• einstein'ın iflah olmaz bir zampara olduğunu gördüğümüz nat.geo belgeseli.*

    --- spoiler ---

    özellikle ikinci bölümde mileva maric'in zor ve einstein'la daha da zorlaşacak hayatına ve einstein'ın sapyoseksüelliğine yakından şahit olduk. fizik konuşamıyor diye bıraktı leblebi gibi marie'yi. o kız sana fransızca öğretmişti nankör zampara!
    --- spoiler ---

    ne zaman bilim insanlarının hayatını anlatan bir belgesel seyretsem aynı şeyi düşünürüm: insan egosu olmasa bilim çok daha hızlı ilerlerdi. soru ve eleştiri kabul etmeyen profesörler, karakter özellikleri yüzünden insan yemek, ırkçılık; kadınlara diploma vermeyen, öğrenci olarak istemeyen okullar... kendimize rağmen bu zamanlara iyi gelmişiz.

    dizide kostümler, mekanlar, oyunculuklar muazzam. kesinlikle izlenmesi gereken çok kaliteli bir yapım.
  • diziyi izleyince tanıdım mileva maric'i, üzüldüm. bugün müfredat yazma yetkisini bana verseler albert einstein'dan önce mileva maric'in adını yazarım.

    --- spoiler ---

    bu kadının ismini sayısalcılar bile bilmiyorsa sebebi albert ve domuşuk kaynanasıymış. oysa marie curie öyle mi? pierre curie gibi kadirşinas bir adamla evliymiş.

    "her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır" değil de
    "her başarılı kadının önünde bir erkek vardır" sözünün daha çok yakışacağı bir hikaye.

    --- spoiler ---
  • sevilen ve yüceltilen hiçbir insana yakından bakmamak gerektiği gerçeğini hatırlatan dizi. ne yaparsa yapsın insan olmanın getirdiği basit hatalar, zayıflıklar ve zaaflarla karşılaşıyoruz çünkü.
    --- spoiler ---

    einstein'ın başlı başına tüm diziyi domine etmesine karşın beni en çok etkileyen karakter mileva. kadın olmanın tüm zorluklarını yaşarken, kendisine erkekler dünyasında yer açmaya çalışırken yine insanca bir zaafla sevilme ve beğenilme konusundaki açlığını bastırmak adına harcadığı tüm çabayı bir kenara atması nereden baksak trajik. yeni doğmuş çocuğunu ailesiyle fakat ruhen tek başına gömmek zorunda kaldığı sahnede içim ezildi.

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    en azından entelektüel bir kadın olduğunu anladığımız marie winteler'ı, canımız mileva maric'in zekasına hayran kalarak harcayan bir dahinin*; onu da, sırf arkasını toplayabileceğini, yemeğini-çamaşırını hazır edebileceğini düşündüğü dümdüz bir kadın uğruna* harcadığını izlediğimiz belgeselimsi dizi. hani marjinal bizdik ulan?
    --- spoiler ---

    izlemek hoşuma mı gidiyor yoksa sinirden kuduruyor muyum belli değil.
  • belgesel diye izlemeye başladığım fakat "albert kızı rahat bırak, yakacaksın başını" derken kendimi bulduğum film tadında biyografik dizi. einstein'nin fiziğe olan tutkusunu ve merakını çok güzel işlemişler. üniversitedeki hocalara ve einstein'in babasına bakılırsa bir zamanlar almanya da türkiye gibiymiş. bilimin bu kadar baskılandığı bir ortamda yine iyi gelişmişler. baskı, faşizm, ırkçılık, cinsiyetçilik her birini çok güzel yansıtıyorlar. 3.bölümünü merakla bekliyorum.
  • nat geo'nun albert einstein konulu belgeseli, mini-dizisi, mini-filmi ... her neyiyse artık... çok başarılı buldum. imdb'deki 8.3 çok ayıp bir kere, minimum 9 olmalıydı.

    içeriğe hiç değinmeden geçersek bile, atmosferi yansıtması açısından dönem dizi/filmleri ( belle époque, ww2 öncesi avrupa ) arasında kendine ön sıralarda yer bulacaktır.

    içerik konusunda ise; einstein'ın evreni sorgularken aldığı sapıkça zevk*, mileva maric ile tanıştıkları gibi tartışmaları (mileva, matematikte einstein'dan yüksek puan olan tek insanmış) ve newton'a yaptığı atıflar hoşuma gitti.
  • itunes'un çok başarılı bir robot dj'i denebilir aslında kendisine. tahmin edilmesi zor olmadığı gibi türkçe şarkıları sıralaması gayet yetersiz ancak yabancı müzik tutkunları için harika derlemeler yaparak sizi şaşırtabiliyor. yine de mükemmel sonuçlar beklenmemesi gerek tabii ki ancak "başarısız" "rezillik" "çok kötü" gibi sıfatları kesinlikle haketmiyor.
  • 2 saatlik final bölümüyle einstein'a veda ettiğimiz dizi. geoffrey rush süper bir yaşlı einstein olmuştu bence. gerçekten kendisini izliyormuş gibi hisettim. zaten makyajlar, kostümler, dekorlar inanılmaz gerçekçiydi. ayrıca belgesel boyunca aşırı aksanlı ingilizceden kulağım yandı. zaten ingilizcem eksik olan da bozuldu.

    einstein her ne kadar özel yaşamında şrfsz olsa da 20. yüzyılın ilk yarısındaki dünyanın durumu düşünüldüğünde kafa yapısı olarak çağının çok ötesinde bir insanmış. o devirde savaş karşıtlığı yapmak, zencilere ders vermek, abd'de sovyet bağlantısı olanları savunmak falan mangal gibi yürek gerektirir. einstein hala çok popüler bir figür olmasına rağmen insan yönünü bilmez çoğu kişi. öğrenmiş olduk.

    tabii bir şey daha öğrenmiş olduk: bu mütefennin tayfasına aşk meşk işlerinde güven olmaz. sen dahi diye evlenirsin casanova çıkar, ölürsün asistanınla yatar, görevini kötüye kullanır savaş suçlusu olur intihara sürükler... hiç bulaşmayın. bulun bi açıköğretim iktisat mezunu evlenin.
  • burada nasıl da güzel biyografik dizi olacağı gözümüze sokulmaktadır.

    edit: babasının türk geni taşıdığından şüphelenmedim değil. einstein profesör olacağım dedikçe, babası "ula oğlum kafan da çalışıyor, mühendis ol. elin ekmek tutsun." şeklinde yorumları ile milli gururumuz olmaya aday olmuştur.

    o değil de, ırkçılık ne pis bir illet... ne pis bir hastalık...
  • öncelikle helal olsun nat geo, fikrinize sağlık dedirten projedir. ..
    dizi ise en az netflix ya da hbo dizileri kadar kaliteli. net!

    bu arada albert abinin yaşam tarzı sanki nazım hikmet styla değil mi ya? ya da vice versa tabii...

    bu arada ikinci sezon picasso olacakmış. hoş neden picasso diye vıdı vıdı edenler gördüm ama bu tarz diziler sayesinde onların da zaman içinde yontulacağını, bilim ve sanat'ın bir kuşun iki kanadı gibi olduğunu anlayacaklarına eminim.

    (bkz: charles darwin)
hesabın var mı? giriş yap