• garip bi şekilde izlerken çok güldürten ama yokluğunu çok aratmayan dizi. kesinlikle underrated
  • bugün bir heves 3. sezonu bitirip 4. sezonun onay almadığını öğrenmek..
    (bkz: umut sarıkaya tipi mutsuzluk tanımları)
  • penny'nin felaket hastasıyım.. o tombiş yanaklarını mıncırıp, maviş gözlerinin içine bakarak "penny, will u marry me?" diyesim geliyor..
  • ekranların en komik dizisi ilan etmek istiyorum kendisini. ekibin müthiş uyumu, hiçbir esprisi ıska geçmeyen harika senaryosu ve müthiş karakterleriyle dizi modern family'nin klasik sit-com formüllerini, the office'in artık çok alıştığımız mockumentary havasını, the big bang theory'nin nokta atışı mizahını geride bırakıp yükseklere çıkıyor bence. özellikle ikinci sezonda çok havaya girdiler, karakterleri çok iyi özümsediler ve harika fikirlerle dolu senaryolarına arrested development misali sadece o hafta gelenlerin değil, dizinin tüm bölümlerini izleyenlerin anlayabileceği manası "aramızda" espriler yerleştirmeye başladılar. (örneğin penny'nin annesinin geldiği bölümdeki en la face esprisi) resmen ben kült olacağım, takip edin beni der gibi bağırıyor. geçen sezonun aksine artık mis gibi bir yayın günü ve saati olduğundan rating'leri da maşallah şahane gidiyor. böyle giderse abc'nin diğer sleeper hit'i (herkesin çok konuşmadığı, ama iyi izlenen dizi) the middle ile birlikte uzun yıllar bizimle olur.

    penny rolünde döktüren casey wilson aynı zamanda bir senaryo yazarı ve birkaç senaryosunu sit-com ve film olsun diye hali hazırda satmış durumda. merakla bekliyorum. ekipte herkes o kadar başarılı ki, zachary knighton zayıf halkalıktan bile kurtuluyor zaman zaman. izleyin izlettirin.

    bir de günümüz dizilerinin pek başaramadığı, ama eski zamanlarda beni amerikan dizilerine bağlayan bir şeyi çok güzel beceriyorlar. jenerik öncesi sahneleri coşkulu jeneriklerine öyle güzel bağlıyorlar ki, kalan 20 dakikalık bölüme acayip ısınmış ve havaya girmiş başlıyorsunuz. bu aslında çok önemlidir seyirciyi en baştan bağlamak açısından. bu da bir artıları olarak buraya not düşülsün.

    edit: veee bu entry ile aynı gün dizi full season siparişi aldı. mutluyum, mutluyuz, mutlu olun la!
  • göründüğünden çok daha altı dolu dizi. evet, amerikayı yeniden keşfetmiyorlar. ama bu diziyi hikayeleri için değil, karakterleri için izlemeniz gerekiyor. hikayeler çok güçlü olmuyor, fakat karakterlerimiz öylesine iyi yazılmış ve öylesine iyi oynanmış ki, onların başlarına gelenlere reaksiyonları üzerinden dizi kişilik kazanıyor. ve söz konusu karakterle kafamızdaki kalıpları yerle bir ediyorlar. en salak karakter dalga konusu olmuyor, eşcinsel karakter kesinlikle efemine değil ve eşcinsel kimlikle özdeşleştirilen "kibarlık" ve "metroseksüellik" ve "kadınsal şeylerden hoşlanma" unsurlarından hiçbirini üzerinde taşımıyor. hatta tam tersi, dizinin en erkeksi tipi zengin-başarılı-yakışıklı brad bu özellikleri üzerine alıp yine de çok eğlenceli bir evli erkek portresi çiziyor. zenci olması ve zenciliğinin asla bir politik amaca hizmet etmemesi (token dediğimiz olay) üstüne tuz biber. dizi, karakterler kalıplarını tanıdığımızı zannettiğimiz anda bizi ters köşeye yatırıp kafamızdaki önfikirleri ters yüz ederek yeni insanlar sunuyor bize. bunu çok hızlı akan, son derece komik olan diyaloglarla yapıyor üstelik. olayların klişe ya da "klasik" olması bu noktadan sonra sorun teşkil etmemeli.

    --- spoiler ---

    son yayınlanan "the st. valentine's day maxssacre" bölümüyle parlak yayın hayatının en iyi örneklerinden birini verdi. bu bölümde, how i met your mother'ın yıllardır yaptığı gibi ortaya bir teori atma ve onun üzerinden hikaye çıkartma işine girdi bu hafta "ayrılma penceresi" ile ve çok tahmin edilebilir bir yöntemle çözümledi hikayesini. takılmamak lazım. jane'in sürprizlere verdiği tepkiler on kere başa sarılıp her seferinde acayip güldürdü mesela. gittikçe daha da şabalak bir karaktere dönüşen alex (yazarların biraz dikkat etmesi lazım bu konuya, iyice karikatüre dönmeye başladık) yaşadıklarıyla yine diziye eğlence kattı. dünyanın en "charming" erkeği olabilecek james wolk tarafından oynanan grant ile max'i sonunda bir aşk hikayesinde izlemeye başlayacağımızın da müjdesini aldık.

    ama bölümün tartışmasız en parlak anı (ya da tartışalım, jane'in brad'e çığlıklar eşliğinde attığı dirsek gördüğüm en iyi fiziksel komedi örneklerindendi) uçmuş gitmiş brad'in ekibi friends ekibiyle karşılaştırdığı sahnede yaşandı. zaten her "arkadaş grubu" komedisi ister istemez friends ile karşılaştırıyor ve ister istemez benzer hikayelere el atıyor, ama kendileriyle böyle dalga geçebilmeleri muhteşemdi:

    seksi bacaklarıyla limuzini durduran kafası güzel brad ve jane arabaya binip arkadaşlarının yanındaki yerlerini alırlar. brad dave'i görür.

    brad: hey, ross!

    alex'i işaret eder.

    brad: rachel!

    penyy ise pheobe olur. vee max "fat joey" olarak etiketlenir. jane ise "don't patronize me monica" azarlamasıyla kim olduğunu görür.

    --- spoiler ---
  • 4. sezonu iptal edilmiş olan dizi. amerikalıların ne kadar et beyinli olduğunun göstergesi. o kadar gerzek diziyi izleyip baş tacı yaparlar güzelim diziyi kaldırırlar. sinirlendim.
  • yeniden başlamanın her zaman aynı keyfi verdiği dizi. keşke bitmeseydi. her karakter çok güzel, eğlenceli,uyumlu. *
  • başlığın içeriğini görünce
    ''ulan ne fesat herifmişim'' dediren dizi imiş
  • iptal haberi yüreğime ateş gibi düşen dizi. muadili bir çok diziden iyiydi ve süper referansları vardı. her şeyi geçtim max vardı neden iptal ettin abc?!!*
  • abc'nin iptal ettiği harika komedi. usa kanalına geçme durumu varmış.

    http://www.hollywoodreporter.com/…dings-body-520886
hesabın var mı? giriş yap