• stalingrad'da esir düşen ve paramparça edilen 6.ordu'nun komutanı.

    teslim olma kararının sorgulanacak bir yanı varsa o da "bu kararı neden daha önce alamadı?" şeklindeki ahlaki sorudur. eğer olaya "hiçbir alman feld mareşali daha önce teslim olmadı ama bu adam teslim oldu!" derseniz de konuya hitler açısından bakmış olur ve bir anlamda hitler'in mantığını savunursunuz. oysaki paulus'un teslim kararı öncesinde yaşadığı ciddi bir süreç var. bu süreç bir yanda askeri strateji konusunda hiçbir mantıklı öneriyi anlamayan ve hatta önerileri duymak dahi istemeyen adolf hitler'in mevcut durumu anlayabilmesine yönelik müthiş bir çaba içerirken öte yandan da sorumluluğu altında olan adamlara neden soğuktan, açlıktan, cephanesizlikten ya da ne için öldüklerini kendilerine anlatamamaktan doğan bir vicdan muhasebesi aşamasını kapsıyor. dolayısıyla intihar etmek kendisi için en onurlusu olurdu demek 6.ordu ile paulus'un kaderi üzerinde çok kaba bir mantık kurmaktır, yersiz bir suçlama yapmaktır.

    burada kendisini suçlayacaksanız şunu söyleyebilirsiniz, elinde imkan ve olanak varken ve hatta kurmayı ile oturup sovyet çemberini kırmak için plan dahi yapmışken neden gerçek bir komutan gibi davrarak kaderini hitler'in emirlerine bağlamak yerine nihai sorumluluğu üzerine alıp bir yarma ve geri çekilme harekatına girişmedi? elbette bunu yaptığında hitler'in gözünde kesinlikle bir hain olacak ve muhtemelen yarma harekatının ortasında veya harekattan hemen sonra görevden alınacak, tutuklanıp anında kurşuna dizilecekti ama en azından geride alman askeri tarihine geçecek bir kahramanlık örneği bırakacaktı. buna cesaret edenler var o dönemde; bakınız general hans graf von sponeck. general von sponeck stalingrad felaketinden henüz birkaç ay önce kerç boğazına hücum eden üstün sovyet kuvvetlerine karşı burayı savunması için bırakılan 46. piyade tümenine tamamen kendi inisiyatifi ile geri çekilme emri verdi ve binlerce adamın hayatını kurtardı ama bu hareketi ile kendi ipini de çekti ve hitler'in emriyle ölüme mahkum edildi, cezasının infazı da ayrı bir psikopatlık örneği olacak şekilde 23 temmuz 1944'de dek bekletildi. ama şu anda adı gayet onurlu bir şekilde anılmakta.

    ayrıca paulus'un teslim kararına varıncaya dek geçen süreçte aşama aşama geçilen psikolojik evreler de var. mesela birinci aşamada daha stalingrad'a yeni yeni ulaşılırken elde edilen başarılardan ötürü hem komuta heyetinin hem de hitler karargahının içinde olduğu iyimserlik ve zafer havası, gittikçe uzayan ikmal hatlarının kırılganlığının ve alman güney cephesinin gereksiz yere uzatılmasının gözardı edilmesine yolaçtı. halbuki almanların ilk planına göre güney ordular grubu 1942 yazında sivastopol kalesini alacak, daha sonra maykop ve grozni üzerine yürüyerek bu bölgedeki (harita) petrol kaynaklarını ele geçirerek sovyetlere büyük bir darbe vururken kendilerine önemli bir hammadde kaynağı yaratacaklardı.

    ikinci aşamada planların değişmesi yaşandı ve o anda gerçekten askeri açıdan 2.sınıf bir hedef olan stalingrad'ın bir anda hem hitler'in hem de stalin'in dikkatini çekip adeta buraya bir ölüm yatırımı yapılması durumudur. stalingrad, stalin'in sovyet devrimi sırasında savaştığı bir yer olduğundan sovyetler için önemli bir psikolojik merkez haline sokulur ve hitler'in buraya saldırması için çölde bir vaha gibi almanlara sunulur. bu aşamada 6.ordu stalingrad üzerine yürüme emri aldığında reelde elde edecekleri en büyük kazancın stalin'in adını taşıyan bir kenti almak ile orayı ölümüne savunacak yığınla sovyet askerini bu bölgeye çekerek, almanların kuzey ve orta rusya'da savaşan grupları üzerindeki baskıyı hafifletmek olacağını bile bile harekete geçerler ama dipten dibe hissedilen şey sıcak ve kuru hava altında başlayan susuzlukla dolu bu yürüyüşün aslında boşa olduğunun farkına varılmasıdır.

    üçüncü aşamada ev ev, sokak sokak çatışarak ilerleyen almanların bir anda baskına uğrayıp avcıyken av durumuna düşmesi ile yaşanan sovyet çembere alma saldırısıdır. burada alman keşif gruplarının sovyet saldırı için yapılan hazırlığı farkedememesi de ciddi bir rol oynar ama 6.ordu stalingrad'ın içine o denli yayılmıştır ki almanlar bu hazırlığı farketse bile muhtemelen bir karşı saldırı bile yapamayacaklardır. bu noktada herkes sovyetlerin kolayca ezip geçtiği 6.ordunun kanatlarını koruyan romen tümenlerini suçlasa da bu adamların aslında kendilerini zerrece ilgilendirmeyen bir savaşta, donatım ve silah bakımından kendilerinden en az 10 kat üstün sovyet birlikleri karşısında ne kadar dayanabileceklerini düşünmek atlanıyor. işte hem avcıyken av olma durumu hem de zamanında gereken uyarıların hitler'e yapılmaması veya yapılan uyarıların ciddiye alınmaması bu 3. psikolojik evrede hem maddi hem de manevi çöküşü başlattı.

    dördüncü ve son aşama ise hayal kırıklığı, yalnızlık, unutulmuşluk ve çaresizlik içeren en son aşama. bir süre çemberi yarma emri bekleyen alman güçlerine sürekli tekrarlanan bir şekilde yollanan "direnin, orası avrupa kültürünü savunduğunuz yer, siz alman askerisiniz." goygoyu en başta kısmen de olsa dalgaya alınıp üzerine mizah yapılan bir unsur olsa da (mesela sovyetlere karşı direniş önce alman askerlerine hücum eden kahrolası sovyet bit ordularına karşı başlar gibi) zaman geçtikçe bu işe izin verilmediğinin ve son adama kadar direnme emrinin duyulmasının ardında da kopuşlar başlıyor. yani zaten stalingrad içinde dağınık şekilde bekleyen ve mevcudu azalmış birlikler kafalarına göre takılıyor, koordine savunma çöküyor. mesela stalingrad'da görevli general walther von seydlitz-kurzbach kendisine bağlı birliklere ne isterseniz yapın, teslim olmak isteyen teslim olabilir filan diyor. general hoth'un çemberi yarmak için başlattı saldırı da başarısız olunca manevi olarak iyice yıkılan paulus teslim olmaya karar veriyor.

    olay budur. paulus'un verdiği karar kolay bir karar değil ve zaten kendisi ölüme mahkum oluyor hitler'in gözünde ama aynı zamanda almanya'da olan tüm ailesini tehlikeye de atıyor. bu tür durumlarda hain damgası yiyen kişinin ailesinin de cezalandırılması nazi almanya'sında görülen bir durum. ayrıca teslimiyet sonrası sovyetlerin güdümüne girerek alman direnişi adına radyoda filan konuşturulması, propaganda malzemesi olması da var. ama neticede benim açımdan kendisine sorulacak tek mantıklı soru madem teslim olacaktın neden milletin iyice kırılmasını bekledin?

    bu arada gözden kaçan minik ama çok önemli bir detay var. sovyetler stalingrad için tüm çatışma süresince yanılmıyorsam yaklaşık 69 tane ordu ayırıyor. standart sovyet hesaplamasına bakarsanız 1 sovyet ordusu yaklaşık 4-5 tümen asker demektir ki bu da stalingrad bölgesine ayrılan sovyet tümeni sayısının yaklaşık 280 ila 350 arasında olduğunu ortaya çıkarır. 1942 yılında alman istihbaratına göre sovyet ordusunun faal olarak 600 civarı tümeni olduğu varsayıldığında sadece 6.ordu'nun üzerine çektiği tümen sayısı sovyet ordusunun yarısıdır ki bu durum doğu cephesindeki alman orta ve kuzey ordu gruplarının karşısındaki asker gücünü nasıl zayıflattığının ve bu iki ordu grubunu nispeten rahatlattığına bir işarettir. belki de hitler denen cani salt bu durumu bile hesaplayarak 6.orduyu ölüme mahkum etmiş olabilir.
  • gelecek vaadeden bir subay olarak paulus savaştan önce ordunun panzer koluna transfer edilmişti. ilk önce reichenau'nun 10.ordusunda kurmay başkanlığı yapmıştı. daha sonra reichenau ile birlikte 6. ordunun komutasına verilmişti. mayıs 1940'ta halder'in astı olarak kara kuvvetleri genelkurmay başkan yardımcısı oldu. bunu takiben ocak 1942'de reichenau'nun güney ordular grubu komutanlığına getirilmesiyle 6. ordu komutanlığına terfi edildi. stalingrad'a saldırma emrini aldı. hitler harekatın öncesinde paulus'a "elinizdeki ordu ile tanrılar kadar güçlüsünüz " demişti. kasım 1942'de stalingrad'ta gamalı haç dalgalanıyordu ama kanatlarındaki italyan, romen ve macar birliklerinin rus baskısına dayanamaması yüzünden 6.ordu içerde sıkışmış, kuşatılmıştı. aralık 1942'de kendisini kurtarmaya gelen manstein'ın birliklerine ulaşmak için kuşatmayı yarıp şehri terketmek istedi ama hitler'in stalingrad'ın kaybedilmesine tahammülü yoktu. klasik olarak kentin bir kale gibi son adama, son kurşuna dek savunulmasını emretti. herhangi bir yarma hareketi yapması yasaklanan paulus oturup ümitsizce ordusunun erimesini izlemek durumunda kaldı. manstein'ın birlikleri de çir nehrini geçemeyince 6. ordunun kaderi belli olmuştu. 29 ocak 1943'te paulus mareşalliğe (feldmarschall) yükseltildi ancak bu traji-komik bir durumdu çünkü ertesi gün, 30 ocak 1943'te, telsizcisi stalingrad'ın teslim olduğunu yaptığı son yayınla berlin'e iletecekti. paulus'un 6.ordusu olduğu gibi rusların eline geçmiş, stalingrad kaybedilmişti. wehrmacht büyük bir darbe yemişti. stalingrad savaşlarından sonra cephede insiyatif ruslara geçmiş wehrmacht ise savunmaya geçmiştir. bu muharebelerin ikinci dünya savaşının dönüm noktası olup olmadığı bugün bile hala tartışılmaktadır. paulus bu hezimetten hitler'i sorumlu tutmuş, teslim olduktan sonra rusların özgür almanya hareketini radyodan yaptığı yayınlarla desteklemiş, alman askerlerine teslim ol çağrısı yapmıştır. bu davranışı almanya'da nefretle karşılanmıştı. generallerden çoğu hitler'in kararlarını doğru bulmuyorlardı ancak hiçbiri düşmanla işbirliği yapmıyor, "vaterland"larına (anavatan) ihanet etmiyorlardı. paulus savaştan sonra doğu almanya olarak adlandırılan almanya'nın sovyet hakimiyet bölgesine yerleşmiştir.
  • rivayet o dur ki, kendisine teslim olmak yerine intihar etmesi gerektiğini ima edenlere “bavyeralı bir onbaşı için kendimi vuramam” demiş.
  • 1942'de stalingrad seferi için yola çıkışı eşi elena rosetti-solescu'yu son görüşü olmuştur. stalingrad'da teslim olmadan önce son uçakla evlilik yüzüğünü kendisine yollamıştır. eşi 1949'da öldüğünde paulus hala sovyetler birliği'nde tutsaktı... salındıktan dört yıl sonra, 1957'de öldükten sonra vasiyeti üzerine eşinin yanına defnedildi.

    almanya'nın en büyük komutanlarından biri de olsanız, hasret yine aynı hasret, hem de ebediyen...

    not: kaşif john franklin ve ardından kalan eşi de benzer türde bir trajedidir.
  • hitlerin teslim olmamasi için feldmareşallige terfi ettirmesi ve " unutmayin bugüne kadar hiç bir feldmareşal teslim olmamıştır."diyerek gaz vermeye çalışmasına rağmen tam bir gün sonra teslim olmuştur.
  • stalingrad öncesi :
    - paulus aslında birinci büyük savaş'ta astsubay olarak kariyerine başlamış biri, daha sonra subaylığa geçiyor.
    - ikinci dünya savaşı başladığında talihini değiştiren olay heinz guderian'ın yardımcısı olarak atanması. çünkü tam da o sıralarda hitler guderian gibi mesleki anlamda genç subaylara daha fazla itibar etmeye başamıştı. dolayısıyla kendisi yükselen ve sözü geçen bir yıldız.
    - guderian paulus'u "çok yetenekli, çalışkan ve orjinal" olarak tanımlıyor. özellikle konu planlama yapmak olduğunda içinden tam bir kurmay çıkıyor paulus'un. eh guderian ile de kafaları uyuşuyor. malum artı zaman blitzkreig zamanı. paulus da buna uygun planlar çiziyor. herkes ondan memnun.
    - daha sonra stalingrad'a kadar neredeyse tüm alman saldırıların planlamasında kendisi var. zaten 1940'da genelkurmay karargahına atanıyor.
    - işte kaderinin başka bir dönüm noktası da burası. çünkü barbarossa operasyonu ile ilgili tüm kritik planlamaları o yapıyor. ve malum ilk zamanlarda alman ordusu adeta esip coşuyor sahada. hayat gene paulus'a güzel.
    - tüm bu gelişmeler sonunda kendisini altıncı ordu'nun başında stalingrad önlerinde buluyor paulus.

    stalingrad
    - tam savaşın başında paulus biraz tedirgindir. çünkü gelen emirler şehrin sokak sokak alınmasını ön görüyor.
    - oysa kendisi ön sezileri ile bunu yanlış bulmakta. çünkü alman ordusu yıldırım savaşı yapmak için eğitilmiş bir ordu. önce düşmanla arasında mesafe tutup düşman hatlarını korkunç bir hava saldırısı ile bombalamak, sonra da mesafeyi hızlıca kapatıp o hatları yarıp çevirme yapmak üzere kurulu tüm doktrini.
    - paulus iyi biliyor ki böyle şeyleri şehirde yapmak çok zor. hem düşman size yapışıyor dolayısı ile bombalama desteği(uçak ve topçu) veremiyorsunuz hem de velev ki şehri önden bombalasanız bile -ki öyle yapıldı zaten- yıkılan binalar harika bir savunma kalesine dönüşmüş oluyor.
    - ancak burada çok kritik başka bir problem meydana geliyor ki savaşın kaderini değiştiren şey de bu. paulus bu şikayetlerini sadece yakın çevresine paylaşıyor. çünkü yetiştirilişi genel kurmay karargahı ve hitler ile ağız ve kalem dalaşına girmeye müsait değil. (oysa ki manstein tam tersi olacaktır.) dolayısı ile itirazlarını cılız tutuyor.
    - yine başka bir problem şu ki paulus yapı olarak bir plan harita odası subayı. akıl oyunları oynamayı, planlamlar yapmayı seviyor olsa da sahada tozun toprağın,eratın içinde olmayı pek istemiyor (ilk amiri guderian ise tam tersidir). oysa ki şehir savaşı tam da bu tür liderler istiyor etrafında. anlık değişen durumlara tedbir almak gerektiriyor. bu da başka bir dönüm noktası.
    - aslında her şeye rağmen alman ordusu iyi başlıyor oyuna. neredeyse şehrin %90' alınacaktır. hatta hitler acele ederek bu minvalde bir konuşma yapar. ekteki videonun başında bu konuşmayı dinleyebilirsiniz.
    - ancak ruslar şehir savaşını daha iyi organize edeceklerdir. alman kayıpyarı arttığı gibi volga geresinde yeterli ordu birikmiştir.
    - bundan sonrası biliniyor zaten malum. kanatlara yapılan hücüm, almanları çembere alma ve neredeyse imha. sonrasında da teslim olma.

    stalingrad sonrası
    - paulus teslim sırasında elinde kalan askerlerin canını kurtarabileceğini düşünmüştür muhtemelen. çok bilinmez muhtemelen ama kapandaki alman ordusu içinde açlıktan cesetlerin yenmeye başlanmasına kadar büyük bir çaresizlik vardır. iki beter durumdan birini seçmiş oldu.
    - ancak bunun acısı yetmiyormuş gibi teslim olan askerlerin neredeyse tamamının da ilerleyen zamanda kamplarda öleceğini haber alacaktır. bir başka büyük dram.
    - kendisi rus tutsağı olarak nurenberg'de de yargılanacaktır. buyurun bu da ifadelerinden biri : https://www.youtube.com/watch?v=_cy9n3_umbo
    - daha sonra demokratik almanya'ya geçer. bu arada eşi vefat etmiştir. son olarak orada 1954 yılında batılı gazetecilere bir konferans verir. buyurunuz : https://www.youtube.com/watch?v=iilpsihy4ss almanca altyazısı var sadece

    paulus hakkında son olarak söylenecek şey şudur : çok parlak bir zeka olmakla beraber, şehir savaşına uygun olmayan karakterinin üzerine üstlerine karşı koymayı sevmeyen tutumu eklenince (kuşatmayı yarma şansı varken yarmadı) felaketle karşılaşmak durumunda kalmıştı. teslim olması ise kendi tercihidir. o koşulları yaşamadık. bize saygı duymak düşer.
  • alman askeri tarihinde ordusu ile beraber teslim olan ilk werhmach feldmareşali, führerin stalingrad içinde çembere alınan alman 6.ordusunu teslim etmemesi için 1 günde feldmareşal yapıldı. tabi bu title'ın verilmesinin sebebi asla bir feldmaresalin teslim olmaması, tarihsel arka planına dayanır. netekim stalingrad tüm gerçekleri alt üst eden atmosferi ile bir feldmaresali dize getirmiştir.
  • stalingrad'da esir olan wehrmacht'ın 6. ordusu'nun meşhur feldmareşali. 12 şubat 1946'daki, nuremberg'teki, sorgusunda kendisi ve üçüncü reich hakkında birtakım bilgiler verir. aşağıda parantez içinde verdiğim konular hakkındaki savunmasına bakılabilir.

    (paulus, barbarossa operasyonu'nu hazırlayan kurmayların belki de en önemlisiydi.)

    + paulus: ... evet, bu konular tartışıldı. adolf hitler'in bu konuda ciddi şüpheleri vardı ancak sscb tarafında gözle görülür bir savaş hazırlığı olduğuna dair hiçbir rapor bana iletilmedi.

    - dr. otto nelte: yani bunun doğrudan sovyetler birliği'ne yönelik bir saldırı olduğuna kesin olarak ikna olmuştunuz?

    + paulus: her halükarda, göstergeler bunu dışlamadı.
    ----
    - dr. nelte: size, ciddi şüpheler olduğunu fark ettiğinizden beri şefiniz franz halder ile ya da başkomutan walther von brauchitsch'le bu konular hakkında konuşup konuşmadığınızı sordum.

    + paulus: ordu başkomutanı ile bu konuyu konuştuğumu hatırlamıyorum ancak amirim olan genelkurmay başkanı orgeneraloberst halder ile konuştum. (halder iki cepheli savaştan korkuyordu. sscb'nin iki haftada düşebileceğini yazdığı günlükleri okunursa bu seferden oldukça umutlu olduğu görülür. yine de mantıklı bir adamdır.)

    - dr. nelte: o da aynı fikirde miydi?

    + paulus: evet, o da aynı görüşteydi, yani böyle bir plan için büyük endişe duyduğu görüşündeydi.

    - dr. nelte: askeri ya da ahlaki nedenlerle mi?

    + paulus: hem askeri hem de ahlaki birçok nedenden dolayı.
    -------

    (stalingrad ve 6. ordu'yu alışı)

    -dr. nelte: o halde, rusya'ya karşı savaşın suç teşkil eden bir saldırı eylemi olduğunu gösteren gerçekler hakkında ciddi şüpheleriniz ve bilginiz olmasına rağmen, 6. ordu'nun komutasını almayı ve stalingrad'ı son ana kadar tutmayı göreviniz olarak gördüğünüzü söyleyebilir miyim?

    + paulus: az önce, komutayı devraldığım o dönemde, bu saldırı savaşının başlangıcında ve yürütülmesinde göz önünde bulundurulan suçun boyutunu görmediğimi; stalingrad'da 6. ordu komutanı olarak edindiğim deneyimlerin bana daha sonra gösterdiği gibi, bunun tüm boyutlarını görmediğimi ve göremediğimi açıkladım.
    ---
    - dr. sauter: başka bir soru. stalingrad kuşatıldıktan ve durum umutsuz hale geldikten sonra, kalenin içinden hitler'e gönderilen birkaç bağlılık telgrafı vardı. bu konuda bir şey biliyor musunuz?

    + paulus: eğer bağlılık telgraflarından bahsediyorsanız, ben sadece orada yaşanan felakete bir anlam bulmaya, onca askerin çektiği acılara ve ölümlere bir anlam bulmaya çalışıldığı son zamanları biliyorum. dolayısıyla telgrafta bunlar kahramanlık olarak tasvir edilmişti, sonsuza kadar hatırlanmak üzere. üzgünüm ama o zamanki durum nedeniyle buna izin verdim ve durdurmadım.
    ----

    (adolf hitler'e yollanan son telgrafı ve feldmareşal oluşu)

    - dr. sauter: son telgrafta ne olduğu hakkında bir fikriniz var mı?

    + paulus: son telgrafta ordunun neler yaptığına, başarılarına dair kısa bir açıklama vardı ve teslim olma niyetinde olmadığına ve bunun gelecek için bir örnek olması gerektiğine işaret ediliyordu.

    - dr. sauter: cevap, sanırım, feldmareşalliğe terfi etmenizdi?

    + paulus: cevabın bu olduğunu sanmıyorum.

    - dr. sauter: ancak feldmareşalliğe terfi ettiniz ve hala bu unvana sahipsiniz çünkü mahkemeye sunduğum ifade "paulus, feldmareşal" olarak imzalanmıştır.

    + paulus: söylemek zorundayım.... bu ifadeyi mi kastediyorsunuz?

    - dr. sauter: evet, bu ifade.

    + paulus: evet, bana verilen bu unvanı almak zorundaydım.
    ---

    (9 ocak 1946'da mahkemeye çıkmak için yolladığı mektup)

    "hitler ve yardımcılarının suçlarının yargılandığı bugün, bildiğim ve nürnberg duruşmalarında savaş suçlularının suçluluğuna kanıt teşkil edebilecek her şeyi sovyet hükümetine anlatmak zorunda hissediyorum kendimi." (dikkat edin müttefikler'e değil sadece esir olduğu sscb hükümetine)

    - dr. sauter: bir zamanlar reich'ta bakanlıklarda bulunan sanık walther funk ve sanık baldur von schirach 'ın, örneğin sizin gibi, hitler'in bu planları hakkında bir şey bilip bilmediğine dair bir bilginiz var mı?

    + paulus: bilmiyorum. (suçladığı tüm nazi üyelerini mahkemede görünce biraz tırstığı ya da geri vites yaptığı anlaşılabilir.)
    ---

    (mahkeme, sürekli sovyet esirlerinden bahsederken neden kendi emri altında ölen alman askerlerinden bahsetmediğini sorar. adamlar resmen füze atmışlar.)

    - dr. sauter: "...kendimi esirlerle ilgilenmeye yeterince adamadım." yani rus esirlerle. bu hususlarla ilgili açıklamanızı duymak isterim: bu ayrıntılı mektupta, emriniz altında olan ve özgürlüklerini, sağlıklarını ve hayatlarını kaybeden yüz binlerce alman askerini neden unuttunuz? bu konuda tek bir kelime bile yok.

    + paulus: hayır, unutmadım. sadece esir olduğum vakit bundan bahsetmem doğru olmazdı.
    ---
    friedrich paulus strateji konusunda belki de erich von manstein kadar zekiydi fakat yukarıda da görüleceği üzere vasat bir komutandır.

    tarihe geçmiş bazı fotoğrafları;
    * adolf hitler ve askeri kurmayları, görsel
    * teslim oluşu, görsel (şaşkın sovyet komutanlara dikkat)
    * mahkemede yemin ederken, görsel
  • demokratik almanya'da yaşamayı seçen ve stalin'i destekleyen konuşmalarıyla hafızalarda yer edinen nazi ordusu komutanı.
  • en büyük hatalarından birinin, jukov'un uranüs harekatı'na zamanında tepki verememesi olduğu söylenir. hitler'in sözlerini harfiyen yerine getirmesi ve emirleri esneterek insiyatif almaya yanaşmaması, 6. ordu'nun sonunu hazırlamıştır.
hesabın var mı? giriş yap