• gitar ile ilgili yuklendigim, dolup tastigim bir husus varsa onun sorumlusu da antin kuntin holivud filmlerinden edinilmis izlenimlerim sonucudur. hani boyle bir mizansen dusununuz, birileri sinifa gitar getirmistir, herkes ilgi ve alaka gosterir, birileri nothing else matters calar, bir digeri 3 akorlu bir nirvana sarkisi calar ya. oyle sinifin bir kosesinde karizma mi diyelim, pisirik mi belli olmayan birisi vardir. boyle herkes gitardan tadini alir, artik nasil olursa olur birden o kosede kendi halinde oturan adama donerler, "otis sen de calar misin?" derler, yari mustehzi, yari davetkar. otis de "yok ben bilmem, calamam" der, de hani, israr ederler "cal cal cal" diye. otis "ben pek bilmem ama" der isteksizce soyle bir timbirdatir, herkes ilk 3 5 notada "hah bu da bilmiyormus" derken, birden otis sahlanir, tirilir tirilir, turrrrr diye calmaya baslar da, sinif hayret eder meger otis ilah gibi gitar caliyormus der ya. iste o.

    ne zaman icinde bulundugum bir ortama gitar gelse, bu mizansen icin yanar tutusurum. herkes iki timbirdatir, iki tingirdatir, beklerim: "siram gelecek, o vakit turrr turrrr inletecem ibneleri" diye alesta durur, ilgisiz tavirlara girerim. "heveslerini alsinlar" diye goz ucuyla suzerim. lakin arkadas nasil bir duzense, duzenek ise hic bir allahin kulu da "otis hadi sen de bir dene?" demez. durdugum yerde yay gibi gerilirim. "e hadi?" idye diye, gitar kabina kalkar, kilifina girer, ders biter evlere dagilinir.

    o vakit icimi bir huzun kaplar, "lan keske bir de ben deneyeyim mi dostlar" diye girisseydim, karizmami onun ile de olsa yapsaydim diye hallenir, kendimi heder ederim. sonra sonra sevinir "iyi ki herifler otisim sen de calsana dememisler, gitar calmayi bilmeyen birisi olarak boyle bir sey olmayisina sevinmem gerekir" derim. velev ki hayvanlar gibi caliyor olsaydim, kimsenin bir omur boyu bu teklifi yapmamasi halinde simdikinden cok daha hirslanacak, deli divaneye donecektim.

    entryden mesajim hayvan gibi gitar calan kardeslerimedir: ben senelerdir gitar calmayan birisi olarak dahi kendimi bir kosede yedim bitirdim, sizler eger gitar calabiliyorsaniz, bu boktan karizma yolu yerine, "o gitar oyle calinmaz boyle calinir" zipciktiligina yoneliniz. faydasini gorursunuz. eger ki kosede sessiz sedasiz birisinin cikip "hayir oyle de calinmaz boyle calinir" deme ihtimali yoktur, o kosedeki adam benim, birbirimizi taniyoruz.
  • gitar, lavta ailesinden türemiştir.. lavta ailesi ise, hani şu uda benzeyen alet, arap udundan türemiştir.. görünce tanıyacaksınız.. avrupaya haçlılar ve endülüs emevileri tarafından taşınmıştır.. lavtaların küçüğüne ise mandola demişler.. bu da bugünkü mandolin zaten.. gitar boğumlu, lavta ve ud ise düz diyeceksiniz.. gitara bugünkü şeklini 19. yy da yaşamış bir usta vermiştir.. ingiliz gitarı adı verilen alet, aynen lavtalara ve uda benzer.. yani bu gitarın kökenleri mezopotamya ve anadolu çalgılarına dayanır.. sallamıyorum..
    ek olarak, tar kelimesi iran, kafkasya civarlarında tel anlamına gelir.. (tar diye bir enstrüman da vardır) işte bu tar kelimesinin önüne mesela "şeş" kelimesi getirirsek bu 5 telli anlamına gelir.. iranda birçok çalgı ismi bu yolla elde edilmiş (şeştar, dütar gibi...) şimdi bu gitardaki, gi'nin bir ön ek olmadığını bana kim ispatlayabilir.. gitar kelimesinin yunanca kithara kelimesinden ispanyolcaya guitarra olarak geçmiş olduğu da genel bir görüştür..
  • bilgisayar ba$inda bi i$in bitmesini beklerken en iyi vakit gecirgeci..
  • hayattan sıkılırsınız, hayat sizi istemez, kendinizi çok ama çok yalnız hissedersiniz. sevgiliniz vardır *, aileniz vardır *, işiniz vardır *..ama yine de olmaz. bi şeyler hep eksiktir, eliniz parmaklarınız o klavyeyi arar o tahta parçasını arar. ordan yükselen sesi duymak ister..gitarınızı ararsınız kısacası.

    ondan çıkan sesleri ararsınız. kucağınızda ondan başka kim yıllar boyu oturacaktır ki?
    kim sizin en kötü anınızda size güzel sözler söylecektir ki ondan başka?..
    yalnızlık paylaşılmaz derler bi de. köppek gibi paylaşılır; ama insanla değil gitarınla paylaşırsın yalnızlığını..anılarını paylaşırsın onunla..sevgiline söyleyemediklerini onun kulağına fısıldarsın, hayata dair hislerini ona anlatırsın bi tek..o ne yapar?

    seni dinler, seni dinler ve kulağını okşayacak dünyanın en güzel seslerini sana sunar..seni kendin yapar, seni kendin olduğun gibi sever, benimser..

    seni terk etmez. o seni asla bırakmaz..sen onu bıraksan bile o yıllar sonra bile parmak uçlarındaki nasırlarda yeniden hayat bulur. tozlu ağacına bir üflemeyle hayata dönüverir..ve sana yine sorgusuz sualsiz sarılır..seni kendin yapar yeniden..sana can verir.

    şimdi söyleyin insan insan diye söylenip durduğumuz o varlık mı yakındır ruha yoksa bir ağaç parçası mı?

    ama üzülmemeli insan ve tek avuntusu şu olmalı ölüp de gömüldüğü topraktan çıkacağı ağacın bir gitarda hayat bulması..
    böylece karşılıksız sevgiyi insan yaşama imkanı bulur.

    işte gitar böyle bir şeydir cana can, emeğe emek katan bir şeydir..kısacası gitar hayatın ta kendisidir.
  • gelmiş geçmiş en güzel tarifini aşık veysel yapmıştır:

    "beli var, kalçası var.. kadın gibi"
  • istanbul'daki genç popülasyonun %120'sinin çalmasını bildiği enstrüman.
  • insan sesinin altina en iyi giden enstrüman.çal çal söyle.
  • gitarın tarihinin ilk babilde basladıgına inanılmakta , bununla beraber roma ve eski mısırdaki cesitli enstrumanlarda da gitarın atası sayılmalarını saglıyacak ozelliklere rastlanmıstır. ispanyanın işgaliyle beraber gitarın buyukbabası olarak adlandırılabilecegimiz guitarra morisca’nın daha modern gitarın oncusu olan guitar latina’ya donusmesine cok vardır. orta cagda uc dort ve bes telli gitar denebilecek enstrumanlara rastlanmıstır ve 15. yuzyıl gibi 4 telli gitarın populeritesi digerlerine oranla oldukca artmıstır. bu populerite yerini 16. yuzyıl gibi 5 telli gitara bırakmıs ve gitar vihuela , rizzio guitar,(fransa) , guitarra battente(italya) gibi isimler almıstır , bazıları halen varolusunu surdurmektedir (calınabilir bile sanırım). bu muzik aletlerini icra eden abilerimiz (dedelerimiz diyelim veya) notasyonunu tablature seklinde yapmıslardır. ulkelerdeki durumundan bahsetmek gerekirse, 17. yuzyıl sularında tam anlamıyla gitarın merkezi olan ulke italyaydı. fransada ise bir soyluluk sembolu olarak kabul edilmekteydi.. simdilerde adı gitarla beraber anılan ispanya’da ise 18. yuzyıla kadar yapımı ve icrası konusunda pek bir hareketlilik gorulmemistir.

    tarihindeki en buyuk devrim 18. yuzyılda 6. telin eklenmesiyle olmus , 19. yuzyıldaki sosyo-ekonomik gelismeler gitarla hasır nesir olan insanların bol bol seyahat etmesine olanak vermis ve ispanya bu yuzyılda patlayarak simdiki yerini almıs , modern gitarın babası kabul edilen luthier antonio torres (1817 – 1892) gitara son seklini vermistir.

    son olarak , 20. yuzyılda ise sesin manyetizma ile elde edilmesi prensibine dayanan gitarlar (elektro gitar) ortaya cıkmıs çoğumuzun sevgi, saygısını kazanan grupların ve insanların muzik yapmasına neden olmuştur.
  • bunu bir erkeğin tasarladığı nasıl da belli. evet beli var kalçası var ama sadece o mu? onunla kurulan ilişki de bir garip. alıyorsun dizine koyuyorsun bel kıvrımını güzelce oturtuyorsun duruyor orada. sonra tutuyorsun boynundan, doğru yerlerine dokunurken diğer elinle göbeğini göğsünü deliğin oraları filan okşuyorsun. bazen hafif bazen sert. ne verirsen onu alıyorsun. ona uymaya çalışıyorsun. sonra ona sana uymayı öğretiyorsun. ona karşı net olunca o da net oluyor. kafan karışıksa o da bir tuhaflaşıyor. aynı şeylerden sıkılıyor hep yeni bir şeyler istiyor sürekli bir yerlerden bulup bulup yeni pozisyonlarda sevişmek gerekiyor. kavga ediyosun bazen onunla. kavga etmek işe yaramıyor. onu sevmen gerekiyor. dilini bilmen gerekiyor. sevip ilgilenirsen o da seviyor sana uyuyor. bunu yapan adam bunları düşünmeden yaptıysa ben sapık olayım tamam...
  • geçen yaz sevdiğim bir blues melodisiyle oyalanıyordum, cereyan yapsın diye tüm kapıları açmıştım. dış kapı dahil.
    binada kimse yoktu. (komşularımın çoğu ihtiyardır ve yaz gelince herkes gider.)
    sitede karşımdaki binadan komşumun dokuz - on yaşlarında bir oğlu var. kapımın önüne gelmiş ama içeri girmemiş, orada donup kalmıştı.
    gitarı görünce büyüleniyordu.
    şimdi beraber çalıyoruz. youtube'da ne kadar eğitim videosu varsa hepsini izlemiş. uyduruk bir amfimiz var. tül perde uçuşuyor, hava bozuyor, yağmur bazen evin içine yağıyor. tanrı öfkelenip yıldırımlarını toprağa saplarken biz de rockstar edasıyla öttürüyoruz.
    kulak arkasında pena taşımak, işittiğimiz melodileri yavaşça ya da çok hızlı tekrarlamak, gitar üstadlarını övmekle zaman geçiriyoruz bazen.
    babası gitar enstrümanına sıcak bakmıyordu şimdi iki üç seyircimiz de oluyor.
    hiç rockstar olmadım ama bir çocuğun gözünde onun ulaşmak istediği seviyede gitar çalan biri olmanın ne kadar havalı olduğunu anlatamam.

    harika enstrüman. iyi ki icat edilmiş.
hesabın var mı? giriş yap