• "yalnız kendim için yazıyorum, tıpkı sigara içtiğim ve uyuduğum gibi. yazmak, kişisel ve özel olduğu ölçüde neredeyse hayvansal bir işlevdir."

    "bende başarı sağlama alışkanlığı da, başarıya ulaşma dehası da olmadığı için, kendimi kişisel zevkim için yazmaya mahkum ettim, tıpkı sigara içer gibi ya da ata biner gibi. bir tek satırımı bile bastırma yoluna gitmeyeceğimden neredeyse eminim."

    "berbat bir meslek bu! rezil bir manyaklık! ama yine de şükredelim bu sevimli işkenceye.. o olmasaydı, ölmek gerekirdi. yaşama ancak içinde hiçbir zaman varolmamak koşuluyla katlanılabilir."
  • "bir asker 'görevi gereği' aptallaşmak zorundadır"
    flaubert
  • yazdigi her seyi sarinin belirli bir tonunu yakalayabilmek icin yazmis.

    oysa griyi yazsa parayi kiracakti. (bkz: fifty shades of grey)
  • flaubert belki de sadece madame bovary romaniyla taninir ancak bir trois contes (3 hikaye) vardir ki tadina doyum olmaz. bu hikayelerde maupassant in fantastik oykulerindeki ayni ogeleri goruruz ve bir o kadar da guzeldir.
  • bir şeyler yazamadığı vakit divana atarmış kendini ve buna da 'salamuraya yatmak' dermiş.
  • "ben kesinlikle bir istiridye gibi yaşıyorum. romanım beni bağlayan kayalıktır ve ben dünyada nelerin olup bittiği konusunda hiçbir şey bilmem" (flaubert)
  • "insan, hiçbir şeye karşı ilgisi, hiçbir şeyden umudu kalmayınca, hayatın her gün değişmeyen tekrarı altında ezilir gibi olur."
  • flaubert: “insan şarabı, aşkı, kadınları ya da zaferi ancak sarhoş, aşık, koca ya da asker olmadığı zaman tasvir edebilir. hayatın içine çok fazla karışırsa insan, hayatı çok da açık bir şekilde göremez. ya çok acısını çekeriz hayatın ya da çok fazla keyfini süreriz.”
  • - "kitap, çocuk doğurur gibi yazılmaz, piramit kurar gibi yazılır."
  • “mohammed ali –mohammed ali mısır sultanıydı- soytarısı bir gün kalabalığı eğlendirmek için kahire’de, pazaryerinde bir kadın yakaladı. bir dükkanın kenarına sıkıştırarak onunla herkesin içinde cinsel ilişkide bulundu. o sırada dükkancı sukunet içinde piposunu içiyordu.”

    “kahire’den kubra’ya giden bir yol üzerinde bir zamanlar genç bir adam vardı. herkesin gözü önünde iriyarı bir maymunun altına yatar, onunla cinsel ilişkide bulunur, böylece halkı güldürürdü.”

    “son günlerde bir dilenci gördü. delinin biriydi. buna karşın halk onun kutsal olduğuna inanirdi. onu tanrı’ya yakın sayarlardı. bütün müslüman kadınlar bu dilencinin yanına gider ve üzerine işerlerdi. sonunda adam, kadınların idrarından bitkin düştü ve öldü.”

    “kahire’de çırılçıplak dolaşan bir molla vardi. sabahtan akşama kadar hareket halindeki cinsel organını açıkta, gezer dolaşır, edepsizlik ederdi. bir takke kafasına, bir takke de cinsel organinin üzerine geçirir, öyle dolanirdi. işeyeceği zaman, takkeyi kaldirirdi.”

    yukarıdaki metinlerin sahibi olan yazar, 1973 boston basımı mektuplar adli kitabından yorumsuz….
hesabın var mı? giriş yap