• uzaktan akrabamiz olmasindan kelli, kebabi ve coban salatasiyla buyudugum, tekel caddesindeki kasap dukkaninda kebap yaptigi ve insanlarin kebabi tezgah uzerinde, alip disarida yedikleri gunleri hatirladigim sevimli, agir siklet amca. isi ne kadar buyuturse buyutsun, ne kadar ust duzey devlet gorevlisi, artist, sarkici burada yemek yerse yesin, karsiyaka'dan, mahallesinden kopmadi. bu kenar semtle (artik merkez oldu gerci) ozdeslesti ismi. simdi de oturdugu evin altinda dukkani. kebabinin tadi hic degismedi, etini nasil terbiyeledigi bir sir olarak kaldi ve kalmaya devam ediyor. onceleri yalnizca kebap ve salata yapardi. sonra lahmacun da satmaya baslamisti. ama kebaptan sasmamak lazim yine de. ben en son 3-5 sene evvel ugramistim, eski tadi alamamistim. damak zevkimin degismesine yormustum, yormak istemistim. kucukken kimi arkadaslarim burada ciraklik (anteplice deyisle $eerdlik) yaparlardi, cocuklara biraz sert davrandigini soylerlerdi ama o zamanlarda cirak dedigin "eti senin kemigi benim" anlayisiyla teslim edilirdi ustaya.
  • sabah uçaktan inince davarın malın içinde büyümüş olmanın sabah et yeme alışkanlığı getirmesinden mütevellit,
    kalktım çağdaş imama gittim
    bi koşturmaca bi hengame bi yanda tepsilerle patlıcan soyanlar bi yanda leğenle domates ayıklayanlar meğer isem öğlende oraları ana baba günü olacağından dolayı ağır bi hazırlık var imiş,
    şöyle bi patrona baktım,
    peşin satanların bütün hengamesiyle masasına kurulmuş patırtı kütürdü olmadıkça monitörün arkasından önüne bakma gibi bişeyi yok,
    sabah 10 buçukta altı ezmeliyi yedim bi de ayranla suya 20 kağıt verdim, garsonun hani bana bakışının kenarından sıyrıldım çıktım.

    öğleden sonra yemeğini de cem aslanın tavsiyesiyle hacı halilde yeme kararıyla atladım taksiye hacı halile doğru gidiyoz,
    taksici başladı anlatmaya hacı halili:
    " bunun parada pulda gözü yoktur. ha desen ki kötü yaptığından para etmez, değil, bi gidersin garnizon komutanı bi gidersin vali masada, ben bu mahallede büyüdüm, bu sabah 5 dedim mi ayaktadır. gider her kasaptan ikişer üçer kilo etin en güzel yerini alır gelir. belediye çarşıdan yer verdi, gitmedi. dükyanın karşısı okuldur. öğlenleri gel, öğrenciler kuyruk olur belki 200 tane lahmacunu para almadan dağıtır..."

    dükyanın önüne geldik, elinde tornavidayla kapıyı tamir ediyodu, eliyle gel işareti yaptı biz taksiciyle girdikten sonra kapıyı kapattı saat 16.00. son müşteri olduk böylece. istanbuldan geldim ben dedim, hoşgeldin dedi. salata geldi küşnemesi geldi kıyması geldi, yedik içtik. şahane, kalktık hesaba gittik. kaç lira dedim.
    sen son müşterisin borcun neyin yok dedi
    ısrar ettim. almadı
    antepli gibi baktı tamam dedi
    arguvanlı gibi baktım bunu yanına komam dedim. çıktım.
  • ne yolu tarif eden bir ok ne de tabelası vardır, biliyorsan gidersin. bir de salatayı kaşıkla yemek gerekir sulu sulu...
    resmi ismi de ömer kebap salonudur. resmi adresi mithatpaşa mahallesi. öcükoğlu sokak no4 gazianteptir. hani yolunuz düşerse adres ekşisözlükte var, içiniz rahat olsun diye deyiverdim.
  • halil usta gerçekten de kebapta ulaşabileceğiniz son nokta olarak görülüyor ve ordan sonra hiç bir etten yerken bu kadar zevk almanız mümkün değil. masaların asla ayrılmadığı ender yerlerden biri. gittiğinizde g.antep valisi bile orada masa ayıramaz.
  • cok ilginc bir baslik bu. adamlar geliyor. mekana sayiyor sovuyor sonra da diyor ki "cok daha iyi mekanlar var antepte". ya anladik halil usta kotu, gaziantep'te cok daha iyi mekanlar var onu da anladik. tamam da arkadas hangi mekanlar daha iyi. hangileri lan bundan iyi olanlar. sanki burayi okuyan herkes kirk yillik gaziantep'li. madem daha iyileri var yazsana o zaman. kirk yilda bir is guc icin gunubirlik gelen buralari bilmeyen adamda gitsin yesin icsin sebeplensin.
  • yolum antepe düştü dedim kebap nerde yenir. dediler halil usta. dedim nerde bulacaz bu mekanı, dediler zeugma müzesine git orda sor birine sana tarif ederler. müzede dolmuşta indim, yürüyorum. bu ne lan dedim gittikçe ara sokaklara girdik yanlış olmasın, bir daha sordum aynı yeri gösterdiler. baka baka gidiyorum, halil usta olduğun sandığım kişi "gel gel, doğru geldin" dedi. içeri girdim salata bir harikaydı etle aram yoktu o yüzden bu övülmeye doyulmayan etlere dair bir şey diyemeyeceğim ama hesap ödemeye gittiğimde yaşadığım şu diyalog hep aklımda kalacak.

    ben: borcum ne kadar
    halil usta: hasan, ismail, mehmet (benim masayı getiren elemanı arıyor sandım)
    ... (eleman biraz gecikti)
    halil usta: hadi bu sefer benden olsun bu, afiyet olsun
    ben: ama
    halil usta: helali hoş olsun (bu arada eleman gelmişti, nazikce işine dön işareti yaptı)
    ben: buraya ilk kez geldim belki de bir daha gelme fırsatım olmaz
    halil usta: ne güzel ikramımız olsun, daha iyi ya
    ben: ama
    halil usta: afiyet olsun
    ben: allah razı olsun, sağlıcakla..
  • google earth'e zeugma müzesi yazıyorum çıkmıyor, kebapçı halil usta yazıyorum çıkıyor. gerisini siz düşünün.
  • arkadaşlar küşleme dediğiniz et her koyunun sırt kısmında bir avuç kadar bulunan sinirsiz yumuşak löp etten ibarettir. bu kadar meşhur olmadan önce arzı talebi kolay karşılıyordu ama şu anda tüm mekanlarda o kadar küşleme etin servis edilebilmesini karşılayabilmesi için belki de günlük kesimin onlarca kat fazla olması gerekir , yani mümkün değildir. muhtemelen küşleme diye yediğiniz et güzelce terbiye edilmiş inciktir.
  • antepe gitmek için başlı başına bir sebep olan lokanta.

    insanın eli ekmeğe değmeden kaç tabak et yiyebilir? çocukları korkutmamak adına kendimden örnek vermiyorum...
  • hardcore kebap yapar. gerçi inceden puştluk vardır. misafirinizle gittiğinizde kapıda hesabı istersiniz "sen bilirsin abi" der, zan altında bırakır adamı.
    bilirsin hesap 40 ytl, 50 uzatırsın; misafir var diye yanında para üstü vermeye yanaşmaz, sen de isteyemezsin misafirin önemli birisiyse...

    ama güzel kebap yapar. harikualde hatta. yiyebileceğinizin en iyisi.

    (bkz: açık konuşuyorum)
hesabın var mı? giriş yap