• 74 doğumluyum.
    23 nisanlarımın çocukluk hatıralarında kalacak güzel bir insandı.
    güzel zamanlardı o günler.
    şanslı çocuklarmışız.
    nur içinde yat halit amca…
  • asıl mesleği hakimlik ve sonrasında avukatlık olan, türk televizyon ve radyosunun trt'nin joker adamı sunucu-spikeri. herkesin sevdiği, saygı duyduğu insanlar vardır ya, halit kıvanç o insanlardan biriydi.

    sahnede adeta bir şovmen, maç anlatımı ise tadına doyulmazdı. boks maçından, futbol maçına, pazar eğlencesinden, yarışmaya, çocuk programından, haber programına görevini en başarılı şekilde ifa etmiş trt'nin koca çınarıydı.

    tarafsız spor yazarlığı, yorumculuğu ise eşi benzeri görülmemiş bir örnekti. cenk koray ile karşılıklı yaptığı programları izlemek büyük bir şanstı. türkiye'nin gülen yüzüydü.

    puskas, pele'ya kadar futbol dünyasında hemen hemen tanımadığı kimse olmayan gazeteciydi.

    macarların ünlü yıldızı ferenc puskas ile tuvalette, yan pisuvarda ihtiyacını giderirken tanışıp röportaj yaparak ne kadar mahir bir spiker olduğunu göstermiştir.

    1958 dünya kupasında kimsenin yüzüne bakmadığı, fakat o kupada yıldızı parlayan 17 yaşındaki pele ile yaptığı röportajla ismini dünyaya duyurmuştur. pele ise kendisine "sinyor istanbul" ismini takmıştır.

    bir önceki 1950 dünya kupasına maddi imkansızlıklar ve dişli rakiplere rezil olma korkusuyla katılmama kararı alan türkiye'nin ilk katıldığı 1954 dünya kupasını yazmakla görevli olarak gönderdiği ilk spor spikeri 29 yaşında henüz 2 yıllık spor spikeri olan halit kıvanç'tı.

    1966 dünya kupasında akreditasyon problemi yüzüne maçı türkiye'ye radyodan telefonla anlatarak bir ilke imza atmıştır. fifa dünya kupasını televizyonda anlatan ilk türk spikerdir ve bir sene kadar ingiliz yayın organı bbc'de çalışmıştır.

    türk radyo televizyonunun, basınının beyefendisiydi. trt televizyonu adeta o ve arkadaşlarının kucağına doğmuştur. türk sporunun yaşayan efsanesine tanrıdan rahmet, sevenlerine baş sağlığı diliyorum.
  • en fazla 13 yaşındayım. yıllar önce ortaokulda verilen bir ödev için, ünlü biriyle röportaj yapmam istenmişti. oha bu nasıl ödev dediğinizi duyar gibiyim. ünlü dediysek devlet tiyatrosundan orta halli bir oyuncu, mütevazı bir yazar falan da oluyordu.

    dedemin arkadaşı olan halit kıvanç aklıma geldi. dedemlerin yazlığına gittiğimde birkaç kez kendisini uzaktan görmüştüm, iki-üç kez tokalaşmışlığım var o kadar. dedemle de o kadar samimi değiller. yazlık komşuluğu işte. babama söyledim, olmaz oğlum koca halit kıvanç'ı bir ortaokul ödevi için rahatsız mı edeceksin dedi. anneme söyledim saçmalama dedi, git şu yukarıdaki tiyatroya bul birisini dedi. ben de gizli gizli dedemi aradım. anlattım durumu kabaca. dedem de beni çok sever, hayır diyemezdi. aramış halit kıvanç'ı anlatmış durumu. hay hay buyursun gelsin demiş halit abi. baya bi şaşırmıştım. ayaküstü birkaç sohbet edeceğiz zannettim fakat öyle de değilmiş. bir haftasonu sabah saatinde kışlık evine, kahvaltıya davet etmiş beni.

    elime ses kaydı yapan takoz gibi bir teyp ve kağıt kalem alıp gittim o sabah halit abi'nin evine. beni müthiş sıcak karşıladı. kahvaltı sofrasına buyur etti, bir güzel yiyip içtik. evini gezdirdi biraz. bu arada sabahın kör saati olmasına karşın müthiş şık giyinmişti. sonra beni arka taraftaki bir odaya aldı ve küçük kare bir masaya karşılıklı oturduk. masaya teybi koydum ve kayda bastım. toplam 4 soru sordum fakat bu sorulara yarım saati aşkın cevaplarla titizlikle yanıt verdi. sanki sözleri gazetede yayınlanacakmış ciddiyetiyle konuşuyordu. yüzünden tebessüm eksik olmuyordu bir yandan da.

    röportaj bittiğinde elimi sıkarak tekrar içeri geçtik. bana iki tane kitap hediye etti. biri kendi kitabı hatta. ismime özel imza attı. biraz daha lafladıktan sonra kapıya kadar geçirdi ve uğurladı.

    şimdi şöyle bir düşünüyorum da; kaldı mı böylesine insanlar medya camiasında...

    hayatında daha önce hiç tanışmadığı bir ortaokul öğrencisini, haftasonu sabahı grand tuvalet karşılayıp kahvaltı sofrasına buyur ettikten sonra, saçma sorularıma müthiş bir ciddiyetle yanıt veren, komplekssiz ve enfes bir kişilik.

    o röportajdan tek bir sözü beynimde saklanmış. "yanında muhakkak kağıt kalem taşı. daha sonra bir şekilde hatırlaman gerekecek her şeyi o kağıda yaz. beynin eskiyeceğine kağıtlar eskisin."

    dolayısıyla sınıfta 100 çeken tek öğrenci bendim. ömrün uzun olsun halit abi..
  • 1925 doğumlu istanbul fatih çocuğu. okumayı 5 yaşında söküp, 6 yaşında ilkokula başlayan, pertevniyal lisesini birincilikle bitirip, ilk tercihi istanbul üniversitesi hukuk fakültesini kazanan , 6 yılda okulu bitirip , önce savcılık sonra hakimlik sınavlarını veren genç delikanlı. bunları yaparken de, fenerbahçe spor dergisinde yazılar yazan çiçeği burnunda bir gazeteci adayı. gönlü gazetecilikte ama , 6 yılını verdiği okul ona mesleğini yap diyor. stajyer avukatlık yapıyor, ilk davası, boşanmayı kazanıyor. yedek subaylığında bile askeri hakim kurası çekiyor, ilk adaletini burada dağıtıyor. 1949'da devlet memurluğuna baş vuruyor. diğer taraftan trt istanbul radyosu sınavlarını da kazanıyor. derken 1951'de adalet bakanlığı ilk tayin yeri olan gaziantep savcı yardımcılığına atıyor. çok değil, 1 ay sonra bir tayin daha. diyarbakır hazo nahiyesi (kozluk ilçesi) hakimi...

    katırla iki günlük yolculuk ve hazo'ya merhaba. küçük bir tur atar hazo'da.
    bir bakar, kendinden başka bıyıksız erkek yok. salar pala bıyıkları, hazolu gibi bir hakim oluverir.. tez canlı bir hakimdir. ilk veya ikinci celsede dava sonuçlandırır, hem de tam adaletle. 1952 olur. doğu ağır gelmez de gönlündeki ağır basar. cızırtılı radyosunda dinlediği haberleri o okumak ister. hatta makam masasında provalar bile yapar. gazeteci veya haberci olmak artık idealidir. basar istifayı, döner istanbul'a .

    1952 kışında o tatlı sesiyle trt'ye merhaba der. memur defterindeki vesikalık fotoğrafı ilk resimdeki avukat cüppeli resmidir. bir hafta içine iki provayla mikrofon başına geçer. o geçiş, o tatlı dili, o kadife sesi, istanbul ve daha sonra bütün türkiye ilk kez böyle duyar.

    budur hayatından bir kesit.. işte o adalet dağıtan genç hakim bugünün duayen spikeri, usta sunucusu olur. halit kıvanç...

    saygı, sevgi ve özlemle...

    görsel

    *debe editi: lösemili çocuklarımızı unutmayalım. ayda 2 paket sigara parası..*
  • halit kıvanç sadece türkiye’nin değil dünyanın da en büyük gazeteci, sunucu, spiker, radyocu, televizyoncu ve yazarlarındandır. kendisinin sunuculuk ve spikerliğine yetişemesem de doksanlarda kendisini televizyonlarda görebilen bir çocuk olarak kendimi şanslı sayıyorum. çocukluğumdan bir anı olduğu için kendisinin bendeki değeri büyüktür. çocukken ne zaman televizyonda kendisini görsem sebebini bilmediğim bir şekilde içimi bir neşe, sevinç, huzur, mutluluk kaplardı. saygılı, vizyonlu, kibar, hoşgörülü, centilmen, klas ve daha fazlasıydı. sanıyorum yaşayan son istanbul beyefendisiydi. istanbul türkçesine hakim o muhteşem üslubuyla dinleyenlere de izleyenlere de keyif veriyordu. alanında yetkin çok büyük bir ustaydı. duayen kelimesinin evrendeki karşılığıydı halit kıvanç. kendinden sonra gelen tüm kuşakları etkilemiştir üstad. papa ve futbolcu pelé’yle ilk röportaj yapan, dünya kupasını sunan ilk türk gazeteci olarak da tarihe geçmiştir. dünya kupası ve olimpiyat oyunları deyince büyüklerimizin ilk aklına gelen isimdir. o eski radyo yayınlarına, dünya kupası ve olimpiyat oyunları anlatımlarına, siyah beyaz televizyon programlarına yetişemediğim için hayıflanırım. yaşama veda haberini öğrenince sanki yakınlarımdan birini kaybetmiş gibi üzüldüm. öyle severdim üstadı. şu yaşıma kadar halit kıvanç hakkında ne basın ve medyada ne de çevremde olumsuz bir şey duymadım. neredeyse bir asırlık bir yaşamda üstelik de türkiye’de böyle bir prestij kazanan kimseyi hatırlamıyorum. öyle güzel bir insandı..

    üstadtan geriye sayısız televizyon programı, radyo yayını, kitaplar, ödüller ve daha fazlası kalmıştır.

    halit kıvanç yaşama veda ederken ülkemizde pek çok kişinin çocukluğunu ve ilk gençliğini de yanında götürmüştür.

    ışıklar içinde uyu büyük usta..
  • allah gecinden versin de halit kıvanç'ın cenazesine pele gelmezse büyük şerefsizlik yapmış olur. adam 70 yıldır pele anlatıyor.
  • onca dopingçi sporcunun, tek başarısı spora siyaset katmak olan adamın ismi spor komplekslerine verilirken; halit kıvanç gibi bir değerin adı da bir tesise, en azından bir salona, ufacık da olsa bir sahaya falan verilsin. bir zahmet adam hayattayken yapılsın bu da.

    eğer var da ben bilmiyorsam cehaletimi mazur görün. sayenizde cehaletimi kapatmakla kalmam, böyle bir şeyin varlığını duyup mutlu olurum.
  • şimdi radyodan onu dinliyorum. güney afrika'da oynanan son dünya kupası ile ilgili yorumlar yapıyor, eski dünya kupası oyunlarından hatıralar anlatıyor.

    sözlükte kendisi hakkında onca entry girilmiş. hepsi olumlu, hepsi övgü dolu... 40 yıldır göz önünde bulunacaksın. ama bir tane bile hakkında eleştiri yada kötü laf olmayacak. meslekte başarı, hayatda başarı böyle bir şey olsa gerek.
  • ekşi sözlükte adına toplu entry girilmemesi gereken adam. bu saatten sonra, son nefesini verdiği güne kadar günlük bir ya da iki entry girilebilsin adına...

    sabah sabah üç dört tane entry görünce tırstım valla...
  • şu adama bir laf daha söyleyeni çarparım. adam jorge luis borges'i biliyor lan! kendisine zaten saygım vardı. ama şimdi benzersiz olduğuna eminim. kaç sunucu bilir borges'in kör olduğunu? bırak kör olmasını, borges kimdir bile bilmezler. çünkü adamın cümleleri facebook ve twitter'da dolanmıyor. ondan dolayı bilmezler.

    saygılar halit abi.
hesabın var mı? giriş yap