• tüm zamanların en büyük fotoğrafçıları arasında gösterilen henri cartier-bresson'u henri cartier-bresson yapan şey her şeyden önce doğru zamanda doğru yerde olmasıdır şüphesiz. uzun hayatı boyunca dur durak bilmeden gezmiş; dünyanın şimdiki gibi bir küresel köy olmadığı, insanların şimdiki gibi macera olsun diye seyahate çıkmadığı zamanlarda bile kimsenin aklına gelmeyecek şehirlere, köylere ayak basmıştır. gandi'nin cenazesinde hindistan'da*, 68 öğrenci hareketleri sırasında ya da mitterand başa geçtiğinde paris'te, çin halk devrimi sırasında çin'de, hollandalılar'dan kurtulup nihayet bağımsızlığını kazandığında endonezya'da oluşu hem onun foto-muhabirlik* kariyeri açısından hem de bizlerin bu önemli tarihi anları onun keskin gözünden görmemiz açısından mühimdir. fotoğrafları dönemin life, du, heute gibi önemli dergi ve gazetelerinde yayımlanmıştır.

    cartier-bresson'la ilgili yapılabilecek en net tespitlerden biri onun doğa değil toplum, kültür, modernleşme konularına yoğunlaşmış bir fotoğrafçı oluşudur. bir haber muhabiri nasıl gözlemlerini yazıya döküyorsa o da fotoğraflara dökmüş ve foto-kompozisyonlar (bkz: photo essay) hazırlamıştır. bunlardan en ünlüsü çin halk devrimi'nden sonra oluşturduğu the great leap forward china'dır. kompozisyon çin'de komünistlerin gelmesinden hemen evvel altın kapmak için banka önlerinde birbirini ezen insanların şu meşhur görüntüsüyle başlar.

    yine de bu büyük ustanın sanatının büyüklüğünü çok gezmesine atfedip işin içinden çıkmak büyük haksızlık olur. zira o sadece bir foto muhabir değil, aynı zamanda bir sanatçıdır. cartier-bresson, her şeyden önce muazzam bir gözlemcidir. sabırlı bir emekçidir; avı için saatlerce pusuya yatan bir avcı gibi çekeceği fotoğraflar için önce mekanı tespit eder, orayı inceler, her bir ayrıntıyı beynine nakşeder. ve eli deklanşörün üstünde saatlerce bekler. bekler çünkü çekeceği fotoğraflarının çoğunu deklanşöre basmadan çok önce beyninde çekmiştir ve tüm iş ''o lahza''yı yakalamaya kalmıştır. sanırım onun poz verme fikrini sevmediğinin en güzel örneği, modelli bir çekiminde çekime ara verildiğinde çektiği ve adını pause between two poses koyduğu şu fotoğrafıdır.

    bu kılı kırk yaran hazırlığını düşününce fotoğraflarını neden kesip biçmediğini anlamak zor değildir. çünkü fotoğraflarında hiçbir gereksiz, çıkarılması gereken ayrıntı yoktur. hatta fotoğraflarının kesilmediğinin bir nişanesi olarak bütün fotoğraflarını negatiflerinin siyah boş kısımlarıyla birlikte tab etmiştir. fotoğraflarında onun titizlikle üzerine düşündüğü onlarca ufak ayrıntı vardır. örneğin behind the gare st. lazare adlı meşhur fotoğrafında zıplayan adamın sudaki gölgesiyle arka posterdeki dansçının zıplayışı simetriktir. yani fotoğrafın içinde sol üstten sağ alt köşeye devam eden bir devamlılık, bir bütünlük vardır. yine bir başka fotoğrafında bisikletlinin yönü, konumu ve hareketten ileri gelen bulanıklığı kıvrılıp inen merdivenlerle bi devamlılık hissi verir. velhasıl görmesini bilen için onun fotoğraflarında her bir ayrıntı bütüne hizmet eder.

    onun fotoğrafları her zaman fiziksel işaretler, göndermeleri değil bazen de ince mizahi, sosyal, siyasal mesajları barındırır. örneğin berlin duvarı'nın önünde çektiği şu karede fotoğrafın sol kısmındaki kopuk bacakla sağ ucundaki askerin omzuna asılmış silah savaşa muhteşem bir karşı duruştur. fondaki berlin duvarı da mesajın sosu olmuştur. bir başka örnek olan ve 1961 yılında zencilerin sinemaya girmesine izin verilmeyen nashville, tennessee'de çektiği şu fotoğrafta uygulamayı protesto eden siyahi gencin ellerinin cebinde oluşu onun şiddet yanlısı olmadığını vurgular.

    cartier-bresson'un türkiye sınırları içinde galata'daki balık pazarında, karaköy'deki kamondo merdivenleri'nde ve bergama'da* çektiği fotoğrafları sayabiliriz.

    son olarak benim seçtiğim birkaç fotoğrafı da şöyle:
    haftasonu pikniğindeki dört fransız'ın dünyadan nasıl soyutlandığını anlattığı fotoğrafı (dikkat edilirse ufuk çizgisi yoktur bu fotoğrafta):
    http://www.artwallpapers.com/…cartier-bresson04.jpg

    amerika'ya mülteci olarak sığınmış annenin yıllar sonra oğluna kavuştuğu muazzam kare: http://www.bostonphotographyfocus.org/…8.57-pm1.jpg

    mükemmelliği basitliğinde yatan günah çıkaran portekizli kadın portresi: http://adbrio.files.wordpress.com/…n-portugal55.jpg

    karısı martine'yi kitabına dalmışken yakaladığı an: http://pics.livejournal.com/fyama/pic/000590rw

    holokost filmlerinden fırlamış bir sahneden farksız olan gestapo kadın fotoğrafı: http://icpbardmfa.files.wordpress.com/…-bresson.jpg

    and the oscar goes to: http://schreinerpatrick.files.wordpress.com/…&h=453 * *
  • «albert camus» dendiğinde cümlemizin gözleri önünde beliren imaj da bu üstâda aittir.

    hani şu, muhtemelen bir sonbahar ayında, yakaları kalkık bir palto giyen albert camus imajı...

    dudakları arasında tükenmek üzere olan sarma bir sigara bulunan...

    saçları geriye doğru jölelenmiş, hani...

    bak, burada soldan sana bakıyor, buradaysa gözlerini karşıya dikmiş...
  • henri cartier-bresson, yunanistan - 1961 : görsel
  • rastladığı her an, kadrajına sığdırmayı başardığı kadar anlamlı mıdır, yoksa kadrajına sığan her an deklanşöre basmasıyla beraber anlam mı kazanır sorusunu sordurtan fotoğrafçıdır.
  • paris'de 15. arrondissementda adina vakif sahibi sanatçi *
    lakin çok sapa bir yerdedir... montparnasse kulesi yakinlarinda çin restoranlari ve sex shoplarla dolu bir sokagi boydan boya geçtikten sonra abuk bir meydana çikarsiniz, oradan karsiya geçip ara sokaklara dalarak bulabilirsiniz...
    inanilmaz güzellikte fotograflarla dolu 3 kat sergiden sonra loftvari bir çati katina çikarsiniz... oradaki kanepeye oturur bu son derece misafirperver ortamda henri cartier bresson'un biyografisini belgeselden izlersiniz...
    sonra zevkten ölün bir zahmet...
  • görsel

    kamerasından moskova üniversitesi filoloji bölümü öğrencileri. 1972 yılı.
  • "kendi iç huzurum için budist, hayattaki bütün iktidarlara isyan etmek için anarşistim" diyen fotoğrafçı.
  • "fotoğraf çekmek; aynı hizaya bir kafa, bir göz ve bir kalp koymaktır. bu bir yaşam tarzıdır." hcb

    kısaca "hcb" olarak bilinen fransa doğumlu henri cartier-bresson, çağının en yetenekli fotoğrafçılarından biridir. 1930'larda devrim niteliğinde bir kamera olan leica ile kısa sürede sokak fotoğrafçılığında öncü bir isim olmuş ve en büyük tarihi olayları belgelemeyi başarmıştır. marilyn monroe, henri matisse, gandhi, coco chanel, francis bacon ve daha fazlası duayen fotoğrafçının objektifinde ölümsüzleşen isimler arasında yer almışlardır. 1947'de, dünyanın en prestijli uluslararası fotoğraf ajansı olan magnum photos'un kurucu isimlerinden biri olan henri cartier-bresson, dünyaca ünlü bir fotoğrafçı olmadan önce, kariyerine bir ressam olarak başlamış, fotoğrafı "anlık eskizler" yapmanın bir yolu olarak görmüştür. resim yapma tutkusu, fotoğraf çekme tutkusunun boyunu aşınca, 1974'te foto muhabirliğini bırakıp 2004'teki vefatına kadar hayatının son yıllarını portre ve manzara resimleri yaparak geçirmiştir.

    martine franck, henri cartier-bresson drawing his self-portrait, 1992

    sanatçının tüm biyografisinin ve çalışmalarının detaylarını foundation hcb adresinde bulabilirsiniz.

    ara güler, henri cartier-bresson with leica m3, 1964
  • unutulmaz fotografçı. anı yakalama ustası 95inde mutlak anı yakaladı. artık sağ gözünden deklanşöre, sol gözünden kalbine bakamayacak zira gözleri bir daha açılmayacak...
  • haber fotoğrafçılığını sanata dönüştüren insan. bir kare fotoğrafı, bir saatlik belgesel film değerindedir.
hesabın var mı? giriş yap