6 entry daha
  • yasak değil de "keşke yapmasan" dahilinde ele aldığım da benim de katıldığım önermedir. içki genel itibarıyla gevşemek, günümüz dünyasından biraz sıyrılmak ve soyut bir hale dönüşme isteğinin yansımasıdır.

    direniş de kendi içinde bir mücadele pratiği gerektirdiğinden dinç olmak, zinde olmak gerekir.

    içki alıp da yine çakı gibi olanları dışarıda tutuyorum. ancak birkaç kişinin bile eylem alanında içkili olması, içkinin getirdiği bir takım olumsuz davranışlar sergilemesi yararımıza değil aksine zararına.

    bunun zararını bizzat ben çektim ve "iyi niyetli" bir eylemci arkadaşımızın o anda elinde tuttuğu cam şişeyi polisin gaz atma esnasında yaşadığı panikle çöpe atmak ya da yere atmak isterken esrik halin vermiş olduğu hafif tabirle "dengesizlik"le gelişi güzel çevresine savurması vücudumun kanamasına yol açtı. ve ben o anda hem can acısı hem de gazın vermiş olduğu acıyla baş başa kaldım. o inanılmaz yoğun duman arasında.

    şimdi bu yaklaşımımla, devletin bizi "koruma" adı altında "alkollü araç kullanırken birçok kaza oluyor o yüzden sizi düşünerek bir takım engellemeler koyuyoruz" anlayışıyla aynı noktaya denk düştüğümü iddia edebilirsiniz.

    ancak bir fark var onlar bahane üretme hevesindedirler. bir şeyde sorun varsa onu tümden tedavülden kaldırma gayreti içerisindedirler.

    çözüm yasaklama da değil, eğer ölümlü trafik kazası alkolden kaynaklanıyorsa bunun teşhisi "kaldıralım, yasaklayalım" bu şekilde çözeriz de değildir. bu kısma daha fazla hiç girmeyeyim özden daha fazla sapmayayım.

    sözümü bağlayayım, bu içkinin nerede, nasıl alınacağını iyi bilmemiz gerekir, bunu biz özgürlükçüyüz o zaman alkolü de her yerde her ortamda içebilmemiz gerekir anlayışını doğru bulmuyorum. yasak anlayışını da. ancak en başta dediğim gibi bir insana "keşke yapmasan", rica etsem içmesen bak sen fark etmiyorsun ama şuna şuna şuna yol açıyor" diyebiliriz. ötesini yapamayız. buna rağmen "ben içerim, zaten devlet de yasakladı haydi şerefine tayyip yapalım"dan öteye gidemezse bizim dertli olduğumuz seksist, cinsiyetçi, militarist sloganların da önüne geçemeyiz, diğer özgürlük kisvesi altında zararlı kimi bazı davranışlarımıza da hal, çare üretemeyiz.

    sağlıklı bir toplumun nişanelerini "çüüüüüüüüüüüüüüüüüüş hem isyancılar, hem de içkiye karşılar", "bu ne perhiz bu ne lahana turşusu" anlayışıyla alamayız. bir özgürlük yürüyüşünde bizi yıpratan şeyleri başımıza önümüze eğip düşünmeliyiz. içkinin sevmediğim yanı, özgürlüğümüzün tek elementi burada yatıyor yanılsamasıdır. bize içten yıkılan hegemonyanın farkına varalım. "izan"la hareket edelim. lütfen. lütfen.

    aslında şu eyleme tepkiyle bakanlar da bir elini yüreğine koyup "yahu ne oluyor", "tamam yakıp yıkanlar da vardır" da benim görmezden geldiğim ne, "1-2 olumsuz vakayla ben pastanın iyi niyetli halini göremeyecek miyim" deseler bu kadar öfke, nefret ortamı olmaz. bir haber görüyorsun veya bir video izliyorsun tamam ama iyi düşün orada gerçekten o yüreciğinde hissettiğin asıl duygu o olumsuz haber de mi yatıyor. o olumsuz haberi kına, tamam ama gerçeği kalbinle hisset. engelleme onu.

    şöyle diyeyim ve bitireyim: (bkz: aşk aşk hürriyet uzak olsun nefret)
7 entry daha
hesabın var mı? giriş yap