• hareket, olan varlıklarla ilgili bir kavram.
    şöyle bir önerme hep doğru: var olanlar her zaman hareket eder.
  • "kader, harekete geçmeyen kişiye asla yardım etmez" diyor sophokles, gerçekten de öyle. hareket berekettir.
  • neden sürekli hareket ediyoruz? neden herşey sürekli hareket halinde? uyurken bile çalışıyor tüm organlar.

    uzun bir süredir bunu düşünüyorum. çok seçenek var ve hiçbiri tek sebep değil. hepsi bir araya gelse de tek sebep oluşmuyor.

    determinizme göre makina parçaları gibi birbirimize bağlıyız tamam kabul, amazonda kelebek kanat çırpınca fırtınaya sebep olabiliyor dünyanın diğer ucunda ona da tamam. peki neden?

    yine sonucu bilinmeyen bir soru. ölünce öğreneceğiz ya da öğrenemeyeceğiz onun da garantisi yok.

    amazonda ki kelebek çin'de yaşanan fırtınanın sebebi ise arada fırtınayı oluşturan diğer etkenlerin suçu yok demektir değil mi? kelebeğin hareketi ile diğer hareketsiz olan canlılar birden canlanıyor mu? hayir, başta bahsettigim gibi hepsi zaten hareket halinde. zaten bir harekete devam ederken başka bir hareketin sonucu bizim hareket şeklimizi değiştiriyor diyebilir miyiz? diyebiliriz.

    o halde sonuç ne oluyor? kaos :) neresinden girerseniz girin konunun sonucu yok. şimdi çalakalem yazdım, zihnimi toplayabilirsem bazı güzel argümanlarım vaaaarrr :) konuşuruz.
  • nurettin topçu'nun 1950'lerde çıkardığı milliyetçi dergi.
  • milli şef dönemini açıkça eleştiren ilk dergidir.
    ilk olarak 1939'da yayımlanan ve sahibi nurettin topçu'nun ölümüne dek geçen yaklaşık 30 senede parçalı bulutlu da olsa yayın hayatına devam etmiştir.
    evrenselcilik, islam birliği, turancılık gibi fikirlere hiç pas vermeyen dergi,
    mustafa kemal, ziya gökalp ekolü bir milliyetçiliği değil, hilmi ziya ülken, yahya kemal (ve tabii ki nurettin topçu) ekolünü benimsemiştir.
    daha çok akademik içerikli olan hareket dergisi, reel siyasete hep çekimser bakmış, tabir-i caizse kuvveden fiile geçememiştir. topçu'nun ölümünden sonra, aralarında mehmet kaplan'ın da bulunduğu bir kadro tarafından kısa bir süre çıkarılmaya devam etmiş; sonrasında bu yayıncı kadronun büyük bölümü dergah dergisine tevarüs etmiştir.

    (bkz: nurettin topçu)
  • son zamanlarda hem kendi hareketlerimle hem de diğerlerinin, yani sizin, yani kısaca senin, hareketlerinle ilgili hissettiğim hissin tam olarak görüntü karşılığını veren bir video üreten alman sanatçı tobias gremmler şöyle diyor: "görünmeyeni görselleştirmek her zaman çok çekicidir." sonuç aklımı yitireceğim bir çekicilikte. izlerken bir süreliğine yalnızca histen ibaret oluyorum. çok tanıdık bir his.

    bedenin hareketinin en açık ve seçik şekilde ortaya konulduğu dans ve savaş sanatlarıdır. harekette görünmeyenin peşinde olan canım tobias da international guoshu association'ın sponsorluğunda düzenlenen bir kung fu festivali için bu savaş sanatını uygulayan iki bedenin görünmeyen akışını dijital bir programla görselleştiriyor. videoda 4 parça var. 1 den 3 e kadar olan parçalarda usta wong yiu kau (saygımdan isimleri yazmak istiyorum), 3. ve 4. parçalarda usta li shek lin hareket ediyor. expanding into emptiness [boşluğa yayılmak] isimli parçalarda küçük kalbim büyüyor.

    ne olduğumuzu bilmiyorum ama bazen sahiden yalnızca bundan ibaret olduğumuzu düşünüyorum. madde var ve hareket ediyor değil. hareket yavaşlayınca ve durunca maddeleşiyoruz, bedenimiz görünür oluyor. kanıtı.
  • yoksunluğunda insanı çürüten aktivite.
  • bir edip cansever şiiri.

    bu evde kim oturur?
    kim süpürür bu bahçeyi?
    oldum olası
    akşamları ateş yanar kapısında.

    kimler şarkı söyler içinde?
    soyunur, giyinir,
    yemek pişirir her gün,
    çarşıya çıkar?

    bir de ağaç vardı önünde
    kiraz ağacı,
    her yaz kirazlanadurur
    bıkmadan.
  • "bulunduğu yeri terk etmek isteyen insan mutsuz insandır" diyordu woolf.

    hareketin nedeni olumlu sebeplermiş gibi görünse de asıl hareketi başlatan olumsuz durumlardır. kaçmak için hareket ederiz. bulunduğu yerde sorunu olmayan hareket etmez.
  • cahit sıtkı tarancı'nın, seyahatnamem sayabileceğim şiiridir. cahit sıtkı açısından kendisini içi ölmüş bi insan olarak anlatan milli eğitim öğretmenlerine kapak niteliğindedir. bugüne kadar bahsi geçmemesi ilginç.

    müzeden hoşlanmam,
    mezarlıkta işim olmaz,
    çarşı pazar dururken,
    nerde hareket ben orda.

    yolda olmalıyım yolda!
    yeni bir zafer attığım her adım.
    vapur mu tren mi kalkmalı
    ben biner binmez.

    es rüzgar es!
    dönsün yeldeğirmeni!
    yelken rüzgarda yelken olur;
    bahar gelse gelse rüzgarla gelir.

    kadın raksederken güzeldir,
    bayrak dalgalandıkça,
    deniz köpürdüğü zaman,
    insan ihtirasla yaşarken.
hesabın var mı? giriş yap