• cekilen ilk renkli turk filmi.
  • tarihsel önemi yedi kez, sponsor geyiğini de katarsak sekiz kez yazıldığına göre (saydım) artık biraz da filmin kendisinden bahsedebiliriz sanırım.

    film, harika bir oyunculukla* sunulan gül adlı dokumacı genç kızın ısparta'da bir başına ve parasız kalmasıyla ekseriyetle kötü insanlardan müteşekkil bir dünyada ayakta durma çabasını anlatıyor. zengin piçleri, sömürücü teyzeler, çıkar ilişkileri, kıskançlıklar şu bu derken, sömürülmekten, aldatılmaktan, tacizden, tecavüzden, yalanlardan, kendine insan muamelesi yapmayanlardan falan diyar diyar sürgün olup kaçışını izleriz. alttan alta varoluşçu bir şeyler de kıpırdar filmde.

    kişisel beğeni, çok öznel bir mesele ama yine de filmle ilgili yergilere pek katılmıyorum zira özellikle eski filmlere bakışta güncelden kopamayan bir yan oluyor bazen. 53 yapımı bir film demek, ilk gerçek sinema filmimiz sayılan kanun namına'dan bir yıl sonra yapılmış demektir. eleştirilerin odağındaki muhsin ertuğrul sinemanın tek adamı olarak uzun yıllar kofti filmler yapmış olduğu için (ki bence bu da biraz ideolojik geyikler sonucu akademisyen abartması. bataklı damın kızı aysel'den itibaren gayet de izlenir filmleri var) bu filme karşı da benzer önyargılar oluşmuş olmasına şaşırmıyorum.

    teatral sinemadan pek hazetmem (ki muhsin ertuğrul'un alameti farikasıdır) ancak bu film bir sinema filmidir. sondaki didaktik tirada rağmen, senaryoda erkeklerin et peşinde koşmaktan başka derdi olmayan, libido şelalesi kötü varlıklara indirgenmesine rağmen, taşradakilerin istanbul türkçesi konuşmasına rağmen, toplum mühendisliğinden örnekler izlememize rağmen bu film kötü bir film değil. bu saydığım özellikler kültürel çalışmalar şemsiyesinin altında toplanır ve bir sinema filmini değerlendirmek için tek boyutlu bir bakış oluşturur. hiçbir film gerçekçi olmak zorunda değildir. uzaylıların ingilizce konuşması film izlerken nasıl eğreti durmuyorsa, taşralıların konuşma şekli de durmaz. filmin evreni gerçekçilik/gerçeğin mükemmele yakın temsili üzerine kurulmamışsa sorun yok. bu filmde de öyle bir dert yok, bu idealizm kokan bir film, toplumsal gerçekçilik değil.

    uzak/orta/yakın çekim kullanımı, sovyet ve alman sineması etkisi, kamera açıları, ışık (ki özellikle taşra sahnelerinde çok iyi), taşra/büyük şehir/mahalle, şehir/doğa, zengin/fakir ayrımları, harika oyunculuklar falan derken teknik hatalar göze batmıyor bile, batsa da sorun edecek bir şey görmüyorum. uzun metraj her filmde hata bulunur ve şahsen bu insanları neden rahatsız ediyor anlamıyorum. filmin mükemmellik temelli bir vaadi yoksa bu bir sorun değildir. öyle olsaydı deneysel sinema diye bir şey olamazdı. haydi hoşça vakit geçirme amaçlı film izleyenler neyse de sinemaya biraz daha yakından bakmak isteyenlerin mutlaka izlemesi gereken bir film, iyi de bir film.
  • 1953 tarihli bir muhsin ertugrul filmi.
  • sadri alışık ve suna pekuysalın oynadığı, muhsin ertuğrulun yönettiği ilk renkli türk filmi
  • o olanakla etrafı, galata köprüsünü, taksim meydanı'nı yeni cami'yi, kadıköy'ü rastgele çekse imiş çok daha güzel bir eser bırakırmış diye düşündüren yapım.
  • 1953 yapımı film halkın kadına bakış açısını konu edinmektedir. halıcı kız güzel bir köylü kızıdır ve film boyunca erkekler onu mikmek ister.
    kısıtlı kaynakların heba edilmesine örnektir. muhsin ertuğrul ve diğer tüm abartılmış cumhuriyet bebeleri cumhuriyet değerlerine sığınıp hiçbir iş yapmamayı adet edinmişlerdir.
    insanımızda yetenek var, oyunculuğa diyecek yok, ancak yönetmenin rezaletine ve eser seçimine diyecek çok. 23 yıl önce çekilen all quiet on the western front ile karşılaştırdığımda biz yine bugünlere iyi gelmişiz diyorum.
  • muhsin ertuğrul'un bir daha film çevirmemesine vesile olduysa türk sinemasına çok sey kazandırmış olan film.
  • başarısız olduğu için yönetmen muhsin ertuğrul’un son filmi olmuştur...
  • ykb'nin iyi sahip cikmasi nedeniyle 70'lerin yerli filmlerinden bile capcanli renklerle piril piril seyredebildigimiz film. çok sıkıcıdır ama sadece 50 sene evvelin istanbul'unu renkli olarak gormek icin bile seyredilebilir. aysel gurel, altan karindas gibi asina oldugumuz bircok tiyatro oyunculari da gozukur.

    ilk renkli filmimiz degildir, ticari olarak gosterime giren ilk renkli filmimizdir.
  • ilk renkli türk filmi olmasına rağmen halktan beklediği ilgiyi görmemiş film. yanlış bilmiyorsam ilk gösteriminde yuhalanmış ve kısa sürede gösterimden çekilmiş.
hesabın var mı? giriş yap