• senden benden kazandığı para ile senin benim yaşam şeklimizi tehdit eden bir varlık aktarımı çarkı.

    aşağıdaki tartıştığım görüş yeni türkiye'de esnafa sosyoekonomik bir bakıştır.

    esnaf, gün itibarı ile, siyasal ve ekonomik yönden ortalama olarak akp'ye en sadık ve bir yönü ile de bağımlı meslek odası. bunun muhtelif sebepleri var. esnaf kitlesi akp dönemi ile işlerinin çok arttığını, rahata refaha erdiğini düşünüyor. düşünmesine gerek yok, bu doğru. arz kanadında düşen enflasyon, tl'nin nispeten değerli seyri, düşen faiz ile gelen kobi kredi imkanları, teşvikler, talep kanadında artan tüketim ve büyük şehirlerdeki nüfus yoğunluğu ve dağılım değişimi esnafı önceki iktidar dönemlerine göreli gerçekten zengin etti, ediyor. ayrıca tek parti akp iktidarının, esnaf kitlesinin yakın ilişki içinde bulunduğu belediyelerde de akp'nin baskın izleri var. şunu açıkça söyleyeyim, akp'li belediyeler esnaf adına tıkır tıkır çalışıyor. belediye esnafı mamnun ediyor, esnaf da seçimlerde belediyeyi...

    tüm bu olanları esnaf kesimin genel eğitim düzeyi ile de birleştirirseniz, akp onlar için iyi, biçilmiş kaftan, reis büyük bir lider, şahane bir tipoloji ve idol.

    ancak ekonomik gerçeklik ile esnafın esas ekmek kapısı olan toplum kesimlerini düşününce ortada ciddi de bir tutarsızlık var. esnafta bir bindiği dalı kesme hali var ama umrunda değil. esnafı asıl besleyen kitle akp'ye olan körü körüne bağlılık ve minnetinin aslında yok ettiği, varlığına kasıt ettiği kitle. sen ben yani. kabaca buna cehape zihniyeti, ulasalcı, gezici vesaire diyebilirsiniz. hakim gücün düşman saydığı kim varsa.

    akp'nin oy deposu esnafın hanehalkı olarak kendisinin de dahil sayılabileceği yoksul halk kesimleri, esas itibarı ile bu esnafın çok da müşterisi değildir. onlar çarşı pazarcıdır. hala kırsal üretim ve tüketim ilişkileri içerisindedir. esnaf bunun bir tık üstü. şark kurnazı konumunda. yoksul halk, yani çoğunluk, ekmeği yetişmedi ise ekmeğini, yağı bittiyse 2 gram yağını alır, gene bittiyse 1 kiloluk un alır çekilir. çuvalla un tedariğini başka yerden yapar. yani hiçbir esnaf diğer esnafın "iyi müşterisi" değildir. esnafı asıl besleyen beyaz yakalı kesimdir.

    hele hele türkiye'de lokanta, börekçi, pideci, poğaçacı, pastane, fırın, dönerci, kasap gibi yiyecek satan esnafı neredeyse tamamen beyaz yakalılar/ücretliler besler. ve bu esnaf şu anda gözünün içine baka baka seni beni sikiyor. reisin esnafa icabında kolluk gücü, mahalle bekçisi gibi bakmasının bir sebebi de bu.

    işin en kötü yanı şu ki, o esnaf bunun farkında! ve gereğini çok iyi yerine getiriyor. esas parayı karşı kesimden, hoşlanmadığı, akşam haberleri izlerken küfrettiği insanlardan kazandığını biliyor ve yüzümüze oynuyor, rol kesiyor. o ağır yalakalık, yavşaklık, abicim, ablacım havaları bundan. o sizi belki de tanımlayamadığınız ama rahatsız eden hal bu.

    artık kanmayın, acımayın. çünkü onlar acımıyor. ağababaları bizim yaşam tarzımıza, fırsat eşitliği hakkımıza, ekmeğimize, eğitim şeklimize, giyim kuşamımıza göz dikmiş devamlı örselerken, bu siyasal yapının en önemli çarklarından biri olduklarını biliyorlar ve sağmaya devam ediyorlar. etrafınızdaki akp'li esnafı iyi tanıyın ve ayağınızı kesin. 2-3 yıl öncesine kadar tam tersini savunurdum. mahalle esnafı yaşamalı, bunların hepsinin ailesi çocuğu var, ekmek kapısı vesaire. marketlere, büyük marketlere, avm'lere yenilmesin ezilmesin falan.

    şimdi görüyorum ki, kerizmişim! artık kapanmalarında, yaşayamamalarında, ezilmelerinde ekonomik olarak bir mahzur görmüyorum. bakkala, çakalla çok sarmıyorum ama, özellikle yeme içme esnafına dikkatinizi çekerim.

    bakın,

    türkiye şartlarında hala ve ne yazık ki, dışarıda yemek yemek, öğlen yemeğinde sürekli şirket fişi harcamak, düzenli yemek sipariş etmek gibi aktiviteler aslında kişi başına gelir anlamında lükstür. sadece lüks değil aynı zamanda bir kültürdür. kültür tarafından bakınca dışarıda yemek yemek ekonomik imkanların da ötesinde akp'li olmayan bir harekettir.

    bu lüksü haiz kesimlerin ekserisi akp'li değil ama bu harcamaların zengin ettiği kesim baskın şekilde akp'li... artık bunu berrak şekilde görüyorum ve gereğini yapıyorum. sizleri de uyarmak istedim. çünkü bu adamlar(esnaf), ekonomik olarak ceplerine dokunmadan, dükkanı kapamadan ne yaptıklarının farkına varmayacaklar.

    aslında işin özünde, ekonomik faaliyete, yani kapitalizmin arz/talep mekanizmasına bakılırken siyaset düşünülmez. bunu düşünmek, yakıştırmak daha da önemlisi öyle davranmak ve bunun kitleselleşmesi de makroekonomik olarak sağlıksızlıktır, tehlikelidir. ana teoriyi çökertir çünkü. bireysel homo economicus postülasını geçersizleştirir.

    ekonomi siyasetle elbette kesişir. ancak siyaset, ekonomi ile halk seviyesinde değil, elitler seviyesinde kesişir. işte ihalesi, yolsuzluğu, rüşveti, adam kayırmacılığı, arazi peşkeşi vesaire. ama akp o kadar büyüdü ve güçlendi, akıl izan ve vicdanını o kadar kaybetti ki artık ekonomi siyaset ilişki ve çelişkisi halk seviyesine kadar taştı. bu olmuş bitmiş durumun en önemli ayağı da esnaf. bence...

    kısaca,

    (bkz: don't feed the troll)
  • ayni esnaf kemal sunal filmlerinde veresiye defterinde sayilari deistirir, pirince tas katar, stokculuk yapar, adile nasit filmlerinde ise mahallenin cocuklarina belesinden gazoz felan sunarken, mujde ar filmlerinde, "paran yoksa gel bakiim soole tezgah arkasina mehtapciim" der.
  • toplumun en gerici kesimi. avm'lerin çoğalmasına hiç üzülmüyorum. hepsi işsiz kalıp proleterleşsinler.
  • diğer meslektaslarıyla dükkan önünde oturarak etrafa bakan insan.
  • yaşadığım sokaktaki bi' dükkan üç ayda bi' el değiştiriyor. bazen market oluyor, bazen manifaturacı bazen de su satmaya çalışıyor birileri. (su hayattır!)

    böyle şeyleri görünce gerçekten üzülüyorum: bütün bu telaş, acele, yabancılık duygusuna karışan iflah olmaz iyimserlik bana bu işe soyunan insanlar için mutsuzluk veriyor.

    nasıl da hevesle açıyorlar dükkanlarını! bir yığın hesap kitap yapıyor, her şeyi "en ince ayrıntısına kadar" planlıyorlar. ilk günlerde o kadar güler yüzlü oluyorlar ki dünyanın sandığımızın aksine aslında iyi bi' yer olduğunu filan düşünmeye başlıyoruz.

    gerçek hoşgörülü olabilir, hatta kendi sınırları dışına çıkmak pahasına destekleyici bile olabilir, ama sonunda sahneye çıkar her zaman. (gerçek bitmeyen bir can çekişmedir.)

    önce dükkanlarındaki malzemeler eksilmeye başlıyor. "gelecek" diyorlar ama ne tür bir gelecekten söz ettikleri konusunda kendilerinin de bir fikri olmuyor. dükkanlarını geç açıp erken kapatmaya başlıyorlar bir süre sonra ve vitrin, altı yaşındaki bir çocuk gibi çürük dişleriyle bana sırıtmaya başladığında artık anlıyorum sonun başlangıcına geldiklerini. yüzleri asılıyor, ne selam veriyorlar ne de alıyorlar. bi' tür dalgınlık nöbetine kapılıyorlar en sonunda ve bir mumun gölgesinde uykuya dalıyorlar.

    geldikleri gibi gidiyorlar, yerlerini yeni bir iyimserliğe birkaç aylığına bırakarak.

    bana sokak düğünleri kadar hüzün veren başka bir şey varsa eğer, bu kesinlikle esnaf iyimserliğidir.
  • direnişçilere saldıran bazı üyeleri için ta yıllar öncesinden marx'ın ettiği bir kelam mevcut;

    “tarih hiçbir zaman bu kadar lümpen bir ahmaklar grubuna toplu olarak şahit olmamıştır. parisli esnaf, komünü savunmak için caddelerinde barikat kuran komünistlere saldırmış, caddenin yeniden normalleşmesine, barikatın açılmasına, komünün yıkılmasına yardımcı olmuşlardır. bunu günlük karları için yapmışlardır. ancak unuttukları bir şey vardı ki barikat yıkılınca caddeye girenler onun müşterileri değil alacaklılarıydı ve burjuvalar çoğunu ağır senetlere zorladılar, bir kısmının da kapısına mühür vurdular. küçük burjuvazinin müşterisi bizzat o barikatı kuranlardı. bunu acı bir deneyimle öğrendiler.”

    tanım: paris komününden ders çıkarması gereken grup.

    ek: bizlere kapısını açan, yiyeceğini, malını paylaşan onurlu esnafı ayrı tutuyoruz tabi. onlar canımız, ciğerimizdir.
  • küçük kentlerdeki kokuşmuş merkez sağ atmosferinin büyük kentlerdeki ideolojik taşıyıcısı. sancılı bıyık bırakma sürecinin "badem volume 2" aşamasındayken esnafla her işi, geçmiş tecrübelerine kıyasla, yolunda giden bir adamın izlenimleri.
  • müşteri odaklıdır.

    müşteri: bu çin malları da amma dandik alıyoruz patlıyor.
    esnaf: sorma abi, geçen ben de eve taktım patladı. ama piyasada hep bunlar var artık.

    3 dk sonra

    müşteri: bu çin malları da iyi oldu. millet ucuz ucuz alıyor neydi eskiden öyle.
    esnaf: sorma abi, ateş pahasıydı. bunlar iyi oldu, geçen ben de götürdüm taktım eve.
  • turkiye'de turk-islam sentezi ideolojisini içselleştirmiş zihniyeti temsil etmektedir.

    1- esnaf kapitalizmi kavramının isim babası mahfi eğilmez'dir. 2002 sonunda esnafın iktidara gelmesiyle türk tipi kapitalizm bir çeşit esnaf kapitalizmine dönüşmüştür.

    2- esnaf halkın içinde olduğu için halkın dertlerini en iyi bilen kesimdir. malum partinin halka dokunmabilmesini sağlayan esnaf (zihniyetli) kadrolar, çoğunlukla bir türlü kentli olamamış olan ve geleceği sıkıntılı kesime odaklanmış ve başarılı olabilmiştir.

    3- esnaf, esnaflık bir zihniyettir. türkiye'de ise esnaf (zihniyeti), türk-islam sentezi ideolojisini içselleştirmiştir. sosyolojik açıdan esnaf zihniyeti, dinsel inancı önde tutan ya da tutuyormuş gibi gösteren (cumaya gittim geleceğimcilik), bilimsel bilgiye kapalı, düşünce özgürlüğü, ussalık gibi konulara uzak, demokratik rejimi sandık ve oy vermek olarak algılayan, hukuk kurallarını içselleştirememiş, mecelle kurallarına yakın bir hukuksal/dinsel bir ahlak anlayışını benimsemiş, bilime, sanata, edebiyata ilgisiz, kızlarını kapatmaya egilimli, ekmek parası mantalitesi ile yasaşan, küçüklere sevgi, büyüklere saygı ve biat kültürünü benimsemiş özetle gelişime kapalı bir zihniyettir. bu zihniyet maalesef meslek grubundan bağımsız olarak toplumun genelinin zihniyetidir.

    4- türkiye'de kısıtlı bir ticaret ve sanayi burjuvası mevcuttur. malum parti yönetiminde ortaya çıkan burjuvazi, mahfi eğilmez'e göre esnaf burjuvazisidir. o nedenle kültürde, sanatta, bilimde ileri gitmek bir yana gerileme olmuştur. esnaf kapitalizminde ticaret, esnaflık ve bankerlik vb. dışındaki üretim süreçlerine dahil olan nitelikli iş gücünü gelişmiş ülkelere kaptırılmıştır ve kaptırılmaya devam etmektedir.

    5- esnaf, üretmeyen ama üretilmişi halka ulaştıran ya da düşük nitelikli işleri halka sunma gayreti içerisinden olan az eğitimli meslek grubudur. rasyonel değildir, küçük düşünür ve tek amacı minimum efor ile kisa zamanda maksimum kâr edebilmektir. türkiye'de ise esnaf, pazarlık, kurnazlık, kazıklamak, üç kağıt gibi teşebbüsler ile özdeşleşmiştir. malum parti yönetimi devleti benzer bir iş yapma şekliyle idare etmiştir ve etmektedir.

    6- ayrıca günümüzde esnaf, turkiye'de devletin ideolojik aygıtıdır. kadrolu yalancılık ve yağcılık yapar, dedikoducudur, vergi kaçırmak için atmadığı takla kalmaz, kaçak işçi çalıştırır, işçi sigortaları sorunludur, vergi levhası'na hep matrahsız yazar. esnaf pirince taş koyar, stokculuk yapar, paran yoksa tezgah arkasina geçmeni rica edebilir. dejeneredir, statükonun devamının yanlısıdır, eli sopalıdır, geçmişteki gibi ahi geleneğinin düzenlediği meslek ilişkilerinden de artık yoksundur.

    7- avrupa ailesinde hiçbir ülkede esnaf iktidarı söz konusu değildir. esnaflık avrupa'da erken kapitalizm döneminde güçlü olmasına karşın endüstri devrimi sonrasında gerilemiş ve bilgi devrimi sonrasında da tamamıyla yok olacağı tahmin edilmektedir. geçmişten bir not verecek olursak, marx bir yazısında paris esnafını şöyle eleştirmiştir:

    “tarih hiçbir zaman bu kadar lümpen bir ahmaklar grubuna toplu olarak şahit olmamıştır. parisli esnaf, komünü savunmak için caddelerinde barikat kuran solculara saldırmış, caddenin yeniden normalleşmesine, barikatın açılmasına, komünün yıkılmasına yardımcı olmuşlardır. bunu günlük karları için yapmışlardır. ancak unuttukları bir şey vardı ki barikat yıkılınca caddeye girenler onun müşterileri değil alacaklılarıydı ve burjuvalar çoğunu ağır senetlere zorladılar, bir kısmının da kapısına mühür vurdular. küçük burjuvazinin müşterisi bizzat o barikatı kuranlardı. bunu acı bir deneyimle öğrendiler.”

    8- türkiye'nin daha güzel günlere ulaşmasının esnafa tanınan ayrıcalıkların kaldırılması, esnafın ezilmesi vasıtasıyla ve toplumun kılcal damarlarına kadar işlemiş esnaf kültürünün yok edilmesiyle mümkün olacaktir. turkiye'de esnaf guzellemesi yapanlarin tamami ise gericidir ya da statuko yanlisidir.
  • çok möhim bir müessesedir.

    - "abi bizde esnafız!"
    işte bu yukarıdaki cümle sihirli cümledir iki esnaf arasında geçtimi her şeyi çözer.

    - "böyle esnaflık olmaz!"
    bu cümlemizde esnafa edilecek en ağır hakarettir ki o derece yani... anasına sövseniz içerlemeyecek esnaf bu laf karşısında incinir hassas duygularıyla oynanır içli içli ağlar...

    - "...esnafsın sen yakışmaz!"
    bu cümlemiz ise muhterem peder beyim tarafından bana sıkça söylenen bir özlü sözdür. " o sakallarını kes esnafsın sen yakışmaz!", "küpeni çıkar esnafsın sen yakışmaz!", "o nasıl pantalon esnafsın sen yakışmaz!" gibi zilyon tane versiyonu vardır.

    ee bu kadar esnaf muhabbeti çeken bendeniz ise 1 hafta evvel bir müşterimiz çok fena patladım onu da anlatmadan entrimi sonlandırmayım; bir türlü laf dinlemeyen ve 5 dakika sabredemeyen müşterim en sonunda bana esnaf kombo yapdı, "bizde esnafız, (biiir) "böyle esnaflık olmaz canımmm" (ikiiii)... zaten sinirleri laçka olmuş olan bende bunun üzerine büyük patlama gerçekleştirdim; "esnafınıda, esnaflığınıda ne kadar esnafff varsa alayını da kompil..."
hesabın var mı? giriş yap