• (bkz: you died)
  • ilk kısım (bkz: dark souls)
    bazı firmalar vardır ki bunların sayısı gerçekten azdır, saygınlıklarını yaptıkları işlerle söke söke alırlar. tek tek ve yavaş yavaş vadettiklerine sadakatleriyle kullanıcı tabanlarında güveni tesis ederler.

    şimdi, oyun dünyasına sübjektif bir bakış atarsam en hoşlandığım temalara ruh üflemiş; objektif açıdan bakarsak da yüz binlerce insanın “tam olarak işte bu” dediği bütüncül bir tadı ve kimsenin inkâr edemeyeceği yenilikleri koca bir oyun türünün kendisiyle beraber sektöre katan, bazen niçe bazen lovecraft bazen berserk ile haşır neşir olan yer yer nihilist yer yer varoluşçu fantazya severlerin ilk ve biricik sevgilisi from software’i inceleyelim.

    94 çıkışlı king’s field serisinden beri piyasa içinde fikirlerini ve felsefesini yoğuran from software; 2009 yılında çıkış yapan demon’s soul ile kendi oyun türlerini yarattıkları, bu 12 senelik uzun ve başarılarla dolu maratonuna başlangıç yapar.

    takvimler 2011’i gösterdiğinde, günümüzden baktığımızda zamansız bir klasik olarak addedilen dark souls karşılaştığı tüm zorluklara karşın piyasada şu ana değin hiç işlenmemiş yahut düzgün temsil edilememiş temaları, benzersiz atmosferi, yenilikçi mekanikleri, öncesinde oyun dünyasında temsil edilmemiş felsefi iz düşümüyle beraber öncülü sayılan demon’s soul’un mirasını da devralarak piyasalara çıkar.

    dark souls, çaresizliğin hüküm sürdüğü koskoca bir dünyada yazgıya meydan okuyan bir karakterle oyuncuları çarpıklığın ortasına fırlatır. fantazya kitaplarının pek çoğunu boğacak kalitedeki hikayesini oyuncuya geçirmek için “al kuzum şu da böyle olmuş, bak o da bu” demeden dünyaya serpiştirmekle yetinir. deneyimle, keşfet, al buyur özgürsün deme cesaretini gösterir.

    günümüz piyasanın “aman gitme, ne olur oyunu oyna” mantığından ötürü souls serisi pek çok kişi tarafından zor olarak nitelense de aslen souls oyunları felsefi temasına uyacak şekilde acımasız olmasının yanında son derece adil şekilde tasarlanmıştır. zor değildir, sadece günümüz oyunlarının çoğunun talep etmediği saygıyı bekler, neyi nasıl yapacağını öğrenmeni ister, elden tutmaz, yol göstermez.

    ikinci kısım(darksouls 2 ve bloodborne)

    “arkadaşlar bu oyun iyi gitti. bi’ ikincisini yapalım madem” dediklerinde ilk serinin başındaki adamımız miyazaki; “yok, benim kafamda başka şeyler var. bi’ şeyler deneyeceğim, böyle victoria mimarisi, avrupa, kurt adamlar, uzaylılar, lovecraft gibi. beni bırak.” der. bir iki kelimesi farklı olabilir.

    böylece miyazaki yokluğunda dark souls serisinin ikinci oyunu geliştirilir ve 2014 yılında büyük olmasalar da şimdiden kemik bir kitle haline gelen sevenlerinin beğenisine sunulur. ilk oyundan temasal ve felsefi açıdan kopmamasına karşın temel mekaniklerde ve dünya boyutunda pek çok cesurca değişikliğe giden dark souls 2, serinin sevenlerini ikiye böler. seriyi, bir kısım insan çok farklı, yenilikçi ve içerik bakımından zengin bulurken; diğer taraf da ilk oyundaki hissiyatı yakalayamamakla itham eder ki bu tartışma günümüzde dahi devam etmektedir. lakin bence, bazı bariz kolaylıklara kaçmasına rağmen seriye farklı bir hava katan zengin, cesur ve başarılı bir oyundur kendisi.

    bu hengameden bir sene sonra miyazaki, “beyler, benim iş tamam” diyerekten piyasalara pek çok souls severin gelmiş geçmiş en iyi oyun olarak göstereceği, ikincisi nerde diye hala ardından göz yaşları dökülen bloodborne ile alın olay budur dercesine geri döner. oyun konsolda ortalığı birbirine katar eleştirmenlerden çok yüksek notlar alır, konsol sattırır.

    her şey bir yana bloodborne, souls sevenler için biricik bir oyundur. from software yeni bir marka yaratma yoluna giderken, bugüne değin inşa ettiği tarzını farklı bir zemine çeker üstüne de fazlaca tema fırlatmaktan geri durmaz. lovecraftvari yaratıkları, victoria tarzına ve mimarisine attığı gotik bakış ve çağına göre çok başarılı kaplamalar ile stilistik farklılıklar yaratmayı becerir, souls serisinin gölgesinde kalmadığı gibi pek çoğuna göre seriyi aşar da. souls serisine nazaran daha hızlı dövüş sistemi, farklı formlara sahip silahları, barutlu silahların oyuna dahil oluşu gibi unsurlarla da mekaniksel değişikler inşa eder. tüm bunların anlatıdaki kaotiklik ve gizem unsuruyla birleşmesiyle beraber en iyi ps4 oyunları arasında haklı yerini alır.

    üçüncü kısım (dark souls 3 ve sekiro)
    dark souls 3, 2016 yılında çıkış yaparak efsanevi souls üçlemesine tatmin edici bir nokta koyar. önceki oyunlardan edinilenler her anlamda son oyuna yedirilir, teknik ve sanatsal anlamda büyük bir farklılık gözlemlenmese dahi miyazaki önderliğinde elde avuçta olan seri ile ilintili tüm meseleler son raddeye kadar mükemmelliğe itilir. böylece ortaya bana göre ruhu diğer oyunlara nazaran biraz daha zayıf olsa dahi bütüncül bir şekilde ele alındığında çok başarılı şekilde paketlenen ve çiziği olmayan, her souls severin seveceği bir veda oyunu çıkar. zaten seriye en fazla oyuncu çekmiş olan souls oyunu da kendileridir. serinin tanınırlığını gözle görülür biçimde arttırıp pek çok kişide merak uyandırmayı başarır. ve bir devir böylece kapanır.

    dark souls 3’ü from software’dan tam olarak haber alınamayan sessizlik izler. dark souls üçlemesinin bittiği kesinleşmiş, elde yeni bir verinin de olmadığı, sessiz sakin seneler. ortamlar bloodborn 2 söylentisi ile kabarırken “artık souls formülü aynı şekilde satmaz, yeni oyuncular oyunun ruhunu kavrayamıyor” fısıltıları arasında 2019 senesinin en iyi oyunu seçilecek olan sekiro kısacık girizgahı ile medyaya düşer ve oyun rengini belli etmeye başladıkça fark edilir ki from software yine değişik deryalara yelken açmıştır.

    sekiro oyuncuları batı temasından japonya’nın en karışık ve kanlı dönemi olan sengoku dönemine çekerken temiz bir sayfa açmayı ihmal etmez. dövüş mekaniklerini, adeta birebir dövüşlerde kılıçların dans ettiği bir şölene çeviren, şimdiye kadar gördüğüm en organik ve zevkli hissettiren kılıç mekanikleri ile kökten yeniler. shinobiliğin karakteristiğine uygun şekilde dünya ve mekanikler tekrardan inşa edili. zıplama ve kanca ile hareketlilik arttırılır, deathblow ve stealth gibi mekanikler ile de oyun ninjalığın kitabına göre tekrardan konum alır. artık oyun bizden sağa sola yuvarlanmamızı değil de posture kırma, deflect gibi mekaniklerle gizlice indiremediklerimizle yüz yüze vuruşmamızı talep eder, hatta zorlar. böylece from software işlerine bambaşka, kendi vatanlarından, beklenmedik derecede başarılı bir soluk getirir.

    dördüncü kısım (elden ring)

    oh elden ring… şu ana kadar hep niş kitleye hitap etmiş from software’in 2009 senesinden bu yana kademe kademe elde edilmiş saygınlığının, her oyunlarıyla elde ettikleri tecrübenin ve birikimlerinin, sonuna kadar acımasızca sınanacağı büyük sınavları.

    bu arkadaşlar hiçbir zaman 3a oyun üretmemeleri, neslinin grafik anlamında bayrak taşıyanı olmamaları, genele hitap etmeyecek temalarına ve oyun anlayışlarına rağmen büyük bir ün ve saygınlık elde etti. bu popülarite durumu dark souls 3’ten beri de katlana katlana arttı. şimdi şu zamana kadar hiç olmadığı kadar gözler üzerlerinde, geçmiş oyunlarla alakası olan olmayan herkes büyük bir beklenti içinde.

    peki 2022 şubat 25’te çıkacak bu güzide oyun bize neler vadediyor;

    bu türün bir seveni ve tüm oyunları defalarca oynamış bir oyuncu olarak net bir şekilde görüyorum ki elden ring, firmanın şu ana kadarki tüm eski oyun tecrübelerini harmanladıktan sonra tek potada eritip açık dünya konseptine güven veren şekilde açılan bir oyun.

    göze hoş gelen bir bineğimiz, opsiyonel mini bosslar ve çokça karşılaşma ile dolu gözüken bir açık dünyamız, eski dark souls hissiyatını aldığım dungeonları, silahların üzerine işlenen rünler, at üzeri dövüş ve çağırılan ruhlar ile artan oynanış çeşitliliği göze çarpan en temel unsurlar.

    oynanışta dark souls hissiyatı olsa da ağırlığı yok gibi, sanıyorum silahlar arası geçiş ve spell kullanımı çok daha yaygın olacak. net bir şekilde sekiro'dan finish ve stealth gibi mekanikleri de oyuna yedirmişler, combat şenlenmiş. lakin deneysel diyemem, bi’ sekiro farklılığında tabii ki değil ama nedense çok çeşitli ve bundan ötürü zevkli bir combatı olacak gibi hissediyorum. test serverını açılmasıyla edinilen bilgiler ışığında açık dünya işini hallettikleri hissiyatını edindim ki bu adamlar dünyayı bi’ şekilde doldururlar. küçücük yerlere bile neler sıkıştırdılar onca sene.

    evet grafikler neslin grafikleri değil zaten hiçbir oyunları buna sahip de değildi ama pastel renklerin canlılığıyla bezeli sanat tasarımı ve tarzıyla mükemmel gözüküyor, vadedilenler gerçekleştirilmişse benim için pek mesele de değil zaten. çeşitlilik, sanat tasarımı, hissiyat tamam gibi duruyor. çıkınca hep birlikte göreceğiz.

    haydi bakalım from software yap yine sihrini, biz de severek oynayalım.
    açık dünya software oyunu mu? yolla gelsin.
  • dünya video oyun tarihine çok büyük katkıları olmuş, yepyeni bir tarz yaratmış, gelmiş geçmiş en iyi oyun firmalarından birisi.

    super mario ne kadar önemli bir oyunsa bu firmanın yaptığı oyunlar da o derece önemlidir.

    favorim demon's souls ve dark souls. ikisi arasında seçim yapmak zor ama dark souls çeyrek tık önde olabilir. elden ring daha oynamadım ama bu iki oyuna yaklaşabileceğini zannetmiyorum. tabii o oyunlar çıktığında gençlik de vardı tekrar tekrar deneyecek enerji vardı.
  • kulislerdeki iddiaya göre george r.r. martin ile yeni bir oyun geliştirmek için çalışan firma.dizilerde ölüm denince ilk akla gelen isim ile oyunlarda ölüm denince ilk akla gelen firmanın güçlerini birleştirerek ne yapacaklarını merak ediyorum.heyecanla bekliyoruz efendim.
  • yeni oyunlarını game award’da resmi olarak duyurdular. tabii bu 20-30 saniyelik tease’den nasıl bir şey anlamak mümkün değil. fakat trailer’daki o üstünde dikenler ve kan bulunan kemiksi şeye bakacak olursak bloodborne olma ihtimali var. -çünkü baya kanlıydı- neyse efendim bekleyip göreceğiz ama ben çok heyecanlandım sonuçta yeni bir from software oyunu.
  • tebrik edilesi bir oyun yapım stüdyosu.

    yeni isimler üretebiliyorlar. dark souls serisini 10'lu sayılara götürebilirlerdi ya da hiç dark souls demeyip demon souls 15 veya 20 de diyebilirlerdi. ama yeni isimlerle çıkarıyorlar. bir çok şirkete nazaran bir yetenek bu.

    (bkz: final fantasy)
    (bkz: assassin's creed)
    (bkz: far cry)
    (bkz: anno)
    (bkz: elder scrolls)
    (bkz: fallout)
    (bkz: call of duty)
  • ds3 veya bloodborne'da rastgele bir ss alsan sanat eseri ortaya çıkıyor adam sanat tasarımı berbat diye eleştiriyor çok ilginç. skyrim, ac, witcher çok güzel oyunlar ama herhangi bir soul oyunu ile karşılaştırılmamalı çünkü soul oyunu oynayanlar dövüş mekanikleri için oynuyor zaten ve bu dövüş mekaniklerini fs'den iyi yapan kimse yok.
  • youtube kanalımda firmanın oyunlarını oynayıp deneyimlerimi anlattığım kısa videolarım mevcut, bakmak isteyenler bakabilir, görüşlerinizi de bekliyorum.
    https://www.youtube.com/…mzxudlf2jg-drb7qe3vofler2j
  • ismi cd projekt red kadar kötü olmayan firma.
hesabın var mı? giriş yap