• bu albüme dek dua lipa'nın tek bir şarksını dinlemişliğim yoktu. orada burada ismini görüp "öf, yine gözümüze sokulan, yeteneksiz bir kız" diye düşünüp durdum çok uzun bir süre.

    çünkü yeni nesil "pop" yıldızlarına artık uzak hissediyorum kendimi. benim kuşağın son "büyük" starı lady gaga oldu (katy perry ile birlikte.) yani bu isimden sonra çıkan isimleri duysam bile dinlemiyorum (mesela bts'nin ortalığı kasıp kavurduğunu biliyorum ama merak edip de tek bir şarkılarını dinlemedim, o hesap.)

    işte dua lipa'nın da ne yaptığından haberim yoktu, albümünü öne aldığı haberinin ardından tüm müzik yayınları albüme bayıldılar .
    pitchfork da albümün "madonna'nın 3 dönemini tek seferde dinletiyor " deyince dedim, artık dinleme zamanı geldi bu albümü.

    bayıldım. ba-yıl-dım!
    nedensiz yere önyargıyla yaklaştığım dua lipa, muhteşem bir albüm yapmış.
    dinlemeye doyamıyorum.
    albüm baştan sonra yağ gibi akıyor (bir tek son 2 şarkıyı çok fazla dinleyemedim -henüz.)

    özellikle bahsetmek istediğim iki şarkı var:
    levitating: onca güzel şarkı arasından ışıl ışıl parlıyor.
    ama ama ikinci nakarattan sonraki bridge ("you can fly away with me tonight /
    you can fly away with me tonight") sanırım son zamanlarda dinlediğim en güzel melodilerden biri. kulaklarım resmen kendinden geçiyor bu bölümde. evet, eargasm.

    diğeri de break my heart: tek kelimeyle harika.
    şarkının başındaki bas yürüyüşlerinin üzerine yazılan nakarat sözlerinin melodinin üzerinde yağ gibi akması? prozodinin güzelliğinin bebeksiliği?

    dua lipa'nın kredisi bende sonsuza yakınsadı bu albümle. muhteşem. öl de ölelim dua lipa.
  • physical, hallucinate ve levitating şarkılarına bayıldığım albüm. uzun zamandır eli yüzü düzgün bir pop albümü çıkmıyordu. dua lipa piyasadaki açığı çok iyi gördü ve imajını da geliştirerek 2. albüm lanetini kırmış oldu.

    nme 100 vermiş bence abartı ama pitchfork'un verdiği 75 de az gibi. albüme solid 8-8.5 arası diyebilirim. new rules gibi "yılmaz'ı meseneden sileceksin" tarzındaki banal bir şarkıyla ünlü olup şu albümle gelebilmek büyük bir azmin sonucudur. helal sana kız.
  • beyonce’nin, katy perry’nin, lady gaga’nın rihanna’nın ağzına sıçmaya hazır, saltanatlarına gölge düşürecek olan korkunc başarılı albüm. ayaklarını denk alsınlar. bu kız amerika’yi ikinci kez sallamaya hazir. confessions on a dance floor ile hiçbir alakası yok, o bir kere baya house-dance-electro havasında, hiç beklenmedik inanılmaz bir sound idi. çığır atmıştı o anlamda. ikisi de çok ayrı çok güzel albümler bana kalırsa. bambaşka bir tatlılığı var bunun, lop içine çekiyor ya da senin hüp diye içine çekesin geliyor. rengarenk, dopdolu, aşık olası geliyor adamın. who needs to go to sleep, when i got you next to me?

    duacım lupacım physical için “bu şarkı çıkınca herkes “shots! shots!” desin istiyorum” demiş. bence bu şarkı öyle laylaylom “hadi kak dansedek kız” adlı bir şey değil. çok daha ötesinde. soguk. derin. isyankar. deli-kanli. zaten bir kere;

    all night i’ll riot with you.
    i know you got my back, you know i got you
    come on, let’s get physical

    diyor... sanki gel duvarlara yazılar yazalım, kural yıkalım, karşı çıkalım, sokaklarda dansedelim dercesine. bu bence bambaska bir seyler soyluyor. kendi bile haberi yok, canim benim.

    hele hele... love again, bitiriyor insanı. öptükçe öpesin, sevdikçe sevesin, sevişesin geliyor.

    levitating. tek kelimeyle pozitivite.

    ay her şarkı bi bomba. bayıldım.

    seviyorum lan bu kızı.
  • pop müzik tarihinin en iyi albümlerinden biri olabilir abartısız söylüyorum.
  • dua lipa nın nisan da yayınlanması beklenen ancak sızmasıyla 27 martta çıkan 2. stüdyo albümü. bu zamana kadar new rules haricinde oturup da dua lipa dinlemiş insan değilim. albüm genel olarak bakıldığında disco pop , dance pop gibi dursa da, şarkılar tek tek incelendiğinde bünyesinde; synth pop, future pop, power pop , barok pop a kadar uzanan türlerin sentezinden oluşuyor ve ortaya disco pop olarak çıkıyor.

    albümde sıradan gidecek olursam açılışı albüme adını da veren future nostalgia yı, physical (albümde net olarak öne çıkan parça), levitating, hallucinate, love again, break my heart şarkılarını sevdim. favorim ise love again. albüm kapanışını yapan boys will be boys şarkısını ise mesajından dolayı sevdim. albümü aşağı çeken, hilkat garibesi tadında bir good in bed var. içerik genel olarak ayrılıktan sonra yıkılmadım, ayaktayım, eğleniyorum , dans ediyorum tadında. albüm; eski sevgilisi isaac carew ile olan ayrılığına, yola devam etmesine ve isaac carew e sitem içeren sözlerle dolu. yoksa bazı aşk soslu sözleri enver paşaya(anwar hadid) yazıldığını düşünmek istemiyorum. albümü sevsem de beni rahatsız eden iki şey var. dinleyen sözlük yazarlarının dikkatini çekti mi ? bilmiyorum. albümdeki şarkıların sözleri çok ama çok basit. dua nın yerinde olsam bir daha ki albüme daha iyi söz yazarları ile çalışırdım. ikinci şey ise, albüm akıp gidiyor ama matematik işlemi gibi belirli bir denklemi takip ediyor. the weeknd ile beraber nostalji olayını iyi tutturdular.
  • ilk haftasında 5 seconds of summer'ın calm adını taşıyan albümüyle giriştiği liste savaşında yenilerek uk albüm listesine 2 numaradan merhaba diyen pop harikası, plak-ı mukaddes.

    bir zamanlar liste savaşlarının bir adabı vardı. 90'ların ortalarında blur ve oasis 'in britpop mücadelesini, 2000'de sophie ellis-bextor ve victoria beckham'ın pistlerdeki çekişmesini düşündüğümüzde, denklerin yarıştığı, promosyon dönemini en etkili kullananın yüzünün güldüğü, sonuçların "iyi olan kazansın" dilekleriyle takip edilebildiği zamanlar. dua ve 5sos'ın liste savaşındaysa sonucu ne yazık ki türlü çakallık ve indirimler belirledi.

    official albums chart kurallarına göre bir albümün listeye etki edebilmesi için £3.75'den daha yüksek bir fiyattan satılması gerekmekte. peki 5sos'ın calm albümü kaç sterline piyasaya sürüldü dersiniz? £3.99. evet, neredeyse bir budget album fiyatına. ek olarak zibilyon tane formatta çıktığı yetmiyormuş gibi albümün bir edepli bir de edepsiz versiyonu yapıldı. lafa gelince "brit ödülleri çok cinsiyetçi, kadın olduğumuz için bize ödül vermiyorlar" diye kafa ütüleyen dudak feministleri little mix ve rita ora hemcinsleri için parmaklarını kıpırdatmazken sosyal medya hesaplarından çarşaf çarşaf calm'ın reklamını yaptılar. albümün imzalı, kampanyalı, özel kapaklı vs versiyonlarına girmiyorum bile...

    rekabetin eşitsizliğine rağmen hafta ortasında geriden gelerek hem physical *hem de dijital formatlarda 5sos'ın satışlarını sollayan dua lipa 1 numara olduğunu, daha liste resmi olarak ilan edilmeden paylaşacak kadar da kendinden emindi. gelgelelim, satış verileri açıklandı. calm, future nostalgia'yı 550 kopya farkla geçerek 1 numaraya oturdu.

    peki bu nasıl oldu?

    meğer grup cuma günü web siteleri üzerinden mucizevi bir şekilde 12.000 kaset (evet kaset!) satışı gerçekleştirmiş. tam da dua lipa'nın açtığı arayı burun farkıyla kapatacak kadar! bu tek günde yakalandığı öne sürülen 12.000 kopya satışın, calm'ın hafta boyunca elde ettiği cd satışlarının toplamından fazla olduğunu da eklemekte yarar var.
  • malum ortamlara düşmüş. dayanamadım dinledim. spotify dinlemelerimle günah çıkarırım albüm çıkınca. albüm çok başarılı. dua lipa bu albümde madonna'nın confessions on a dance floor albümümünü örnek aldığını söylemiş. örnek alarak çok iyi bir şey yapmış. tüm albüm çok başarılı.
    ama bir hallucinate var ki efsane.
  • 2020 yılında en çok dinlediğim albüm, bence 2020 yılının en başarılı işi ve aoty'ı sonuna kadar hakediyor. disko müziğini günümüze uyarlamada on numara iş yapmışlar, altyapısı inanılmaz sağlam. albüm eleştirmenlerden de tam not aldı, metacritic'te puanı 88. lirikalitesi eleştirilmiş, evet güçlü değil ama bu beni hiç rahatsız etmiyor çünkü future nostalgia'nın teması disko pop. disko pop albümünden hayatın anlamını anlatmasını beklemiyorum, sözlerin temaya uygun yazılması yeter. albümden en sevdiklerim physical, love again, levitating.

    liste başarısı olarak da oldukça başarılı. billboard başarılarını değerlendirirken şarkıcının ingiliz olduğu göz önünde bulundurulmalı çünkü billboard'da ed sheeran ve adele dışındaki ingilizler 1-0 geride başlıyor (diğer milletler 10-0 geride başlıyor). ayrıca güçlü bir fan grubu yok ve popun mainstream olmadığı bir dönemdeyiz. buna rağmen 4 çok başarılı single çıkardı, don't start now hot 100'de 52 hafta listede kaldı ve 2 numarayı gördü, break my heart 32 hafta listede kaldı, physical amerika'da resmi single değildi ama global olarak çok başarılı oldu, levitating de şu sıralar oldukça popülerleşiyor. billboard 200'de de yukarıda saydığım çok kritik dezavantajlara rağmen stabilitesini koruyor. şunu da dikkate almak gerekir ki dünyada bir tek müzik amerika'da dinlenmiyor, o bakımdan global etkisinin çok güçlü olduğunu kabul etmek gerek. spotify'ın bu haftaki albüm listesine bakarsak christmas haftası olmasına rağmen yayınlandıktan aylar sonra hala 7. sırada olduğunu görüyoruz. dua lipa kariyerinde bu albümle çok önemli bir eşiği geçti ve sektörde kalıcı olduğunu gösterdi, umarım hakettiği başarıyı alır.
  • açık ve net şekilde 2020 model confessions on a dance floor'dur. (bkz: madonna)

    80'ler ve 90'lar referansları çok iyi. disko konseptini de harika taşımış. dua lipa da zaten röportajlarında madge'ı örnek aldığını sık sık ifade ediyor bu ara.

    break my heart'ta inxs-need you tonight sample'ı kullanmaları daha da mutlu etti.

    karantina döneminin mutlu eden albümüdür kısaca. ayrıntılı bir incelemesine buradan ulaşılabilir.
  • birkaç yıldır dinlemekten sıkılmadığım, müzikte 80'ler ile modern yapının girift halini hep seven bir insan olarak bünyeme ilaç gibi gelmiş olan, dua lipa'nın dünya ligine girdiği albüm.

    baştan sona kendisini dinletir. levitating, don't start now falan bilinenler zaten. ama ben özel olarak physical, love again ve pretty please'ı daha çok beğendim. albüme ismini veren future nostalgia da fena değil. hallucinate ise tamamen arada leblebi gibi akıp gidiyor.

    her şarkının aranjesi gayet özenli ve bas partileri çok güzel hazırlanmış.
hesabın var mı? giriş yap