• feci bir balla katıldığımız turnuva. kupayı başka takım alsa uçaklarından bizim ülkeye düşer şerefsizim.
  • c grubunda eğer ki son maçlarda hollanda romanya'yı 3-0 yenerse(standard tarife) ve italya-fransa maçı da 0-0 biterse 3 tane takımın puan, averaj ve gol sayısı eşit oluyor.
    hadi bakalım uefa türkiye çek cumhuriyeti olayını ucuz atlattın, bunu nasıl becericeksin. maçtan sonra romanyalı futbolcuları helikopterle italya-fransa maçına getirip 9 aylık mı oynatırsın yoksa 3-5-8 mi oynatırsın yaratıcılığına kalmış artık.
  • turkiye'nin iki tane daha mucizevi son dakika galibiyetiyle kupaya uzanmasinin ardindan avrupalilarin kitleler halinde islamiyeti kabul edecegi turnuva.
  • ölüm grubundaki herkesin öldüğü turnuva.
  • viyana kapısından bir kez daha döndüğümüz turnuva olmuştur. ne kapıymış ulan.

    acaba damsız mı almıyorlar nedir? heder olduk girişte.
  • kanimca turnuvada yer alacak formalarda yine bir puma kalitesi soz konusudur. oncelikle 2006 dunya kupasindaki formalara donelim:
    (bkz: 2006 almanya dunya kupasi/#9066138)

    afrika takimlarinin cogunu bagladigindan dunya kupasinda en fazla takima sahip olan puma 2008 avrupa sampiyonasinda bu ustunlugunu diger buyuklerle paylasmak zorunda kalmis. formalar 5 puma, 5 adidas, 5 nike ve 1 umbro olarak dagiliyor. ozellikle belirtmek isterim ki su anda bircok takimin sadece deplasman formalarini aciklanmis durumda (adidas ic sahalari aciklamis), fakat tasarimlarin nasil oldugu az cok sekillenmis durumda. yine de diger formalar da aciklandiginda bu entry kendini yenileyebilir, michael jackson gibi renk degistirebilir, hatta ustune arsizca black or white diye sarki bile soyleyebilir, sasirmayiniz. ahanda puma'dan baslayalim:

    puma:
    bisiklet yakayi birakip klasik yakali tasarima gecmisler ki bence cok şık olmus. kendi logolarini sag tarafa degil de sol tarafa, takim logosunun altina yerlestirmisler ki onu da cok begendim. nasil sade ama şık tasarim yapilir konusunda nike'a ders vermisler resmen. italya ve avusturya formalarinda yer alan yakanin ucundaki bayrak motifi de nefis bir detay, hatta keske hepsinde kullansalarmis, zira onlarin olmadigi formalar şık olmalarına rağmen biraz fazla basit duruyorlar, o küçük detay kanimca cok sey katmis. durust olmak gerekirse diger uc forma diger ikisine gore cok sade kalmis, neden boyle bir farkliliga gitmisler bilemedim. italya'yi hafif farkli tasarimla yine biraz kayirmislar ama olsun o kadar, adamlar puma'ya ilk dunya kupasini kazandirdi...

    [italya/deplasman] http://www.subsidesports.com/…taass0709_details.jpg
    [avusturya/deplasman] http://www.subsidesports.com/…ge/austriaass0708.jpg
    [polonya/deplasman] http://www.subsidesports.com/…rge/polandass0709.jpg
    [isvicre/deplasman] http://www.subsidesports.com/…witzerlandass0708.jpg
    [cek cumhuriyeti/deplasman] http://www.subsidesports.com/…arge/czechass0708.jpg

    adidas:
    bence 2006'dan sonra gerilemisler, 2006'da sade ama bol detayli formalara gitmislerdi, bu sefer takimdan takima olan farkliliklari arttirmislar ama formalarin genelinde bir vasatlik soz konusu. 2006'nin o şık tasarimli keskin formalarini aratiyorlar. en buyuk avantajlari her takimin kendine ozel epey fazla farkliligi olmasi, en sade gorunenlerden biri olan yunanistan formasinin bile gogsunde parlak beyaz bir hac var. burada en buyuk kelegi her zaman guzel formalarina alistigimiz ispanya'ya atmislar gibi gorunuyor, kirmizi t-shirt olmus o. son olarak 2006'da geri donmelerine delicesine sevindigim 3 cizgili forma numaralarini da tekrar emekliye ayirip sayilarla sirt yazilarinda abudik gubidik bir font kullanmislar, kil oldum.

    [fransa/ic saha] http://www.subsidesports.com/…ncehss0708_detail.jpg
    [almanya/ic saha] http://www.subsidesports.com/…ge/germanyhss0709.jpg
    [yunanistan/ic saha] http://www.subsidesports.com/…ecehss0708_detail.jpg
    [ispanya/ic saha] http://www.subsidesports.com/…ainhss0709_detail.jpg
    [romanya] -

    forma numaralarini da suradan gorebilirsiniz: http://www.subsidesports.com/…ancehssno12_0709b.jpg

    nike:
    gelelim zurnanin zirt dedigi yere. nike'in futbol formalarini oldum olasi pek sevmedim, hep asiri sade ve takimdan takima cok az farklilik var gibi geldi. malesef yillardir da bu fikrimi degistirecek bir forma uretmiyorlar. 98'de italya icin yaptiklari iki formaya da bayilsam ve mavisi aldigim sayili formalardan olsa da kanimca bunun disinda dise dokunur isleri pek yok. bu seneye bakiyoruz, sadece deplasman formalari aciklanmis olsa da yine rezalet, yine rezalet. bir kere en dumduzu, en detay yoksunu turkiye sanirim. turkuaza hicbir itirazim yok, ama fanila gibi forma da yapilmaz ki. portekiz'in de dumduz formasi var ama onlarinkinin yanina en azindan iki cizgi atmislar, bize onu da cok gormusler. sirt tarafinin kollarinda 2006 puma formalarini fazlasiyla andiran cizgiler var. ama yani ustune konusacak bir sey, bir detay yok ki, sanki antreman formasi yapmislar, dumduz. tamam less is more, ve yine tamam her taraftan birsey firlasin istemiyorum, ama iki kucuk zekice detay koyun, kollara mollara iki kucuk birseyler ciziktirin be, bu kadar da dandik yapilmaz ki. ondan sonra internette 40 pounda satiliyor bu namussuz. diger takimlar da oyle, yillardir ic saha turuncu, dis saha beyaz, en guzel formalarin coguna sahip olan hollanda'ya** iki turnuvadir abuk subuk deplasman formalarini reva goruyorlar. bu sene de turkuaz/bebek mavisi arasi bi ibislik yapmislar, ki sorun renginden cok tasarimi bence. tek dise dokunur isleri hirvatistan gibi gorunuyor ki o da hirvatistan bayraginin damali deseninin adamlari biraz sira disi bir sey yapmaya zorlamasindan dolayi. off neyse, sinir ettiler beni. ha nike ile ilgili tek umudum turkuaz kampanyasina kulak verdikleri gibi ay-yildiz seritli ic saha formasi istegine de kulak vermeleridir. zaten ic saha kirmizi olacakmis, o formanin da bence esas kirmizisi cok guzel oluyordu. hatirlarsaniz fransa'nin 98'de giydigi adidas forma da efsanevi platini'li tigana'li takimin 84'de giydigi formanin yeni versiyonuydu. hani yine bir umut...

    [turkiye/deplasman] http://www.subsidesports.com/…rge/turkeyass0708.jpg
    http://www.ajansspor.com/…e_yeni_a_milli_forma.html
    [portekiz/deplasman] http://www.subsidesports.com/…e/portugalass0708.jpg
    [hollanda/deplasman] http://www.subsidesports.com/…ge/hollandass0708.jpg
    [hirvatistan/deplasman] http://www.subsidesports.com/…ge/croatiaass0708.jpg
    [rusya] -

    umbro:
    ingiltere elenince buyuk kan kaybeden bu amcalar turnuvaya sadece isvec'le katiliyor, onlarin da formalari su anda ortalikta yok sanirim. eklenince yorumumuzu yapariz. (cok biliyoruz ya)

    [isvec] -

    ozetlemek gerekirse puma'nin cizgisini korudugu, adidas'in hafif hayal kirikligi yarattigi, nike'in ise yine sac bas yoldurdugu formalarla izleyecegimiz turnuvadir efendim. renkli gecmesi dilegiyle...
  • gol yemeyen tek kalecinin tuncay şanlı olduğu turnuva.
  • türkiye'nin kazandığı her maç sonrası hoparlörleri pencereye dayardım sonra bilgisayardan counter-strike açıp bütüm sokağı mermi manyağı yapardım. en zararsız sevinme şeklim buydu benim. çok şarjör boşalttığım bir turnuvaydı. eyy yavruuum.
  • şimdi biz futbolu seviyoruz ya bu yüzden euro 2008'i şevk-u iştiyakla bekliyoruz. işte bu turnuvanın benim için en güzel tarafı da grupların dağılımı. hani michel platini "itaatsiz gel lan buraya, kura neyin yok grupları sen belirleyeceksin" deseydi ben yine bunları eşleştirirdim kafadan. o yuvarlak kura topları nasıl da denk getirmiş bunları, hey maşallah. şimdi grupları tanıyalım:

    a grubu - homojen idman yurdu ya da intikam soğuk yenen bir yemektir
    isviçre, portekiz, çek cumhuriyeti, türkiye

    grubumuz her telden çalıyor, ne güzel. türkiye'yi, dünya kupası'ndan eden isviçre ve yine belçika'daki euro 2000'de ay yıldızlıları saf dışı bırakan portekiz ile aynı gruba düştüğümüzde fatih terim'in “kerhane tatlısı yemiş gibi” sırıtmasını unutmak mümkün değil. türkiye için hislerimizi söylemeye gerek yok, portekiz yalnız grubun değil turnuvanın en iyilerinden biri ama şahsî favorim tabii ki vaclav havel'in ve karel capek'in yeğenleri olan çekler...

    b grubudördüncü reich ya da germence viertes reich
    almanya, avusturya, hırvatistan, polonya

    ikinci cihan harbi’nde malumunuz hitler deyyusu, evrupa kıtasını işgal ederek kendince bir hayat alanı açmıştı. b grubu işte bu “işgal edilen ülkeler atlası”yla aynı kadraja giriyor: hitler'in "lebensraum" dediği kadraja. savaş sonrasında da alaman tesirinin hissedildiği ve günümüze değin sürdüğü bu “zoraki yavru vatan"larla alamanların mücadelesi şüphesiz ilginç olacaktır.

    almanya formasıyla mücadele eden polonya asıllı futbolcula da merak konusu tabii. "österreich" zaten almanca "doğu devleti" demek ve almanya'nın doğusuna refere ediyor. hırvatların ise tarihsel alaman hayranlığı dillere destan. hırvat faşistleri "ustaşa"lar nazi almanya'sına öykünmüşler ve üstüne savaş yıllarında nazi kuklası bir hırvat devleti bile kurmuşlardı. hal böyleyken “inşallah kimse kimseye yatmaz” diyorum. yugoslavya yıllarına hürmeten “bari hırvatlar sıyrılsın” istiyorum.

    c grubu – devlerin aşkı büyük olur
    hollanda, fransa, italya, romanya

    çok klasik ama söylemezsem eksik ve da ayıp olur, turnuvanın ölüm grubu. her büyük turnuvada “bu sefer kesin” dediğim ama bir türlü muvaffak olamayan portakallar elemelerden en yüksek puanı toplayarak geldiler. ama tanrım bu güzel başarıya böyle bir grubu revâ gördü ki, ne çare. işbu "gül reçeli gibi" takıma keşke avusturya, yunanistan ve türkiye denk gelseydi...

    fransa ve italya arasındaki rekabet ise zaten malum. hem avrupa kupası'ndan hem dünya kupası'ndan kalan hesaplar grubun en büyük dramatik gerilimi. david trezeguet’in euro 2000 finalindeki unutulmaz golü ve zinedine zidane’ın dünya kupası 2006’daki unutulmaz kafası aklıma geldikçe bu iki takımın maçı daha da renkleniyor nazarımda.

    yine malumdur euro 2000'de italyanların elinden kupayı alan fransızlar daha sonra 2006 dünya kupası finalinde bu sefer kupayı italyanlara bırakmışlardı. bu tarihsel arkaplan biz sıradan ölümlülere nasıl bir seyir zevki verecek helecanla bekliyorum. grubun en “kötü”sü romanya ki nasıl bir futbol oynadıklarını biliyoruz, kendilerini çok seviyoruz. yine de “hollanda sen bizim her şeyimizsin”.

    d grubu – “deli petro sıcak denizlere inecek mi?”
    rusya, yunanistan, ispanya, isveç
    bu grup, kuzey-güney aksından “ouzo-vodka-absolut-sangria” karışımı içimi hoş bir kokteyl. fernand braudel’in ekmek kapısı olan akdeniz havzasının iki mümessili ile baltık-iskandinav hattının yaman ve de sert azaları nedense bana renkli bir seyir vaat ediyorlar.

    la liga’sıyla futbolun mabedi ispanya niyeyse turnuvalardan sürekli olarak eli boş dönüyor. yunanistan ise geçen turnuvanın biraz da balına şampiyonu. hatta o zamanlar ülkenin önemli futbol adamlarından biri olan azizos yildirimakis, “yunanistan’ın avrupa şampiyonu olması tesadüftür” diye açıklama yapmıştı da ortalık yıkılmıştı.

    neyse, diğer takım isveç'in her turnuvanın gediklisi olması gösterişsiz ve fiziğe dayalı futboluyla mutlaka bir yerlere geliyor olması da gruba bir sıcaklık pompalıyor. her şeyi geçtim zlatan ibrahimoviç var. rusya'nın zaten geleneksel / tarihsel bir algısı var. siyasette nasıl en zayıf oldukları dönemde bile dünyanın en önemli aktörü gibi davranıyorlarsa futbolda da öyleler ya da bana öyle geliyorlar. sovyet milli marşı kulaklarımda çınladığı sürece ben bu adamlardan korkarım. korkmak da lazım. bulunsun.

    - - - / - - -
    favorim mi? favorim yok sempatim var. el mecbur ilk maçlarda türkiye’yi tutacağız onlar elenince hollanda’ya geçeceğiz. sana sarı laleler aldım çiçek pazarından.

    edit şentürk: herkes tahmininde yanılabilir. ben ne bileyim üç maç üst üste geriden gelip çevireceğimizi.
  • portekiz maci sinav vardi. sinavdan ciktim. macin sonucunu bile sormadi kimseye yanimda telefonum bile yoktu. metro da turkiye formali amerikali oldugu her yanindan belli olan bir cocuk vardi. ona bile sonucu sormadim. yenildigimizi biliyordum bir yerden. obur gun oldu fillip e telefon ettim. en azindan bir gol atsak diye konustuk. en azindan belki bir puan. isvicre maci carsambaydi. is gunu. iste izlemem mumkun degil. ama ugursuz saydigim livescore dan degil, ugurlu saydigim eksi sozlukten takip ediyorum maci. gol yiyoruz hic sasirmiyorum. golu atiyoruz seviniyorum. macin kacinci dakikasi bile anlamiyorum sozlukte ama sonlara yakin oldugu belli arda golu cakiyor, entryler basliyor. amerikada ofiste beraber sevinebilecegim kimse yok. kalkiyorum tuvalete gidiyorum. kimse yok aynanin karsisinda oyle bir seviniyorum ki. is saati bitiyor binadan cikiyorum, ayni fener sevilla macinda oldugu gibi binanin karsisindaki kitapcinin onune gidiyorum. annemleri ariyorum. evde futbolla alakali kimse olmamasina ragmen herkes mutlu. annem bile bana eve git birani ac otur keyif keyif golleri izle diyor. eve gidiyorum bir bira oluyor 7-8 bira daha fazla su an hatirlamiyorum. bakiyorum turkiyede olmayan youtube da biri disko partizani yi ardanin golu yapmis arada fatih terimin doner, hakan yakinin usta oldugu karikatur u gosteriyor. keyifleniyorum disko disko partizani diye. pazar gunu geliyor. kader maci. cek cumhuriyeti macindan once tek sunu dusunuyorum. gol yesek bile sasirmiyacagim. mac 4-5 sifir olsa sasirmayacagim diye dusunuyorum. o pazar gunu nedense erkenden uyaniyorum. saat 10 gibi babam ariyor. dayisinin oldugunu soyluyor sesi titreyerek. cok uzuluyorum. cenaze carsamba gunu sana bilet alacagim diyor. icimde hem turkiyeye gidecegim diye bir mutluluk doguyor hem de babamin dayisi oldugu icin bir huzun cokuyor. babam aramadan hemen once pisirdigim sahanda yumurtayi zar zor yiyorum. yuzum kesinlikle gulmuyor. ama mac var. mac basliyor 1-0 oluyor. sasirmiyorum. 2-0 oluyor hic sasirmiyorum. ondan sonra gollerimiz geliyor. arda bir anda cakiyor golu. aslinda icime doguyor, ama kendime cok umut vermiyorum. cech elinden kaciriyor nihat golu cakiyor. maci tek basima izliyorum, televizyona karsi hareket cekiyorum, "iste boyle, iste boyle" diye. icimde oyle bir umut var ki bu mac berabere bitmeyecek. cakicaz bir tane daha, dakikalar azicik kalmis olsa bile. sonra yanilmiyorsam hamit atiyor pasi nihata, o da doksana cakiyor. ben hicbir televizyona bu kadar hareket cekildigine inanmiyorum. iste boyle iste boyle ulan. bu kadar uzaktayiz ama yine kotu oynasak da tarih yaziyoruz. hemen ntvyi aciyorum ridvan iltifatlar diziyor milli takima. sergen cek cumhuriyeti takim mi gibi laflar ediyor. guluyorum. onu bile elestiricek halim yok cunku memleketten binlerce kilometre uzagim ama sevincliyim. sonra babamin dayisini dusunuyorum. ben fenerli olsam da onun ne kadar guzel bir galatasarayli oldugunu hatirliyorum. uzuluyorum, ama onun da bu skora hayatta olsaydi sevinecegi aklima geliyor seviniyorum.
    benim dedem de fenerbahce 1995 te sampiyon oldugunda olmustu. beyin kanamasi gecirmisti ve yaklasik 2-3 ay hastanede kalmisti. ben hicbir zaman hastaneye odasina goturulmemistim. en yaknin oldugum zaman babamla hastanenin disinda arabayla babamla durdugumuz zamandir. trabzonu yendik, sonra da vanspor macinda yanli hatirlamiyorsam iki penalti bir de vansporun kendi kalesine attigi golle kazandik. o mac yanlis hatirlamiyorsam televizyonda gosterilmemisti. ben ayni zamanda gazetede, ingilterede aynen komada olan bir cocugun, tuttugu takimin maclarini dinleterek hayata donduruldugunu okumustum. ben de dedeme aynen fenerbahce maclarini dinletmek isterdim. ama izin verilmedi. sadece 11 yasindaydim.
    hirvatistan maci geldi. istanbuldaydim. bir cenaze icin bile olsa istanbulda olmak guzeldi. ugur yaptim. fenerli olsam bile galatasarayin uefayi aldigi senede yaptigim gibi. odamda izledim maci.golu yedik. sasirmadim. cok normalmis gibi karsiladim, ama bir mucize olmasina inaniyordum artik. daha once yaptik tekrar niye yapmayalim. hem de yorumcu olarak omer urundul var. arsenal galatasaray macinda, turkiye senegal macinda da omer urundul vardi. popescu penaltiyi attiktan sonra hem de ilhan senegal e caktiktan sonra da omer urundulun efsane commentleri vardi.
    semih ne yapip edip cakiyor golu. o dakikaya kadar mac boyunca bir adet sigara icmemisim. cunku babam karsisinda sigara icmemi istemiyor. hem onla da izlemeiyorum maci ama icmiyorum o dakikaya kadar sigara. ama o golden sonra yapacak birsey kalmiyor. aciyorum pencereyi, yakiyorum sigarayi. babam hicbir zaman yapmadigi halde kapimi calmadan odama giriyor. ki kendisinin futbolla alakasi yok. elimde goruyor sigarayi. bitti mi mac diye soruyor. o kadar alakasi yok yani futbolla. ben babama sigarayi gosteriyorum, "ne yapayim artik" diyorum. o da beni bozmuyor bana kizmiyor. mac penaltilara kaliyor. amerikadaki eski ev arkadasim artik istanbulda beni ariyor. sesi titriyor. ne dedigini nerdeyse anlamiyorum, mactan sonra konusalim oglum diyorum.
    sunu da itiraf edeyim, ben hicbir zaman bir turk takiminin penaltilarda mac alabilecegine inanmadim. ama simdiye kadar penaltilarda hic mac kaybetmedik. macta super adam dedigim luka modric penaltiyi kaciriyor. icimden bir ses oldu bu is diyor, ama ben uguru bozmamak icin macin bittigine inanmiyorum. kazaniyoruz. oyle bir sevinc var ki icimde. annemler maci salonda izlemisler onlarin yanina gidiyorum. "artik bir sigara yakarim" diyorum. annem "tabii yakacaksin" diyor. karsilikli iciyoruz sigaramizi. tarihe taniklik etmisiz. o gece kendime gelemiyorum. inanilmaz bir sevinc. saat 4 lere kadar macin fotograflarina bakiyorum.
    pazar gunu geliyor ben amerikaya geri donuyorum. almanya maci carsamba ve onu izlememk olmaz. pazartesi gunu ise gidiyorum. patronum sali gunu tatile cikacagini soyluyor. seviniyorum. carsamba geliyor. mactan tam 45 dakika once sanki okuldan kacarmis gibi isten kaciyorum eve geliyorum.
    kendime bile belli etmesemde inanilmaz bir heyecan var icimde. hem de 2002 yari finalinde brezilyayla oynadigimiz gibi bir umutsuzluk yok icim de.
    golu cakiyoruz. seviniyorum ama icimde birseyler kopuyor. one gecerek mac kazanmak bizim isimiz degil. her zaman daha buyuk heyecan gerekiyor. gol yiyecegimizi neredeyse biliyorum ve heme yiyoruz. ondan sonra macin ikinci yarisi tam bir iskenceye donusuyor. yayin kesiliyor ve neredeyse geri gelmiyor. studyoya donuyor gerizekali espn. ordaki eski kadin futbolcu turkiye herseyi yapabilir derken, erkek yorumcu hiyar hiyar konusuyor ben yine televizyona kufrediyorum. ve o arada golu yiyoruz. yayinda mac degil ama stadin disindaki alman taraftarlar gosteriliyor. hepsi cilginlar gibi seviniyor.
    dakikalar geciyor, ben yorumcuya televizyona kufretmeye devam ediyorum. sonra bir anda semih geliyor kameraya ve televizyona sus isareti yapiyor. ben bir an "ulan geri zekalilar" gecen macin tekrarini mi gosteriyor diyorum. ama belki bir salise sonra bizim gol attigimizi anliyorum ve yerimden firliyorum. kucucuk evimin kucuk salonunda donmeye basliyorum. sadece "helal olsun" diyorum. canli yayin geri donuyor. lahm gidiyor, yine garip bir gol yiyoruz. ama hic uzulmuyorum o golde. o kadar sevinmisim ki.
    aklima bir tek aceto balsamico nun bu turnuvada bir iz birakalim lafi geliyor. ama bence turnuvada iz birakmak degil bu olay. bu turnuva benim hayatimda bir iz birakti, aynen 2002 dunya kupasi gibi. hic beklemedigim, hic ummadigim anda yine yari finalde gorduk kendimizi ve belki de neredeyse, gruptan cikmak icin favori bile gosterilmedigimiz bir turnuvada yari final oynadik.
    lahm golu atti ve canli yayin yine kesildi. yine stad disindaki alman seyircileri gostermeye basladi espn. hep bekledim, yine cakicaz belki diye. yine de beraberligi yakalayacagiz diye. ama alman taraftarlar bir anda sevinmeye basladilar. mac bitti. turnuva bizim icin bitti.
    tamam dedim.
    evden ciktim hirstan, sevincten, uzuntuden kipkirmizi gozlerimle, icki satan dukkana yurudum. biralari aldim. annem isvicre macindan sonra icmemi soylemisti, ama ben almanya macindan sonra da, uzulsem de yine ictim biralar.
    tekrar soyluyorum, bu turnuvada iz biraksak ne onemi var. bir hirvatin, bir isvicrelinin ya da bir cekin ya da bir ingilizin hayatinda iz biraksak be onemi var. bu turnuva benim hayatimda bir iz birakti. aynen 2000 deki galatasaray gibi, ya da 2002deki milli takim gibi benim hayatimda bir iz birakti bu turnuva.
    bir sonraki turnuvayi katilirmiyiz bilemem ama biz hep 2008 de nasil 3 maci son dakikada cevirerek yari finale kaldigimizi hatirlayacagiz, anlatacagiz eski asklarimizi anlattigimiz raki maslarinda. futbol bu yuzden guzel iste. en guvenmedigimiz gokhan zan bile elinden geleni yapabiliyor. hep son dakikada golu biz yeriz zannediyoruz ama son dakikada golu biz atiyoruz. futbol bu yuzden guzel. turkiye futbolu bu yuzden guzel. ve bunun asiri milliyetcilikle ya da sadece milliyetcilikle hicbir alakasi yok. sadece o sahada ter doken 11 adam ve futbolla alakasi var.
hesabın var mı? giriş yap