• bizim milletin olaylara o kadar sığ bir bakış açısı var ki anlamakta zorlanıyorum.

    osmanlı yıkıldıktan sonra israil&filistin'in olduğu bölgede resmi bir devlet mi vardı da mülkiyetten bahsediyoruz. bölge osmanlı yıkıldıktan sonra itilaf devletlerinin kontrolündeydi.

    sanki osmanlı yıkılınca filistin devleti kurulmus da filistinliler topraklarını israillilere satmış, israil de devlet içinde devlet kurmuş...filistin dediğin devletin kuruluşu daha dünkü konu, arafat döneminde 80 lerin sonunda kuruldu.

    birleşmiş milletlerin çözümü zaten bölgede arap ve yahudilere ait kısmen eşit bölünmüş iki devlet kurulmasıydı. yahudiler çözümü kabul ederken araplar yanaşmadı, ingiliz mandası bölgeden çekilir çekilmez de dört arap ülkesi birden israil'e savaş açtı. israil, topraklarını korumayı başardı. sonraki dönemde de altı gün savaşı ve yom kippur savaşı'nda israil arap ittifakını tekrar tekrar yenilgiye uğratıp sınırlarını meşrulaştırdı.

    mutlak bir galibiyetle kurulmuş bir ülkenin meşruluğunu satın alınmış toprak seviyesine indirgeyemezsiniz.

    türkiye'deki yabancılara mülk satışındaki ana mesele mülkle beraber vatandaşlığın da satılması mevzusudur. kültürel olarak zerre yakınlığım olmayan sonradan görme çöl maymunlarının benimle aynı hakka sahip olup ülkemin geleceği hakkında söz sahibi olmasıdır mesele.
  • arap hainlerle ilgili o günlerden iki bilgi:

    1- mustafa kemal'in de bulunduğu filistin cephesi'nde yıldırım orduları grubu kumandanı general liman von sanders de cephenin bitmiş olduğu kanaatindedir. o da durumu şöyle özetliyordu: ***bölgedeki arap halk*** osmanlı askerine karşı silahlanmış, saldırıyor, yağmalıyor, telgraf tellerini kesiyor. yolsuzluk, araçsızlık, yoksulluk her şeyi olduğundan birkaç kat daha zorlaştırıyordu.

    2- 8. ordu’nun dağılması üzerine 7. ve 4. ordular çekilmeye başladılar. bu çekilme sırasında bile mustafa kemal paşa at sırtında düşmanla teması kesmeyerek düzen içerisinde ordusunu geri çekmeye çalışmıştır. diğer yandan ***isyancı arapların***, osmanlı ordusunu vurmaları da cephenin çok çabuk çökmesine sebep olmuştu. işte bu asilerden emir faysal kuvvetleri de güneyden ilerliyorlardı ve bunların yardımıyla ingiliz kuvvetleri 25 eylül’de amman’ı ele geçirip 30 eylül’de şam yakınlarına kadar gelmişlerdi.

    arap hainlerle ilgili yorumum:
    400 yıl boyunca rahat rahat yaşadığın, yediğin içtiğin, ***din kardeşin*** osmanlı'ya karşı 2 gram toprak almak ve bazı menfaatler uğruna ayaklanırsan, ingilizlerle iş birliği yapıp pusu kurarsan ondan sonra elin adamı gelir seni sömürür de ezer de öldürür de!

    iki yakanız da bir araya gelmez, gelmiyor!
  • "biz de ülkeyi karış karış satıyoruz... ne yani sonumuz aynı mı olsun" diyen aktroll beyanı.

    he amk, sonumuz aynısı olacak, hatta oluyor. kendi ülkemizde kendi yolumuzun, iletişimizin, enerjimizin sahibi yabancı...
    iktidarı bile yabancılar seçip zafer konvoyu yapıyor.
    sayenizde üç vakte kadar sonumuz aynı olacak işte.
    sende zevkle izlersin.

    vatanın demirbaşını satan, vatanını satmıştır. tarih bunu defalarca yazmıştır.
  • hiçbir tarih kaydına savaşıp yenildiği halde bir ülkenin veya topluluğun haklı olduğu geçmemiştir. kazanan her zaman haklıdır. gerisi laf. iki tarih bilginine laf söylerken de insan biraz utanır acaba neden bu görüşü savunuyorlar diye sorar. cevabı kendisi için çok önemliyse kaynakları okur, değilse en azından cahil cahil fikir beyan etmez.
  • cevaplar;

    evet filistinliler evlerini sattigi icin kovuluyor.
    + gelecekte turkiye de bu duruma dusebilir. trabzon ve antalyaya bakmak yeterli. tşk. 10 milyon multeciyle bu sure daha azalacak
  • yabancıya ölçüsüzce toprak satmak egemenliğini de satmaktır.

    ülkemizdeki toprak satışları da, kontrolsüz göçmen kabulümüz, vatandaşlık dağitmamız ve satmamız da benzer tehlike içermektedir.

    rahşan ecevit bunun önemini vurgulamıştı o yaşında, olanca naifliğiyle yabancıya toprak satmayın, alın yüzüğümü satın diyerek.

    her dairesini sattığın apartmanın yöneticisi olarak kalamazsın.
  • adamlar inatla gitmiyor, filistin'de gebermiyor. burada kafa sikiyor.

    defolun gidin ne bok yerseniz yiyin filistinliler ile.

    oturmuş mabadın üstüne, vik vik izrayil fosforlu cevriye, vik vik ümmet, vik vik vik...

    sabah kalkıyoruz filistin, akşam yatıyoruz israil. icraat görelim araplaşmış kardeş, icraat!
    dua ile, mustafa kemal'e laf çarpmak ile, tatavayla olmuyor bu işler.
  • biz sanki amk bizanslılarından toprak satın aldık. filistin toprak satmış satmamış bir önemi yok. ingilizlerle bir olup osmanlıya karşı savaşmış. bununda bir önemi yok. savaşta yenildiler olm. 6 arap ülkesini 6 günde yendi israil. tıpkı malazgirtte alparslanın dyojeni yendiği gibi yendi. fatih'in istanbulu fethettiği gibi fethettiler filistini.

    sivillerin arasına saklanıp. israile roket atmak gibi terör eylemleri ile bir devleti yenemezsin. yenilse türkiye yenilirdi. yıllardır pkk ile uğraşıyor. ama kürtler araplardan akıllı yine. gidip amerika ile ortak oluyorlar. bir devlet kurma girişimleri de var. barzani vs olsun. çok akıllı oynuyor bunlar. biliyorlar yani pkk gibi terör örgütü olarak takılmaya devam edersen hiçbir şey elde edemezsin. hamas gibi. hizbullah gibi.

    israil'e karşı savaşmak mı istiyorsun? ilk hamas'a kurşun sıkacaksın. ki seni haklı durumundan haksız duruma düşürmesin. 1 tane eylem yok ya. hamasın hizbullah'ın vs. yapıp filistinin işine yaradığı israilin aleyhine olan, israile toprak kaybettirdikleri 1 eylem yok.
  • benim dedem aşağıköy isimli bir köyde jandarmaymış.

    anlattığına göre aşağıköy halkı "köyümüzde jandarma istemiyoruz" deyip dedemi köyden göndermişler. bayağı da bir olay çıkmış o dönemde. kavga dövüş göndermişler dedemi.

    dedem köyden gittikten sonra bazı köylüler tarlalarını, evlerini yukarıköy'ün gurbetçilerine satmışlar. e gurbetçide para bol, basmış parayı almış. parayı gören diğer aşağıköylüler de tarlayı tapanı satmışlar. zaman içinde yukarıköy gurbetçileri geri dönmüşler ve satın aldıkları evlere yerleşmişler.

    aradan yıllar geçmiş. yukarıköy gurbetçilerinin çocukları aşağıköy içinde kendi mahallesini oluşturmuş. aşağıköy halkının çocukları ise parayı yemiş.

    yıllar geçmeye devam etmiş. aşağıköy halkının torunları, yukarıköy gurbetçilerinin torunlarına demiş ki "o ev benim. dedemden miras kaldı"

    yukarıköy gurbetçilerinin torunları da evlerinin dedelerinden miras kaldığını söylemişler.

    kanlı bıçaklı olmuşlar, aralarında kan davası başlamış.

    işin kötüsü ne biliyor musunuz?

    aşağıköy'ün bebeleri benim dedemin o dönem köyde jandarma olduğunu hatırlamışlar ve benden bu "adaletsizliğe" müdahale etmemi istiyorlar.

    bir de hangi köyden olduğunu bilmediğim bir deliyle karşılaştım. dedi ki "aşağıköy halkı evlerini sattı ama evlere girme özgürlüğünü satmadı. pekala o mahalleye giriş yapabilir, salonun ortasındaki kanepeye yayılıp yatabilir, evin içine serbestçe girip çıkabilir çünkü özgürlük satılabilir bir şey değildir. "

    açıkçası dedemin jandarma olması beni ilgilendirmez. ben jandarma değilim, polis de değilim. evet dedem gençliğinde adaletin sembolüydü, güçlü ve kuvvetliydi ama ölmeden önce de hasta ve yaşlıydı. bir sürü de borç takmıştı. reddi miras yapmamıza rağmen uzun yıllar borcunu ödedik ki bu borçların bazılarını dedem aşağıköy'e tren yolu yapılırken takmış. bunu bile ben ödedim.

    ayrıca doktor falan da değilim, deliler ile uğraşmam. deli utanmaz köylüsü utanır derler. hangi köydense hemşehrileri alsın götürsün bir zahmet. hayır deli bir değil iki değil, başka delinin kanına girer; birlikte kuyuya taş atarlar vallahi dedemin cenazesini kaldıran güçlü kuvvetli muhterem yerinden kalksa gelse çıkartamaz o taşı.
  • pek de umrumda olmayan olaydır. yahu bizi ne alakadar ediyor bu filistin sorunu? yani bu tarihi mesele ile yatıp kalkmak neden? üstelik bu durum, yeni de değil hani. yıllardır böyle.

    osmanlı imparatorluğu, 1923 yılında resmen yıkıldı. saltanat ve hilafet de bu hadiseyi takiben ilga edildi. dolayısı ile osmanlı bakiyesi topraklarda olan biten hadiseler, artık bizi ilgilendirmemeli.

    eğer osmanlı refleksi ile bu sorunlara müdahil olursak, suriye meselesinden de görüleceği üzere, hem olayların büyümesine neden oluruz. hem de mâli, sosyal ve etik açıdan başımıza büyük belalar açarız. 15 milyona yakın muhacir, uzaydan gelmedi buraya.

    mesele insanlık ise, birleşmiş milletler ve benzeri uluslararası teşkilatlar orada.

    bizi ilgilendiren hiçbir şey yok.

    atatürk'ün defaatle ikaz ettiği üzere, ortadoğu toplumlarının kendi aralarındaki meselelerde taraf olmamalı ve bölge jandarmalığına soyunmamalıyız. böyle bir maceraya kalkışmanın bedelini hem suriye meselesinde, hem de mavi marmara olaylarında bizzat müşahede ettik.

    umarım tez zamanda, bölgede iki devletli kalıcı bir barış düzeni tesis olunur. filistin halkı refaha erer. arabistan, türkiye ve iran, eğer olaya karışmazsa bu ihtimal çok artar.
hesabın var mı? giriş yap