• her fırsatta, istanbul'da büyümüş olmak iyi bir bokmuş gibi davranan bir adamım ben. oysa çekilir dert değil istanbul'da çocuk olmak, en azından benim için değildi. galleria ise tam bir vaha olmuştu o çekilmezliğin ortasında.

    bostancı'da oturuyorduk ve para saçabilen bir aile olamamıştık hiçbir zaman. ama herhalde benzin ucuzdu ki, doksanların başına denk düşen o yıllarda, haftada bir galleria yolcusuyduk ortalama. öncelikle karşılaştırabilecek bir şey yoktu elimizde. "bak galleria şöyle ama şurası da böyle" diyemiyorduk. "ne iyi oldu böyle restoranları, mağazaları aynı çatı altına topladılar" demeye de yaşımız müsait değil. özetle, ataköy'e inmiş bir uzay gemisiydi galleria. e uzay gemisi de inmişken fatih'e, eminönü'ne falan inecek değil, ataköy'e inecekti tabi.

    ilk pizza ve hamburgeri galleria'da yedim ben. galleria'ya gittiğimizde menümüz sabitti, pizza hut'tan bir dilim pizza, mc donald'stan bir hamburger, toskana'dan ortaya mantar salatası, kola. pizza hut'ta salam - mantarlı pizzadan başka (adı çiftlik eviymiş mesela, bilmiyoruz tabi o zamanlar) bir çeşit daha olduğunu bir yıl kadar sonra, salam - mantar kalmadığı için sosis - yeşil biber aldığımızda öğrendim. hamburger konusundaysa cesur ve devrimci kişiliğimle adeta bir öncüydüm, bir buçuk yıl kadar hamburger yedikten sonra cheeseburgere ilk adımı atan elbette ben oldum.

    galleria önemliydi herkes için, kapitalizm falan eyvallah da, büyük şehirde çok da büyük hayatlar yaşamayan çoğunlukların gözünü açtı biraz. belki tüketim toplumuna dönüşümde ciddi bir adımdı ama şimdiki gibi hayatı alışveriş merkezlerinde geçen insanların yanında çok daha masumdu atılan adım.

    benim için de çocukluğumun cennetiydi sanırım. şimdi aldırdığı otuzbeş ıvır zıvırdan sonra otuzaltıncıyı aldıramadığı için önüne konan yemeği yere çalan veletlere inat, yıllarca hamburgerim ve bir dilim pizzamla mutlu oldum ben burada. fame city vardı evet ama pahalıydı ve her gidişte oraya da girmeyi içimden geçirsem de dillendirmeyecek kadar halden anlıyordum. içeri girince o onaltı küçük jetona dönüşen dört büyük jeton daha büyük mutlulukların anahtarıydı, ve ne yazık ki çabucak biterdi. sonra babayla bir gündüz vakti gidilirdi, çalıştığı yerdeki bir ablayla, ilk ve son defa o dört büyük jeton sekiz büyük jeton oluverirdi. o kadar büyük bir mutluluktu ki, sorgulanmazdı, nedeni, niçini.

    emperyalizmin oyuncaklarından biriydi belki galleria, ama yine de çok saftı, masumdu, güzeldi. kağıt üzerinde var gibi görünse de, her güzel şey gibi elbette çoktan bitti. ömür bitiyor, galleria bitmiş çok mu?
  • şimdilerde görüyorum da kıldan yünden bakırköy tatangalarının uğrak yeri olmuş galleria.abuk subuk adamlar yürür olmuş o prıl pırıl zeminlerde, yüksek tavanlar altında.
    beyoğluna eskiden kravatsız adam çıkmazdı geyiği yapmak istedi deli gönül.
  • avm kismi hala fena olmayan ama kesinlikle otoparkindaki araba yikamaciya arabanizi birakmamaniz gereken alisveris merkezi.

    bugun arabayi teslim almaya gittigimizde parayi verdik anahtari aldik, buraya kadar guzel ama arabaya geldigimizde on plaka yoktu. sonraki diyalog soyle:

    palefire: bu nedir?
    yetkili: siz gelmeden once dusmustur o.
    palefire: yok oyle bir sey, evden arabaya yururken onden yaklastim, dusmus olsa gorurdum mutlaka
    yetkili: bir sorayim cocuklara...
    palefire arabanin icinde plakayi bulur...
    yetkili: ha dusmus galiba, neyse servislerde bedavaya hallediyorlar.
    palefire:?!?! nasıl yani?? biz size araba emanet ediyoruz siz ufak da olsa bir hasar veriyorsunuz ve ozur dilemek akliniza gelmiyor mu??
    yetkili: olan olmus, cozum uretmek gerek
    palefire: hadi ya? benim aklıma gelmemisti hatirlattiginiz iyi oldu. oh ne güzel, belli ki bir yere dokundurmussunuz, daha buyuk hasar olsa da bu kadar piskince konusacak miydiniz onu merak ediyorum.
    yetkili: ne alakasi var
    palefire: cok alakasi var. ben arabayi teslim almaya geldigimda sadece "kusura bakmayin beyefendi ufak bir kaza oldu, plakanizi dusurmus arkadaslar, ozur dileriz" demis olabilseydiniz sıkıntı yoktu benim acimdan. ama sizin birincisi durumdan haberiniz bile yok, ikincisi hic dusunmeden plakayi benim dusurdugum yalanını sıkıyorsunuz, ucuncusu ve en onemlisi ozur dilemeniz gerekirken "serviste bedavaya yapiyorlar" demeniz. ben durup dururken oraya gidip gelmek icin neden 1 saatimi harcayayim.

    yetkili, asabi bir ses tonuyla biseyler havlamaya calisirken "eeh utanmadan bir de dayilanacak misin, tamam sizin yikamaniza da nezaketinize de.. " diyerek uzaklastim mekandan.

    gitmeyin, yakınlarınızı da gondermeyin derim..
  • ülkemizin ilk shopping mall ı...(kadıköy de ki opera pasajını saymaz isek)
    ilk açıldığında ne sükse yapmış idi, allam hatırlar hatırlar ağlarım geceleri.misafirliğe gidende galleia geyikleri dönerdi aile boyu, giden gitmeyene anlatırdı, devasa otoparkı sansasyon yaratmıştı.ilk gittiğim günü unutmuş değilim, benim de götüm düşmüştü.ingiltere amerika görmüş bi iki eleman bu ne ki? falan dediyse de onları hemen ezmiş bu tesisi baştacı etmiştik.
    kurulum alanı arzach ın tanrısı galip tekin in arazisi üstüne olduğundan, galip bu olay akabinde voliyi vurmuş, kemancılara ortak olmuştur.
  • içinde yeni açılan armani, versace, trusardi jeans gibi pahalı mağazalarla dış mekanın yenilenmesi ve yine elit restoranların açılmasıyla birlikte efsane geri döndü mesajı veren avm. otopark sorunu olmaması(ayrıca ücretsiz), hanzo barındırmaması, güzel sineması ve diğer avmlere göre nispeten tenha olması hala favorim olmasını sağlayan unsurlar. ilk aşkım galleria diye bir sloganı vardı yıllar önce.

    *2019 itibariyle avm kısmı tamamen ölmüş gitmiş. hem saydığım mağazalardan sanki alışveriş yapıyormuşum, çok matahmışlar gibi de bok gibi bir entry girmişim zamanında. çok eski de değilmiş hem. silmiyorum, ibret olsun.
  • buradaki yılların mc donalds'ı kapanmış. taşındı mı dicem, etrafta görmedim. ben ilk çocuk menümü orada yemiştim lan.

    yalnız koca avm bitmiş, okeye dönüyor. pazar günü boş avm mi olur lan?
  • wizir wizir buz pateni yapilirdi sora denyolar kameraya falan cekmeye basladi millet utandi kaymiolar artik eskisi gibi
  • ailemin bütün gençliği bakırköy'de geçmiş, ben de ataköy-bakırköy hattında doğup büyüdüm. daha ben doğmadan önceki dönemlerde "ataköy plajı istanbul'un en popüler plajıydı, suyu içilecek kadar berraktı" diye anlatır hep annemler. daha sonra onların anılarının üzerine binalar yapmaya başlamışlar ve galleria onlardan biri olmuş.

    ailemin anılarının üzerine yapılan galleria benim gibi 80lerde ataköy-bakırköy'de çocuk ve genç olmuş bir çok kişinin ilk anılarını taşır.

    ilk oyun parkı: halen hayatımda fame city'de eğlendiğim kadar kendimi kaybederek eğlendiğim bir park olmadı, şimdi olsa yine o kurbağaların kafasına kafasına vurmaya çalışıp topları biryerlere fırlatma oyunlarına dalardım kesin.

    ilk hamburger: mcdonalds'da happy meal alarak bir taraftan hamburger'i gömme bir taraftan da çıkan oyuncakla oynama heyecanını hepimiz yaşamışızdır.

    ilk pizza: şimdi kimsenin yüzüne bakmadığı pizza hut o zamanlar bildiğin şimdinin en lüks italyan restoranı ayarındaydı çünkü alternatif çok çok azdı. aileler önemli akşam yemeklerinde oraya giderlerdi.

    ilk buz pateni: bu ilk ve son hatta benim için, ne güzel eğlenceler varmış cidden...

    ilk loveseat sinema: ilk manitayla gidilen o mükemmel loveseat deri koltuklarıyla sinema, hey ki ne hey...

    ilk alışveriş: o zamanlar boyner, ykm vs. gibi mağazaların öncüsü olarak printemps vardı, kimse adını söyleyemezdi ama girip içeride, "anne bunu alalım" diye kopillik yaptığım boldur.

    sonraları avm kirliliğinden ve kendini yenilememeden dolayı yıkılacak noktaya gelmesi çok şaşırtıcı olmadı bana ama deli bir nostaljik üzüntüye kapıldım yıkılma haberini okuyunca. yerine yapılacak tesisin 10 tane gökdelen olması daha da can sıkıcı.

    anne, baba, sizin anılarınız üzerine avm dikmişlerdi, benimkilerin üzerine afedersin çük gibi gökdelenler yapılacak, istanbul daha ne kadar boktanlaşacaksın kimbilir...
  • sanırım türkiye'nin ilk avm'si diyebiliriz. 80'li yılların sonuna doğru açılmıştı. açılış günü bütün sahil trafiği kilitlenmişti ve girememiştik içeri. ama sonradan gittiğimizde bayılmıştım resmen. printemps, fame city ve buz pateniyle aklıma kazınmıştır. he tabi o zamanlar bir de mc donalds böyle umumi tuvalet gibi her yerde olmadığından o var aklımda yer eden.

    eve döndüğümde gece yatarken hayalini kurmuştum orada kilitli kalsam kimse fark etmese diye, neler yapacaksam çocuk aklımla...

    geçen yıl gittiğimde eskiyle alakası olmayan ruhsuz bir avm'ye dönüştüğünü gördüm. buz pateniyle bütünlemişti galleria, kaldırılmasını çok yadırgadım.
  • istanbul'daki halen en sevdiğim avm'dir. mimari açıdan çok derli topludur. şimdiki avmler gibi labirent değildir. otoparkı ücretsiz ve çok kullanışlıdır.
hesabın var mı? giriş yap