• ben bu güzide eser hakkında hiçbir şey yazmamışım, çok ayıp olmuş.

    iki kere izledim ikisinde de türkçe dublajla izledim. dublajın hakkını vermişler bu biir.
    karakterler zaten çok güzel tanımlanmış gerçekten de serinin sonuna kadar kimdir nedir gezelim/öğrenelime devam ediyorsun bu ikii.
    müzikler seriden bağımsız yardırmış gidiyor bu üüç.

    bize de alucard'a bakıp "hani bana hani bana" demek düşüyor, bu da işin fantaazisidir.

    eleştirim zayıf giden olay örgüsüne ve görüntünün kalitesizliğine olacak. resmen fazla çizgiden tasarruf için windows slayt sunusu gibi akan görüntünün üstüne ses vererek kandırdılar bizi. harcadılar matmazeli.
  • 10 bölüm ultimate ve sonra gelen 3 bölüm ultimate down ovaları kesinlikle animesinden kat ve kat daha iyidir. hem çizim hem müzik bakımından. tek gözüme batan aralardaki gerilimi dağıtmak için serpiştirilmiş "komik" çizimler/sahneler çok abuk kaçmış bence.
  • ova'sı cıkmıstır.*

    --- spoiler ---
    kafana sokayım father anderson senin emi.

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    alexander anderson yüzünden her amen lafını duyduğumda bende "şimdi anlarını sikicez bunların" etkisi uyandıran über anime.

    "eeeeyyymennnnnn!!!!"

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    --- spoiler ---

    esas oğlan olan alucard, son episode da afrikalı vampirin "sen kimsin, asıl kimliğin ne?" tarzı sorularına bıyık ve kazık kombinasyonuyla güzel bir cevap verip seyircinin aklını almıştır.

    (bkz: kazikli voyvoda)

    --- spoiler ---

    --- spoiler ---
  • jenerik müziği harika bir çizgi dizi.
    aynı zamanda insanı yaşayan organizasyon, öğrenen organizasyon, organizasyon nedir gibi sorgulara yönlendirir.

    celes victoria güzelliğiyle, dracula (alucard) karizmasıyla çarpar.
  • efendim, birden fazla hatası olan bir dizidir bu. görsel olarak, animasyon akıcılığı çok düşüktür. karakterler, hareket eden cisimler bazı yerlerde öööyle kitlenir kalır duvar kağıdı gibi. baş karakter seçimi son derece can sıkıcıdır: anime klişesi ("sevgi doluyum, kimselere kıyamam, tırsağım ama önem verdiğim birilerine bişiy olursa gözümü kan bürür, sırtlan kesilirim, önem verdiğim insanlar da ne tesadüf, kat'a beni s.kine takmayan şahsiyetlerdir"), dünyalar iticisi, pabucumun vampiri victoria celes. sağlam bir konusu (suni vampirleri kim, niye yönetiyor, vatikan-londra çekişmesi ne sonuçlar verecek, dünyanın en namlı vampirlerinden biri nasıl oldu da kündeye gelip insanlara hizmet etmeye başladı, ona hiç benzemeyen ama en az onun kadar güçlü olan afrikalı vampirin olayı nedir, onu kimler yönetiyor vs.) vardır ama bu konunun işlenmesi adına harcanan tüm çaba, bahis konusu olaylarla ilgili silahlı çatışmaların sergilenmesidir. yine victoria'nın donunu, her biri beyninden büyük memelerinin lömbürdemesini göstereceğim * derken, hepsi de gayet ilginç gözüken diğer karakterlere de şöyle bir dokunulup geçilmiştir ancak. peki, mangası dururken bu nispeten yarım yamalak animasyonu izlemeye, hatta baştacı etmeye iten nedir bünyeyi? iddia ediyorum ki, film ortamının olanakları sayesinde pekişen arızalığıdır. funk-jazz-rock karışımı (yamuluyorsam düzeltin), her şarkısı birbirinden dinlenesi müzikleriden, karakterlerin üzerlerindeki gölgelendirmelere, arka planlara kadar her şey birbirinden tuhaftır. bütün bunların üzerine de, getirip alucard gibi gücü sınırsız, ne yapacağı belli olmayan, ama sakin, sessiz bir doğaüstü ruh hastası figürü korsanız, aslına son derece yavan olabilecek bir dizi, alucard'ın sınırlı arz-ı endam edişlerinin her birinde güçlerinin olsun karakterinin olsun ayrı bir tuhaflığını sergilemesiyle *, bu gösterişlerin nefis resmedilmesiyle, biraz da kapışma içermeyen sahnelere sanatsal şekilde fışkırtılan kan ve özellike doğaüstü varlıklar tarafından yapılan ağır cinsel imalarla süslenerek, çarpıklığıyla ilik titreten, gönül telinde solo atan bir arızalık şölenine dönüşmektedir. buradan integra'ya alucard adına "hesabım bitmedi seninle" isimli şarkıyı yollarken, üsküdar'dan hale lale jale, bakırköy'den tüm mahalleye selam ederek bir ukalalığıma daha son veriyorum. saygılar.
  • "in the name of god, impure souls of the living dead shall be banished into eternal damnation, amen. "

    vampir avlayan hellsing kurulusunun, ve alucard adli avci vampirin maceralarini anlatan guzel muzikli bir japanime dizi. ingiltere'de londrada gecer olaylar. kurulus once tanri'nin sonra kralice'nin adiyla hareket etmektedir. aslen protestandirlar. ayrica modern yuvarlak masa sovalyeleri ile de calismaktadirlar. ama protestan olmalari ve de ekiplerinde vampir bulundurmalarindan dolayi vatikan ile aralari oldukca kotudur, hatta yer yer catismaya kadar gitmektedir.
  • van helsing'in kızının 20. yüzyılda misyonu devralması ve oldukça sağlam teçhizatlandırılmış bir birlik ile ingiltere'de kraliçe adına "insan olmayan"ları avlaması üzerine bir çizgi dizi diye görünse de, alucard abimizin karizması hikayeyi arka plana itiyor, "ah şu herif bir çıksa da çekse martini vursa hasmının alnına"* diyorsunuz. oldukça güzel müzikler de dizinin hoşluğuna cila oluyor. ben şahsen mest oldum izlerken. keşke daha fazlası çekilse de vatikanın psikopat rahibi ile alucard'ın kapışmasını daha fazla izleyebilsek.

    hellsing'i izleyip "çok güzelmiş, işte bunlar lazım bana" diyenlere naçizane önerim cowboy bebop'tır.
  • çok başarılı ve yerinde yapılmış çeşitli karakter ve ambiyans dizaynlarının ilgi çekici konseptlerle birleştirilirken, animasyonkalitesi üzerinde yeterince durulmadığı izlenimini veren ilgi seri. bazı yerlerinde animasyon kalitesinin** tavana vurup karelerden taşmasına rağmen, serinin genelinde oldukçta statik, tekrarlara dayalı ve sonuç olarak tembel işi izlenimi verebilmektedir.

    ayrıca, absürd* kıyafet*'lerinden daha da absürd hareket ve davranşlarına kadar son derece sinir bozucu olan, ceres victoria veya seras victoria (bkz: engrish)*isimli bir yan karaktere de sahiptir. bu hanım kızımızın 13 bölüme yayılmaya çalışılmış karakteri gelişimini izlemek işkence gibidir. yeni seride çizgi roman köklerine dönüleceği söylentisi nedeniyle bu hanım kızımızın yeni sezonda yer almama olasılığının olması da sevindiricidir tabi. ama yine de jeneriğin sonunda bıçağı yalarken görüntülendiği an 'belki güzel bir şeyler olur' umudu da vermektedir.
hesabın var mı? giriş yap