına gelmesi gibidir. gelme aralıklarını iyi ayarlamak lazım yoksa "oeh be o kadar da olmaz dersiniz", hatta normalleşir sizin için. senarist bu konuda iyi.

    sonuç: ben beğendim, benim için izlenmezse olmaz tarzı bir filmdi. ama yukarıda yazdıklarımı bir düşünüp beklentinizi ona göre ayarlamanız gerekir. neyse filmin türü; dram, rahatsız edici ve shock horror tarzı, salt festival filmi değil çünkü sizi yormuyor izleyin diye, izlemesi zor film değil yani, akıp gidiyor. anlatım tarzı da zor değil, "yahu bu yönetmen bu sahnede ne demek istemiş" gibi bir durum da yok.

    --- spoiler ---
    1. paimon filmin başından beri charlie'nin içindeydi, ama erkek vücuduna ihtiyacı olduğundan bu gecici bir konaktı. charlie'nin erkek olmuş olmasını istemesinin nedeni de bu, charlie de erkek ismi zaten.

    2. anane daha öncede kendi oğlunun (annie'nin abisi) vücuduna sokmaya çalışmış bu şeytanı. ama oğlu kendini asmış, "bu kadın vücuduma ruhlar sokmaya çalışıyor" diye.

    3. charlie'doğduğunda, anane paimona olan aşkından dolayı, charlie'yi emzirmek istemiş, minyatür evlerden birinde bu sahneyi görüyoruz.

    4. charlie'nin kafasını çarptığı direkte satanik semboller var, herşey bu şeytani grup tarafından planlanmış diyebiliriz.

    5. duvarda gördüğümüz kelimeler ritüellerde kullanılar kelimeler. mesela liftoach pandemonium: tüm şeytanları serbest bırakmak anlamına geliyorm liftoach: ibranice serbest bırakmak. pan: all, hepsi, tüm. demonium: demonun çoğulu. bir diğer çeviri de kaosu serbest bırakmak.

    6. minyatür evler aslında bu ailenin kaderlerinin dış güçler tarafından manipule edilmesi olarak yorumlanabilir.

    7. filmin bir okuması da şöyle yapılabilir: hiçbirimiz ailelerimizi seçmiyoruz, doğduğumuz andan itibaren kaderimiz geçmişimizin elinde (bir kısmı). bir de tabiki kadın erkek ve cinsiyetçi yaklaşım okuması var: kadın inferior; şeytanın erkek bedenine girince özgür kalması, kadın bedeninde ise ideal özgürlüğüne ulaşamaması. bir de kadınların kafalarının kesilerek veya kendilerinin keserek kurban edilmeleri.

    `toplum eleştirisi de yapılabilinir yani:` kısaca şeytan bile-düşün cehennemin krallarından birisin-kral paimonsun-sen bile kadın bedeninde ideal özgürlüğünü yaşayamıyormuşsun, erkek bedenine ihtiyaç duyuyorsun yani hayatını yaşamak için.

    8. madem charlienin baştan beri paimon vardı, diye şeytani değil de asosyal davranıyordu. filmin en bombası da bu aslında, filmdeki baş kötü paimon değil, bir kurban. paimon isteği dışında emrivaki bir şekilde çağrılmış zamanında charlie'nin vücuduna. tek kötü aslında anane ve onun ekibi. onlar insanların ve paimonun hayatını kaderini belirliyor. charlie yani paimon da bu yüzden bu dünyayı garipseyen, uyum sağlayamayan, asosyal biri. düşünsene cehennemde kral paimonsun, sonra bi bakmışın dünyadasın.
    --- spoiler ---
  • filmden anlamayan bir avuç tayfanın salak salak yorum yaptığı film. yok ağzını “lak lak” yapmış gülmüş yok satanist filmiymiş... daha ne izlediğinizi analiz etmekten acizsiniz bari şurayı kirletmeyin. senin ergen ergen salonda “kanka eheheh hiç komik değil amınıyiyim ehehe” demen o filmi başarısız yapmaz. korku filminde gülmeyi hala erkeklik sanan paşalarımız var bir bitmediniz be.

    --- spoiler ---

    film ne kötü ne de komik. “yeni” olarak sunduğu hiçbir şey yok ama sunduğu ürünü verme şekli kesinlikle yeni. sizi direkt olarak olayın içine sokmuyor, 10.dkda yeni eve taşınmış ve başı belada olan bir aile arıyorsanız yanlış filme geldiniz.

    hereditary saf ve kuru bir gerilim filmi değil. daha başlarından itibaren “drama” öğesi sizi içine çekiyor ve karakterleri pişire pişire önünüze sunuyor. film içinde evlat-anne ilişkisi birden fazla karşımıza çıkıyor.

    filmimizin merkezinde olan ve kızını geri getirmeye çalışan annemizin hem kendi annesiyle hem de oğluyla olan dialog sorunları filmde mükemmel işlenmiş.
    hereditary kesinlikle bir yönetmen filmi. neredeyse sıfır olan jump scare yerine sürekli sizi alttan tedirgin eden bir ritim var ve bu filmin sonuna kadar lineer olarak artıyor. kamera ve ışık kullanımı neredeyse kusursuz. başka bir yönetmenin elinde olsa son derece yavan kalacak senaryo burada nakış gibi işlenmiş.

    hereditary, korku sinemasını baştan yazacak ya da sizi koltuğa çivileyecek bir film değil ama buram buram kalite kokan ve atmosferiyle sizi ilk dakikadan içine alabilen bir eser. özellikle a quiet place’den sonra bir de bu film ile uzun süredir formsuz olan korku/gerilim türü yeniden canlandı.

    --- spoiler --
  • vadettiği korku ve gerilimi fazlasıyla veren bir film.
    tahmin edilmesi zor bir sonu var. son 20 dakikaya kadar olanlara anlam veremiyorsun, sırf bu açıdan bile başarılı bence.

    --- spoiler ---

    filmde charlie' yi oynayan minik kardeşimiz başlı başına korkunç bir karakter zaten. ölünce bir rahatlama geldi aq :)

    hele o çıkarttığı “löck” sesi... allah onu kahretmesin:)

    --- spoiler ---

    film bitti, kendimi nötrlemek için yutuptan kedi videoları açtım şerefsizim. puanım 8/10, kesinlikle izlenir.
  • gerilim türü adına, the conjuring 'ten sonraki dönemde yapılmış en kaliteli iş. korku filmlerinden korkabilen bir insan olmadığım için; senaryo, oyunculuk ve sinematografi açısından bakarım ve film bu açılardan gerçekten çok iyi.

    --- spoiler ---

    çoklu kişilik bozukluğu var zannedilen bir büyükannenin kurduğu bir tarikat ve akabinde bir ailenin yok oluşu... güzel çevirmenlerimiz her ne kadar ayin diye çevirmiş olsalar da herediter ailesel geçişli, genetik geçişli anlamlarına gelir.

    paimon denen şeytanı çağırıp ona bir beden veren büyükanne, karşılığında zenginlik, saygınlık, güç vb elde etmiştir. ama verilen beden öldüğünde, aynı kandan başka bir beden gerekmektedir. önce kendi oğlu charles'ı dener (bu isme dikkat çekmek istiyorum. charlie= charles ve annie'nin abisinin adının charles olduğunu kutudan çıkardığı paspaslardan anlarız. peki bir sonraki charlie kimdir?) dener fakat paranoid şizofren olduğu sanılan charles, "annem bedenime başka insanlar sokmak istedi" diyerek intihar eder. büyükanne torunlardan medet ummaya karar verir. annie'ye çocuk doğurması için baskı yapar. fakat annie, ilk çocuğu peter'a onu yaklaştırmaz. nihayet barıştıklarında erkek olması istenen(!) kız çocuk charlie(!) doğar. sıradaki beden o'dur. ölen bir güvercinin kafasını soğukkanlılıkla koparıp cebine atan paimon'dır artık o.

    ancak beden bir dişiye aittir. paimon erkek beden ister. ve böylece charlie'nin ölümü planlanır. annie joan tarafından kandırılarak paimon'ı çağıracak ritüeli kendi elleriyle yapar. tarikat kraliçe'nin bedenini mezardan çıkarıp getirir ("ritüel sırasında tüm aile fertleri evde olmalı" demişti joan). ayak bağı olan anne-baba devreden çıkarılır, kafaları kesilerek paimon'a sunulur. en sonunda yeni beden -yeni charlie- hazırdır (son sekansta joan'ın peter'a charlie diye hitap edişine dikkat ediniz).

    --- spoiler ---
  • film biteli 15-20 dakika oldu, tüylerim nasıl diken diken olduysa cildim kertenkele derisi gibi pütür pütür şu an. hala da inmedi tüyler.

    yok imdb imiş, yok oyunculukmuş anlamam, tüylere bakarım.
  • izledigim en iyi korku filmlerinden birisi.

    bu filme satanizm ile alakali demek ise cok yuzeysel bir yorum.

    --- spoiler ---

    aslinda her sey filmin en basinda anneanne’nin kolyesinin ucunda gordugumuz, sonrasinda da catida ve baska yerlerde karsimiza cikan sembol ile alakali. bahseden olmamis, anlatayim.

    tam olarak ne zaman yayinlandigi bilinmese de muhtemelen 15. yuzyildan sonrasina ait oldugu dusunulen ve bizzat hz. suleyman’in ogretilerine dayandirilan, cesitli metafiziksel varliklar ile nasil iletisime gecebileceginizi anlatan kitaplar yayinlaniyor. bu kitaplardan the lesser key of solomon’da baal, paimon, valak gibi 72 adet demon’a ait tanimlar ve onlar ile iletisime gecmek isteyenlerin onlari cagirirken kullanmalari gereken sigil mevcut. tahmin edeceginiz gibi filmde gordugumuz sigil, king paimon’a ait olan.

    insanlarin bu varliklarla iletisime gecmek istemesi de son sahnede aciklaniyor, dikkat ederseniz cesitli amaclar icin paimon’dan bilgi ve yardim istiyorlar, bunun da bir bedeli var.

    bunun haricinde, reddit’te yonetmenin film ile ilgili merak edebileceginiz bircok soruya ait cevaplari mevcut, merak edenler inceleyebilir.

    --- spoiler

    son olarak, bunu sevenler a dark song’u da sever.
  • --- spoiler ---
    --- spoiler ---
    --- spoiler ---

    evde yalnız dolanırken bir anda kapı aralığında sana doğru sırıtan çırılçıplak bir adam görmek. işte saf korku budur.

    --- spoiler ---
    --- spoiler ---
    --- spoiler ---
  • filmi birkaç kez izledim. ilk izlediğimde genel anlamda beğenmedim.

    (izlememiş olanlar bundan sonrasını okumayabilir)

    bunda karanlık sekansların fazla oluşu, peter'ın charlie'nin ölümünden direkt sorumlu olmasına rağmen polis ve yargıyla hiç işinin olmaması gibi tuhaf mantıksızlıklar, yine bir başka sözlük kullanıcısının belirttiği gibi özellikle zaman-mekan devamsızlıklarının daha ilk seyredişte göze batması etkili oldu.

    ancak birkaç kez izledikten sonra mesela joan'ın telefon numarasının yazılı olduğu kağıda dökülen mavi boyanın bulunduğu şişenin kendi kendine yuvarlanması, son sahnelerde peter'ın kırık burnu yüzünden evdeki yanık (ces)et kokusunu alamaması ve olaya uyanmaması, anneannenin erkek çocuğunun olmaması yüzünden sıranın kızına ve dolayısıyla torun peter'a geçmiş olabileceği (ve filmin adının -kalıtımsal- olarak aslında bunu işaret etmesi), annenin peter'a hamileyken düşük yapmak için çabalamış ama başarısız kalmış olmasının üzerine yıllar sonra onu uykusunda yakmaya çalışmasının aslında bu hamileliğin doğal olmadığının annenin bile fark etmediği bir işareti olabileceği, cehennem kralı ve kara büyü ile ilgili çok başarılı bir araştırma yapılıp semboller, isimler ve hatta pusuladaki yönlere kadar son derece ayrıntılı bir içerik sunulması, joan'ın peter'ın ruhunu vücudundan kovmak için haykırdığı büyüden sonra peter'ın ruhunun vücudundan ayrılışının camdan atladıktan hemen sonra uçuşan kara bir gölge olarak çok kısa görülmesi gibi hikayeyi zenginleştiren ayrıntıları fark ediyor insan. filmin son karesi ise ters yüz edilmiş bir nativity sahnesi olmuş. ahır yerine bu kez bir ağaç ev kullanılmış ve filmin açılışında görülen model evden hikayeye geçen kamera bu kez hikayeden model eve çıkış yapıyor. bir nevi tamamlanan daire. bu açılardan filmi beğendim.

    rosemary's baby kadar başarılı ve sürükleyici bir film olmasa da özellikle hristiyan inancını bilerek ve toptan reddeden büyü örneklerini hollywood aracılığı ile bu kadar geniş kitlelere dağıtmış olması açısından türünün ilk ve etkileyici bir örneği olduğunu düşünüyorum. stüdyonun (bkz: a24) cesareti ayrı bir konu zaten.
hesabın var mı? giriş yap