• "kocamla efrika’ya ilk gidişimizdi. efrika’nın ormanlarına balta girişinin 10. yılı kutlamaları şenliklerine katılmıştık. dünyanın dört bir yanından gelen odun camiası oradaydı. kalabalık bir siyah insan topluluğu dans ediyordu.

    sonradan kabile reisinin oğlu olduğunu öğrendiğim mükremin isimli edele sahibi genç hemen dikkatimi çekti. ben de onun dikkatini celp etmiş olacağım ki göz işaretiyle beni hemen ormanın kuytu bir köşesine çağırdı. o sırada kocam, oduncularla yılda ortalama kaç ton odun kıymık olmak şeklinde zayi oluyor konulu bir toplantıya katılmıştı.

    mükremin isimli yerli genç beni bir ağacın dibine doğru çektiğinde heyecandan titriyordum. vücutlarımız efrika sıcağını kıskandıracak şekilde elev elev yanıyordu. mükremin bana kendi dilinde abuk subuk şeyler söylüyordu. yerli ve siyahi genç mükremin’in edeleli kolları, sanki edele mülkün temelidir der gibiydi. bu vaziyetimiz ebediyete kadar sürsün sürsün sürsündü."

    edit:
    sözlüğün seviyesi gerçekten yerlerde.
    "bu nasıl bir fantezi", "imla çok bozuk, hiç mi dilbilgisi okumadın", "sen hiç odunculuk yapmamışsın aslında, kıymık zayi olmaz, daha pahalıya satılır", "türk yargısına hakaret ediyorsun"... ve benzeri şekillerde mesajlar geldi.
    gençlikten (en azından bir kısmından) umudum kalmadı artık:(
  • dün akşam kocasına (bkz: numan) söylediği "gözümde bir kova talaştan farkın yok, zalım babam hayatımı süpürürken toz kalkmasın diye seni üzerime serpti" repliği ile beni benden almış kadın... hayatımın kadını..
  • --- spoiler ---

    tribşon ile asuman mükremini ararken feriştah'a da sormak için zulüm odun deposuna uğrarlar.
    t:merhaba feriştah yenge, ben tirbüşon
    f:merhaba tirbüşon tanıdım seni de, yanındaki dıknaz arkadaşı tanıyamadım.
    a:tıknaz mı??
    f:değil mi?
    a:şey, ben mükreminin eski sözlüsü asuman
    f:yazılıdan galdınız heralde...

    --- spoiler ---
  • -odaya önce edeleleri girdi, yarım saat sonra da kendi girebildi.
  • "derhal mikremin'i aramalı, müjdeyi vermeli, ve garşılığında da edelelerden nasibimi almalıydım"

    "benim gibi gevrekliğinden sual olunmaz bir gadının gocası meşe ağacından yapılmış ve ben onu yahkmakh istiyorum. geceleri randıman alamıyoruz, bari gündüzleri sobanın içinde faydasını görelim, deel mi?"

    "ardık burama gadar gelmişti. buram neresiydi bilmiyordum. tek bildiğim buram buram terliyordum ve bir buhranın tam ortasındaydım. allahım bana noooluyordu? bir pşikolojiste mi gitseydim? pşikolojistin gappısında belirdigim anda hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağını anlamıştım. yoh canım bu gadder de olamazdı. hem bir pşikolojistin niçin böyle edeleleri olsundu. yohsa bu bir filim idi de, pşikolojistin rolünü arnold şıtvayzeneger mi oynuyordu, bilemiyordum (kıvranarak) bilemiyordum bilemiyordum!
  • adele mulkun temelidir diyen karakter
  • -nuumağn garşıdan garşıya keçerken sağına soluna bakma emi?
  • "mikremin gapıdan öyle bir belirmişti ki, danrım bir insan bir gapıda ancak bu gaddar belirebilirdi" cümlesi ile ufkumu genisletmistir.
  • yüzünde porto şarabı lekesi ve bitmek bilmeyen fentezileriyle hayatımdan hiç çıkamayacak olan kadın:

    "işte o an mükremin edeleli gollarıyla gapıda belirdi, danrım bir insan ancakk bu gadder gapıda belirebilirdi."
  • bir bölümde, mükremin in sevdiceği asuman ı "kendini mudurnu pilici zanneden kavrulmuş fried chicken" şeklinde tanımlamıştır.
hesabın var mı? giriş yap