• parkta içki yasağı yoktur. hatta hemen hiçbir yasak yoktur. parkta "bedava" içki dağıtılmasından ve sürekli ellerinde sallamalar olan seyyar satıcıların ortalıkta kol gezmesinden doğan rahatsızlık vardır. bi tarafımızdan atmayalım. biri de kalkmış satarım sattırmazsan göt keserim demiş. hıyarağası, zaten eli satırlı adamları aralarında istemedikleri için parktan çıkartmaya çalışıyor insanlar. manyak mıdır nedir.
  • sidik ve kusmuk kokusu duymak istemeyenlerin istediği yasak. gezi parkı eylemlerini sonuna kadar destekliyorum, neredeyse her gün de oradayım. polisler gaz bombası attığında da oradaydım, panayıra döndüğünde de. ilk günlerde içki içen kitle, tamamen alkol düzenlemesine karşı olduğunu bildirmek için içiyordu. şimdi öyle bir hal aldı ki aman tanrım. kimse kimseye karışmıyor tamam da boku çıkmaya başladı. içip içip etrafa işemeye, kusmaya kimsenin hakkı olmadığını düşünüyorum. biraz olsun kendilerine çekidüzen verirler umarım da orada bulunuş amacımız gölgelenmez.
  • ağzına içmek konusunda başarılı olamayanları şu anda rehabilite etmenin güçlüğünden kaynaklanan durum olsa gerek.

    içki serbest, mandalık yasak olarak düzeltilmesi gerekir.
  • seyyar satıcılık yapmadan kamufle olamayan sivil polisleri rahatsız etmiştir.
  • (bkz: götünüzden element uydurmayın)

    orada bir eylem var, amaç var. insanlar orada birlik beraberlik içinde yaşıyorsa hepsinin bir sebebi var. baltalamaya çalışmayın.

    ayrıca alkol satışı denilen olay ruhsat gerektiren bir olaydır. içtiğiniz biralar rakılar her neyse yarın öbür gün sizi kör etse sahte çıksa o zaman ne bok yiyeceksiniz? o zamanda gezi parkı re re rö rö. oraya eylem yapmaya gidin eğlenmeye değil.
  • yasak değil de "keşke yapmasan" dahilinde ele aldığım da benim de katıldığım önermedir. içki genel itibarıyla gevşemek, günümüz dünyasından biraz sıyrılmak ve soyut bir hale dönüşme isteğinin yansımasıdır.

    direniş de kendi içinde bir mücadele pratiği gerektirdiğinden dinç olmak, zinde olmak gerekir.

    içki alıp da yine çakı gibi olanları dışarıda tutuyorum. ancak birkaç kişinin bile eylem alanında içkili olması, içkinin getirdiği bir takım olumsuz davranışlar sergilemesi yararımıza değil aksine zararına.

    bunun zararını bizzat ben çektim ve "iyi niyetli" bir eylemci arkadaşımızın o anda elinde tuttuğu cam şişeyi polisin gaz atma esnasında yaşadığı panikle çöpe atmak ya da yere atmak isterken esrik halin vermiş olduğu hafif tabirle "dengesizlik"le gelişi güzel çevresine savurması vücudumun kanamasına yol açtı. ve ben o anda hem can acısı hem de gazın vermiş olduğu acıyla baş başa kaldım. o inanılmaz yoğun duman arasında.

    şimdi bu yaklaşımımla, devletin bizi "koruma" adı altında "alkollü araç kullanırken birçok kaza oluyor o yüzden sizi düşünerek bir takım engellemeler koyuyoruz" anlayışıyla aynı noktaya denk düştüğümü iddia edebilirsiniz.

    ancak bir fark var onlar bahane üretme hevesindedirler. bir şeyde sorun varsa onu tümden tedavülden kaldırma gayreti içerisindedirler.

    çözüm yasaklama da değil, eğer ölümlü trafik kazası alkolden kaynaklanıyorsa bunun teşhisi "kaldıralım, yasaklayalım" bu şekilde çözeriz de değildir. bu kısma daha fazla hiç girmeyeyim özden daha fazla sapmayayım.

    sözümü bağlayayım, bu içkinin nerede, nasıl alınacağını iyi bilmemiz gerekir, bunu biz özgürlükçüyüz o zaman alkolü de her yerde her ortamda içebilmemiz gerekir anlayışını doğru bulmuyorum. yasak anlayışını da. ancak en başta dediğim gibi bir insana "keşke yapmasan", rica etsem içmesen bak sen fark etmiyorsun ama şuna şuna şuna yol açıyor" diyebiliriz. ötesini yapamayız. buna rağmen "ben içerim, zaten devlet de yasakladı haydi şerefine tayyip yapalım"dan öteye gidemezse bizim dertli olduğumuz seksist, cinsiyetçi, militarist sloganların da önüne geçemeyiz, diğer özgürlük kisvesi altında zararlı kimi bazı davranışlarımıza da hal, çare üretemeyiz.

    sağlıklı bir toplumun nişanelerini "çüüüüüüüüüüüüüüüüüüş hem isyancılar, hem de içkiye karşılar", "bu ne perhiz bu ne lahana turşusu" anlayışıyla alamayız. bir özgürlük yürüyüşünde bizi yıpratan şeyleri başımıza önümüze eğip düşünmeliyiz. içkinin sevmediğim yanı, özgürlüğümüzün tek elementi burada yatıyor yanılsamasıdır. bize içten yıkılan hegemonyanın farkına varalım. "izan"la hareket edelim. lütfen. lütfen.

    aslında şu eyleme tepkiyle bakanlar da bir elini yüreğine koyup "yahu ne oluyor", "tamam yakıp yıkanlar da vardır" da benim görmezden geldiğim ne, "1-2 olumsuz vakayla ben pastanın iyi niyetli halini göremeyecek miyim" deseler bu kadar öfke, nefret ortamı olmaz. bir haber görüyorsun veya bir video izliyorsun tamam ama iyi düşün orada gerçekten o yüreciğinde hissettiğin asıl duygu o olumsuz haber de mi yatıyor. o olumsuz haberi kına, tamam ama gerçeği kalbinle hisset. engelleme onu.

    şöyle diyeyim ve bitireyim: (bkz: aşk aşk hürriyet uzak olsun nefret)
  • yoktur böyle bir yasak...

    parkın içinde alkol satışı yasaklanmıştır... ayrıca sadece alkol de değildir... seyyar satıcıların parkın içinde satış yapması yasaklanmıştır...

    devrim market muhabbetiyle insanlar ihtiyaçlarını para ödemeden karşılayabiliyorken zaten gerekte yoktur seyyar satıcılara...

    ayrıca camii'de içki içtiler tarzında haber yaparak eylemleri karalamak isteyenler ve bu tarz yalan haberleri kendisine referans alıp eylem karşıtı konuşmalar yapan bir başbakan var... bu tarz insanların ellerine bu halk direnişini karalamak için malzeme vermektense, alkol kullanan bir insan olarak alkol tüketmem direniş süresince daha iyi...
  • orada alkol alınmasının sakıncaları var; birincisi insanlar kızılay ve gazi'de polis şiddetine maruz kalırken sen orada parti veriyor gibi bir hava yaratırsan bu diğer il ve ilçelerle olan bağını kopartır. ''biz burada direnirken siz neyin zaferini kutluyorsunuz?'' diye sorarlar haklı olarak. sahi neyin zaferi bu?

    ikincisi olarak ne zaman polis baskını olacağını kimse kestiremiyor. her an alana girebilirler ve sen alkollü yakalanırsan mücadele edemezsin. o insanlar bir de sizin peşinizde mi dolanacaklar öyle bir durumda?

    bir diğer sorun ise alkol alanların sataşmalarının dozu artıyor. orada revirlere yaralılar geliyor. bu yaralılar polis alanda olmadığı halde geliyor. nasıl yaralanıyorlar bu insanlar? bu kavgalar nasıl çıkıyor? hak verirsiniz ki bunda alkolün etkisi görmezden gelinemez.

    son olarak o alanda sadece gezi'ye destek verenler yok. o görüntüleri alıp kullanan insanlar da var. başbakan çıkıp bunlar alkolikler, bunlar camide bile içki içen kişiler dediğinde senin o parktaki görüntün onların bu yalanlarına delil olarak kullanılıyor. bakın şu parkın haline diye provokasyon yapılıyor.

    evet, gezi'de alkol tüketen kişiler var. onları uyaran kişiler de var. buna rağmen alkol tüketmeye devam edildiğinde ne yapabilirler karşı olanlar? tutup kollarından alanın dışına mı alacaklar? ne hakla yapabilirler bunu? herkese açık bir alan orası ve ne yazık ki bu uyarıları ciddiye almayan bir sürü insan var orada. şimdi bu kişilere bakarak bütün bir direnişi kötülemek akıl işi mi? alkol yasağı mı koysunlar, saat sınırlaması mı getirsinler, şu saatte için mi desinler, gidin evinizde için mi desinler? (birilerini hatırlatıyor mu bu yasakalar size?) en fazla gider sakıncalarını anlatırsın. anlamayacak biri ise de sana başka bir seçenek kalmaz zaten. çoğunluk oraya destek amaçlı gidiyor olsa da ne yazık ki ''sosyalleşmek'' için gidenler de var.

    her ne kadar içki içiliyor olmasının sakıncaları varsa da bunun yasaklanması yeni tartışmalara neden olacaktır. bu sefer de ''alkolü yasaklayanlarla mücadele ederken onların izinden gidiyorsunuz'' diyenler çıkacak ortaya. gelsin yeni çıkmazlar, yeni anlaşmazlıklar.
  • nedir ne değildir görmedim, bilmiyorum. yalnız gezi parkında konaklayanların yazdıklarından okuduğum kadarıyla, hafiften içki yasağına tepki olarak da başlayan eylemler, aslında bu yasanın ne kadar gerekli olduğunun bizzat yaşanarak idrak edilmesiyle sürüyor...
hesabın var mı? giriş yap