• kurban olurum ya.
    bir ton insandan daha vefalı, daha saf.
    hach.. deyince gözlerim doluyor.
    hachiko a dog's story filminde de duygu bu kadar verilir, kopegin gozunden bu kadar gosterilir.

    edit: su yasima geldim babami aglarken gordugum ilk film.
  • heykeli dikilen köpek (hachiko)

    1924 yılında tokyo üniversitesi'nde görev yapan japon profesör hidesaburo ueno, küçük bir köpek yavrusu edindi kendine.
    profesör ueno, japonca'da ‘sekiz tane' anlamına gelen hachiko adını koydu köpeğine...
    beraberliklerinin sadece bir yıl süreceğini bilmiyordu. ama o bir yılda dünya tarihine geçecek, kitaplara, filmlere konu olacak bir ilişki yaşadılar.
    safkan akita cinsi beyaz bir erkek köpek olan hachiko, her sabah üniversiteye gitmek için evden metroya yürüyen sahibine eşlik etti...
    metronun dış kapısına kadar getirdiği sahibini uğurladıktan sonra da eve döndü.
    çok geçmeden bir akşam üniversite dönüşünde metronun çıkışında hachiko'yu kendisini beklerken gördü profesör ve çok şaşırdı.
    bu akıllı köpek sahibinin akşam eve dönüş saatlerini hesaplayarak ve aynı yolu kullanacağını düşünerek metronun önüne gitmişti.
    ondan sonraki bir yıl boyunca her sabah sahibini metroya kadar götürdü, her akşam iş çıkışında da metronun önünde karşıladı hachiko...
    hiç saatini şaşırmadı...
    ama bir akşam metrodan çıkmadı profesör, gözleri metronun kapısında gece boyunca bekledi hachiko.
    bir sonraki akşam yine yoktu profesör...
    üçüncü akşam metrodan yine çıkmadı...
    dördüncü, beşinci akşam yok yok...
    üniversitede kalp krizi geçirip ölmüştü profesör.
    hachiko her akşam sahibim metrodan çıkacak diye inatla bekledi.
    haftalar, aylar boyunca her akşam tokyo metrosunun shibuya istasyonun kapısına gitti...
    tam 10 yıl boyunca...
    12 yaşındayken metronun kapısında öldü hachiko...
    bugün tokyo'ya gidenler shibuya istasyonun kapısında yukarıda fotoğrafını gördüğünüz heykelle karşılaşır.
    ışte o hachiko'dur...
    japonlar, sadakat ve insan-hayvan ilişkisinin sembolü olarak ölümünden hemen sonra diktiler bu heykeli...
    ıkinci dünya savaşı'ndan sonra da unutmadılar hachiko'yu ve 1948'de yeni heykel yaptılar.
    bugün shibuya istasyonun o kapısı hachiko çıkışı olarak biliniyor ve tokyo'nun en önemli buluşma merkezlerinden biri.
    her yıl hachiko'nun ölüm yıldönümü olan 8 nisan'da da bütün hayvanseverler heykelin önünde buluşuyorlar.

    not: yazi karsima bu sekilde geldi, kime ait bilmiyorum.yani alintidir.
  • hikayesinin çok benzerini, sayısını unuttuğum çok uzun yıllar evvel sarıyer'de dinlemiştim.. köpeği ile birlikte yaşayan bir balıkçıyı anlatmışlardı.. her sabah sandalıyla açılır, akşama doğru dönermiş.. ve köpeği onu hep kıyıda beklermiş denize bakarak..

    bir gün balıkçı karadeniz tarafına doğru açılmış ve dönmemiş geri.. ve fakat köpek orada beklemiş durmuş senelerce denize bakarak, kendini adadığı adamın geri döneceğini umarak beklemiş.. çevredeki esnaf, balıkçılar, ahali beslemiş onu.. ölene kadar orada, kıyıda durup denize bakmış..

    bu güzelim hayvanlara kurban olsun bu satırları yazan.. bir köpek kadar sadık-sevecen olabilse keşke tüm dostlar, aile, sevilenler, sevenler.. keşke böyle karşılıksız, tartısız, mizansız sevebilsek birbirimizi..

    bu arada film diyorduk değil mi..?
    film muhteşem.. başka söze gerek yok..
  • köpeklerin sadakatlerinden bihaber insanların varlığını ortaya koyan köpektir hachiko. boşuna demiyoruz bir köpek kadar olamamışsın diye.

    a be gerizekalı, o köpeğin evi yok mu? var. evinde ailesiyle mutlu mesut mama yiyemez mi? yer. hiç mi duymadın sadık dosttur köpekler diye? duydun.

    hayatında bir kere bile köpek sevgisini, köpeğin sıcaklığını tatmamış insanların hakkında atıp tuttuğu köpektir ayrıca hachiko. neyse, boş tenekeden çok ses çıkarmış canım, gidip bir köpek edin de gör köpek beslemek nasıl bir şeymiş.

    ben sahibinin parası yok diye açlıktan sahibine zarar vermeyip, kendi arka ayaklarını yiyen köpek biliyorum lan. sen neden bahsediyorsun?
  • richard gere'ın oynadığı filmi izledim...film zaten izlenesiydi de bi de gerçek bi öyküden alınmış dumur oldum....
    o değil de sen nası bi köpeksin la...köpeklerden şair olsa beklenen'i necip fazıldan önce yazarmış valla...
  • profesöre ne olduğunu bilip de her gün bu köpeği orada sahibini beklerken gören insanlardan biri olsaydım kendimi keserdim heralde. hayvanı orada görüyorsun ve teselli edemiyorsun gelmeyeceğini hayatına devam etmesini söyleyemiyorsun.
  • insanın aklıma geldikçe bile gözlerini dolduran bir hikayeye sahip köpek.
    köpeklerdeki sevgi ve sadakati sorgulayanlara en güzel yanıtlardan biri bence.
  • hikayesini japonya seyahatim sırasında öğrendiğim köpek. heykelini hachiko çıkış levhalarını takip ederek bulduk, yağmurlu ve öylesine bir hafta içi günüydü ama yine de heykeliyle resim çektirmek için sıra bekledik. döndüğümde filmini izledim, izlemez olaydım. ağla ağla, bitap düştüm.

    not: filmden hoşlanabilmeniz için bir nebze de olsa hayvan sevgisi barındırmanız gerektiği kanaatindeyim zira filmi beraber izlediğim hayvanlardan hazzetmeyen insan türünde aynı etkiyi göstermedi.
  • bunun neredeyse aynısından edinburg'ta da var. sahibi ölünce mezarı başında 14 sene beklemiş bobby adlı terrier cinsi köpek.
    bobby 1872 de öldükten sonra karşılıksız sevginin ve mutlak sadakatin simgesi olarak heykeli dikilmiş bir sene sonra. edinburg da hediyelik eşya satan bütün dükkanlarda köpeğin envai çeşit hediyeliklerini, türlü türlü kartpostallarını bulabilirsiniz.
  • gerçek hikayesini okuduğumda çok üzüldüm, bu hayvanın. son yıllarını hasta olarak geçirmiş ve öyle ölmüş... hele sokakta yarı aç ve soğukta geçirdiği günleri düşünmek bile içini parçalıyor insanın.

    ama dünyanın en sevgi dolu canlısıdır, buna hiç şüphe yok.
hesabın var mı? giriş yap