• haikyuu!! ile ilgili bilgi:

    ilk bolumu 6 nisan 2014'te cikan bu guzide serimiz seviye olarak bir hajime no ippo, bir slam dunk oldu simdiden gozumde. kuroko biraz bok yiyebilir yaninda fjsdkfjsd.

    http://hatsuyuki-fansubs.com/…_-_01_release_pic.png

    esas oglanlarimizdan biri olan hinata voleybolu cok sevmektedir fakat gittigi ortaokulda voleybol klubu sadece kendinden olusmaktadir. arkadaslari, hinata'nin hatiri icin ara sira onunla voleybol oynamakta fakat bu yetersiz kalmaktadir. orta sonda ciktigi ilk ve son turnuva macindan sonra hikaye liseden devam ediyor. hinata, eskiden guclu bir takim olan fakat diger takimlarin artik pek de korkmadigi 'karasuno' lisesine giriyor. ayni zamanda orta okulda ciktigi tek macta malup oldugu dogustan yetenekli kageyama da karasuno'ya geliyor.

    hinata icin korkak, pozitif, caliskan diyebiliriz.
    kageyama icin de korkutucu, notr, hirsli.

    http://otaku-streamers.com/…255ap20140220062049.jpg

    hikayemiz buradan sonra ilerliyor. serinin cizimleri muazzam, arada watercolour/ink falan da giriyor. muzikler muazzam. seslendirmeler muazzam. karakter cesitliligi muazzam. espriler muazzam. pacing muazzam. bir suru takim var ve hepsinin karakterleri duzgun, ozene bezene cizilmis. cizim tekniklerinde bati havasi da var biraz bence.

    seri toplamda 25 bolum olacak. su anki hiza bakilirsa 25 bolumde bitecek gibi ama gonuller bitmesin, 2. sezon da olsun istiyor. bu kadar kaliteli is cok nadir geliyor. hele bu haftaki(15. bolum) bolum ippo'nun en kaliteli bolumlerinden biriyle ayni seviyedeydi bence. bolum boyunca guldum.

    izlemeyen kalmasin.
  • serinin başladığı günden beri güncel olarak izleyen biriyim. lakin geçenlerde artık bekleyemediğini fark ettikten sonra mangasını silip süpürdüm ve sonuç olarak diyeceğim ki, mükemmel ve ötesi!

    spor animelerine bayılan biri olarak, eğer listemde sıra vermek istesem 2. sırayı çok rahat alır(hatta 1.sırayı da alabilirdi fakat hajime no ippo üstüne tanımıyorum).

    anime çizimleri, her anı size yaşatabilecek derece de aşırı kaliteli diyebilirim. özellike oikawa'nın bir servisi vardır düşman götüne.
    karakterlerin seslendirmesi, oyun anındaki tonlamaları da aşırı hoşuma gidiyor. özellikle koç ukai'yi seslendiren sanatçının vefat etmeden önceki son seslendirmesini hâlâ iliklerimde hissedebiliyorum. volleyball is a sport where you're always looking up!

    öncelikle, animede karakterlerin yaşantısı, karakterleri(kişisel özellikleri, olaylara olan bakış açıları vs.) ve gelişiminin ilmek ilmek işlenmesi; izleyicilerin karakterler ile duygusal bağ kurmasına sağlam bir altyapı hazırlıyor. bu da insanların karakterlerde kendini bulmasını kolaylaştırıyor ve ona daha da yakınlaştırıyor.

    bu serüvende, baş karakterlerimiz ise kageyama tobio ve hinata shoyo'dur.
    karakterlerimiz ilk olarak, okullar arası ortaokul voleybol turnuvasında karşı karşıya gelirler ve kageyama'nın takımı hinata'nın takımını tabiri caizse eze eze üstünden geçer. maçın ardından takımlar evlerine dağılırken, hinata kaybetmenin getirdiği yük ile kageyama'ya koşar ve onu bir gün yeneceğini söyler. sonra olaylar gelişir ve herkes olaysız dağılır.*

    ortaokul serüveni bittikten sonra lise serüveni başlar. hinata ve kageyama okul olarak birbirlerinden habersizce karasuno'yu tercih etmişlerdir. en büyük ezeli iki rakip artık aynı takımdaydı.

    karasuno, bir zamanın şaşalı kargalarıydılar fakat zamanla dönemin uçamayan kargaları olmuş bir okul idi. hinata ve kageyama'nın takıma katılmasıyla tekrar uçmaya çalışacaklardır.

    baş karakterleri konu dışı bırakırsak, hikayeyi güzel kılan çok fazla yan karakterleri de mevcuttur. hatta bazıları ana karakter olabilecek potansiyellere bile sahipler. hepsini derinlemesine sizin önünüze sunuyorlar ve ayrı bir sempati duymanızı sağlıyorlar. kimseye nefret ile yaklaşamıyorsun, olmuyor.

    son olarak, seride en sevdiğim durumlardan bir tanesine dikkat çekmek isterim: takımların yapısını ve oyun mentalitesini gösteren takım sloganları.

    karasuno: fly (uç)

    seijoh: rule the court (sahaya hükmet)

    date: iron wall of date (date'nin demir duvarı)

    johzenji: simplicity and fortitude (basitlik ve cesaret)

    wakunan: show us your tenacity (bize kararlılığınızı gösterin)

    shiratorizawa: irresistable force (karşı konulamaz kuvvet)

    tsubakihara: even small streams form strong rivers (küçük akarsular bile güçlü nehirler oluşturur)

    nekoma: connect (bağlan)

    sarukawa: keep standing up (ayağa kalkmaya devam et)

    inarizaki: we don’t need memories (anılara ihtiyacımız yok)
  • karakter inşası ve gelişimi açısından inanılmaz başarılı bulduğum anime/manga serisi. sadece ana karakterlerin değil bütün takımlardaki yan karakterlerin bireysel hikayeleri, hırsları ve kusurları var ve hepsi o ya da bu şekilde karakter gelişimlerini tamamlıyorlar. ve bu senaryoda o kadar güzel işleniyor ki maçlar sırasındaki geçmişe dönüş sahneleri ve karakterlerin iç diyalogları hiç sırıtmıyor. bir süre sonra maçları sonuçları için değil de tüm bu karakter gelişimi sahneleri için takip etmeye başlıyorsunuz.

    --- spoiler ---

    tabii ki bir sürü sahne var bahsedilebilecek ama özellikle şu video kageyama'nın ve genel olarak karasuno'nun ne kadar yol aldığını çok güzel gösteriyor.

    sezon başındaki gençlik kampında kagayema, atsumu'nun ona sürekli başkalarının isteklerini yerine getirmeye çalışan kişi anlamına gelen goody two shoes demesine takılıp kalmıştı. o zamana kadar hep kendini üstün görme huyu yüzünden eleştirilmiş olduğu için tam tersi bir yorum duymak kafasını karıştırmıştı haliyle. atsumu'nun anlatmaya çalıştığı şey kageyama'nın çok iyi bir pasör olduğu ama başkalarının sınırlarını zorlamamak adına kendi seviyesini düşürdüğüydü ki bu bir bakıma doğru. gerçekten de karasuno'ya geldiğinden beri herkes başkalarını onun paslarına karşılık veremediği için azarlamak yerine kendi paslarını takım arkadaşlarına göre ayarlaması gerektiğini söylüyordu kagayema'ya. sonuç olarak kagayema'nın ortaokulda çekilmez biri haline dönüşmesine neden olan kibri karasuno'daki takım arkadaşları sayesinde kırılmış ve bütün oyuncuların ortada buluşmasını sağlayacak bir yol bulunmuştu. ama kagayema'yı dışardan gören biri olarak atsumu, bu durumun onun yeteneğini ziyan etmek olduğunu fark etmiş ve kagayema'yı bir ikileme sokan o sözleri söylemişti.

    işte bu videoda da antrenmanlar sırasında yeniden karşılanması zor paslar atıp bağırıp çağırmaya başlayan kagayema'nın herkese patladıktan sonra yaşadığı pişmanlığı görüyoruz. çünkü her ne kadar takım arkadaşlarının onun paslarına karşılık verebilecek potansiyellerinin olduğunu bilse de bunu onlara nasıl anlatacağını bilemediği için ortaokuldaki o emir veren haline dönmüş olma ihtimali onu dehşete düşürüyor. sadece yüzündeki o pişmanlık ifadesi bile serinin başından beri gösterdiği gelişmenin bir kanıtı. burada tsukishima'nın yaraya tuz basar gibi “yoksa kral geri mi döndü” demesi ağzının ortasına kürekle vurma isteği uyandırsa da aslında tabuya dönmüş olan bu kral muhabbetinin sona ermesi için ilk adım oluyor. bu noktadan sonra karasuno'nun takım olarak bir sonraki aşamaya geçmek için hazır olduğunu görüyoruz çünkü o zamana kadar arkadaşlıklarının her birinin bireysel kusurlarıyla baş ederek kendilerini geliştirmelerine yardım etmesini izlemiştik. bunradaysa takım olarak daha iyi yerlere gelebilmek için birbirleriyle iletişim kurarak eleştiriye açık olmaları gerektiğini fark ediyorlar. bu hem kagayema'ya kendi yeteneğini geliştirmesi için aradığı fırsatı vermiş oluyor hem de diğer takım üyelerinin neler yapabileceklerini fark etmelerini sağlıyor. kral lakabıysa bambaşka bir anlam kazanmış oluyor.

    --- spoiler ---
  • çok iyi ya. inanılmaz bir şey olmuş. üç sezon toplamda 60 bölümü 2-3 günde bitirdim, bölümler akıyor resmen. bazı maçlarda heyecandan yerimde duramadım adeta. karakterler, komedi, heyecan, görsel kalite her şey var. uzun süredir gönül rahatlığıyla 10/10 verebileceğim tek anime oldu.

    --- spoiler ---

    oikawa nedeniyle sanırım aoba johsai maçları en eğlenceli maçlar oldu ama her şey bir tarafa 60 bölümün en güzel sahnesi kesinlikle tsukki'nin ushiwaka'ya bloğu bastığı sahneydi. önce tsukki'nin sevinişi sonra diğerlerinin ona katılması falan çok ayrı duygular yaşadım. ayrıca ilk bölümlerde itici bir şekilde tanıtılan tsukishima'nın gösterdiği bu karakter gelişimi de gerçekten takdire şayan. mangaka nerdeyse tüm karakterlerle inanılmaz işler yapıyor.
    --- spoiler ---
  • go go let's go let's go dateko gibi dile dolanan * bir tezahürat barındıran animedir.

    umarım ilerleyen bölümlerde karasuno için de böyle tezahüratlar bestelerler. oynadıkları rakiplerin seyirci desteğinin yanında bizimkilerin boynu biraz bükük kalıyor.
  • son günlerde baştan sona tekrar izlediğim en sevdiğim animelerden bir tanesi. yukarılarda pek çok olumlu özelliği yazılmış aslında ama izninizle bininci kez tekrar etmeden geçemeyeceklerimden bir tanesi karakterleri. sadece karasuno ve onun sınırları içindekiler değil, diğer tüm okullar ve onlara bağlı karakterlerin etkileri, gelişimleri, kurgu içindeki misyonları o kadar güzel bir şekilde veriliyor ki tek tek hepsi için geçiş töreni yapıp alkışlayasım, fanı olasım geliyor. benzer şekilde tek odaklı olmayıp tüm takımların dinamiklerinin, konseptlerinin, tarzlarının yansıması olayı çok daha keyifli hale getiriyor.

    bu animenin en güzel yanlarından bir tanesi de gerçekleri veya acı gerçekleri - ve hatta hayatın akışını - dramatize etmeden, ajitasyon yapmadan olduğu gibi verip ilerlemeye devam etmesi. eğlence, gerilim vb zıtlıkların ayarının iyi tutturulmuş olması ve bunların harika bir şekilde aktarılması. seviyorum. şimdi gözümü yeni sezona diktim.

    tüm açılış ve kapanış parçalarını sevmekle birlikte kendi en'lerimi de belirledim. benim için en iyi açılış parçası burnout syndromes'un fly high!! ' ı. en sevdiğim kapanış ise nico touches the wall 'ın mashi mashi ' si.
  • oldum olası insanların çocuklarına birilerinden etkilenip isim koymalarını anlayamamış biri olarak diyorum, japon olsaydım oğlumun ismini shoyo hinata koymama sebep olacak kadar çok sevdiğim bir manga/anime. hiçbir izlediğim dizi/film/anime haikyuu izlerken hissettiğim heyecanı yaratamıyor. yıllardır takip ediyorum, 31 yaşımda bile hala içimi kıpır kıpır ediyor izlerken. üstelik kargaların uçacağını bilmeme rağmen bu heyecan.* mangasının tamamlandığını öğrenmemle birlikte biraz buruk hissettim ama mangakasının başlayacak yeni işlerini tsukki gibi bekleyeceğim sabırla. yok mu bir panchi.*
  • her bölümüyle insanın içindeki spor* ve anime aşkını kabartan animedir. bu hafta yayınlanan bölüm*, baş karakterler hinata ve kageyama'nın muhteşem hızlı ataklarını ilk kez resmi bir maçta gösterdikleri 15. bölümden sonra en güzel bölüm olmuş gerçekten.

    haikyuu'nun bir güzel yanı da genelde spor branşlarıyla ilgili animelerde gördüğümüz ve bir süre sonra insanı kanser eden "karakterler önemli bir hareket yapmadan önce bütün hayatlarının gözlerinin önünden geçmesi" klişesini olabildiğince az kullanmasıdır. 23 bölümdür tempoyu düşürmeden, geçmişe gitmenin bokunu çıkarmadan, mis gibi maçlar izleterek devam ediyor. kalan iki bölümde de bunun değişmeyeceği kesin artık.

    --- spoiler ---

    son bölümde yer alan kısacık bir sahne de "neden anime izliyoruz?" sorusunun cevabı gibi resmen. öncelikle sahneye bakalım;

    http://www.youtube.com/watch?v=h7ecjam_w-y#t=904

    oyunun en gergin anlarından birinde ilk kez maça dahil olan bir oyuncunun hissettikleri ancak bu kadar güzel anlatılırdı herhalde. sahaya adımını attığı anda yüzüne doğru vuran o gerginlik dolu rüzgar, renklerin bir anda değişmesi, oyuncuların auralarının tamamen farklılaşması ve o ağır ortam. tekrar tekrar zevkle izlenecek bir sahne.
    --- spoiler ---
  • karakterleri çok çok iyi. olayların gelişimini gösterirken geriye dönmesi çok iyi. hem komik hem heyecanlı hem de samimi havasıyla insanı sarıyor olması çok iyi. 25 bölümü bir günde bitirmemek için zor tuttum kendimi.

    4. günde 3. sezona geldim sanırım.

    her şey çok iyi ama 4. sezonunun olmaması çok kötü. mangası hala devam ediyormuş. umarım yeni sezon gelir, çabuk gelir...

    bu arada çok iyi, demiş miydim?
  • 3. sezonun 6. bölümündeyim ve kesinlikle 3. sezonla beraber şunu diyebilirim ki, hajime no ippo, slam dunk ile birlikte gelmiş geçmiş en iyi spor animesi olarak yer alacaktır benim için.

    son olarak ike ike karasuno, ose ose karasuno.
hesabın var mı? giriş yap