• ankara 7. cadde şubesine bugün gittiğim ve tekrar gitmemeye kesinlikle karar verdiğim mekan. fiyatlar, yemekler falan değil problem.

    problemin kaynağı tamamen garsonlar.

    1) çikolatalı kek isteyen arkadaşa sıcak çikolata geldi.
    2) gitmeden önce telefonla konuştuğumuzda gideceğimiz saati de bildirmemize ve problem olmayacağını söylemelerine rağmen kapı önünde "yerimiz yok" uyarısıyla karşılaştık.
    3) bir süre bekleyip içeri girdikten sonra oturtulduğumuz yerden, yarım saat sonra siparişlerimiz geldikten sonra, kaldırıldık ve başka yere alındık.
    4) yeni geçtiğimiz yerde, 15 dakika sonra masadaki oturma grubu alındı ve başka yere koyuldu.
    5) siparişlerin yarısı unutuldu, dakikalar sonra başka garsonlar gelip, "unuttuk siparişinizi, neydi" diye sordular.
    6) bunu soran garson, yine yarısını dinlemeden gitti ve geri döndü bir süre sonra.
    7) mekana doğumgünü için geldiğimizden, pasta kesilmesi için pasta getirildi. bıçak için her zamanki "bıçak kesmiyor" ezikliği yapıldı. tamam bu yapılır, sorun değil. ama bi şeyler verince o garson o bıçağı verir. yok efendim, 10 lira veriyorsun, bu yetmez diye pişkin pişkin bakıyor. ne yetmiyor hacım? insanlar o para için saatlerce çalışıyor.
    bozuk olmadığı için cüzdanlardan bozuk para arandı dakikalarca. bu sırada garson yine pişkin pişkin bakıyor. yeter bu kadar diyince utanmadan çirkefe bağlıyor. rezalet çıkmasın diye 10 lira daha veriyorsun, ona da ağız burun kıvırıyor. terbiyesizlik.

    tek bir olumlu yan bile göremedik bu süre içinde. ankara'da o kadar mis gibi mekan varken, buraya ne kendim giderim, ne çevremdekilere öneririm.

    işletmeciler o garsonları orada tuttuğu sürece, hiçbir yere varamazlar.
  • viyana'daki havelka, nazım hikmet'in, freud'un ve hatta hitler'in takıldığı bir mekanmış. içeride oldukça ağır bir atmosfer olmalı.
  • ankara'dakine bir daha asla gitmeyeceğim cafemsi. karttan 3. deneme sonunda zar zor hesabı çektiler. iptal sliplerini tabi ki vermediler lan bi ibnelik var diye hesap özetine bakınca 2 kez çekildiğini fark ettim. dönüp iade isteyince bankanızla konuşun dediler. ısrar edip şeflerini çağırınca ver parasını gitsin tribine girdiler. he anam sen iki kere hesabı çek. sonra ben dönüp onun iadesini bile isteyemeyim. bi daha gideni siksinler.
  • geçen gün yeni yerine gittik arkadaşlarla. her şey güzel hoş. sonra bu sürahi şeklinde gelen kokteylilerden söyleyelim dedik. bu noktadan sonra bende film koptu. gelen sürahinin içinde cin hariç bütün bileşenler mevcuttu. resmen 1 litre salatalıklı suya 110 lira verdik. hafif güzel olan kafamda açılınca sinirler gerildi biraz. garsona söyleyince de geldi ben eski barmenim triplerine girdi ve sonuç olarak yapacağımız bir şey yok denildi. giderseniz riske girmeyin şişe bira için dostlar.
  • içine her girdiğimde kendimi how i met your mother setinde hissettiğim mekan.
  • caddedeki başta olmak üzere bir daha hiçbir şubesine adımımı atmayacağım restoran-bar zinciri. sebebi ise nisan ayında kartımın kopyalanması. geçen hafta mahkeme sonucunu görür görmez ne yapacağımı şaşırdım. demek ki o zaman bankanın beni arayıp 'kopyalanma şüphesi edindik, kartınızı iptal ediyoruz' demesi laf olsun diye değilmiş. burdan aynı zamanda hassasiyeti için iş bankası'na teşekkür ediyorum, daha benim hiçbir şeyden haberim yokken adamlar durumu anında farkedip kartı iptal ettiler. neyse.

    havelka'da kartı kopyalayan tek bir kişi değilmiş bu arada. sanırım dört kişilik bir çete kurulmuş orda. baya bildiğin restoranın içinde. 60 küsur kişinin kartlarını kopyalayıp kopyalayıp bilgileri birkaç tane mail adresine yolladıkları belirlenmiş. işin garibi, mahkeme kocaeli'nde görülmüş, fakat olay istanbul-kadıköy'de gerçekleştiği için kocaeli'ndeki mahkeme davaya bakmadan istanbul'a yollamış dava dosyasını. şu anda son durum nedir bilmiyorum. umarım suçluları salmamışlardır, zira burası türkiye hiçbir şey belli olmaz.

    demem o ki, siz siz olun şayet giderseniz havelka'da kartınızla ödeme yaparken bir kez daha düşünün.

    ben mi?
    bir daha yanından bile geçmem..
  • eskişehir şubesinin önünden akşam 9'dan sonra geçerseniz bol bol kendini mekanın en güzeli zanneden varoş gülü görebileceğiniz mekan. giyir süslenir gelir cadde kenarındaki masalardan birine oturur ve yoldan geçenlere " hepiniz eziksiniz" bakışı atarlar. bir de jeep'leriyle bmw'leriyle bu mekanın önüne park edip paris sosyetesi edasıyla takılanlar var ki beni en çok güldüren güruh onlar zaten. sizin takıldığınız o mekanda orta halli bir öğrenci de takılabiliyor. bu neyin kafası? kısacası eskişehirdeki en itici mekanlardan birisi bana göre.
  • mekana girince dedim ki, kesin bira fiyatları 10 lira civarındadır. ama yanıldım, neredeyse yarısı kadarmış. eskişehir farkı bu olmalı. öğrenci milletinin pahalı yere gitmeyeceğini biliyorlar tabi.

    bir de sigara yasağı başladığı için bahçeye rağbet yüksek fakat içerisi çok daha güzel gördüğüm kadarıyla. bahçesi "herhangi bir yer" izlenimi uyandırırken içerisi "hep aradığım yer" izlenimi uyandırıyor. sigarayı bırakıp içerde oturun derim, ey ahali.
  • yılbaşında yağmur falan dinlemeden kapısında sıra bekleyen baya bir kişi vardı.
  • bir ankara klasiğidir...

    caddeye en yakın masayı seçersin önce... ardından en ucuzundan bi bira...

    enerjiksindir... caddeden geçenlere havalı havalı bakarsın...

    tahtadan sandalyedir oturduğun iskemle. umrunda olmaz bu eksiklik. hatta hoşuna bike gider... caddeden geçenlerin yanı sıra yer bildirimi yaptıktan sonra hava bastığın arkadaşlarının yorumlarını merak edersin... eski sevgililerini... kıskanç kızları...

    bilemezsin...

    ve birandan daha bi yudum alamadan basarsın havanı...

    ve hesabı istersin...
hesabın var mı? giriş yap