• türk dil kurumunun eski baskı imla kılavuzunda söz konusu kelime "herşey" ya da "her şey" olarak yoktur. yok sayılır. "her" ve "şey" ayrı ayrı o kılavuzda bulunur. "herşey" bileşik kelimedir ve bileşik yazılır. dil yazım kuralları konusunda bunca katı olmaya gerek yoktur. dil yaşar kendi içinde. bakınız tdk bile bir dediğini sonradan değiştirebiliyor. bir sürü kural, kuralı yazanın bile tanımayacağı hale gelmiştir. tıpkı altyazılı filmlerdeki çeviri hatası gibidir bizim dilimizin bir kısmı. çünkü zaten çeviridir. dilin yazılı kuralları bazan "öylesine" oturur. tıpkı "bazen" gibi. kelime aslen "bazı an"dır. düşen sesli yerini "bazan"a bırakır ama tdk bırakmaz illa "bazı en" der, pazen gibi. lakin bazen diye oturmuştur.

    örnek :
    "ormanda her ayı, her geyik, her şey, yırtıcıdır.. "
    örnek cümlesindeki "şey" (neyse artık) ayrı yazılmıştır. buradaki "şey" cümleyi edenin aklına gelmeyen bir şeyi temsil ediyorsa ayrı yazılmalıdır. bitişik yazarsanız o zaman ormandaki her organizmayı zan altına alıp, genelliyorsunuz demektir. oysa hiçbir canlı aksi ispatlanana kadar suçlamaz, suçlanamaz.

    kısacası; bileşik kelimedir. bileşik yazılır. "herşey"... ayrıca dil konusunda yeterince özenli ve yetkin insanlar kendi kurallarını oluşturabilir ve tercih edebilirler.
  • sifat tamlamasi oldugu icin ayri yazilmasi gerektigini savunanlari, sivrisinek, baskent, acikgoz, bosbogaz gibi kelimeleri de ayri yazmaya davet ediyorum. keza ayni mantikla buzdolabi, ayakkabi gibi belirtisiz isim tamlamalari da ayri yazilmalidir.

    mesele su ki, birlesik isim denen nane zaten normalde ayri yazilan iki kelimenin birlesip baska bir anlam olusturmasiyla ortaya cikar. buz dolabi (buzlarin kondugu dolap) ve buzdolabi (hepimizin mutfaginda bulunan elektrikli alet) arasinda anlam farki oldugu gibi, her sey ve hersey arasinda da anlam farki vardir. hemen bir ornek verelim:

    (1) istedigin her seyi sana alacagim.
    (2) babama herseyi anlattim.

    birinci cumlede "her sey" tamlamasi kelime anlamiyla ("her nesne") kullaniliyorken, ikinci cumlede ayni tamlama mecazi bir anlam ("olan biten") kazaniyor. demek ki her sey tamlamasi hep ayri yazilir veya hep bitisik yazilir diye bir kural yok, yerine gore ayri da yazilabilir bitisik de. baska bir entry'de belirtildigi uzere, ingilizcedeki every thing ve everything ayriminin aynisi bu.
  • ayrıdır, yazıldığı gibi yaşanır.
  • yeni imla klavuzlarına göre, "her şey" diye yazılması gereken bir kelime. eskiden, herşey diye yazılırdı. okullarda bileşik kelimelerin, tek başına ayrı anlamları olan ama bileşince tek bir şeyi adlandıran birşey olduğu öğretilirdi. şimdi herşeyi ayırmışlar... her şey bir nesil farkı olmuş.

    her şey karmaşa yaratan bir şey haline gelmiştir. google'dan "herşey" arattırın, karşınıza çıkan sayfalara bir göz atın. sonra bir de "her şey" arattırın, nerdeyse eşit sayıda sayfa çıkacak karşınıza. üşenmeyin bir de "herşey" +"her şey" arattırın ve herşeyin nasıl karıştığını kendi gözlerinizle görün...

    birşey rica ediyorum; herşeyimi * geri versinler!
    (bkz: sozlugun tdk tarafindan izlenmesi olasiligi)
  • "her şey olur,
    her şey büyür,
    her şey geçer,
    hayat kalır."

    (bkz: artur lundkvist)
  • butun varlik, olgu ve duygularin bir arada bulundugu kume.
  • ... buyursunlar bulent ortacgil'in "yagmur"una:

    "her sey olur, her sey buyur,
    her sey gecer, hayat kalir."

    *
  • ayrı mı bitişik mi yazılır tartışmasından ziyade son yıllarda youtuber'ların ingilizceden tercüme türkçe konuşması nedeniyle hepsi yerine kullanmaya başladığını gözlemlediğim kelime.

    bunu eskiden beri ve en çok yapan idil yazardı. tüm malzemeleri ya da hepsini demek yerine "şimdi her şeyi katıyor ve güzelce çırpıyorum" diyor ısrarla ve yılmadan. sonra bu kullanımı başkalarında da duyar oldum. korkarım aynen gibi farkedilmeden yerleşmek üzere.

    hepsini karıştırmak vs. her şeyi karıştırmak.
    hepsini ezmek vs. her şeyi ezmek.
    hepsini yemek vs. her şeyi yemek.

    bu iki ifade arasındaki farkı dilbilimciler daha iyi izah eder de umarım geç olmadan ön alınır.
  • her şeyi anlamanın ilk adımı formu anlamak.

    zira her şey sonsuz ya, işte anca formdur ki sonsuz örneği toparlayabilir. örneğin bu üçgen ancak bir tane olabilir, oysa üçgen formu sonsuz sayıda üçgende olma kuvvetinde. dolayısıyla her şeyin espirisi formda yatar, formun espirisi de sonsuzu kuşatabilmesinde, sonsuzun espirisi de bilfiilden ayrıca bilkuvvenin varolmasında.

    tersinden: bilkuvve diye bir şey olmasaydı sonsuz olamazdı, sonsuz diye bir şey olmasaydı form olamazdı, form diye bir şey olmasaydı böyle bir başlık olmazdı.
hesabın var mı? giriş yap