cevap
-
yanit..
-
(bkz: 42)
-
neden cevap vermiyorsun sorusuna etik olarak verilmesi gereken şey.
-
bir orhan veli şiiri
cevap
açlıktan bahsediyorsun;
demek ki sen komünistsin.
demek bütün binaları yakan sensin.
istanbul'dakileri sen,
ankara'dakileri sen...
sen ne domuzsun sen. -
nazım hikmet ranın 1925 tarihli bir şiiridir. ayrıca "o duvar, o duvarınız vız gelir bize vız!." dizeleri grup yorum tarafından ileri albümünde özgürlük tutkusu parçasında geçer.
şiir şu şekildedir:
o duvar
o duvarınız
viz gelir bize vız!.
bizim kudretimizdeki hız,
ne bir din adamının dumanlı vaadinden,
ne de bir hülyanın gönlü yakışındandır.
o yalnız
tarihin o durulmaz akışındandır.
bize karşı koyanlar,
karşı koymuş demektir:
maddede hareketin,
yürüyen cemiyetin
ezelî kanunlarına.
sükûn yok, hareket var
bugün yarına çıkar,
yarın bugünü yıkar
ve durmadan akar
akar
akar.
biz bugünün kahramanı,
yarının
münadisiyiz.
bu durmadan akan,
yıkıp yapan
akışın
çizgilenmiş sesiyiz.
biz,
adımlarını tarihin akışına uyduran
temelleri çöken emperyalizme vuran,
yarını kuran
larız.
o duvar
o duvarınız
vız gelir bize vız!. -
bol bol, cogul cogul, verilebilecekleri, verilmesi gerekenleri, alternatifleri, her seyi var: (ara: cevaplar)
-
bazen "cevap vermek istemiyorum"dur.
-
1929'da ikdam gazetesinde kişiliğine saldıran yazının ardından nazım hikmet'in kaleme aldığı yergi şiiri..
(sözkonusu yazıda nazım'a ilişkin " bazıları ipten ve kazıktan kurtulmuş kaşarlı sabıkalılardır" gibi ifadeler yer almaktadır..)
" behey!
kara boynuz gibi kaşlı
mukaddes apis başlı
adam;
behey!
kara maça bey!
sen şiirin asil kamusuyla konuşuyorsun,
ben asaletten anlamam.
şapka çıkarmam konuştuğun dile,
düşmanıyım asaletin
kelimelerde bile.
behey!
kara maça bey!
ben bilirim
bu tehevvür bu şikâyaaat niçin?
bilirim
beni uykumda boğmak için
bekliyorsun geceyi..
ben ki bileklerimde tel kelepçeyi
bir altın bilezik gibi taşımışım,
ben ki ilmikleri sabunlu iplere bakıp
kıllı kalın ensemi kaşımışım,
tehdidine pabuç
bırakır mıyım hiç?
behey!
kara boynuz gibi kaşlı
mukaddes apis başlı
adam,
behey!
kara maça bey,
behey, yüzü kara.
ruhunu bir zenci esir gibi çıkardın pazara,
bir orospu odası yaptın kafatasını...
hâki ceketli ölülerin ceplerinden
çalarak parasını
satın aldın kendine
isviçre dağlarının havasını.
ve işte bundandır ki, bugün
ablak sarı suratında senin
kanlı altınların kızıllığı var..
acayip rüzgârlar esmiyegörsün başımdan.
yoksa musahhih maaşımdan
haftada üç papel taksite bağlayıp seni
bir şamar oğlanı gibi kullanırım.
beyimin böyle işlerle ülfeti var sanırım,
mükemmel yapar vazifesini..
behey!
kara maça bey!
halka ahmak diyen sensin.
halkın soyulmuş derisinden
sırtına frak giyen sensin.
yala bal tutan beş parmağını
beş çürük muz gibi,
homurdanarak dolaş besili bir domuz gibi.
meydan senin...
mi dersin?
hata edersin,
bizde o göz var mı baksana!!
ben içirmek için sana
kendi kara kanını
bir ateş çemberle çevirdim dört yanını!
sağa git
yok geçit,
sola git yok,
ileri
geri
yok.
kıvır kuyruk kalemini kalbine sok
bir akrep gibi intihar et... " -
varlığı, kotu de olsa, yoklugundan daha iyi olan sey.
-
yugoslavyada kebap olarak önünüze sunulan yiyeceğin ismi
hiç yemedim ama türkiyeye gelip de kebap yiyip "bunun bizim cevaptan hiçbir farkı yok" diyenler mevcut.
tek eksikleri orada cevab veremedi nin olmayışı
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap