• "very fine is my valentine.
    very fine and very mine.
    very mine is my valentine very mine and very fine.
    very fine is my valentine and mine, very fine very mine and mine is my valentine."
  • bak sonra sığ düşünen insan oluyoruz ama, ben şimdi bil-cümle yayınevlerine sövüp saysam hakkım değil midir? neden diyeceksin.

    çünkü bu siktiğimin camiası kodaman bi yayınevinin başına eblehin birini geçirmeyi ve joyce'ları proust'ları basmayı yeter görüyor kendine. bunu yapan el üstünde. gerisine hiç gerek yok. ama mesele stein gibi "az tanınmış" -ki bu ne demektir bilmem- yazarlara gelince dilimiz lâl. basmıyoruz. çevirmiyoruz. doğru tabii, bunları çevirip de kime okutalım? adam yayınları battıysa bizim de zarar etmemiz gerekmez ya! neticede kültür işi, bilgi-görgü işi; ses çıkartmaz bu enteller!

    yalnız bir şey diyeyim; sizin bu alemde yaptığınız işlerin komplesiyle 30 yıl evvel bir cesaret örneği olarak girişilen bir borges çevirisi bile aşık atamaz! çünkü siz efendim, siz, joyce'ları çevirdiğiniz gibi 35 adet derginizde her ay kafa siktikten sonra çatır çatır sattırmasını da bilirsiniz! alıp da okumamak mesele mi ki? ha evet, joyce zaten zor okunur değil mi? tamam efendim, acelesi yok, 5 yıl sonra okunsun? fakat okunsa ya?

    ondan sonra vay efendim bu ülkenin kültür tarihine yaptığı katkıları nasıl göz ardı edermişiz!
    lan sen 32 kısım tekmilinle gel de 1 tane adam yayınları et, 1 tane altın kitaplar'ın tırnağı ol ona da razıyım! katkıymış! katkınızı siksinler sizin!

    evet bana yeniden şarkılar söyleten kadındır stein. teşekkürlerimi sunarım kendisine.
  • pablo picasso bilindiği üzere portresini çizmiştir. stein'in portresine benzemediği eleştirilerine ise "benzeyecek" cevabını vermiştir picasso.
  • picasso matisse'in the joy of life'ini gertrude stein'in evinde gorup kiskanmis, o anda secdeye varip demoiselles d'avignon'u yapmistir. bir the joy of life, bir de the large bathers. yalniz kadindaki arkadas cevresine bak anasini satayim, ben daha grup surup hakkinda annemlerle yarim saat konusayim.

    bir de gertrude stein'in oldukca kotu bir elyazisi var; ayrica kendisi geceleri calisirmis genellikle, alice toklas da kendisinin aksamlari yazdiklarini sabah daktiloda temize cekermis. stein'in yale'in beinecke nadir elyazmalari kutuphanesinde bulunan kagitlari icinde kendisinin, toklas yazdiklarini temize cekerken bulsun diye kagitlarin arasina biraktigi ask notlari mevcuttur; biri "dear delicious delicate darling" diye basliyur.
  • ölmeden önce, hastanede, sevgilisi alice b. toklas’a sormuş:
    cevap ne?”
    “...”
    “o halde, soru ne?”
  • ernest hemingwayin a moveable feast adli kitabinda kendisinden cok da hosca bahsetmedigi, kendi yazilarini begenmeyenleri ne kadar iyi yazar olursa olsun assagiladigini iddia ettigi yazar.
  • hakkında söyleyebileceğim şeyleri düşündüm, düşündüm, düşündüm. asansör durduğunda şu şekilde toparlamıştım sonunda:
    şair burda flamingoya börek atmış amk.
  • ingilizce ikinci dilinizse bu hatunun eserlerini okumak olum gibidir*
  • picasso'nun resimde yaptığını o yazıda yapmıştır.
  • “sizi neyin ilgilendirdiğini ve neyin ilgilendirmediğini bilmeniz korkunç derecede büyük önem taşır.”
hesabın var mı? giriş yap