• orta avrupa'da tutunamayınca doğu'ya göç eden ve yolları orta anadolu'ya çıkan 3 kelt kabilesinin kurduğu birlik.

    bithinya kralı tarafından anadolu'ya paralı asker olarak çağrılmışlar. ama keltlerin kadınlaır, çocukları, hayvanları kısacası tüm milletleriyle birlikte geldiğini gören helenistik anadolu yerlileri dhşete düşmüşlerdir.
    3.yy'da anadolu'da güçlü bir krallık kurmuşlar andak pergamon ile seleukos devletlerinin baskıları sonucu zayıflayıp yok olmuşlardır. uzunca bir süre savaşkan özellikleri helenistik krallıklar ve roma tarafından paralı asker olarak kullanılmıştır.

    anadolu'nun keltlerindan bir kısım, ayrıca trakya'dan boğazlara ilerlerken istanbul'un yani o zamanki adıyla bysantion'un güzelliğine kapılarak buralara yerleşmişler. galata ve tabii galatasaray kelimeleri onların isminden gelir.

    keltlerin ana-erkil tanrıçaları anadolu'nun tanrıçalar bakımından zengin coğrafyasında yeni yüzler bulmuş gibidir. zira anadolu'nun keltleri artemis ve kibele'ye çok saygı göstermişlerdir. kim bilir belki de kendilerinden önce burada yaşamış hatta tam da onların yerleştiği yerde yani kızılırmak havzası'nda yaşamış hititlerle aralarında bir bağ olduğunu sezmişlerdi.

    ttk'dan çımış çok güzel bir kitap vardır fernand lequenne: galatlar
  • bir görüşe göre ankara'yı kuran savaşçı kavim, şehri kuranlar olup olmadıkları kesin olmamakla birlikte şehre ismini veren onlardır. ankyra adını verdiler şehre, "durduran" anlamında, aynı kelime daha sonra anchor anlamına geldi: deniz çapası.

    toprak ana ve gök baba inançları vardı. toprak ana bütün doğa güçlerinin merkeziydi.
  • bugünkü güney fransa'dan kalkıp ankara'ya yerleşen ve iç batı anadolunun 250 yıl boyunca mutlak hakimi olan 3 kelt topluluğunun( tektosagi - ankara, tolistobogii - tavium ve trogmi - pessinus ) genel adıdır.brennus'un liderliğinde -roma'yı yenen ilk brennus'tan 100 yıl sonra geliyor- uzun bir yürüyüşle m.ö. 280 yılında pannonia'yı (macaristan) yağmaladılar.sonrasında makedonya'ya girerek daha da güneyde termophyl'de yunan ordusunu geri çekilmeye zorladılar.delphi'ye kadar gelmişlerdir ancak zafer elde edemeden kuzeye geri çekilmişlerdir.

    bitinya kralı nicomedes'in selevkos ile yapacağı savaş için yardımlarını istemesiyle önce yolları üzerindeki byzantium şehrini kuşatmışlar ancak barış ve anlaşma sağlanmasıyla anadolu'ya geçmişlerdir.selevkolu antiochus'un fillerle desteklenen ordusu karşısında tutunamayan bitinya ordusunun yenilgisiyle oluşan boşlukla frigya bölgesine ilerlemişlerdir.daha da doğuya giderek eskişehir ankara ve yozgat yakınındaki tavium'a yerleştiler. (bkz: avrupa'dan göçüp yozgat'ta karar kılan kavim)

    pers kültürü etkisinde bulunan ve yunan kültüründen farklı olan iç anadolu'da daha hoş karşılanmış ve yerel halkla birlikte yaşamaya başlamışlardır.tuz gölü çevresi ve konya üzerinde kurdukları hakimiyetle kapadokya sınırına dayanmışlardır.etraflarında bulunan pontus, bergama, kapadokya, selevkos, bitinya ve likya'da bulunan mısır hakimiyetiyle çok geniş bir ticaret ağı ile yağma-talan geleneği yerine ticarete odaklı bir yapılanmaya girmişlerdir.mitra ve diğer yerel dinlere sempatiyle bakmışlar, yine de kendi kültürlerine ve dinlerine sadık kalmışlardır.ankara'da bir druidizm etkisi görülmüş tutatis tapınağını da etimesguta dikmişlerdir.*

    savaşma istekleri ve inançlarının getirisyle savaşta ölmenin büyük onuru ile andolu'daki en güçlü savaşçılar yine angara'dan çıkmıştır.civardaki ülkelere paralı askerlik yaptıkları sonradan mısır'da kleopatra'nın kraliyet muhafızları olarak da görev yaptıkları da doğrudur.giydikleri geniş pantolon ve celtic fc rengindeki elbiseleriyle nam salmışlardır.çok iyi demirci oldukları ve kılıç-cirit kullanmada usta oldukları, savaşta attıkları nara ile bergama ordusunu dağıttıkları da söylenmektedir.

    roma'nın güçlenmesi ve anadolu üzerindeki tehditi üzerine ilk olarak pontus kralı mithridates ve damadı ermenistan kralı büyük tigran ile üçlü koalisyon kurmak istemiş ancak mithridates'in birleşik anadolu uygarlıkları projesini özgürlüklerine ters bulup ve atina kuşatması'ndan sonra büyük pontus ordusunun mağlubiyeti sulla felix roma'yı coşturuyor ile roma yanlısı olmuşlardır.pontus ve ermenistan'ın yenilip roma vilayeti olsuğu yıllarda bölgedeki hakimiyetini korumaya devam etmişlerdir.

    marcus antonius ve augustus arasındaki savaşta antonius tarafında yer almışlardır.antonius'un (bkz: actium deniz savaşı) savaşında yenilmesinden hemen önce kral amyntas'ın octavian'ın tarafına geçtiği söylenir.galatyalı amyntas entrika peşinde koşan roma valilerini peşkeş ve rant uğruna harcayıp kapadokya ve fethiye civarını da yönetimi altına alır.bu abi zamanında 300 koyunlu bir sürüyle konya civarında takılan bir prensken ankara'dan likya'ya kadar olan bölgelerin kralı olmuştur.m.ö. 25 yılında öldürdüğü romalı bir soylunun dul eşi tarafından pusuya düşürülerek öldürülmüş ve toprakları roma vilayeti olmuştur.mezarı fethiye'de telmessos tiyatrosunun arkasındaki büyük kaya mezarındadır. yiğidim aslanım burda yatıyor.

    yıllar sonra bizans'ın paralı norman savaş beyi roussel de bailleul emrindeki 3000 kişiyle anadoluda bizim selçuklulara karşı malazgirtte savaşmış küsküyü almıştır.dönerken ankara civarında kendi halkının diline çok benzeyen kelimeler kullanıldığı ve yaşam tarzı olarak benzer gördüğü bu civarda kendi yönetimini kurmuştur.1073-1074 arasında ankara-çankırı-eskişehir-afyon-yozgat-amasya bölgesinde krallık kurmuştur.başkenti ankara olan bu yeni galatya bizan'ın türklerden yardım istemesiyle yenilmiş amasya'ya sığınmıştır.roussel'in yarattığı kargaşadan yararlanmak isteyen bizans'ın iki ünlü generali, 1077 yılında nikeforos bryennios balkanlarda, nikeforos botaneiates ise anadolu'da isyan edip kendi orduları tarafından imparator ilan edildiler.

    buna bir karşılık olarak hapiste bulunan roussel için bir fidye ödendi ve bizanslı paralı askerlerden oluşan ağır zırhlı bir süvari birliği komutasına verilerek anadolu'da isyan edip imparatorluğunu ilan eden nikeforos botaniates'e karşı gönderildi. roussel, nikoferos ordusuyla çarpışmaya girdi ve onu yenilgiye uğrattı. fakat roussel bu sefer de vıı. mikhail'e ihanet edip nikoforos'un tarafını tuttuğunu ilan etti. vıı. mikhail tekrar anadolu selçukluları ile anlaştı ve roussel'in tamamen yok edilmesini istedi. selçuklu ordulari izmit'te roussel'in ordusu ile savaşa tutuştu. roussel yenilgiye uğratılıp tekrar esir alındı. roussel vıı. mikhail ordularına teslim edildi ve 1077 yılında idam edildi.

    bu yıllardan sonra bölge türk akınlarıyla türkleşmeye başlasa da bugün ülkemizde doğan insanlarda galat geni de bulunur.kızıl saçlıların galat geni ağır bastığı söylentiler arasındadır. (bkz: bilal hariç de lan)

    edit:eklemeler imla falan
  • galatlar hiç bir yere kaybolmadılar içimizde yaşıyorlar. şaka olarak söylemiyorum, türkiye'nin haplogrup grafiğine bakarsanız anadolu'daki insanların %15'i filan onların ya da onlara benzer kabilelerin soyundan geliyor.

    http://imageshack.us/…/europehaplotypesjo3.png/sr=1
  • mö 3. yüzyılda üç büyük boy halinde anadolu’ya gelip, kızılırmak yayı içinde ve ankara ile pessinus yörelerinde oturan keltler’e verilen isim (yunanca galatai -tekil hali galates). bölgenin adı da galatia, yani "galatların yurdu" olmuş.
  • galatların anadolu'daki son yerleşim yeri sivas'tır. romalılarla savaşarak çekilmişler ve en son sivas'ta bir kaleye yerleşmişler. sonra gören olmamış.

    dolayısıyla keltlerin dünyadaki son yerleşim yeri de sivas oluyor.
  • helen döneminde bıyıklı resmedilen tek kavimdir.

    yani helenistik dönemde bıyıklı birini görürseniz, o galatlardandır efendim.
  • m.ö 3. yüzyılda bugünkü ankara ve civarına yerleşmeden evvel boğazın avrupa yakasında kışlamış kelt topluluğu, bulundukları yerin isminin bunlardan geldiği yazılır (bkz: galata). anadolu'da yaklaşık 2 yüz sene sağı solu yağmalayıp mutlu yaşadıktan sonra romalılara boyun eğmişlerdir (bkz: galatya eyaleti).
  • ankara hisarı'nı yapan onlardır. bu da demektir ki sevgili kalemiz yaklaşık 2.250 yıllık.

    yunanlıların "galatia" adını verdiği bir kelt aşiret devleti. altı yüz yıl kadar ankara ve sivrihisar çevresinde var olmuşlar.

    istanbul'daki galata semti ile ilgileri muhtemelen yanlış olan yaygın bir efsane. "galaktos", yunanca süt demek, "galatas" da sütçü. galata da türkçe okunuşu.
  • "galat toplumunun önde gelenleri, dilsel helenleşme yoluna çabuk girdiler. i.ö. 1. yüzyıl ortalarından itibaren amyntas, kastor gibi yunan adları kullanıyorlardı. galat aristokrasisinin tersine, kırsal kesimdeki galat toplulukları, ulusal kimlik ve dillerini 6 yüzyıl kadar bir süre korudular. bu dilin yerini yunan dili ancak i.s. 5. yüzyılda aldı. dil bakımından hellenleşmiş bu galatlar, daha sonraları grek galatları adıyla anıldılar. onların çoğu, yüzyıllar sonra belki de islamlaşıp türk kültürüne geçti. bugün bile bu bölgelerden gelen türkler, sarışın mavi gözlü olarak asyalı olmayan insanbilimsel nitelikler taşımaktadırlar." anadolu ve rum göçmenlerin kökeni, sayfa 14-15

    bakın abdullah belki de kelt asıllıydı:

    "efendiler, şimdi size hiçbir seçmeye tabi tutmadan bir türk ailesini göstereceğim" diyor.
    ankara'nın bağlum köyünden "tesadüfen bulduğu" abdullah'ı, eşi ve çocuğuyla kürsüye çıkarıyor, gösteriyor:
    "işte, ince ve uzun burunlu, halis dağlı adam... türk adamı!.."
    salondakiler alkışlıyor.
    kansu devam ediyor:
    "abdullah koyu olmayan gözlere, buğdaydan daha açık renkli kumral bıyıklara ve beyaz tene sahiptir. fakat işte yavruları, saçları altın renkli olan bu yavru türk ırkına mensuptur. işte alp adamı... orta asya'dan gelmiş olan adam... ecdadımıza bağlı adam!.." (bkz: #13410780)
hesabın var mı? giriş yap