• scorpionsun wind of change sarkisindaki soz konusu park.
  • "park gorkovo" ismiyle de bilinir. reconcept yapildigindan beri sehrin en populer mekani oldu, cok da guzel oldu tamam mi? icinde sanat galerileri, yapay golu, sezlonglu semsiyeli plaji, super ucuz kiralik pisikletleri ( gunluk 1,5 lira ), beach volley sahalari, ekstrem spor alanlari, acik hava sinemasi, diskosu, cesit cesit restoran/kafeleri, cimlere yaymali, suya ayaklari daldirmali, moskovanin bir nevi central park'i. tum parkta ucretsiz wifi oldugunu da eklemek lazim. kisin da kocaman bir buz pateni parki haline geliyor ki o da bambaska bir guzellik. lujkov'dan sonra gelen belediye baskaninin yuz aki projesi. hastasiyiz.
  • kadınların güzelliği ile beraber kütlesi de artsaydı, bu mekan güneşli günlerde bir kara delik olurdu
  • moskova denince akla gelen park. orjinal ismi park gorkavo şeklinde telaffuz edilir, yani bi rusa bu şekilde sormakta fayda var.
    metro çıkışları parkın içinden değil biraz uzaktadır (yürüyerek max 10dk)
    ondan dolayı park kültürü durağından çıkınca bir rusa
    "izvinite gıde park gorkova?" derseniz size gösterir.

    bu park mayıs-ekim ayları arasında cennete dönüşür.
    çeşit çeşit bisiklete, patene, kaykaya binen insanlar, masa tenisi oynayanlar, kendi müziğini yapanlar, parkın ortasındaki bir çardağa konuşlandırılmış kuyruklu piyanoyu çalanlar, göletler etrafında yiyenler içenler, çimlerde yayılanlar derken hiçbir şey yapmadan etrafa bakmak bile size stres attırır.

    bir çok bank vardır doğal olarak, bu bankların tam ortasında oturmuş iki güzel bayan görmek mümkündür, bu kapalı olarak tanışmaya açığız anlamı verir.
    genç erkekler bu kızların yanlarına müsade isteyip oturur azıcık muhabbet ederler, kızlar ilgi gösterirlerse muhabbet yürür gider, kızlar ilgi göstermezse susarlar, erkekler efendice teşekkür eder kalkarlar.

    ne güzel bir dünya değil mi?
  • gorki parkı’ndan getirilen kızın yüzü tanınmayacak durumdaydı; buna rağmen, bir heykeltıraş ya da anatomi uzmanınca incelenerek eksik uzuvlar tamamlanabilirse, gerçek yüz ortaya çıkarılabilecek şekildeydi.

    kızın tüm boyun kasları yerli yerindeydi ve sanki bir deriyle kaplanmayı bekleyen zarif birer kolon gibiydi. pembe kas ağı, geniz boşluğundan çıplak diş etleri boyunca yayılmıştı. düz şakak kasları, yanak ve şakak kemiklerini bir yelpaze gibi sarmıştı. kaslar çene şeklini düzleştirmişti.

    kas örgüsünü oluşturan bütün bu plaster pembe şerit ve şekiller hem kafatasının o çıplak halini biraz yumuşatmış hem de bir mumya kadar korkunç bir görünüm vermişti. kızcağız, kahverengi cam gözlerini dikmiş öylece bakıyordu.”

    en çok satan heyecan romanları serisinden olan
    “gorki parkı” nda bir sovyet pataloğu, öldürülen kişilerden birinin yüzüne yeniden şekil vererek tüyler ürpertici üç cinayetin aydınlığa kavuşturulmasını yardımcı olur.

    kitabın yazarı martin cruz smith’ e göre konu, “ yüz tanımlayıcısı ” olarak bilinen paleontolog m.m gerasimov’un ölmüş kişilerin hayattayken sahip oldukları yüzlerini araştırma çalışmalarından esinlenerek ele alınır.

    adli heykeltıraşlık veya yüz tanımlama olarak bilinen bu teknik, bir cinayet soruşturmasında çok önemli bilgiler sağlar.

    bilinen tüm yolların denenmesine rağmen kimlik tespiti başarısızlığa uğramışsa, yüz tanımlayıcılar çağırılır ve çıplak kafatasının fizyonomik biçimlendirilmesi istenir.
  • moskova nin en guzel parklarindan birisidir. turk halkindan farkli olarak ruslar haftasonlarini avm ler yerine parklarda geciriyorlar. oldukca cesitli aktivitelerin yapildigi bu parklarda zamanin nasil gectigini anlamiyor ve tum haftanin yorgunlugunu atiyorsunuz.
  • maksim gorki'nin onuruna ismi gorky park olarak 1932'de değiştirilmiştir. stalin'den gelen davet ile sürgününün sonlandırılması ve isminin bu güzide parka verilmesi yıllandıkça değeri artan bir jest olmuş.
  • 1983 yapımı michael apted filmi. william hurt, gorky park'da kafa ve parmak derileri yüzülmüş bulunan üç cesedi soruşturan dedektifi canlandırıyor.
  • bu filmde nedense gerilim sahnelerinde calan muzikler ilgimi cekmistir. mesela bir takip sahnesinde it s so easy to fall in love caliyordu, ortamla o kadar tersti ki tirsaki bir hal almisti.
  • martin gruz smith'in bir kitabı
hesabın var mı? giriş yap