• yediği etin kaç aylık kuzu/ dana olduğunu söyleyebilicek kişi. lezzetten damağımızı çatlatan yol üstü lezzet durakları adlı programı yapmaya başlayan mehmet yaşin - programa başladığında herhalde 80 kilo falandı şimdi nerden baksan 120 vardır- için söylenebilir mi söylenemez mi bilinmez. çünkü kendisi yemeği tadar -eskiden yerdi-ve harika cümlelerle bitirir: damağınız çatlayacak, mideniz halay çekecek, küçük diliniz zil takacak gibi (seviyoruz o ayrı).

    ama ntv'de tadı damağımda programını yapan eden her neyse işte vedat milor öyle değil kardeşim. adam eti şöyle bir tadıyor:
    -hımm, ımmmm, vınnnn.. üç aylık koyun eti bu.
    -(işletme/lokanta sahibi) evet üç aylık koyun eti.
    -ımmm,hımmmm.. dişi bu koyun.
    -evet dişi, eti daha..(laf azında kalır)
    -hımmm,ımmm,zınnnn..dağda yetişmiş bu, ahırda değil.
    -valla ne dicem bilemiyorum.
  • abaküs zekai* der ki: "düğünlerde hem her şeyi yiyip içen hem de herkes hakkında ileri geri konuşan amcaların çağdaş olanına gurme denir"
  • bu orospu çocuklarından bazıları televizyonlarda restoran restoran, şehir şehir, kanal kanal gezip süt danasının ne kadar da lezzetli olduğundan bahseder durur. elbette eminim ki süt danası vahşetinin ne olduğunu çok da iyi bilmektedirler. doğduğundan sofrasına gelene kadar tabut gibi kafeslerde hiç hareket ettirilmeden büyütülen ve sadece sıvı gıda ile beslenen bir hayvanı yerken lezzet aldığı damağını sikeyim bu orospu çocuklarının, diyorum başka da bir şey demiyorum.
  • bir meslek olduğu iddia edilse de, ben bu gurmeliğin sadece ve sadece sahibini ilgilendiren bir hobi olduğu kanaatindeyim efendim. "değişik türde yemek tatma hobisi" diye de adlandırırım hatta bu olayı. daha ötesini yakıştırmam, sıfatlandırmam, taçlandırmam. neden mi? şöyle ki:

    1-bu işten maaş alan yoktur.
    2-sosyal sigortalar ya da emekli sandığı gibi sosyal güvenceler yoktur.
    3-ortalıkta dolanan ve emrinde çalışılan bir patron yoktur.
    4-sokaklarda dolaşırken "gurme dükkanı" falan da göremezsiniz zira gurmelerin satacağı bir şey de yoktur ve müteşebbis sıfatını da bu nedenle alamazlar.

    e o vakit ne işe yarar bu gurmeler? sadece ve sadece tüketirken, nedir o üreten adam tandanslı kasıntı tavırlar, değil mi ama? bunlar bol çeşitte yemek bilirler, evet. yemeklerin adlarını ve yapılışlarını, hangi mutfağın ürünü olduklarını bilirler ama ve mesela aşçı değildirler. malzemenin kalitelisini bilirler, lâkin pazara, manava genellikle kendileri gitmezler. elleri mutfak işlerinde usta olmalıdır ve damak zevkleri süperdir lâkin evlerine gitseniz genellikle italyan soslu bir makarna takdim ederler size, başka da bir halt göremezsiniz. sonra zengin mönülü, lüks bir restaurantta buluşur ve tadılan yemeklerde fesleğenin yemeğe katkısını, kişniş olmasaydı söz konusu yemeğin halinin nice olacağını konuşurlar. en büyük iddiaları da damak zevklerinin "muhteşem" olduğudur. bana ne kardeşim senin damak zevkinden? ben kendi ağzımda çiğnediğimi, midemde öğüttüğümü bilirim. balık sevmem mesela. dünyanın gurmesi gelse ve "bu balık da şöyle muhteşemdir. ben de gurmeyim. zevkime güven" dese kaç yazar? yemem, etmem. "damak zevki" diyorlar, kendi damaklarının benimkinden üstün olduğunu iddia ediyorlar. olsa olsa daha görmüş geçirmiş bir damakları vardır bu arkadaşların ki buna da denilse denilse "tecrübeli damak" denilir. haydi daha kibarlaştıralım, "görgülü damak" yapalım damaklarının adını. mevzu bahis olan "damak zevki" ise, adı üstünde işte: "zevk" bu. daha çok yemek tattıği için çeşit görmüş bir damağın, sırf bu nedenle daha "zevkli" olduğunu iddia eden varsa gelsin karşıma. sırf çeşit tadacağım diye kimse bana kurbağa bacağı yediremez mesela. ne yediğini bildiği halde kurbağa bacağı yiyen üstün damak tadına sahip bir gurme olmaktansa, kurbağa bacağını reddeden bir şahsiyetin midesine sahip olmayı tercih ederim. selam olsun benden bolu beyine.
  • yalnizca damak zevki iyi olmanin yetmedigi, ayni zamanda yemek yapmanin da onemli oldugu meslek dali. turkiye`de her ne kadar -meslekten ziyade- "bedava yemek yiyen insan sifati" $eklinde gorulse de, bu onun en zor mesleklerden biri oldugu gercegini degi$tirmez. her yemek yemeyi seven (veya bundan zevk alan) gurme degildir. bu konu hakkinda bilgi sahibi olmasi (ozellikle yemek tarihi hakkinda), birikimler edinmesi ve en onemlisi de yeni fikirlere acik olmasi gereklidir. deklare etmese bile "o da yenir mi lan, onu yiyecegime sicar bokumu yerim" $eklinde du$unen arkada$lardan degil gurme, a$ci yamagi bile olmaz. gurme yemek kadar pi$irmekten de zevk alir. hatta ali$veri$lerini bile kendisi yapar; sebzelere dokunur, eti kesen kasaba ultimatomlar verir. aldiklarini mutfaga ta$imak ise gurmeligin $artlarindan biri degildir. icki olayina ise daha sonra bu ba$lik altindaki ba$ka bir entryde deginecegim.
  • (bkz: gurmemis)
  • allahın bana bahşetmiş olduğu bu damak ve mide ile edinmek istediğim yeni meslek.
    (bkz: sefa pezevenkliği)
  • yanına eklendiği yiyeceğin fiyatını 3-4 katına çıkarmaya yarayan sözcük.
  • bazıları, orduların sefer sırasında her bir nefer için önceden hazırladığı kumanyalar alanında uzmanlaşmıştır ve bu uzmanlıkları -hiç umulmadık biçimde- hayat kurtarır..

    (bkz: steve1989mreinfo)

    https://www.youtube.com/…et1jkidnnbwgjfimeha/videos

    bu yukarıdaki çocuk uzun zamandır ve tekrar tekrar hayatımı kurtarmakta örneğin.. kendisini izlemek, delirmemek için yapılanlar listemde ilk sıralara oynar.. 50-60-70-80 senelik, hatta bazen 100 yıldan eski paketlenmiş kumanyaları bir hazine sandığı gibi açışı, tadışı, bunlarla ilgili geveledikleri ile ruhumu dinlendiriyor.. metruk viranemde silinip gitmiş olan neşemi ince ince restore ediyor..

    delirmeyelim derken hepten delirmiş olabilir miyim acaba..?
  • gurme kilavuzu.

    ulkemizde maalesef cok az sayida bulunan gurme ve bolca gurme gecinen cakma aristokratlara belki bir nebze faydasi olmasini umdugum kilavuz.

    bir cok ulusal gazetenin verdigi hafta sonu eklerinde ya da ulusal televizyon kanallarında;

    - he he he. gecen gun gidip, tika basa zikkimlandigim yer. garson biraz kil ama olsun, mekan sahibi cok seker insan.
    ahh hele o son gelen, tatliya yer ayirmadim. nasil da? pismanim.
    ama soz, yine gelecegim.

    gibi;
    yorumlar, sig anlatimlar ile degil gurme. bu format ile sozluge yazar bile olamazsin. aninda ucurlar.

    neyse;

    gurme olmak demek. sadece; kisinin kendi damak zevkine hitap eden, gozune hos gelen lezzetleri paylasmak degil, sadece; dost ortamlarinda tatli mangal hatiralarini anlatmak ile ayni durum.

    gurme cok fazla yemek cesidini, ismini, bolgesini, dunya yemeklerini tanimak, bilmek isimlerini ezberlemek ya da nasil servis edildigini anlatmak hic degil dir. bu gurmelik degil. cok iyi bir otel de food and beverage managerlik yapacak alt yapiya sahip olmaniz demek.

    gurme olmak. en iyi yemek, hangi sarap ile gider? saraplarin vintagelerini bilmek, servis sunumunu elestirmek, sizi gurme yapmaz. biraz daha kendinizi gelistirirseniz en fazla orta halli bir wine housee sommelier olarak is basvurusu yapabilirsiniz.

    gurme olmak icin, cok iyi bir damak zevkinizin olmasi da yetmez. damak zevki goreceli bir kavram, sen bana kendi begendigin bir lezzeti 'sen de ye' dersen itici olursun. en fazla tavsiye edersin o zaman; senden gurme olmaz. orta halli bir fransiz restaurant da 'sef ol' derim ben sana.

    gurme bu ve bunun gibi bir cok ozelligin birlesmesi sonucu ortaya cikan bir rehber dir. populizm yapmadan hitap ettigi topluma rehberlik etmek ve yol gostermektir.
    sen iskembe corbasi, kelle paca takilan bir ulkenin bireylerine sabah aksam;
    - su$i de ye lan!
    - bu pazar, falanca yerde ki bruncha gitme eger, tam bir okuzsun.
    gibi anlatimlar yaklasirsan, olmaz.
    kulaklari cinlasin eski ustalarimiz ne guzel demis;
    cirakligini yapmadigin isin, ustasi olamazsin.
hesabın var mı? giriş yap