aynı isimde "hayvanlar (yasemin mori albümü)" başlığı da var
  • umarım buz dağının görünen kısmıdır...
  • her ne kadar omurgalı omurgasız diye sınıflandırılsa da başka bir sınıflandırma çeşidini de ben önereceğim.

    efendim hayvanlar dörde ayrılır. bir: çok büyük başlı hayvanlar. bunlar balina su aygırı fil vs.

    büyük başlı hayvanlar. örnek verirsek sığır camış aslan vs.

    küçük başlı hayvanlar. koyun keçi köpek kedi falan.

    bir de çok küçük başlı hayvanlar var. bunlar arı karınca örümcek gibi hayvanlar.
  • şaka gibi. dün facebook'ta hayvan sahiplendirme gruplarına girip bir bakayım dedim ve içim parçalandı. her türden cins hayvan ücretli ücretsiz sokağa, barınağa bırakılmış, kaybolmuş sahibi aranan, sahibi tarafından kendisi aranan cins hayvan rezilliği adeta. veterinerlerde ilan dolu sahiplendiren ve satanlar falan filan. cins hayvan bu kadar talep görmemeli hadi hepsini geçtim aldınız bakın bari de hayvanları mahvetmeyin. her türlü cins kedi ve köpeğin ilanı vardı eğer hayvanseverseniz bakın buralara. sokaklar, barınaklar ve bu tür gruplar alınıp bıkılan ve bırakılan hayvan dolu. ne hikmetse sokakta çok fazla yetişkin mavi rus kedisi görüyorum. çiftleşmek için mi kaçıyorlar sokağa mı terkediliyorlar belli değil. yazık. cidden yazık.
  • her hayvan cinsi, metafizik alemde bir veya birden fazla spirite karşılık gelir. dolayısıyla biz hangi hayvan cinsi ile haşır neşir oluyorsak, o hayvanla ilişkili spiritin enerjisini, yani etkilerini bilerek veya bilmeyerek hayatımıza çağırmış oluyoruz. hangi hayvana şefkatimizi verip onu besliyorsak, ilgili spiritin hoşuna gidecek davranışta bulunuyoruz demektir. tersi olarak, hangi hayvanı öldürüyorsak veya yiyorsak, ilgili spiritin bizden rahatsız olmasına neden oluyoruz demektir.
    bu konuyu hayvanlar özelinde açsam da, bu aslında sadece hayvanlarla sınırlı değil. materyal alemde hayatımıza dahil ettiğimiz herşey (renkler, yiyecekler, yaşanan coğrafya, müzik türü, vs.) metafizik alemde ilgili spirite karşılık gelir.
    dolayısıyla hayatımızdaki tercihlerimize göre metafizik alemden tepkiler alırız ve onların enerjisi gerek bireysel anlamda, gerek toplumsal anlamda bizleri etkiler.
    şahsi görüşüm şu şekilde: insan ruhunun ihtiyaçlarını öyle iyi tanımalı ki, hayatına hangi spiritin enerjisini çekeceğini veya hangi spiritin enerjisini uzaklaştırması gerektiğini bilmeli. bu yüzden materyal hayattaki tercihlerini de buna uygun şekilde yapmalı ki, metafizik alemden karşılık bulsun. hayatı rasgele şekilde yaşarsak, birçok konuda aşırılıklar meydana gelir ve malum olduğu üzere herşeyin aşırısı zarardır.
    birkaç örnek üzerinden gidelim. konuyu hayvanlardan açtım madem, hayvanlardan örnek verelim:
    diyelim ki evinizde köpek besliyorsunuz ve sıkça onunla vakit geçiriyorsunuz. köpek, hekate nin sevdiği bir hayvandır. böylece siz hayatınıza hekate nin ilişkili olduğu ay gezegeni anlamlarını bol bol çekeceksiniz demektir. eğer natal haritanızda ay anlamları üzerinden sıkıntınız varsa, anne ile ilgili travmalara sahip olmak gibi mesela, o zaman köpek beslemek size iyi gelecektir. ama halihazırda haritanızda ay anlamları zaten dengeliyken bir de üzerine köpek besleyerek ay enerjisini daha çok üzerinize çekerseniz, bu sizde olumsuz etkiler oluşturabilir. mesela sizi aşırı hassas ve duygusal bir insan haline getirebilir. alınganlaşabilirsiniz.
    başka bir örneği kediler üzerinden verelim, antik mısır çağında kediler kutsal sayılırdı ve bastet isimli deity ile ilişkiliydi. bastet, kedi başlı bir spirittir ve kişiyi, çevreden gelebilecek zararlardan koruyucu özelliğe sahiptir. nitekim, kediler de öyledir, olumsuz bir durum yaşanacağı zaman sahiplerine önceden fark ettirdikleri sıklıkla görülür. bir insanın kedilerle sıklıkla yakın olması, onun içten içe dış zararlardan korunma ihtiyacında olduğunu gösterir. bu kişi aslında içten içe güvensiz biridir ve kimseye eyvallahım olmasın, tek başıma yetebileyim isteği duyar. ama kedi enerjisi ile bu yeterli olmaz. gerçekten tek başına yetebilen bir insan haline gelmesi için aslan, kaplan, vb. gibi büyük kedigillerin enerjisine yönelmesi gerekir. zaten bilirsiniz, vahşi doğada hayvanların birçoğu sürekli tetikte haldeyken, huzur bulamazken, büyük kedigiller gayet rahattır, çünkü sahip oldukları güç ve özgüven gayet yeterli haldedir. işte, kedilere olan ilginin kökeninde aslında büyük kedigiller gibi güçlü olma arzusu yatar. bunun için de vampir büyüsü yapılarak ruhun avcı haline getirilmesi gerekir, kedi enerjisi yeterli gelmez.
    örnekler çoğaltılabilir ama entry yi daha fazla uzatmayayım.
  • "düşünce" ve "akıl yürütme" yetenekleri yoktur; bu yüzden en yırtıcıları bile masumdur. çocuklardan farkları olmadığı söylenebilir. zaten bu yüzden kozmosta hayvanlar alemi, insanlar alemine emanet edilmiştir. insanlar ise kendilerine emanet edilen bu güzel varlıkları yıkıp yok etmeye and içmiş gibidir. öldürmeyip, acımasızca köleleştirdiklerine ise, sanki bir 'hiçmiş' gibi davranmaktadır. bu açıdan kümes hayvanlarının insanın gözünde 'sebzeden' farkı yok gibidir.
  • bütün hayvanlar saygıyı ve sevgiyi hak eden allah'ın insanları denemek için yeryüzüne indirdiği melekler. bakalım nasıl davranacaklar kendileriyle eşit olmayana diye. buna inanıyorum! dünya hayvanlar sayesinde dönüyor. insana kalsa yüz kere yıkılmıştı...

    sokaklardaki hayvan istismarı beni çıldırtıyor. kedilere tekme savuran çocuklar değil koskoca adamlar bile var birde gülüp dalga geçiyorlar. allah'a havale ediyorum böylelerini insan hayvanları sevip yaşam haklarına saygı duymayı ve zarar vermemeyi birde korumayı öğrenmeli ilk.
  • sezai ozan zeybek tarafından 2020 yılında yazılmış bir kitap
    kitabın alt başlığı:
    sosyal bilimleri insan olmayanlara açmak

    insanların ne kadar bencil varlıklar olduğunu yüzümüze vuruyor. (tabii ki yüzü olanlara)
  • ironi arıyorum.
    isminin hayvanlar oluşuna takıldığım albüm.
    bir de şarkılarına takıldım; ama bu bağlanmak anlamında.
    hayranlık duyabileceğimin birilerinin/birşeylerin varlığı umutlandırıyor.
  • medeni kalkanların arkasında, içinden çıkılmaz girift labirentlerde , insana eşsiz gerçekleri söyleyen büyülü canlılar.

    herhangi bir figüratif ya da eğlendiren ya da korkutan hayvan maskının ardında hiç bir zaman böyle bir anlam bulunmuyor.

    tüm sembollerden arınıp kendinle başbaşa kalana kadar sadeleştiğinde yaşanan geri dönüşün kendinde bitmediğini açık ve seçik gördüğünde daha ne kadar geriye gidilmesi gerektiğini idrak ettiğin an gelen tutkunun ve hüznün yarattığı yalnızlığı kucaklayacak ne var? kimin anlayışı?

    hiçbir ilkellikleri yok. çok güzeller.
  • ismail hakkı baltacıoğlunun yazdığı tiyatro oyunu
hesabın var mı? giriş yap