• bu gece twitterda bunun dersini verdim, kitabını yazdım, imza gününü düzenledim lan allahına kadar. ahanda;
    ''mesajimi görmemişsindir diye aradim ama sen açmayinca mail atmak zorunda kaldim okumuşmusundur diye emin olmak için de vassaptan yazdim ama senden cevap gelmeyince buradan menşin attim, görmemişdir diye dm attim ama bakmazsan artik bir de arayacak değilim yani benim de bi gururum.
    var.
    vir ivit. binim di bi gırırım vır. ıllı ıllııı.. sılığa bık yıha.''
  • dokunulan bir şeydir.

    "en çok ne dokunuyor biliyor musun?" dedi.

    "seni terk edecek olsam şimdi,
    kılın bile kıpırdamaz.
    olsa olsa,
    sağlam bir tokat yemiş gibi yüzüne,
    olduğun yere oturur kalırsın kısa bir süreliğine.
    yürür gidersin yoluna sonra.
    ne sorgu ne ısrar,
    öyle ki bakan,
    kimin terk ettiğini bile anlayamaz."
  • yer bağdat caddesi, şaşkınbakkal civarı.

    iki taksi kaldırım kenarında, aralarında 2 taksilik boş yer olacak şekilde durmuş, taksiciler de dışarı çıkmış müşteri bekliyor. ikinci taksinin arkasında da bir kız var. taksiciler arasında şöyle bir konuşma geçti:

    öndeki taksici: ne oldu, niye almadın?
    arkadaki taksici: kısa mesafeymiş
    öndeki taksici: al gitsin napacan
    arkadaki taksici: hanfendi gelin gidelim

    kız hiç sesini çıkarmadı. yoldan durdurduğu bir başka taksiye binip gitti.

    anlaşıldığı kadarıyla kız arkadaki taksiye binmeye yeltenmiş, taksici kardeşimiz üzerine düşen şerefsizliği yapıp kısa mesafe diye müşteriyi reddetmiş.

    gurur, tükürdüğünü yalayan taksicinin teklifini geri çevirip yoldan geçen bir başka taksiye binen kızın o saniyeden sonra taksiciye tek bir kelime etmemesi, ama 3. taksiye binerken öyle bir bakmasıdır ki, gözleriyle ettiği küfürle bütün mekanik aksamı taksicinin götüne sokmasıdır.
  • işin birkaç ayağı var, evet direk mevzuya dalıyorum sana ayıp oluyor hacı abi, ama o iş bildiğin gibi değil. lafını unutma bak ne diyecem. yeri geldiğinde motivasyon olabiliyor sonuçta, bu kısmı daha sık düşünmeye başladım, yeri geldiğinde dönmek icab ve mucib oluyor.

    boş zamanlarımda gurur kırmaktan çok hoşlanırım. bunun üzerine bir ara düşünecek olmuştum, bilhassa gözüme gözüme sokulunca balyozla kırmamak elden gelmiyor. ne demişler, elinde balyoz olan her şeyi gururlu görür. sonra genelde üzülüyorum, sonuçta ben de yaşlanıyorum. tamam gitme sana muhtacım.

    nietzsche diyor, ''kibrin dahil olmadığı hiçbir şey var olamaz.'' putların alacakaranlığı sanırım. beni en çok düşündüren saçmalıklarından biridir. adam ciddi, kestirip atıyor, var olamaz. nitekim olamadı. olsaydı bilirdik, olduğu zaman görüyoruz, her ne ki var ise bu alemde, var olmuşsa, varoluşun asgari mükellefiyetini yerine getirmeyi taahhüt etmiş, sözleşmeyi imzalamış, kapıyı kilitlemiş ve anahtarı yutmuş demektir.

    kibir ve tekebbür ve mütekebbir ve müteazzım. nihayetinde, gurur gururu bilir, kibir kibri görmezden gelemez, birbirimize ayna tutarız hep. ve fakat bana tutmayın, incinirim, ruhum suların üzerinde dalgalanır. şaka yapıyorum elbette, tutun, iyice tutun ki, görün ebenizi. iyice üstüme gelin ki bileneyim, kırdıkça güçleneyim. özellikle zekama çalışırsanız sevinirim. ben hepinizden daha çok varım.

    yine şaka elbet. ben değilim kuzenimin istenci yazmış. ama tavsiye verebilirim. mesela benim gururum en çok ahmet kaya dinlerken kırılıyor. erkekliğimi kaybetmek için arada bir bile olsa ağlamak gerekiyor, bana erkekliğimi kaybettiren tüm şarkılara müteşekkirim. sıradaki parça benden bütün varoluşa gelsin.
  • dostoyevski için; ''insan psikolojisinin içinden geçmiştir'' gerçekten boşuna söylenen bir söz değil. insanın tüm duygu durumlarının haritasını daha 19.yy'da ilmek ilmek işlemiş adam. haliyle konu 'gurur' olunca rus edebiyatında bu duygu durumuna çok aşinayızdır fakat karamazov kardeşler'de gurur üzerine anlattığı pasajı okuduğumda aydınlanmanın hasını yaşadım.

    ilgili pasaja geleceğim fakat öncelikle insan düşmeye görsün ki bu kişi varlığında insani değerlere sahip olsa dahi gururunu ezdirmemeye ant içmiş gibidir. yoksulluk ve sefalette elinde sadece gururu kalmıştır fakat açlık ve sefalet pençesinde gururunu bir kenara bırakır ama bunu kimselere hissettirmemeye çalışır.

    kitapta bir eski yüzbaşımız vardır. eskinin soylusu şimdinin elden ayaktan düşmüş yoksulu diyelim. her ne kadar yoksulluk içinde de olsa gururlu adamdır vesselam. karamazov kardeşlerin en büyüğü mitya tarafından sakallarından tutulurcasına sürüklenmiş ve aşağılanmıştır. mitya'nın uzatmalı nişanlısı hatun da bu mevzuyu duymuş ve adamın içinde bulunduğu yoksulluğu da göz önüne alarak sanki bir diyet ödercesine kendisine para yollamaya karar vermiştir.

    tabii ki parayı da kitapta sürekli gta vice city'deki gibi görevden göreve koşan karamazovların en küçüğü alyoşa verecektir. alyoşa adama gider, ev perişandır. evde sakat çocuklar mı dersin, yatalak kadınlar mı dersin, yoksulluk perişanlık diz boyudur. alyoşa parayı verir, eski yüzbaşımız parayı alacak gibi olur ama bir çırpıda elinde büzüştürerek yere atar, üzerinde tepinir ve mekanı terk eder.

    tam bu olaylardan sonra dostoyevski kaleminin biten ucunu iyice açar ve o müthiş analizine başlar. parayı almamasında tabii ki gururu ön plandadır. adam aşağılanmıştır ve verilen bu kan parasını reddetmiştir. bir yandan da bu paraya da çok ihtiyacı vardır. parayı bu ilk reddedişi gururunu sadece ayaklar altına almamak ve bunu da kimseye hissettirmemektir. çünkü parayı yekten alsaydı, evde kafasını yastığa koyduğunda gururuyla büyük bir mücadaleye girişecekti ve kan ter içinde ertesi gün parayı iade edecekti. bu durumda hem paradan olacaktı, hem de gururundan olacaktı.

    sonuçta parayı reddetti. şimdi eve gidecek ve gururu için kendi kendine övünecek ama bir yandan da paraya çok ihtiyacı olduğunu gururuna uygun bir dille anlatacak. ertesi gün tekrar alyoşa'ya gidecek ve parayı bu sefer alacak. şimdi hem gururunu korumuş olacak hem de o çok ihtiyacı olan parayı almış olacak.
  • çağırdığım balık,
    yemi çıkar, dedi,
    oltayı görmeden gelmem.

    --- özdemir asaf ---
  • insanın yıllarca biriktirdiklerini tek bir kibrit hamlesi ile yakmasına sebep verebilecek kadar güçlü, nankör, ateşli ve rahatsız duygudur, birikimdir, öğrenilmişlik derecesindeki tavırlar kümesidir.
  • yalnızca yalnızı yalnızlaştıran.
  • "nedir bu gururun senin? evvelin bir meni, ahirin bir le$..."
    hz. rifai
  • okşandıgında kabaran bi şeydir.
hesabın var mı? giriş yap