• her şeyden önce o sevimli dombilikliğiyle daha da bir tatlı oluyor bu adam. mülayim, ona buna pek bulaşmaz bir yüz tipine sahip. filmlerinde de bu özelliğinden zerresine kadar yararlanmayı biliyor. kariyerine dönüp bakılacak olursa akla gelen ilk filmi kuşkusuz the crying game filmidir. o filmde, filmdeki travesti sevgilisinin ifadesiyle "mümkün olabildiğince farklı" bir kişiliği canlandırmıştı. hakikaten de farklıydı nitekim. herşeyden önce zenci, ingiliz ve gaydi.. dönemin ingilteresi göz önüne alınırsa farklılığının boyutu daha net anlaşılır. ayrıca kendini kaçıran ira askerine anlattığı akrep ile kurbağa hikayesiyle de, o filmde aslında kendi karakterinin nasıl birisi olduğunun ipuçlarını veriyordu.

    bunun yanısıra ghost dog the way of the samurai filmindeki rolü de fazlasıyla ilgi çekici nitelikte. mülteci kampında bir aşçıyı canlandırmıştı. küçük de bir çocuk edinmişti kendisine arkadaş olarak.. tavşan resimleri filan yapıyorlardı birlikte. ama ne var ki kanserdi ve filmin başlarında ölüyordu. çocuksa çok üzülüyordu bu ölüme.. fazlasıyla iç yakıcı ve düşündürücü rollerin adamı diyebilirim.. kendine de çok yakışıyor bu tarz roller. umarım oscar akademisi artık onu görmezden gelmeyip,
    bu yıl hak ettiği "en iyi erkek oyuncu oscarı" nı verir.
  • herhangi bir filmde gordugunuzde direkt olarak yuzunuze gulumseme yerlestiren ender muhtesem oyunculardan biri. vardir boyle adamlar, mesela robert duvall mesela woody harrelson mesela john candy mesela bill murray. oynadiklari film ister aksiyon olsun ister drama, ister bilimkurgu ister suc filmi, bu tarz adamlari gorunce "adeta taniyormus havasi" uyanir insanda. sanirim inanilmaz dogal sekilde oynamalari, hatta aslinda kendilerini oynuyormus gibi rahat gorunmeleri bunda etkendir saniyorum.

    ghost dog the way of the samurai filmindeki soguk kanli kiralik katil de, phenomenon filmindeki saf ve cahil koylu de ayni adamdir dusunsenize. ikisinde de adeta "dogustan beri o rolde" gibi oynar, kabul ettirir. buna ragmen nedense gozlemledigim uzere asagi yukari her izleyende gulumsemeye sebep olan bir sempatikligi, bir seytan tuyu vardir. bir filminde olesiye duygulanip neredeyse "sirtini sivazlamak" gecer icinizden, bir sonraki filminde oynadigi karakteri oldurmek istersiniz. boyle uclardaki rolleri bile yasarmis gibi oynar.

    sahsen kendisini cok severim. bir gun karsilassam boynuna sarilabilecekmisim gibi gelir. yalniz hangi insan evladi ogluna "orman" diye isim koyar hep merak etmisimdir. belki de isminden dolayidir ki cok sakin, cok musfik, cok bagislayici bir adam gibi gelir, sarilip dallarina opesim gelir.
  • bad books'a ait, how i met your mother'a soundtrack olmuş güzel bir şarkı. sözleri ise şöyle;

    the second half, right?

    we started a fire;
    that was never supposed to burn out.
    you started a band;
    that was cool for a while but it turned pretty bland.

    i started a fight;
    with the neighbor next door
    and his pesky wife.
    you started a job;
    that you hate when your sober
    and hate even more when you're not

    i know you hate me too,
    always say you do

    and you moved to japan;
    thought a clean bill of health and a camera
    could show you the plan.
    i bought a bird that repeats what i say,
    but "i'm lonely" is all that he's heard.

    you found a guy,
    that is clearly the opposite me
    with a black motor bike
    i dicked around,
    but its just like a movie that's picture
    is off with the sound

    i know you hate me too
    you always say you do

    and you started to write
    it was subtle at first
    but the danger was clearly in sight

    i don't reply
    due to a lack of an ego
    and laziness cuts like a knife

    you say that you're good
    had a baby with biker
    and named him forest whitaker
    i'm laying low
    on the probable chance
    you convince me to give him a home

    i know you hate me too
    you always say you do
    and i know you that hate me too
    always say you do.
  • the shield'da ki rolüyle kendisininden tiksindirterek ne kadar iyi bir oyuncu olduğunu göstermiştir. monitörün üstünden çemçük ağzına ağzına vurasım geliyor her çıktığında. ulan diziyi izledikçe deliriyorum yahu. abi herif dizide öyle orospu çocuğu, öyle orospu çocuğu ki, öyle böyle değil. bu rolü aynı şekilde başka birisi oynasa eminim bu kadar itici olmazdı. kesik kesik konuşması, yalanıp durması, yarım göz bakışı. ulan arkadaşım olsa vurur, ateşin icadından beri insanoğluna yapılmış en büyük iyiliği yapardım. piç!!!.
  • how i met your mother 9. sezon 13. bolumun sonunda duydugumuz keyifli bir bad books sarkisi.
  • (bkz: the shield) 5. sezonda oyunculuğun dibine vurmuştur, severim keratayı.
  • oynadığı filmlerde sürekli yetkili abi rollerini canlandıran aktör. gözündeki rahatsızlık otoriter bir görünüm katıyor bu adama.
  • oynadığı rollerle ve bilhassa melul bakışlarıyla içimizde bir koruma kollama hissi uyandıran, adeta yan roller için yaratılmış oyuncu. biz de kendi hayatımızda başrolü oynadığımızdan olacak, filmlerde onu hep iyi arkadaş olarak benimseyip sevmişizdir. oscar'ı aldı, o'toole'un sekizinci kere aday olup kazanamayışını filan unuttum, valla kendim almış gibi sevindim. güzel de bi konuşma yaptı, göz doldurdu.

    bu arada güzeller güzeli de bir eşi varmış keisha adında onu gördük. zaten yönettiği filmlerden birinde de katie holmes'u başrolde oynatmıştı, yani güzel kadından da anlıyor mirim.
  • aktorlugunun yaninda yonetmenlik denemeleride vardir.
    crying game, good morning vietnam, battlefield earth, phenomenon rol aldigi filmler arasindadir.
    whitney houston'un rol aldigi bir filmde de (bodyguar degil) yonetmenlik yapmisti.
  • emrah kasli oyunculardan biridir kendisi, bu ezik yuz ifadesi kendisine sebepsiz bir hayranlik beslenmesine neden olur. yonetmenligi oyunculugu kadar ciddiye alinmamistir hic bir zaman belki ama panic room'u yonetmesi icin teklif alacak kadar da rejiye hakimdir.
hesabın var mı? giriş yap