• amsterdamın dolayısıyla dünyanın ilk coffeshopu değildir. zaten kuruluşuna bakarsanız 1995 dir. (ilk coffeshop 1970lerde kurulan mellow yellow'dur) greenhouse u ünlü yapan kendi üretim hazeleri ve bunlarla aldıkları cannabis cup ödülleridir. arjan ve franco adında 2 eleman tarafından işletilir. hatta bu elemanlar mj cinsi araştırması için gittikleri malavideki maceralarını strainhunters adında belgesel yapmışlardır. sadece coffeshop değil aynı isimde seed bank ve apartları mevcuttur.

    edit : red light discrict'deki yerleri biraz leştir. haarlemstraat daki yerlerini ziyaret etmenizi şiddetle öneririm. amsterdamdaki en nezih coffeshop ünvanını almıştır gönlümde.
  • amsterdam coffeeshoplarının tamamına yakınını gezen kişiler olarak, greenhouse coffeeshop kendine has lezzetleriyle gönlümüzde taht kurdu. özellikle red light district'teki greenhouse hem mekanın güzelliği, hem de çalan müzikler* baz alındığında diğer mekanları açık ara geride bıraktı.

    içeride bodyguard olarak takılan kişiye hemen kanınız ısınacaktır, zira kendisi türk. adı serdar olan ve kapıda henüz tanışmadan şakalaştığımız bu kişi, içerde konuşmalarımızı duyunca 'baba türk müydünüz yææ' girişiyle bizi 5 saat esir almış, amsterdam'da geçirdiğimiz en eğlenceli saatleri yaşamamıza sebep olmuştur. amsterdam'da yaşayan türklere dahi bulaşmış olan bireysellik ve bencillik kendisinde mevcut olmadığı gibi, neredeyse bilgi almanın dahi* parayla olduğu bu şehirde kendisi izzet-i ikramda sınır tanımamış, bizleri layıkıyla ağırlamıştır. herkes itinayla elişi yapıştırma ile meşgul iken, cebinden çıkardığı poşeti göğe doğru kaldırarak 'bu var ya bu, içeri girmiş çıkmış, polisler kıyamamış piyasaya geri yollamış' haykırışını takiben duvara fırlatsan dağılmaz işçiliği sonrası hepimizi tripten tribe koşturmuştur. ayrıca şansımıza orada bulunan kankası suat abinin muhabbeti ve tespitleri unutulmaz arasında. "yiğeeenim, siz orda bok içiyonuz boookkk". teveccühün suat abi, bok tabiri burası için ödül sayılır.

    olur da giderseniz, serdar'ı pas geçmeyin. bu kıyağımı unutmayın. ne dediğimi çok iyi `anlayacaksınız:=>`
  • amsterdam da bir coffee shop. dekorasyonuyla goz alan , kafa mantar* yukluyken tavandan yilanlar falan iniyomus sanmaniza sebep veren bir mekan. normal kafelere gore daha ucuz ve diger pek cok coffee shop un aksine icersinde alkol de satilan bir yer. bir de diger pek cok coffee shop ta smart shoptan aldiginiz mantarlari cikarmak bile hos karsilanmiyorken burada o mantarla cesitli atraksiyonlara girebiliyorsunuz. yavru parcasi barmaidler size hicbisiler demiyor.
  • amsterdam'in ve dolayisiyla dunyanin ilk coffee shop'u. her sene odul alir, dunyanin dort bir yanindan celebrity'ler gelir vs. amsterdam'da icilebilecek en kaliteli otu uretirler. ayrica coca cola'nin formulu gibi sirrini sakladiklari bir cinsleri mevcuttur arjan's haze adinda. arjan da coffe shop'u kuran elemanin adidir.

    edit : degildir.
  • manhattan'da bulunan, dunyanin ilk ve tek eco-friendly gece klubu. ic mekan tamamen geri donusturulmus materyallerle kaplanmis ve atmosferi muthis gorukuyor. giris 11'den once ucretsiz.

    http://www.greenhouseusa.com/newyork/index.html
  • commodore tarafından 1982 yılında çıkarılan arcade oyunu.
  • (ing.) sera.

    ne yetistirirsen yetistir, ille de limon olmasi gerekmez.
  • bahariye yolunda modaya yakın ufacık minicik bi cafe... güzeldir...*
  • kadikoy'de ingilizce kitaplarin orijinal, edepli fiyatlari ile bulunup satin alinip, satin alinmadan oturup okunabilecegi cafe. sanal ortam adresi www.greenhousekitap.info da da ziyaret edilebilir.
hesabın var mı? giriş yap