• gestaltın temelinde şimdiyi yaşamak, anı yaşamak vardır. gününü gün etmek ya da vur patlasın çal oynasıncılık manasıda degil ama..

    gestalt anlayışının ne oldugunu anlamamıza yardımcı olacak şiir, öykü aşagıda verilmiştir.

    bankada bir hesap sahibi oldugunu düşün,
    hesabına her sabah 86400 dolar para yatıyor,
    fakat bu paranın hepsini akşama kadar
    harcamak zorundasın,
    ertesi güne transfer edilemez.
    paranı kullansan da, kullanmasan da
    hesap her akşam sıfırlanıyor.
    ne yaparsın?
    tabii ki, hepsini harcamaya çalışırsın;
    hepimiz, zaman adlı bu bankanın
    müşterileriyiz;
    her sabah 86400 saniyeye sahip oluyoruz;
    ertesi güne transfer edilemez.
    her sabah hesabımız dolar,
    her akşam boşalır.
    geri dönüş yok,
    saniyelerini şu anı yaşayarak harca,
    en iyisi bunlarla iyi bir yatırım yap.
    mutluluk, sağlık ve başarı için.
    zaman kaçıyor.
    her gün için en iyisini yap.
    bir senenin değerini anlamak için,
    sınıfta kalmış öğrenciye sor.
    bir ayın değerini anlamak için,
    sekiz aylık doğuran anneye sor.
    bir saatin değerini anlamak için,
    kavuşmayı bekleyen sevgililere sor.
    bir dakikanın değerini anlamak için,
    treni kaçıran yolcuya sor.
    bir saniyenin değerini anlamak için,
    bir kazayı önleyemeyen sürücüye sor.
    bir saniyenin yüzde birinin
    değerini anlamak için,
    olimpiyatlarda gümüş madalya
    kazanan koşucuya sor.
    her anını değerlendir, her dakikanı
    çok özel biriyle paylaş.
    zamanına ortak edebilecegin
    kadar özel biriyle..
    unutma, zaman hiç kimse için durmaz.
    geçmiş zaman
    tarih,
    gelecek zaman,
    gizemli,
    şu an ise
    sana verilen gerçek bir armağandır.

    (travel magazin, sayı 38, 1998/ nilüfer voltan acar'ın ne kadar farkındayım isimli gestalt terapi kitabından)
  • almanca bütün demektir. (bkz: gestalt terapisi)
  • genelde bu ekolü gestalt isimli bir zat-ı muhterem oluşturdu sanılır ancak böyle biri yoktur.
  • meyvelerden nar'dır
  • almanca olan bu kelimenin ingilizce ve turkce karsiligi yoktur. ogretisi ise the whole is greater than the sum of it's parts'dir, hatta yer yer the whole is different than the sum of it's parts olarak da kullanilabilir. kurucusunun ise fritz perls oldugu soylenir.
  • sadece psikolojinin değil aynı zamanda basic designında temelini oluşturan parça bütün ilişkisini ortaya atan yaklaşımdır.
    düzen içindeki parçaların bir bütün olarak algılanması temeline oturmuştur.
  • 1- bütünler birincildirler ve her zaman parçalardan önce gelmektedirler. (birincillik)
    2- bütünün algılanışı ve bütüne olan tepki parçaların algılanışına göre daha doğal, daha kolay ve daha önce olmaktadır.
    3- bütünler geçerli olan koşullar altında, olanakların elverdiği ölçüde tam, simetrik, basit ve iyi olma eğilimi gösterirler (paragnaz)
    4- bütünler dış etmenlerden çok iç etmenlerde yönlendirilmektedirler.
    5- parçalar işlevlerini bütünlerin içindeki yer ve işlevlerinden almaktadırlar.
  • 1920'lerde max wertheimer, kurt koffka, ve wolfgang kohler onderliginde bir grup ilim adaminin dogal yontemlerle gorsel algiyi, sinir sisteminin nasil calistigi ile baglantisini kurarak aciklamaya calisma teorileri. calisma figur-arkaplan iliskileri, nesneleri algilarken beynin bunlari gruplama-tamamlama stratejileri, harekette relative algi- iluzyon gibi konulari ihtiva eder.
  • görsel algi sürecinde beyin, gözün duyumladigi cesitli degerdeki enerjiyi (görüntüyü diyelim), cesitli kurallara göre gruplar, bu da görsel algiyi yaratici bir sürece dönüstürür. kavrami psikoloji alanina sokan kisi christian von ehrenfels'dir. kavrami on iki notadan farkli melodiler cikmasi gibi bir olguyla örnekler. konuya genis anlamda ilk kafa yoranlar ise wertheimer, koffka ve köhler'dir. amcalarin yazdiklari için http://psychclassics.yorku.ca/topic.htm#gestalt . ayriyetten sanat ve gestalt iliskisi için (bkz: rudolf arnheim)
  • çok değer verdiğim bir nesne var, birinden hediye. dün ona bakarken şöyle aklıma geldi;

    bu toplam 5 parçadan oluşan bir nesne. aynı zamanda bir işlevi var, nesne olarak önemi işlevini yerine getirebilme yeteneğiyle de oldukça ilintili. yalnız yıpranma payı var ve ben bu nesneyi kullanarak ona verdiğim değeri daha da yücelttiğimi düşünüyorum. gelgelelim bu kullanma durumu nesneyi yıpratarak değersizleştirebilir. fakat ben her zaman yanımda taşımak, her daim kullanmak istiyorum. hediyeyi veren kişi daha verirken zaten "aslında bunun şu parçası yerine şu parçasını alırsan çok daha iyi kullanırsın" demişti, ben de dediğini yaptım. yani 5 parçalık hediyenin 1 parçası hediyenin verildiği orjinal (genuine) halinde değil. kullanımının üzerinden yaklaşık bir yıl geçmiş bu hediyeyi dün yine kullanırken işlevini yerine getirmesinde belki en önemli parçasını da bir gün değiştirmek gerekebileceğini düşündüm. ki değiştirirdim de. nesnenin işlevini yerine getirebilmesini tamamen yok edebilecek olan bu derin yıpranmanın sebebini de giderirsem toplam 5 parçadan oluşan bu hediyenin 2 parçasını değiştirmiş olacaktım. buradaki asıl açmaz şu; bu değişimlerin sonunda bu nesne hala bana o kişi tarafından verilmiş bir hediye midir? öyleyse verilen hediye bu nesnenin tam olarak hangi kısmıdır? değişen ve değişebilen o 2 parça mı, değişmeyen ve nesneye en önemli görüntüsünü veren diğer üç parça mı, veya tamamen ilgisiz olarak parçalardan herhangi biri veya herhangi üçü mü? bu değişimleri yaptıktan sonra hala ona ilk günkü değeri ben verebilecek miydim?

    bu düşüncelerle yan odada oturan ev arkadaşım ve kız arkadaşının yanına gittim. kız olana "x'in en çok neresini seviyorsun" diye sormam ufak bir sekso-gerginlik yaratsa da hızla diğer sorularımı sordum: "en çok kafasını mı seviyorsun mesela? veya bir gün kolunun biri kopsa, belden aşağısı kesilse aynı miktarda mı seversin yoksa daha az mı? ötesi, teknoloji çok ilerlese ve x'in kafasını bir robota taksak, aynı x, her şeyiyle aynı ama gövdesi bir robota bağlı, yine aynı derecede sever miydin?" daha da ileri götürmedim ama içimde biliyordum ki bu sorunun devamı; "eğer bir gün beyni tam olarak dijitalize ederek bir yazılım haline getirmek mümkün olsaydı ve x, internet üzerinde bir yazılım olarak hayatını sürdürüp iletişimini yine senin anlayabileceğin şekilde kurabilse yine aynı derecede sever miydin?"

    son kısım elbette gestalt ve holism'den ziyade zihin felsefesi ile ilgili.

    arkadaşlarımla yaptığım teatiden vardığımız asıl sonuç şöyle; evet, 2 parçası değişse bile o benim için y kişisinden aldığım hediyedir ve aynı değeri vereceğimdir. peki ya bir gün gelir ve diğer 3 parçasını da değiştirmek zorunda kalırsam? ki bu 3 parça birbirinin diğerlerinden ziyade daha bir tamamlayıcısı rolündedir ve nesneye ilk baktığınızda gördüğünüz şeylerdir. sanırım işte o zaman artık bu nesne hediye özelliğini kaybedecek, nesneye bağlı bir soyutluk olarak da sahip olduğu değeri yitirecektir. ancak eğer buna rağmen aynı değeri veriyor olsaydım hediye vermenin ne anlamı kalacaktı? y kişisi karşıma geçip "al sana bunu aldım" dediğinde ellerinde hiçbir şey göremeseydim, fakat o bana ne olduğunu anlatsaydı, hayali bir nesneye yine aynı değeri verebilir myidim? hayır veremezdim. buradaki gri bölge ve öznel taraf nesnenin ne kadarı hediyedir ve yüzde kaçlık kısmı verilen manevi değeri taşımaktadır sorusudur.

    gelelim bu uzun yazının asıl ve en çok sorulması gereken sorusuna:

    hediye verilen nesne nedir?
hesabın var mı? giriş yap