• duz bir hard'n heavy albumu beklerken bu ulkeden cikmis en yarman ve kusursuz progressive metal albumunu karsimda bulunca bir prog hastası olarak ne diyecegimi bilemediğim album. bu arada ilk cumlede türkiye standartlarina vurgu yapip bu albumu evrensel baglamda standart alti gordugum filan dusunulmesin, 2014'te dinledigim en iyi 3-5 albumden biri bu.

    murat hocam, sen ne guzel bir ekip kurmussun, ne guzel besteler yapmisiniz ve ne guzel aranje etmissiniz.. helal olsun, olmaz denileni yapabilmissiniz, yoktan var etmişsiniz, gayet de dunya devlerine bile kafa tutabilecek kalitede hem de...

    saygiyla egiliyorum ekibin her bir uyesinin karsisinda..
  • içinde balıkların öldüğü şey.
  • "insan, kendi kendinin fanusu olabilir mi?"

    bu, biçim olarak doğrudan böyle olmasa da, son zamanlarda daha sık düşündüğüm bir soru.
    insanın inanması üzerine bir düşünceyle başlıyor. bence zaten neye inanırsak bu bizim fanusumuz oluyor. fakat benim sıkıntısını çektiğim nokta, insanın kendi faziletine fazlasıyla kapılmasından gelen inanca oluyor.
    kendinde gözüken küçük mucizenin, belki de bir zamanlar fanus içinde olmadığından, değişimleri ve dönüşümleri büyük bir yüreklilikle karşıladığı için gelen mucizenin (her şey olabilir; insanları bilebilmek, kendini bilebilmek, sözünün isabetli olması ya da daha büyük, fark edilmesi mümkün, tesiri hissedilen ne varsa...) tekrarları görüldükçe, insanın kendisinde; bunun sonsuz bir çeşme gibi akadurduğuna, başkalarının inandığı ve etkilendiği gibi kendi hikmetine kapılıp, kendini, zamanla; başkaları ve kendisi için en doğru olarak görmesi hatta bunu artık fark etmeden yapması üzerine inşa ettiği fanusa dair oluyor.
    bu sıklıkla endişesine düştüğüm ve elimde bir çekiçle sağa sola savrulduğum bir durum. işbu çekiç tüm bu savurmalar arasında; içinde fark etmeden bulunduğum, inşa ettiğim bir fanus varsa, ona değsin, onu kırsın, onu döksün diye, belki de bir kendini hatırlatma antrenmanı ile yorgun düşüyorum zihnimde.
    bir fanus neticede güzelliği ya da önemi muhafaza etme isteği ile var olmuş bir şeydir. fakat yanılgısı ve bence tehlikesi, bir muhafaza sağlarken, dışarıdan yeni bir şey gelmesine olanak sağlamıyor olmasıdır. bu da içeride bir zamanlar iyi, güzel, doğru ve önemli olan şeyin; dışarıda değişeduran şartlar, koşullar, kişiler hatta belki hisler karşısında dönüşemeyeceğinden dolayı bir zaman sonra olduğu şeye karşıt bir hâlde kalması ya da etkisinin öyle olmasına sebep oluyor. zararı ise kendi faziletine inanmış fanus içindeki insana oluyor.
    ki zaten biz:
    "kendi ateşiyle
    kandırılan güneşler gibi" değil miyiz?
    hem eline çekiç alıp da, savurmaya başlayan insanın, bir çatlama sesi duymaması mümkün müdür?
  • bunun orta boy modeline manşet vurmuşluğum var. geliş hızına bir de benim manşet vurarak havalandırma hevesim eklenince 3 gün boyunca ellerimin acı içinde derin derin sızlaması da cabası. hele ki camın kemikle çarpışmasından çıkan o ses...

    çocukluğumda mahalle bakkalının tezgahında içinde sulugöz ve şıpsevdi dolu olan, sonraları rengarenk akvaryum balıklarına yuva yapılmaya çalışılan, şimdilerde adına teraryum denilen bir çeşit çiçek aranjmanlarında kullanılan cam kaptır kendileri.

    hatırladıkça canım acıyor. cam demiş miydim? töbeler olsun! iyi ki kafa topuna çıkmamışım.
  • tepemizde dönüp duran gökler
    büyücünün fanusu gibidirler:
    güneş bu fanus içinde lamba,
    biz de gelip geçen görüntüler.
  • baliklar icin tabut. bende var. mezarlik mudurune dondum bir senede.
  • murat ilkan'ın çok yakında çıkacak albümünün adı. bu da teaser'ı:

    http://www.youtube.com/watch?v=ktuy5wqjqu8

    heyecanla bekliyoruz.
  • murat ilkan'ın yeni albümü. bugün aldığım en güzel haberlerden biri. baba dönüyor.
  • 5 metrekarelik alanda hayatını sürdüren ve hiç dışarı çıkamayan bir insan ne kadar mutlu ise bu camın içinde beslenen balıkta o kadar mutludur. katil olmayalım, olanları uyaralım.
  • seden gürel'in bir kadın şarkı söylüyor albümünden bir şarkı.
    çok etkileyici değil ama insanı çarpan bir tarafı var.
    geleneksel olarak *

    görmediğin rüyaları verdim uykuna
    sakladım sakındım seni elden
    sonu mutsuz hikayeyi yazdım en baştan
    tapılası bir aşk yarattım senden

    eksilirsin bensiz
    gözlerindeki güneş donar
    git tükenmek istiyorsan azar azar
    hazır mısın?

    sen alevsen, ben büyük yangın
    yağmursan, bulut olmadım mı
    akladım tüm yalanlarını
    bugün ellerime çivi çaktırdım

    duymadığın masallara kapattım ismini
    kahraman oldun hiç yoktan
    bildiğin gibi değil dünya, inanki
    sırça evler, pembe düşler, iyi periler
    yok ki..

    eksilirsin bensiz
    gözlerindeki güneş donar
    git tükenmek istiyorsan azar azar
    hazır mısın?
    sen alevsen ben büyük yangın
    yağmursan bulut olmadım mı
    akladım tüm yalanlarını
    bugün ellerime çivi çaktırdım
hesabın var mı? giriş yap