• bakanlık kademesinde bir ortağı olduğu tahmin edilen, akp'nin kurucularından kocadağ ailesine ait bir markadır. konumlandığı mekanlara bakarak "nasıl burada yer almışlar" demenize neden olacak kadar güzel yerleri çevirmeleri buradan gelir.

    sütiş markasının da sahibi aynı aile. son zamanlardaki starbucks eylemlerinin bilinçli olarak bu aile tarafından kontrol edildiği iddia ediliyor.

    (bkz: https://twitter.com/…un_/status/1724472407597928488)

    edit: imla
  • arkalarında çok büyük maddi güç var. en revaçta yerlerde mantar gibi bitiyorlar.

    hatta diğer markaların maliyetlerden tutunamadığı yerleri kendileri alıyor. bir örneği caddebostan migros'un karşısındaki yerden cafe nero (bu markanın en prestijli yerlerindendi) nun bir kaç yüz metre uzakta çok daha küçük bir yere taşınırken buraya hemen espressolabb in gelmesi. burada var olmak için ciddi para yaktıklarını tahmin ediyorum.

    genel fiyatlandırması çok yukarıda olmasına rağmen pazarda bir kesime hitap ettikleri ise kesin. modern çizgilerle dizayn edilmiş, dükkanlarda çalışan ekip 3. nesil kafelerde çalışacak fenotipten özenle seçilmiş gibi.

    arkasındaki aile starbucks'a yapılan saldırılarla alakalı sosyal medyada iddialarla gündem olmasa yeşil sermaye olduğu anlaşılmazdı.
  • evimin karşısındaki şubesini bir süredir gözlemlemem sonucu apolitik z kuşağını iyi silkelemekte olduğunu gördüğüm, kötü ve pahalı kahveler sunan, siyasi bağlantıları olduğu iddiaları ortalıkta dolaşan kahve zinciri.

    son günlerde ajan provokatörlerin gerçekleştirdiği starbucks saldırıları da düşünüldüğünde iddiaların doğru olma olasılığı “mesele filistin değil sen hala anlamadın mı ?” diye bağırmaktadır.
  • isterse bedava kahve dağıtsınlar.

    akp'li bir işletmeye -hem de rakiplerinin yalan haberlerle karalandığı dönemde- bir kuruş kaptırmam.
  • sahibi koyu akpli kocadağ ailesidir.
  • kahveleri içilemeyecek seviyede başarısız olan zincir markadır. zaten benim de birazdan anlatacağım meseleye uyanmam sattıkları bu çirkin kahve sayesinde oldu. kendime ilk sorduğum soru şuydu; "e bunlar kahve yapmayı beceremiyorsa nasıl bu kadar büyüyebiliyorlar?"

    gelin anlatayım;

    sahibi mevlüt kocadağ'ın oğlu emre kocadağ'dır. ortakları ise eski akp'li istanbul büyükşehir belediye başkanı kadir topbaş'ın oğludur. emre kocadağ aynı zamanda yine eski belediye başkanının yeğenidir. kocadağ ailesi yedi göbek akp'lidir.

    espressolab'in yükselişi ise kısaca şöyle oldu; 2014 senesinde ilk şubelerini istanbul bilgi üniversitesi santralistanbul kampüsünde açtılar. bilenler vardır, bu kampüs istanbulun en işlek üniversite yerleşimlerinden birisidir ve açık alanlarının hak sahibi istanbul belediyesidir*. dönemin belediye başkanı kadir topbaş'ın "ricası" ile espressolab'in ilk şubesi bu üniversitenin içerisine açılır. ardından kampüsteki diğer bilinen zincir markalar da bir şekilde dışarı atılarak bu bölgede inanılmaz bir ticari başarı elde edilir. artık bu başarıyı mı gördüler yoksa en başından beri planlanmış mıydı orasını bilmem ama bunu izleyen birkaç sene içerisinde istanbul'un dört bir yanında bu şekilde belediye'nin sözünün geçtiği tüm üniversite kampüslerinde espressolab şubeleri müthiş bir hızla yayılmaya başlar. emir büyük yerden, yatırım da kocadağ ailesinden gelince elbette hiçbir üniversite hayır diyemez.

    2016 senesine kadar bu şekilde üniversite kampüslerinde tekelleşen marka, 2017 itibariyle aniden büyümeye başlar ve global markaların bile hızını geçerek tüm türkiye ve hatta arap yarımadasında şube sayısını artırır.

    siz izmir belediyesinin gençlere hizmet olarak ucuz kahve satışı yapmasını eleştire durun, karşı devrim tam gaz devam ediyor. giydiğiniz kıyafetten içtiğiniz kahvenize kadar her alanda sessiz ve derinden bir işgal sürüyor. şimdi oturun düşünün, kahve zinciri açarak kültürel işgal mi olur diye. bol bol düşünün. belki iş işten geçtiği zaman karar verirsiniz.
  • istiklal caddesi şubesinde şahit olduğum bir olay, bu kafe için vizyonsuzluğun bir kültür olduğunu gösteriyor.

    içeri girdim ve bir üst kata çıkarken basamakların önünde bekleyen bir görevli beni durdurdu ve üst kata içecek almadan çıkmanın yasak olduğunu söyledi. "bir arkadaşa bakacağım" dedim, "içecek almadan bakamazsınız" dedi.

    hani starbucks gibi bir başarı hikayesi olmasa, hani bu starbucks da bu dükkanın karşısında olmasa; o zaman "hocam, çevrenizde örnek alabileceğiniz hiç mi iyi öğretmen yoktu?" diye sorardım. ama starbucks diye adı model olmuş, kahve satmanın ötesine geçmiş bir hizmet şekli var kardeşim.
    haydi hiç gitmediniz, kitabını okuyun bari.

    iki mekan düşünün. birisi misafirperverliğiyle övünen bir toplumdan çıksın ve içinde adım atabilmeniz için sizden para istesin, diğeri kapitalizmin merkezinde çıksın ve hiçbir şey almasanız da saatlerce burada misafirimizsiniz desin.

    bazı işletmeler cidden yok olmayı hak ediyor.
  • espressolab'i kötü kahvelerinden ötürü protesto ediyorum ve starbucks'a gidiyorum artık.
  • espresso lab sütiş'in. sütiş ise mevlüt kocadağ tarafından yıllar önce kurulmuş. saray muhallebicisi de bildiğiniz gibi kadir topbaş. mevlüt bey kimdir? kadir bey'in halasının oğlu. yani kuzeni. daha sonra mevlüt bey oğlu emre kocadağ'a bırakıyor sütiş'i. kadir'in oğlu da sütiş'e yatırım yaparak emre'ye ortak oluyor. espresso lab'i emre bey kuruyor. emre kim oluyor? kadir'in kuzeninin oğlu. rumelihisarı'ndaki bayıla bayıla gittikleri lokma'da emine hanım'ın üzerine. emine hanım kimdir? mevlüt bey'in eşi. yani kadir bey'in kuzeninin eşi.

    evet daha yalın yazabilirdim ancak dün dark'ın 3. sezonunu tekrar izledim ve aynı havayı vererek karışık yazmak istedim. türk işi dark bu kadar oluyor affedin...

    neyse diyeceğim odur ki bunlar gizli bilgiler değil. eğer bir kesime para kazandırmadan kaçıyorsanız google denen şeye o yerin adını yazın ve sahibinin adını yazıp araştırın önce.

    yıllar önce gittiğim ancak sonra kimin olduğunu gördüğümde gitmeyi kestiğim yerdir.
  • fetvaların nedenidir. kahvelerini çok önce denedim ve hepsi çok kötü.
hesabın var mı? giriş yap