• adam en kritik anlarda oyuna giriyor, bir dakikada 7 sayı atıyor, biri hucum iki rib. alıyor, bir top çalıyor, koç anında bozuyor bu güzelim süreci ve furkan'ın en iyi anlaştığı simmons'u oyundan alıp yerine sahada ruh gibi gezen, bir tane üçlük sokamayan, 5-6 boş turnikeyi kaçıran, her alanda adeta dökülen harris'i oyuna alıyor. o dakikadan sonra furkan'ın eline top değmiyor. ne ambiti maxey, ne bencil milton piçi, ne de hill dallaması değil pas vermek furkan'ı sahada görmüyorlar bile. ulan çocuk üçte üç atmış, eli sıcak, yanıyor yahuu.
    sonuç; furkan bu gece oynatılan filmin figüranlarından biriydi. kaybetmek için sahaya çıkmış phila ve doc rivers bundan daha kötüsünü yapamazdı.
    sen iyisin furkan, seviliyorsun. çizgini bozmadan devam et. daha da başarılı olacaksın.
  • furkan'ın yıllık 5.4m usd garanti kontratı var, nba ısrarı neden diyorsun birader. euroleague'de furkan'ın pozisyonunda oynayan adamların en kralı yıllık 2'yi zor alıyor. furkan 2 yıl orda benchte havlu sallasa, burda 5 yılda kazanacağından fazla kazanacak. ısrar bundan olabilir mi?
  • hakkında sadece bu başlıkta 18 pozitif entry girdiğim basketbolcu. artık uykusuz gecelerimin sonu gelmiş durumda. bunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim.

    30lu yaşlarında biriyim. mirsad türkcan nba'e ayak bastığından bu yana takip ediyorum. hayatımda milliyetçi olduğum yegane alan basketbol. çıksın bir türk çocuğu nba'de başarılı olsun diye götümü yırtar, başarılarıyla mutluluktan mutluluğa koşardım. mehmet okur yüzük kazandığında ya da all-star seçildiğinde, hidayet nba finallerinde kobe'ye arkadan bloğu bastığında. yüzlerce geceyi uykusuz geçirip sabahında uykusuz işe gittiğimi biliyorum.

    hiçbiri bu çocuk kadar yetenekli değildi. ersan 10 sene aynı seviyede basketbol oynarken yapabildiklerinin en iyisini yapmaya çalışarak bu seviyede kaldı. cedi bile kendine bir vites tutturdu gidiyor. kontratını aldı takılıyor.

    bu çocuk hepsinden daha yetenekli. şutu var, atletik, hızlı, elleri pamuk gibi. lan oğlum manyak mısın sen? bunu nasıl başarıyorsun ya? bu yeteneklere nasıl ihanet edebiliyorsun kafayı mı yedin sen? yapacağın daha iyi ne var lan? ne yapmayı planlıyorsun önümüzdeki 10 sene allah aşkına? hayatın spor olsun demiyorum ama bunu başaramayacaksan 12 yıldır neyin savaşını veriyorsun arkadaş? siktir git fenerbahçe'de melih'in yaptığını daha iyi yaparsın zaten.

    sahada koşmuyorsun birader. niye? ben daha topsuz savunmacını geçtiğini görmedim. hareketli değilsin. hocanın sana git sol köşede bekle dediğini hiç sanmıyorum. topu almak için ne perde arıyorsun, ne içeri cut ediyorsun, ne topu alıp adam geçiyorsun... illa biri seni boş görecek de sen vicdanın el verip de şutu sokacaksın. öyle mi? o da yüzdeli değil ha, bomboş şutlarda bile yüzden düşük. başlarım sakatlığına bi sen mi sakatlıktan geri dönüyorsun? neydi lan dün gece halin öyle?

    kaç yaşında adamlarız sabah söve söve girdim yatağıma. bize karşı hiçbir sorumluluğun yok birader. kimse seni izlemese de alacaksın o 2 milyon doları. ama başlarım çabalamayacaksan yapacağın işe. hadi bundan sonrası için başarılar. artık pazar günleri akşam 9'da da verseler izlemem maçını.
  • vakti zamanında bahçelievler'deki bir basketbol sahasında karşılıklı oynama fırsatı bulmuştuk. basketbolla pek alakası olmayan ben furkan'ın etkili oyunuyula maçı sikip atmasının ardından, "hareketlere bak sanki nba'de oynayacak" demiştim. bugün gazetede gördüm philadelphia ile sözleşme imzalamış. inanılmaz öngörü yeteneğine sahibim, türk sporu benden faydalan.
  • clippers maçı furkan’ın sixers oluşumunda nasıl konumlandığının göstergesi.

    aslında nba ile az çok haşır neşir topluluk bilecektir ama “avrupa basketbolu” izleme kültürü ile, sırf furkan için tv başına geçen izleyiciler için naçizane bilgilendirme yapayım;

    nba basketbolunda super-star ve super-star adayları bir basketbolcudan ziyade markadır. yaptığı anlaşmalar, oynayacağı dakikalar, üzerine çizilecek setler mevcut performansına göre değil, o kişinin marka değerine göre hesaplanır. bir nba maçı, hem nba yönetimi tarafından hem de franchise’lar tarafından tek gösterimlik tiyatro gibi görülür. bölgesel haber kaynaklarında veya belirlenmiş hedef kitleye ulaşabilecek medya organlarında her maçın bir hikayesi, bir izlenme sebebi vardır.

    örn: “lebron’un sakatlığında davis takımı sırtlayabilecek mi ?”, “takas edilen yeni oyuncunun eski takımıyla yüzleşmesi”, “kobe bryant’ın vefatı sonrası lebron’un yapacağı konuşma” ve benzeri zımbırtılar.

    yani özellikle regular season nba maçları henüz furkan’ımızın hikaye öğesi olabileceği durumda değil. tam da bu sebeple sezon genelinde furkan üstüne çizilmiş bir set yok. bakın bu tahmin ettiğinizden çok daha önemli bir durum.

    ben simmons ve embiid gibi iki marka, iki tiyatro oyuncusu varken furkan’ın varlığını gösterebileceği, kendi hikayelerini yazabileceği ve markasını var edebileceği tek mevkii “6th man” olmak. çünkü yedek ağırlıklı beşlerin sahada olduğu süreç doğaçlama hücumlar için daha müsait.

    yani nba izlerken avrupa basketbolu mentalitesinden biraz uzak olmanızı tavsiye ederim. izlediginiz musabaka yukarida belirttiğim gibi bir basketbol macından ziyade tek gosterimlik bir tiyatro oyununa daha yakındır.

    yeri burası mı emin değilim lakin ne alaka diyeceğiniz bir örnek vermem gerekirse türkiye’deki dolar kuru bile furkan’ın üzerine çizilecek setlerin sayısını artıracaktır. neden mi ?

    dolar kuru > türkiyede satılan league pass sayısı > nba ve sixers’ın cebine furkan sayesinde giren para > furkan’ı daha fazla sahada görmek isteyen izleyici (müşteri) > furkan’ın aldığı süre ve set

    tabiki bunların tamamının gerçekleşebilmesi için furkan’ın yeteneği ve sahada gösterdiği başarının istikrarlı olması gerekiyor.
  • üç sezonda 20 kilo alıp hayvan gibi hale gelmiş, her fırsatta ağırlık çalıştığını söyleyen adamı sırf eleştirmek için ezbere oradan buradan duyduğu lafları tekrarlayarak yermeye kalkıyorlar. klasik türk sporcusuymuş. şu aşağılık kompleksini bırakın artık.

    db editi: (bkz: sma hastası gökalp'in kahramanı ol kampanyası)
  • bu çocuk hakkında bir şey yazmak isterim.
    furkan üç sayı çizgisinin gerisinde muazzam bir tehlike olacakken birden bire step curry tarzında şut atmaya başladı.
    bu şut tarzı, savunma oyuncusu elini kaldıramadan topu elden çıkarmaya dayanan; ustalaşması inanılmaz derecede zor bir stil. bu şut sitili onu tek başına yıkmaya yetti. zaten p&r savunmasındaki zaafına bir de git gide düşen şut yüzdesi eklenince phil harden’i aldı ve furkan’a bench yolu göründü.
    furkan asıl şut stili olan havada en yüksekte olduğu yerden topu bileğini düşürerek atmaya devam etseydi phil gibi felsefesi ve geleneği olan bir takımda yıllarca oynar ve büyük saygı görürdü.
    step curry nin bu şekilde şut atmasının nedeni boyunun ve kollarının kısa olmasıdır.
    furkanın boyu uzun sıçrama kapasitesi yüksek ve bileği çok yumuşak. şut sitili olarak kimseyi örnek almamalıydı çok büyük hata yaptı ve bu sezon bir mucize olmazsa avrupa’ya geri dönecek.
  • vasatlığı bu kadar sevmeyin, savunmayın arkadaşlar. alperen şengün'ün falan hesabı yoksa furkan korkmaz tabii ki buradaki herkesten daha iyi basketbol oynuyor ama son dönemde çok başarısız. yıllık milyonlarca dolar kazanam adam da benim moral vermeme ihtiyaç duymasın bir zahmet. sırf "bizden" diye kötüye kötü demeyecek miyiz? akp seçmeni miyiz biz?

    edit: nba'deki adamı nba standartlarına göre değerlendireceğiz tabii, sırf savunmak için melih mahmutoğlu'yla mı kıyaslayalım? iki sene önce yüzde 40'la şut atan adam şimdi neredeyse kolsuz matisse thybulle'la aynı yüzdeyle üçlük atıyorsa kötü bir sezon geçiriyor demektir. doğuş balbay'ın seçildiği milli takım'da ilk beşe yazılmak nba'e gitmiş birisi için başarı mı gerçekten? fanboy'luğun furkan korkmaz dahil kimseye faydası yok, yapmayın.
  • embiid'in tarkovsky izledigini dusunerek yargilanmamasi gereken basketci.
  • cedi seviciler aynı zamanda furkan sevici de olduğu için arka planda kalmayan basketbolcu.
hesabın var mı? giriş yap