• 1998 ya da 1999 yılında henüz daha ortaokul yıllarımda bir bilgisayar oyunu dergisinin içindeki cd'den bu oyunun demosu çıkmıştı hiç unutmam. oyunu yükledim ve oynamaya başladım. aman tanrım o da neydi öyle. o zamana kadar hiç böyle bir oyun görmemiştim. grafikler, diyaloglar, karakterlerin hikayeleri... herşey muhteşem, herşey muazzamdı. günler süren çabalarım sonunda demoyu bitirmeyi başardım. oyuna olan hayranlığım iyice artmıştı. daha sonrası ise tam bir dram a dostlar. diyar diyar gezdim oyunun cd'sini bulabilmek için. mamafih ne çare. bulamadım. hayata küstüm. yemeden içmeden kesildim.

    yıllar yılları kovaladı grim fandango da silindi hafızalardan. ta ki bir gün (birkaç sene önce) ekşi sözlük'te sol framede ismini görene kadar. hemen açtım emule'yi. sadece 2 kullanıcıda olan bu oyunu indirmeye başladım. günler sürdü indirme ama beklerdim ben. zaten yıllarca beklemiştim. sonunda indirme bittiğinde ve oyuna başladım. bitirdiğimde ise gözümden iki damla yaş süzüldü sadece. küçük bir çocukken düşündüklerim aklıma gelmişti. "daha iyisi yapılamaz " diyordum o zamanlar. aradan yıllar geçmişti ama düşündüklerim değişmemişti. daha iyisi yapılamazdı. devir değişmişti, e tabi çelik de değişmişti ama grim fandango değişmemişti. onun yerine geçebilecek olan ise gelmeyecekti..

    edit: hatırlatma için dis'e teşekkürler. derginin adı pcgamer idi. fil hafızasından dolayı saygılarımı sunarım buradan kendisine
  • ölmeden önce mutlaka oynanılması gereken oyunların medar-ı iftiharı. hatta öldükten sonra da oynanırsa, daha bi anlamlı olur sanki.
  • edebiyat tarihinde ilk roman olarak kabul edilen,
    cervantes'in don kişot'u için kimi otoriteler demişler ki
    "en iyi romandır, ondan sonra yazılanlar onunla kıyaslandığında roman bile değil"...
    grim fandango da oyun dünyası için öyledir (bence).
    ondan sonra çok güzel oyunlar yapıldı.
    ama asla g.fandango' kadar iyi, herşeyi dozunda, dengeli,
    ve senaryosu bu derece harika bir oyun yapılamadı.

    not: son 3 yılı bilmiyorum, artık bıraktım oyun oynamayı.

    ikinci not: grim fandango ile alakası yok ama oyun dünyasının en güzel abisi
    sid meier'e - eğer hayatta ise - selam olsun, ölmüş ise toprağı bol olsun.
    pirates ile geçen vaktimi insanlığa faydalı bir işe harcasam nobel sahibi olmuştum şimdiye.
  • grim fandango oyununun son 1 bölümünü bitirmiş değilim hala. yıllar önce curse of monkey island, twinsen's odyssey, lary love for sail, gibi oyunları bitirince üzülmüştüm çok. "şimdi ne yapacağım yahu" diyerek. grim fandangonun son bölümünde takılınca (su altında, kızın dolapa kilitlendiği yer) bıraktım oynamayı ve dedim ki "ben bunu hiç oynamayım diğer oyunları bitirdiğimde hissettiğim şeyi hissetmeyeyim. saklayım." mezun oldum arkadaş hediyemi veriyorum kendime! çok yaşa grim fandango!
    edit: bitirdim. yıl 2015 diğerleriyle aynı duyguyu verdi.
  • hayatım boyunca şu kadar oyun oynadım, beni grim fandango kadar büyüleyen bir oyun daha olmadı, oyun dünyasının şimdiki gidişatına bakarak da, en azından uzunca bir zaman olacağını zannetmiyorum. öyle bir oyundur ki grim fandango, benim diyen film böyle bir atmosfer yaşatamaz izleyicine. bu atmosfer öyle kolay kurulmamıstır tabi.

    dört yıl boyunca, dia de los muertos'un bir gününde geçen hikayede, tasarımlarında josé guadelupe posada'nın resimlerinden esinlenilmiş karakterle yaşarız bir süre. peter mcconnell'in muhteşem müziği de kulaklarımızın pasını almakla kalmaz, atmosfere inanılmaz bir katkı yapar. kah bir festivalin ortasında buluruz kendimizi, kah bir aztek tapınağının yanında peru pan flütleriyle huşu içinde gezeriz. belki yanımızda bir ingrid bergman yoktur ama humphrey bogart olmuş manny'mizle hayali casablanca sokaklarında dolaşırız, big band dinler, kumarhanemizde polis şefiyle bir aşk-kıskançlık ilişkisi yaşamasak da (#2121680) bir ilişki kurar; hatta bazen biraz hareketsiz durur, atmosfer tamam olsun diye sevgili manuel'in bir sigara içmesini izleriz.

    30'lu, 40'lı yılların film noirlarından fırlamış gibi duran art deco ve streamlined tasarımların ortasında gezinir, zeplinli, trenli günleri hayal ederiz. ya salvador'la büyük bir devrimin temellerini atar, viva la revolution deyişini duyarız, ya da limanda l'internationale eşliğinde işçi arılarla küçük çaplı bir başkaldırıyı, grevi tetikleriz. hikayenin o ana kadar oynadığınız kısmını temsil eden bir fresk biçiminde tasarlanmış kaydetme ekranına ağzımız açık bakarız. bir aralar dünyanın sonuna gider, dünyanın sonu olsa, orda gerçekten de olabilecek bir şelalenin güzelliğini izleriz.

    bütün bunları tim schafer'in yaratıcı dehası sayesinde yapar, kendisine de tekrar tekrar teşekkür ederiz (içimizden). böyle güzel bir oyundur grim fandango, çok sevdiğiniz bir film gibidir, kendini tekrar tekrar oynatır, oyun dünyasının bugünkü haline küfrettirir. yalnıız, sekizinci yeraltı dünyasından dokuzuncu (ve nihai) yeraltı dünyasına, cennete gitmek isteyenleri casablanca referansı üzerinden avrupa'dan, (cennet) amerika'ya kaçmaya çalışanlara benzetmesi, amerika'yı böyle göstermesi de gözden kaçmaz, hemen yakalanır. eh o kadar kusur kadı kızında da olur der, üzerinde pek durmayız. ara ara şöyle diyaloglarıyla hatırlar, kendisini yad ederiz:

    hector lemans: oh manny... so cynical... what happened to you, manny, that caused you to lose your sense of hope, your love of life?
    manuel calavera: i died.
  • günümüzün muhteşem grafikli ve sadece "evet dinozor seni yakaladı şimdi e tuşuna hızlı hızlı bas" oynanışına ve derinliğine sahip olan oyunları gördükçe tekrar tekrar özlüyorum bu oyunu
  • zamanında lucas arts'ın hayatımıza soktuğu bir başka şaheser adventure oyunlarından biri. monkey island serilerinide aynı grim fandangoda ki gibi heyecan ve haz ile oynamıştım ve hep bitirdiğimde aynı hüzün ve üzüntüyü yaşarım, tarifsiz garip bi duygudur o. keşke şimdilerde de o duyguyu verebilicek adventure oyunları olsa ama artık pek yok gibi. nerde o broken sword,full throttle,sam & max hit the road,indiana jones serileri,day of the tentacle ve aklıma şimdi gelmeyen bi kaç isim daha. tesellimde nesil olarak bu saydığım oyunları zamanında yakalamış ve oynamış olmak. lafı fazla uzatmadan eğer hala bu oyunu ya da yukarıda saydıklarmı oynamamış iseniz kesinlikle çok şey kaçırmışsınız demektir. son olarak nostalji olsun diye 2 gün önce grim fandango'yu yeniden yükledim pc'ye bitirmek için ama oyun yeni nesil makinalarda sorun çıkarıyo haliyle. bendeki sorun işletim sisteminin win xp sp3 olması zaten üstü olan vista ve windows 7 de hiç bi sorun olmaksızın çalıştığını zannetmiyorum ama bendeki yani xp'de olan oyun içi seste tekrarlama ve bununla birlikte bi süre sonra gelen donmaya karşı internette yaptığım araştırmalar sonucu çözümü buldum, olurda benim gibi yeniden oynamak isteyip bu sorunla karşılaşan arkadaşlara buradan yardımcı olmak isterim.

    xp ses ve donma için çözüm(vista ve windows 7 içinde çözüm olabilir ama bilemiyorum denemek isteyenler denesin):
    1-oyunu kurun
    2-son patch dosyasını varsa yükleyin yoksa internetten bulup indirip yükleyin.
    3-oyunu nereye kurduysak oraya gidip grim fandango dosyasının içine giriyoruz(eğer başka biyere yüklemediyseniz (program files/lucas arts/grim) ve oyunu açmak için olan exe dosyasına sağ tıklıyoruz(grimfandango.exe) özelliklere tıkladıktan sonra yukarıda bölümlerden uyumluluk tab'ine tıklıyoruz buradan uyumluluk modunu çoğu yer windows 95 ya da 98 için ayarlayın desede ben windows nt 4.0 (service pack 5)'i seçtim ve oyunun sonuna kadar problem yaşamadım. uygula ve tamam diyip bunu kapatıyoruz.
    4-google yardımı ile imagecfg.exe adlı dosyayı bulup bilgisayara indiriyoruz.
    5-çektiğimiz imagecfg.exe dosyasını yine 3. madde de hatırlayacağınız gibi oyunu açmak için olan grimfandango.exe'nin bulunduğu grim dosyasının içine atıyoruz
    6-yine grim dosyası içinde 'backup' isimli yeni bir klasör açıyoruz ve grimfandango.exe'yi içine kopyala/yapıştır diyoruz(kes değil kopyala/yapıştır) böylelikle exe dosyasının başka bir soruna karşı yedeğini almış oluyoruz
    7-şimdi görev çubuğundan başlat sonrasında çalıştır'a tıklıyoruz ve ''cmd''(tırnak işaretleri yok) yazıp tamam'a tıklıyouz
    8-önümüze komut yazabileceğimiz bir ekran çıkmış olmalı buraya şu komutu yazıyoruz ''cd c:\program files\lucasarts\grim''ve enter'a basıyoruz.(tırnak işaretleri yok büyük harf küçük harf herşeyin aynı olmasına dikkat edin ayrıca oyun başka bir yere yüklü ise komut değişmeli cd'den sonraki kısım \lucasarts\grim'e kadar neredeyse onları girmelisiniz ya da ben dosya adlarını bile değiştirdim derseniz(ki zannetmiyorum) o değiştirdiğiniz şekilde yazarsınız.
    9- 8. adımı doğru yaptıysanız komut değişmiş olucak şimdi de ''imagecfg -a 0x1 grimfandango.exe''(tırnak işaretleri yok) yazıp yine enter'a basıyoruz ve pencereyi kapatıyoruz.
    10-birde oyuna girdiğinizde f1'e basıp ayarları girdiğinizde ''3d hardware acceleration'''ı on yapmayın off'da kapalı olarak kalsın.
    11.yukarıda belirttiğim işlemleri eksiksiz ve doğru bir şekilde uyguladıysanız sorunsuz ve rahat bir şekilde oyunu oynayabilirsiniz.

    bu çözüm için internette araştırma yaparken xp'ye yüklerken problemler olduğunu ya da gelişmiş grafik kartlarında da bazı problemler yaşandığını gördüm ama bende ne oyunu yüklemede ne de grafik kartı bakımından bir problem olmadı eğer olurda siz bu ikisinden birinle karşılaşırsanız google dan arama yaparak kolay bir şekilde onlarında çözümlerine ulaşabilirsiniz.

    artık gerçekten son olarak oyunun soundtrack'ide ayrı bir güzeldir. benim favorilerim ise;
    (bkz: skrimshaw)
    (bkz: coaxing meche)
    (bkz: lost souls' alliance)
    (bkz: the enlightened florist)
    (bkz: temple gate)
    (bkz: ninth heaven)
    (bkz: companeros)
    (bkz: manny & meche)
  • teknolojinin hizla artmasi, pazardaki degisim ve oyuncu kitlesinin oyunlardan beklentisinin degismesi sonucu 3d olarak ciktigi icin bir taraftan cok sevip bir taraftan nefret ettigim 1998 cikisli adventure basyapiti. tim schafer'in daha once full throttle ile (bkz: full throttle/@lemre) adventure icine aksiyon katma sevdasi ve adventure'larin klasik yapisini bozup adeta piksel versiyonlu interactive movie'ye cevirmesi nedeniyle zaten kil olurken bu oyunun bir de 3d cikmasi nedeniyle oyle galiz kufurler etmistim ki simdi onlari tekrar etsem site kapanir, ta o kadar yani. zaten 3d olmasina ragmen sabitlenmis kamera acilariyla oynarken klavyeyle surekli yanlis yonlere gitmek gibi oynanis mekanigi sakillikleri yetmezmis gibi bir de o zamanlar 3d modelleme ve renderlamanin cok kisitli olmasi nedeniyle karakterlerin fazlasiyla cocuksu gozukmesi iyice tat kaciriyordu. simdi cok ovuldugune bakmayin ilk ciktiginda sevmeyen coktu.

    tabii bunlara ragmen oyunun yarattigi evren, bu evrendeki karakterlerin o evrene olan tam uyumu, adeta bir film noir/neo noir icindeymis gibi asmis gorsel butunluk ve muzik uyumu ile bir kere oynamaya baslayinca on yargi kiriliyordu. gercekten de bu oyunu oynayanlar icin grim fandango'nun oluler dunyasinin gercek canlilar dunyasindan daha cezbedici olusu bu oyunun nasil bir etki gucu oldugunu kanitlar.

    pek deginen olmasa da bu oyun tim burton'dan fazlasiyla etkilenmistir (bkz: tim burton/@lemre). gorsel tasarim burton'in tarzindan bir esinti gibidir adeta. muzikleri ise zaten ayri bir dunyadir (favorim companeros olmustur hep). klasik tim schafer espiri tarzi ile de butunlesince tadindan yenmez. bir oyundan cok film gibidir, film noir/neo noir filmidir. zaten bu oyunu sevenler de oyun mekanikleri veya adventure bulmaca kalitesi yuzunden degil konusu ve muzikleri yuzunden sever.

    gerci haklilar da, su dunyada kac oyunda oluler dunyasinda kumarhane isletmek ve oluler dunyasinda devrim atesini yakmak gibi bir konu bulabilirsiniz ki?

    "muthis tarzda yeni bir adventure oyunu" diye cikmasinin uzerinden 22 yil gecmis. yuh anasini satayim, daha dun gibi geliyor bana lan. o kadar olmus mu be? o kadar zaman farketmeden bir cirpida gecmis mi sahiden?

    yine de icimde bir yerlerde isyankar tarafim hala sessizce "su basyapit keske 3d olmasaydi" diye inler. ama sessizce yapar bunu, cunku bu oyunun sevenleri feci fanatiktir, lafi sozu kaldirmaz.
  • olulerin dunyasinda pazarlamanin nasi isledigini gozler onune seren oyun
  • adventure oyunları piyasaya çok az çıkar. çıkanların da kalitesi sınırlı olur. öyle ki broken sword gibi, esasen vasat bir oyun, klasik adventure'lar arasında sayılmak durumundadır çünkü yıllarca belli bir çizgiyi korumayı başarmıştır.

    adventure oyunlarının ustası lucas arts'tır. benim daha bilgisayarla tanışmadığım dönemlerde sam&max gibi oyunlar üretmişlerdir.

    monkey island 3 ile tanıştığımda orta okul öğrencisiydim. yüklemiş, grafiklerine bayılmış ama hiç bir şey anlamamıştım. sağı solu kurcalayarak bir şeyler almayı, kullanmayı yarım yamalak öğrenmiştim ama o başlangıç odasından hiç çıkamamıştım.

    pencereden bakınca bir kafatası ile karşılaşmış ve onunla konuşmuştum. oyunlarda konuşma seçenekleri olması benim için yeni bir olaydı. o zamana kadar fifa, tomb raider, quake, hexen, garfield gibi oyunlar oynamıştım.
    guybrush: how can you see without your eyeballs?
    murray: how can you speak without a brain?
    diyalogunu yarım yamalak ingilizcem ile anlamış gülmüştüm.

    1 kb/sn download hızının, sürat sayıldığı günlerdi. internete girmiş ve monkey island'ın meşhur bir oyun olduğunu öğremiştim. çok geçmeden tam çözüm denilen bir şey edindim. baka baka oynamaya başladım.
    konuşmak, eşyalar toplamak, kullanmak, ilerlemek, videolar inanılmaz hoşuma gitmişti. oyun bittiğinde ciddi üzülmüş ve hemen benzer oyunlar aramıştım.

    broken sword 2, çok eğlenceliydi. tam çözümünde, sanat müzesinde bileti incelemem gerektiği yazmadığı için çok uzun zaman geçemedim ilk bölümü. sonra bitti, tadı damağımda kaldı.
    gabriel knight, o kadar karışıktı ki, gerilerek oynamıştım. karanlık ortamlar, vampirler, antik hristiyan efsaneleri.
    gerçeğin ötesinde, adını hatırlamadığım absürd bir oyun, oynadım ama monkey island tadı alamadım.

    lucas arts'ın yeni bir adventure hazırladığı haberleri piyasaya bomba gibi düşmüştü. zaten sayıları hayli az olan adventure sevenler, avına odaklanmış gibi hazırlanmışlar. olası bir monkey island 4'ü çılgınlar gibi oynamak için, guybrush'ı bağırlarına basmak için bekliyorlardı.

    günler, aylar geçti. lucas arts yeni oyununu açıklamış ve ekran görüntüleri vermişti.
    tam bir yıkımdı bizim için. grim fandango adında bir oyunda, koca kafalı iskeletler vardı. heyecanlı ve komik bir korsan macerası beklerken, lucas arts bizi acayip tiplerle dolu tuhaf bir oyuna mahkum edecekti.

    grim, kötücül demek, fandango, bir tür ispanyol dansı. bakmıştım sözlükten anlam veremiştim. yanlış hatırlamıyorsam orta sondaydım. belki de lise 1'e geçtiğim yazdı.
    oyun satıcılara düşmüştü. gidip aldığımı hatırlıyorum.
    o zamanlar korsan oyun inanılmaz yaygın ve adeta yasal. bir kanun geçerli değil. korsan cd'ciler, şimdiki gibi uyduruk poşetlerde, acayip markalı cd'ler ile değil. güzel kutularda, baskılı cd'ler de satıyorlar. orijinal isterim diye tuttursan, fifa harici bulamazsın zaten.

    çok büyük önyargıyla aldım oyunu.
    lucas arts tek umudumdu ve o bana grim fandango'yu vermişti.
    herkes oyunu oynadı bitirdi. dergiler oyunu yazdı çizdi, tam çözümleri yayınlandı.
    ama çıktığını günün ertesi gününden, bugüne kadar herkes bu oyun için aynı şeyi söyledi.

    gelmiş geçmiş en iyi adventure.
hesabın var mı? giriş yap