• utanın!
    sen de ben de hepimiz utanalım.
    bugün 15 mayıs...

    bir kurşun ve 22 süngü darbesi'nin hikâyesini bilir misiniz?

    yunan askeri izmir'e ayak bastığında öleceğini bile bile bir gazeteci, asker bile değil, gururuna yediremiyor bu manzarayı ve silahını çekip vuruyor alnından elinde sancakla zafer şarkıları söyleyen düşman askerini.
    bu adam hasan tahsin!

    öğrencilere sorsam 1000 tanesinden 1'i bilir belki.

    şehit süleyman fethi!
    aynı gün.
    yunanların esir aldığı türk askerlerinin içinde bulunan bir subay. o kadar eminim ki içinizde bu ismi ilk defa duyanlar olduğuna.

    kordon'da yüzlerce rum'un içinde " zito venizelos " diye bağır diyorlar.
    reddediyor.
    önce bir süngü darbesi...

    yine reddediyor.

    sonra bir süngü darbesi daha.

    " yaşasın türklük! " diye bağırıyor.

    üçüncü dördüncü beşinci derken tam yirmi iki kez süngü girip çıkıyor göğsüne.
    kanlar içerisinde yere yığılıp şehit oluyor.

    bugün bu iki şehidimizin ölüm yıl dönümleri.
    işgalcilere karşı direnişi başlatan adamlar! hem de canlarıyla.

    utanmaktan yerin dibine girmemiz gerekirken biz bu isimleri tanımıyoruz, tanıtamıyoruz bile!

    televizyonlarda vatansız piçlerin suriye'de, orada burada " sözde kahramanlık hikâyeleri " bangır bangır anlatılırken bugün bu iki isim anılmayacak bile.

    hepimize yazıklar olsun.
  • sabetaycıymış diye çamur atanlar vardır.
    teşkilat-ı mahsusacıymış, ittihatçıymış, faşistmiş diye istiklal yanlısı yayınları yok sayıp (gazeteciden saymayıp) çamur atanlar vardır.
    ilk örgütlü mücadele ile sıkılan ilk kurşunu mukayese eden kafası karışık insanlar vardır (ege'de ilk örgütlü direniş ödemiş'e bağlı, sonradan ilkkurşun adını alacak olan bir çerkes köyünde gerçekleşmiştir, türkiye çapındaki dörtyyol'da gerçekleşmiştir ama onlar başkadır bu başkadır)
    hıncal uluç gibi "vay efendim ilk kurşun'dan okul adı mı olurmuş, kurum adı mı olurmuş bu ne barbarlık, vahşet" diyenler de vardır.

    ancak şunlar tartışmasız gerçeklerdir:
    izmir'de gösteri yürüyüşü yapan ordunun karşısına tek başına çıkmış, mermileri ve el bombaları tükenene kadar mücadele etmiştir. planı kaçıp kurtulabilirse anadolu'ya geçip mücadele başlatmak veya mücadeleye katılmaktır.
    son saniyelerini gören bir izmirliye: "şahit ol teyzeciğim, cephanem bittiği için kaçıyorum!" diye bağırmıştır.

    ve en utanç vericisi: efsunların hunharca öldürdüğü osman nevres'in cesedi 3 gün boyunca öldürüldüğü sokakta kalmıştır. yunan askerleri cesedi kaldırmadığı gibi yerlilerden hiç kimse de buna cesaret edememiş, üstünü dahi örtmemiş, şehit bedeni kanlar içinde üç gün doğumu, gün batımı görmüştür. ancak amerikan askerleri gelince (onlar en azından birer "insan" oldukları için) cenazenin bu haline acıyıp kaldırmışlardır. lakin nerede gömülü olduğu bilinmemektedir.*
  • izmirde dusmana ilk kursunu sikan kahraman gezeteci.
  • seval kemertaş'dan alıntıdır:

    esas adı recep oğlu osman nevres beydir. selanik'ten izmir'e göç etmişti. hasan tahsin takma adını kullanıyordu. selanik'te 1888 'de dünyaya gelen hasan tahsin orada fevziye lisesi'ni bitirdi. devlet sınavını kazanıp paris'te sourbonne üniversitesi siyasi ilimler akademisi'ni bitirdi. istanbul'a döndükten sonra, osmanlı devleti aleyhine balkanları karıştıran ingiliz buxton kardeşlerin bu faaliyetlerini önlemekle görevlendirildi. buxton kardeşlere bükreş'te bir tünelde suikast düzenleyen hasan tahsin 10 yıla mahkum edildi. birinci dünya savaşında, bükreş'in osmanlı devleti ve müttefik almanya tarafından alınmasından sonra , 2 yıl hapis yattığı bu yerden 1916 yılında kurtuldu. mütarekenin karanlık günlerinde izmir'e geldi. osmanlı sulh ve selamet cemiyeti'nin sözcülüğünü yapan hukuk-u beşer (insan hakları) gazetesi'nin baş yazarlığını yapmaya başladı.

    hukuk-u beşer gazetesi'nin başyazarı vatanperver hasan tahsin takma isimli osman nevres o güne kadar kalemiyle , eylemleriyle bu istila akıbetini göstermeye çalışmış bir gazeteciydi. işte korktuğu başına gelmiş , efsun alayı kordon boyunda zafer çığlıkları atıyordu.birden yerinden fırladı,aynı anda kendisini yunan işgal askerlerinin karşısında buldu. az önce kalemini hırsla kıran parmakları arasındaki rovelver silahı ile ilk kurşunu attı. kalabalığı yarıp tek başına fırlayan uzun boylu siyah elbiseli adamın attığı ilk kurşun efsun alayının sancaktarını yere serdi. sancaktar boğuk bir sesle yere yıkılırken, o elindeki rovelverle peşi sıra kurşun sıkmaya başladı. hiç beklenmedik bu ateş karşısında, önce paniğe uğrayan yunanlılar gerilediler , peşlerindeki rum kalabalığı arasından denize düşenler görüldü.

    fakat karşılarında ateş edenin yalnızca bir kişi olduğunu fark eden yunan efsun alayı hemen karşı ateşe başladı. silahlardaki kurşunlar biten hasan tahsin, süngü darbeleriyle şehit edildi. hırslarını hasan tahsin'in vücudunu paramparça etmekle de alamayan efsunlar, bu defa sağa sola tüfekle, mitralyözle ateşe başladılar, hatta denizden yunan torpidoları da ateşe katıldı. bu sırada sivil halk arasından çok sayıda can veren oldu.

    hasan tahsin şehit edildiğinde 31 yaşındaydı. güler yüzlü, neşeli bir vatansever olarak tanımlanan hasan tahsin, işgal acısına dayanamayan yüreğinin sesini dinleyip tek başına da olsa bir alaya savaş açacak kadar cesurdu. atılan bu kurşun türk kurtuluş savaşının meşalesini yakarken, bütün dünyada türk ulusunun bu işgali hazmedemeyeceğinin mesajını veriyordu.
  • elinizde bir şiş et bir kutu kibrit, mangal kömürü dolu da bir mangal olsun.

    yemek yemek için ne yaparsınız?
    eti pişirmek için?
    mangal yakmak için?

    cevap basit ve sıradan, kibrit çöpünün birini alırsınız ve onunla mangal tutuşturacak ilk ateşi elde ederiz.

    belki o kibrit çöpü eti pişirmemiştir ama o eti pişiren ateşin başlangıcını yapmıştır.

    hasan tahsin de işte öyle bir ilk kıvılcımdır.
  • neredeyse hiçbir direnişle karşılaşmadan izmir’e giren yunan alayını görünce: "ellerini, kollarını sallayarak mı girecekler? olmaz! olmaz ki! sonunda ölüm var! kan var! bunu anlamalılar!" der hasan tahsin. ve yunan bayrağını taşıyan sancaktarı alnından vurur.
    ateş açarak ara sokağa çekilir. son kurşuna kadar mücadele eder. çevresi sarılınca büyük bir çaresizlikle başını yukarı kaldırır. olanları ağlayarak izleyen bir kadıncağız görür. efzun mangası onu yaylım ateşine tutmadan önce şöyle der derin bir kederle:
    "nine, işte sen de gördün ya...yarın tanrı katında şahidim ol; kurşunum tükendi de ondan geri çekiliyorum!..."

    bunlar hasan tahsin'in son sözleridir. işte bu yüzden kendisine hayran olduğum hasan tahsin benim için yurtseverlik demektir, cesaret demektir. mekanın hak ettiğin üzere cennet olsun....
  • http://img194.echo.cx/img194/6549/img002228qf.jpg

    resminde görüldüğü gibi bir anıt heykel ile izmirin sembol isimlerinden biridir.
    "efenim kendisi hümanist idi, efenim silahlı olmasaydı heykeli daha şık olmazmıydı, insan hakları falan fişman bık bıdı vik vik" şeklinde yazanların, ne izmir yangınından nede izmir işgalinden bi haber olduğunu düşünmekteyim.hadi bakayım yarın evinize gelip önce annenizi sonra varsa kız kardeşinizi bir güzel becerip sonrada evinizi ateşe vereceğim.tepkinizin sonucunda heykeliniz yapılırsa cinayet aleti(!)ni heykelinize koydurtmayacağım..valla söz bak!

    (bkz: pikachu beyinli kifayetsiz su samurları dizisi-1)
  • ingiliz donanmasıyla birlikte yunan birlikleri konak meydanına çıktıklarında osmanlı hükümetinin aldığı işgallere direniş olmayacak stratejisine rağmen yunan sancağını taşıyan askere ilk kurşunu sıkmış ve bu düşmanla birlikte ölen, kurtuluş mücadelesinin eşiğini oluşturan merhum gazeteci...
  • benim için kurtuluş savaşımızın en cesur kahramanlarımızdan birisidir. bazı sevgi pıtırcıkları için yaptığı şey saçmaymış! adam bir ulusun bağımsız mücadelesini ateşledi 15 mayıs 1919'da atatürk samsun'a çıkmadan 4 gün önce.

    bizlere bıraktığınız emanet bazı nankör hainlere rağmen ilelebet en değerli hazinemiz olacaktır. bütün şehitlerimizi rahmetle anıyorum.
  • mustafa armağan'ın 28 eylül tarihli ibretlik yazısında "sebataist" olarak tanıtılan ama kahramanlığına ve şehadetine, buram buram riya kokan bu yazıda bile laf edilemeyen şehit..

    bu yazı ilk değil.. ne yazık ki son da olayacak.. sürekli ısıtılıp ortaya atılan bu iftira temcit pilavı, yeni bir keşif gibi belirli aralıklarla gündeme getirilecek..

    her şeyi geçin..
    resmi tarih zorlamalarını bir kenara koyun..
    gerçekleri çarpıtan siyasî bakışı öteye itin..

    sadece bu makalemsi şeye bir bakalım:

    yazıda söz edilen; bükreş'te buxton kardeşlere düzenlenen suilastin şahsi bir mesele olduğu zannediliyor anlaşılan.. her halde bir alacak-verecek kavgası.. ne dediğinden haberi yok adamın.. şöyle bir söz edip geçiyor ama söylediği ne anlama geliyor farkında değil..

    bir de merak ettim; "1942’ye kadar ismi sadece izmir’de şehit edilenler arasında geçerken" diye söz ettiği şehidin ardından atıp tutmaya hiç mi utanmıyor bu makalemsinin yazarı.. bizzat kendisi bu kelimeyi zikrederken, "şehit" ne demektir hiç mi duymamış-öğrenmemiş acaba..?

    hadi bunu da geçelim; bu "selanikli dönme" nin kim ve ne olduğunu öğrenmesi zor.. hakkındaki tüm kayıtların yok edildiğini ben söyleyeyim ona.. başka da kimse bilmez.. bilse de söylemez..

    bulabileceği birkaç bilgi kırıntısıyla bu aziz şehidin hatırasına ettiği saygısızlığın altından kalkamayacağını bilmesi gerekiyor.. hiç kimse sormazsa, mahşer gününde karşısına dikilip hakkını isteyecek birileri olacak..

    yazısının sonlarında övdüğü, elinde kur'an ile şehit edilen albay süleymanm fethi bey'in hatırasını yücelteceğim derken bir başka şehidi ayaklar altına almak nedir..? kıymetlilerimizi birbirine kırdırmadan hepsini yüceltmeyi ve onlarla beraber yücelmeyi ne zaman başarabileceğiz acaba..?

    bu kafa o kadar baskın ki ve bu kafaların mahsulleri o kadar çok itibar görüyor ki..

    sanırım hiçbir zaman..

    bu toptakların evlatları olarak kendimizi tüketmekle lanetlenmişiz.. düşmana ihtiyacımız yok bizim..!
hesabın var mı? giriş yap